AFGANİSTAN, ABD İÇİN İKİNCİ BİR VİETNAM MI?

upa-admin 04 Mart 2020 8.678 Okunma 0
AFGANİSTAN, ABD İÇİN İKİNCİ BİR VİETNAM MI?

Dünyanın nabzının Suriye’nin İdlib kentinde attığı sıralarda, bir başka ülkede 29 Şubat 2020’de tarihi bir anlaşma imzalandı. Bu yazıda, tarihi bir öneme sahip olan ABD-Taliban barış antlaşmasını analiz edeceğim.

Sovyetler Birliği’nin 1989 yılında Afganistan’daki askerlerini çekerek işgali sonlandırmasının ardından, Afganistan içerisindeki savaş, beraberinde siyasi istikrarsızlık, devlet kurumlarının etkisiz kalması ve darbe alan altyapının yeniden kurulması önündeki engelleri getirmiştir. Taliban ise, geleceği belirsiz bu ortamda Afganistan’da “Hanefi fıkhına dayalı bir İslâmi sistem” kurma düşüncesiyle kurulmuştur. Molla Ömer, 1994 yılında 50 kadar medrese öğrencisiyle birlikte anlamı “Talebeler” olan Taliban’ı kurmuş ve bu örgüt, Afganistan’ın  Kandahar vilayet merkezini ele geçirerek, Afganistan’ın 12 vilayetini kendi kontrolü altına almıştır. Tüm bu kontrollerden sonra, Molla Ömer, başkent Kabil’i kuşatmış ve bu kuşatma başarıya ulaşmıştır. Taliban, Kabil’de “Afganistan İslâm Emirliği” adıyla kendi devletini kurmuştur.  Ülke içerisindeki tüm Birleşmiş Milletler kuruluşlarının ofislerini kapatmış ve faaliyetlerini sonlandırmıştır. Bunun akabinde, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Afganistan’da kontrolündeki bölgeleri uluslararası teröristlerin eğitimi için kullandırdığı ve El Kaide elebaşı Usama Bin Ladin’e yataklık yapmasını gerekçe göstererek, Taliban rejimine karşı yaptırım kararı almıştır. Bu kararın alınmasının üzerinden çok geçmeden, 11 Eylül 2001 yılında, El Kaide, New York’ta bulunan Dünya Ticaret Merkezi’nin ikiz kulelerine bir saldırı düzenlemiştir.  ABD ise, bu saldırı sonrasında, uluslararası koalisyon güçleri ve Kuzey İttifakı ile birlikte Taliban’ın varlığına son vermek üzere “Sürekli Özgürlük Operasyonu” adı verilen işgal harekâtına başlamıştır. Bu operasyonun ilerleyen süreçlerinde Taliban önce başkent Kabil’den, sonrasında ise Taliban’ın kalesi olarak kabul edilen Kandahar kentinden çekilmiş ve örgütün önde gelen isimleri ülkeyi terk etmek zorunda kalmıştır. Aynı yılın Aralık ayında Almanya’da gerçekleştirilen Bonn Konferansı’nda bir araya gelen Afgan liderleri, Hamid Karzai’yi Afgan Geçici Yönetimi liderliğine getirmiştir. Konferanstan iki yıl sonra ise, Molla Ömer, Afganistan’da yer alan işgal güçlerine karşı gerilla savaşı başlattığını duyurmuş ve bundan dokuz yıl sonra ABD, Afganistan’daki operasyonlarını 2014 yılının Aralık ayında sonlandırarak askerlerini geri çekmeye başlayacaklarını açıklamıştır. NATO, Uluslararası Güvenlik Destek Gücü (ISAF) operasyonlarını resmi olarak sonlandırmış ve güvenlik ile ilgili tüm sorumluluğu Afgan hükümetine devrederken, aynı zamanda NATO’nun öncülük ettiği Sürekli Özgürlük Operasyonu’nun devamı niteliğinde olan Kararlı Destek Misyonu’nun başladığı duyurulmuştur.

