PARİS İKLİM ANLAŞMASI’NIN ABD TARAFINDAN İPTALİ BÜYÜK TEHLİKE!

upa-admin 05 Haziran 2017 1.984 Okunma 0
PARİS İKLİM ANLAŞMASI’NIN ABD TARAFINDAN İPTALİ BÜYÜK TEHLİKE!

ABD Başkanı Donald Trump, birkaç gün önce 2015 Paris İklim Anlaşması’na artık Amerika’nın katılmayacağını açıkladı. Trump, sadece kendi ülkesi değil, dünya için de ciddi olumsuz sonuçlar verecek bir hata yapıyor. Donald Trump’ın Paris’teki anlaşmayı yeniden müzakere etmeye ya da yeni bir anlaşma yapmaya çalışacağı iddia ediliyor. Ancak dünya liderleri, anlaşmayı iklim değişikliğiyle mücadele, uluslararası işbirliği için bir zafer ve küresel ekonomiye bir nimet olarak bir gelişme faaliyeti gibi çoktan iyi niyetle karşıladı ve bu yaklaşım hâlâ geçerli sayılıyor.

Bugün karşılaştığımız pek çok zorluk arasında iklim değişikliği küresel ölçekte eşsizdir. Ekosistemler ve gıda üretiminden kentlere ve endüstriyel tedarik zincirlerine kadar bu gezegendeki yaşam unsurlarını etkiler. İklim değişikliğini sadece “çevre” sorunu olarak görüyorsanız, bu noktayı tamamen gözden kaçırdınız demektir. Kayıtsız şartsız, Trump’ın kararının etkilerini anlamadığını varsayabiliriz. Yine de, Trump’un düşündüğü şey ne olursa olsun, neyin tehlikede olduğunu çok iyi bilen danışmanlar tarafından çevrelendiğini biliyoruz.

Kampanya döneminde Donald Trump ülkesinde yeni işler yaratmaya ve Amerikan işçilerini dünyanın yıkımlarından korumaya söz vermişti. Trump, Paris Anlaşması’ndan ayrıldıklarını “Amerika’nın büyük taraf olduğu” sözlerine yer verdiği tweetle açıkladı ve bu tweetten sonra anlaşma iptalini imzalayıp yürürlüğe geçirdi. Ama Trump’ın kararının, diğer uygulamaları gibi, örneğin “göç tasarısı”, ne kadar işe yarayıp yaramadığını zaman gösterecek. Ancak Trump, şu an için uluslararası arenada ABD’nin karizmasını çöktürmüş ve ülkesinin gücünü azaltmıştır. Onun isteklerine yönelik dünya çapında karşı olanların yanı sıra, ABD’de de muhalifler ve hatta  onu destekleyenlerden özellikle Kongre üyeleri ve hatta Cumhuriyetçi kanattan bile tepkiler olacaktır. Nitekim Nancy Pelosi’nin Trump hakkında söylediği şu cümle -“Onu ABD Başkanı olarak nitelediğimde utanç duyuyorum!”- bir skandal yaratmış ve Trump’in karizmasını yok etmiştir.

Daha geniş anlamıyla, Trump, bütün yaptıkları ve kararlarıyla Amerika’yı zayıf düşürmekte ve küresel liderlik rolünü terk etmeye sevk etmektedir. Kafalarını kuma gömerek, Trump ve danışmanları gerçekliğin ortadan kaybolmasını umuyor olmalılar. Zira onlar galiba Amerika’nın California Merkez Vadisi’ndeki çiftlikleri yok eden kuraklıklardan, kaçan deniz seviyeleri zaten kıyı kentlerine sızmalarından, fırtınalar ve orman yangınlarından rutin olarak Amerikan kırsal kesiminin büyük bölümünü tahrip edeceğinden ve su-gıda arzından haberdar değilmiş gibi davranıp ve delice karar verdiler ve yahut bu gerçekleri anlayamayacak derecede gerçeklerden kaçınacağına karar verdiler. Trump ve takımı, gerçekten hepimizi tehdit eden bozulmalara imza attılar bence.

Paris Anlaşması’na ABD Temsilciler Meclisi ve yahut Kongre Senatörleri tepki vermezlerse, tabii ki dünyanın diğer ülkeleri bu yaklaşıma kayıtsız kalmayıp artık ABD’ye güvenleri sarsılacaktır. Trump’ın kararı nedeniyle geride bırakılan bir Amerika’yı görmek Amerikalılara ne kadar üzücü olacaksa, birçok ticari, ekonomi ve siyasi anlaşma çerçevelerinde ABD’ye güvenenleri de üzecektir. Dünyanın tepkisi Temmuz’daki Almanya’daki G-20 toplantısında açıklanacak bence. Zaten, Avrupa, Çin, Hindistan, Kanada ve Pasifik Limanı ile Güney Amerika ülkeleri Paris Anlaşması’nın hedeflerine yeniden hükmetti. Bu ülkeler, iklim değişikliğinin tehlikelerini anlıyorlar. Hatta ExxonMobil’in küresel hissedarları da bu hafta şirketin iklim değişikliğinin işindeki etkisini gözardı etme girişimlerini reddetti.

