Öz: Bu makale, 6–7 Temmuz 2025 tarihlerinde Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde düzenlenen 17. BRICS veya BRICS+ Zirvesi’ni, Endonezya’nın ilk kez tam üye olarak katılımı ve Suudi Arabistan’ın resmi statüsüne ilişkin tartışmalar çerçevesinde değerlendirmektedir. BRICS’in çok kutuplu bir uluslararası düzen inşa etme çabası, Zirvede alınan kararlar, üye yapısının çeşitlenmesi ve kurumsal dönüşüm süreci kapsamında ele alınmaktadır. Zirve, küresel yönetişim reformu, finansal bağımsızlık, iklim adaleti ve dijitalleşme gibi konularda kritik kararlar alınmasını sağlarken, aynı zamanda BRICS’in içsel çelişkilerine ve kurumsal sınırlarına da işaret etmektedir.
******************************************************************************************
Giriş
2009 yılında Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’in bir araya gelerek başlattığı BRIC oluşumu, 2010’da Güney Afrika’nın katılımıyla BRICS halini almıştır. 2020’li yıllarda küresel güneyin daha fazla temsil edilmesi yönündeki taleplerin artmasıyla, BRICS’in genişleme dinamikleri de hız kazanmıştır. 2024 Johannesburg Zirvesi’nde 6 yeni ülkeye üyelik daveti (Birleşik Arap Emirlikleri, Endonezya, Etiyopya, İran İslam Cumhuriyeti ve Suudi Arabistan) Mısır, yapılmış ve bu ülkelerden bazıları 2025 yılı itibarıyla süreci tamamlamıştır. Bu şekilde, BRICS, artık BRICS+ adını almıştır. Rio’daki 17. Zirve, bu anlamda BRICS’in genişleme stratejileri, kurumsal yapısının dönüşümü ve jeopolitik etkisinin sınanması açısından kritik bir dönüm noktasıdır.
BRICS’in Kurumsal Evrimi ve Genişleme Dinamikleri
BRICS, başlangıçta finansal istikrar ve kalkınma odaklı bir platform olarak tasarlanmışsa da, zamanla jeopolitik bir ağırlık merkezi haline gelmiştir. 2025 yılı itibarıyla, BRICS+, aşağıdaki başlıklar altında yeniden tanımlanmaktadır:
- Çok taraflı uluslararası kurumlarda reform çağrısı (BM Güvenlik Konseyi, IMF, Dünya Bankası),
- Bağımsız ödeme sistemleri ve ulusal para birimleri ile ticaretin arttırılması,
- Küresel güneyin kalkınma sorunlarına yönelik ortak fon ve programlar (örneğin, Tropical Forests Forever Facility),
- Dijitalleşme, yapay zekâ ve sağlıkta küresel koordinasyon.
Bu genişleme stratejileri, özellikle Çin ve Rusya’nın ABD merkezli düzene alternatif oluşturma çabalarıyla da örtüşmektedir. Ancak, farklı ekonomik modeller, siyasal sistemler ve dış politika öncelikleri BRICS+ içinde stratejik uyumu güçleştirmektedir.
Endonezya’nın Tam Üyeliği: Güneydoğu Asya’dan Yükselen Güç
Endonezya, 2025 yılında BRICS’e katılan ilk Güneydoğu Asya ülkesi olarak dikkat çekmektedir. G20 üyesi, ASEAN’ın kurucu lideri ve dünyanın en kalabalık Müslüman nüfusuna sahip ülkesi olan Endonezya’nın katılımı şu açılardan önemlidir:
- Coğrafi ve kültürel çeşitliliği arttırması,
- İklim değişikliği ve sürdürülebilir kalkınma gündemine katkı sunması,
- Çin ve Hindistan gibi büyük güçler arasında dengeleyici bir rol oynaması.
Endonezya Devlet Başkanı Prabowo Subianto’nun zirvede “bağımsız dış politika” vurgusu yapması, Endonezya’nın BRICS+ içinde tarafsız, ama aktif bir pozisyon almaya çalıştığını göstermektedir. Endonezya’nın ABD ile olan ekonomik ilişkileri (özellikle buğday ve havacılık sektöründe), BRICS üyeliğine rağmen sürdürmesi, yeni üyelerin kurumsal bağımsızlıklarını korumaya çalıştığını göstermektedir.