Paris Sözleşmesi’ne katılmayan iki ülke olan Suriye ve Nikaragua’nın yanına Amerika’yı yerleştirmeyi başaran Trump’ın kararı, mevcut küresel iklim atmosferi ile tamamen zıt görünüyor. Dünyanın büyük ekonomileri, araştırma ve geliştirme, altyapı yatırımları ve endüstriyel strateji alanlarında işbirliği yapmak için her gün yeni anlaşmalara ulaşıyor. Düşük karbonlu bir ekonomiye kavuşmak için birlikte çalışıyorlar ve küresel sera gazı emisyonlarının en üst seviyeye çıkacağı 2020 yılına hazırlanmaktadırlar.

Avrupalı liderler, temiz enerji ve yeşil altyapı geliştirme konusunda işbirliği yapabilecekleri alanları bulmak için zaten Hintli ve Çinli emektaşlarıyla görüşmeler yapıyorlar. Bu alanlarda büyük yatırımlar yapılacak ve Avrupa Merkez Bankası, Asya Altyapı Yatırım Bankası ve diğer birçok kurum bunları finanse edecek mekanizmalar geliştiriyorlar. Aynı şekilde, küresel finans sisteminde büyük nüfuzlu egemen servet fonları, yatırımlarını yeşil ekonomiye yönlendirmektedirler. Ayrıca, eski fosil yakıt paradigmasının çok hızlı değişeceğini tahmin etmeyenler, bugün ne kadar büyük sorunlarla karşı karşıya kaldıklarını görmekteler. Ancak Avrupa, kömürle çalışan enerji üretimini aşamalı olarak durduruyor;  Hindistan, Çin ve Güney Kore, yatırımlarını hızla kömürden yenilenebilir enerji kaynaklarına kaydırıyor olması bir nebze de olsa ümit vericidir.

Günümüzde artık ülkelerarası rekabet, “kim yeşili daha iyi koruyor” ile ilgilidir. Yeni endüstriler, elektrifikasyon ve akıllı şebeke tasarımından elektrikli araçlara, yeşil inşaat ve geri dönüşüm teknolojilerine ve organik kimyasallara kadar uzanan alanlara yayılıyor bu rekabet. Artık benzeri görülmemiş bir oranda yayılmış olan yenilenebilir enerji devrimi, taşımacılık değil, tüm sektörleri dönüştürmeye zemin hazırlıyor.  Bu heyecan ve büyüme pptansiyeli dünyadaki tüm sektörlerde hissedilir derecededir

Trump’ın Amerika’nın küresel sorumluluğundan vazgeçip bu gelişmelere sırt çevirmeye karar vermesi, gerçekten de utanç vericidir. Kararı, yeni ekonominin başarılı bir parçası olmak için çok çalışmış olan -pek çok Amerikalı da dahil olmak üzere- birçok insana yapılan bir darbe sayılmaktadır. Zaten Trump’in Suudi Arabistan’ı milyarlarca dolar karşılığında silahlandırması, YPG gibi terör örgütlerine destek verip Türkiye’ye karşı kullanması, açıkça Arap müttefik kanadı oluşturup İslam ülkeleri arasında birliğe darbe indirmesi ve yaşadığımız durumda terörizme olanak ve arena sağlaması gibi Paris İklim Anlaşması iptali de, onun ne kadar mantık ve rasyonellikten uzak olduğunun bariz kanıtıdır.

ABD Başkanı Donald Trump’ın yukarıda anlattığımız tarihi hataları ve özellikle de Paris İklim Anlaşması’nın iptali, dünyada kolektif eylem ve kararların önünde bir engel oluşturuyor. Ancak zorbalık ve delilik, mahiyetli kararların gerektiği siyaset alanında işe yaramaz ve dünyadaki gidişatı durduramaz. ABD dışında dünyanın geri kalanının hep birlikte çalışmaya ve geleceğin pazarlarını ve işgücünü kurmaya devam edeceklerini Trump gibi bir tüccar da artık anlamalı!..

 

Prof. Dr. Ghadir GOLKARIAN

Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) Öğretim Üyesi

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.