Suudi Arabistan: Katılım ile Uzak Durma Arasında Bir Strateji
Suudi Arabistan, Johannesburg Zirvesi’nde BRICS’e davet edilen ülkeler arasında yer almış, ancak 2025 başında kararını ertelemiştir. Nitekim Riyad yönetimi, bu Zirveye “gözlemci” sıfatıyla katılmıştır. Bu durum Suudi Arabistan’ın BRICS’e yönelik stratejisini şekillendiren üç temel dinamiğe dayanmaktadır:
- ABD ile olan yakın güvenlik ilişkilerinin korunması,
- Petrol üretiminde OPEC+ üzerinden elde edilen hegemonik konum,
- Bölgesel liderlik iddiasını çok yönlü diplomasi ile sürdürme arzusu.
Riyad, BRICS’in sunduğu altyapı fonları ve kalkınma bankası mekanizmalarından faydalanırken, resmi üyelikle birlikte gelecek siyasal taahhütlerden uzak durmayı tercih etmektedir. Bu, “stratejik esneklik” yaklaşımının bir yansımasıdır.
Zirve Kararları ve Temel Belgeler
Zirvede yayımlanan 126 maddelik ortak bildirge, aşağıdaki temel başlıklar etrafında şekillenmiştir:
- Küresel Güney’in Temsili: G7 ve Bretton Woods kurumlarına karşı dengeleyici bir yapı olarak BRICS’in önemi vurgulanmıştır.
- Gazze Krizi ve Ortadoğu: Ortadoğu’da barışçıl çözüm çağrısı ve Gazze’de derhal ateşkes talebi dile getirilmiştir.
- Finansal Egemenlik: BRICS Kalkınma Bankası’nın yerel para birimleriyle kredi verme kapasitesinin artırılması hedeflenmiştir.
- İklim ve Teknoloji İş birliği: Yapay zekâ yönetişimi, tropikal orman koruma fonu gibi başlıklarda iş birliği kararı alınmıştır.
Yapısal Zorluklar ve İçsel Çelişkiler
BRICS’in küresel sistemdeki etkisi artarken, içsel sorunları da göz ardı edilemez:
- Kurumsal bütünleşme eksikliği: Daimî bir Sekreterya, parlamento, bağlayıcı karar alma mekanizmalarının olmaması işlevselliği sınırlandırmaktadır.
- İdeolojik çeşitlilik: Demokratik Hindistan ve Brezilya ile otoriter Çin ve Rusya arasındaki farklar karar alma süreçlerini zorlaştırmaktadır.
- Çin-Rusya eksenine bağımlılık: Çin’in ekonomik, Rusya’nın jeopolitik ağırlığı, küçük üyeleri gölgede bırakabilmektedir.
Bu nedenlerle BRICS’in genişlemesi niteliksel bir dönüşümle desteklenmedikçe, etkinliği sınırlı kalabilir.
Sonuç
Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva ev sahipliğinde Rio’da gerçekleşirilen 17. BRICS Zirvesi, küresel düzenin çok kutuplaştığı bir dönemde, hem fırsat, hem meydan okumalar sunmaktadır. Endonezya’nın katılımı, BRICS’in kapsayıcılık iddiasını güçlendirirken, Suudi Arabistan gibi stratejik aktörlerin halen tam üyeliğe temkinli yaklaşımı, bloğun kurumsallaşması önündeki engellere işaret etmektedir. BRICS’in geleceği, yalnızca yeni üyeler kazanmakla değil, bu üyelerle nasıl bir ortak vizyon ve yönetişim modeli inşa edileceğiyle şekillenecektir. Küresel Güney’in sesi olma iddiası, ancak içeride demokratik katılım ve eşitlik ilkeleriyle desteklenirse sürdürülebilir hale gelecektir. Ancak şurası bir kesindir ki, Batı bloku güç kaybetme ve Asya ile birlikte Küresel Güney dünya ekonomisi ve siyasetinde giderek güçlenmektedir.
Oğuzhan MANİOĞLU
























