Dönemin ABD Başkanı Barack Obama’nın önerisiyle, Afganistan’da barış için Taliban ve Afgan hükümeti arasında görüşmeler yürütülmesi girişimleri ise başarısızlıkla sonuçlandı. Ocak 2018’de Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani, Taliban ile koşul gözetmeden müzakereye hazır olduğunu açıkladı; ancak Taliban barış için muhatabın Afgan hükümeti değil, ABD olduğunu söyledi. 25 Şubat 2019 tarihinde ABD ile Taliban temsilcileri barış görüşmeleri amacı ile Katar’ın başkenti Doha’da ilk kez bir araya geldi. ABD ve Taliban, 12 Ağustos 2019 tarihinde 8. tur görüşmelerinin tamamlanmasıyla birlikte tarafların anlaşmaya yakın olduğunu bildirdi ve taraflar, Amerikan askerlerinin ülkeden çekilmesini sağlayacak bir barış anlaşması hususunda hem fikir olduklarını açıkladılar. 22 Şubat 2020 tarihinde “Şiddetin Düşürülmesi” adı altında 7 günlük kısmi ateşkes uygulanmaya başladı ve bu süreç sonunda barış anlaşmasının imzalandığı duyuruldu.

Taliban Komutanı Molla Abdülgani Berader

Anlaşmanın imzalanmasından sonra, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Taliban’ın anlaşmaya uyup/uymayacağını yakından izleyeceklerini söylerken, aynı zamanda Taliban’ın El Kaide ile bağlantısını kesmek ve IŞİD ile savaşmak için söz verdiğini de söylemlerine ekledi. Taliban lideri Abdülgani Berader ise, örgütün anlaşmaya bağlı kalacağını ve Afganistan için İslâmi bir rejim istediklerini ifade etti. Bu konuda Katar Dışişleri Bakanı Al Sani ise Katar’ın bir yıl önce ev sahipliği yaptığı Afgan diyalog toplantılarının bu anlaşmaya imkan sağladığını belirterek, “Doha’nın Afgan sorununa ilişkin askeri çözümün mümkün olmadığını ve tüm aktörlerin uzlaşı içinde tüm Afgan halkına refah, huzur ve istikrar getirecek siyasi çözümü savunduğunu” dile getirdi. NATO üyesi devletlerinin de anlaşmaya destek verdiğini de, “NATO ve ortakları, 18 yıldır barış ve istikrar için Afgan halkıyla dayanışma içinde oldu. Müttefiklerimiz ve ortaklarımızın barış için hizmet eden ve canını veren kadın ve erkeklerini gururla anıyoruz.” ifadeleriyle duyurdu.

NATO’nun yanı sıra, Rusya tarafından da bu anlaşma olumlu karşılandı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Afganistan Özel Temsilcilisi Zamir Kabulov, “Anlaşmayı olumlu karşılıyoruz. Bu anlaşma, Afganistan’da sürdürülebilir barışın sağlanmasına yönelik önemli bir adım” dedi. Anlaşmaya göre, karşılıklı sözlerin tutulmasıyla ABD ve NATO’ya bağlı tüm askerler 14 ay içerisinde Afganistan’dan çekilecek ve ABD ile NATO müttefiklerinin ilk 135 gün içerisinde 5 ayrı üsten çekilerek, ABD’nin Afganistan’daki asker sayısını düşürecek. Bunun yanında, anlaşmaya göre, ABD ve Afganistan yönetimi altında bulunan hapishanelerdeki Taliban üyeleri serbest bırakılacak, Taliban’a yönelik yaptırımlar kaldırılacak ve ABD, yeni Afgan İslâm hükümetine destek olacak. Peki ama bu süreç başarılı olacak mı?

ABD’nin Afganistan Özel Temsilcisi Zalmay Halilzad ile Taliban adına Abdülgani Berader anlaşmayı imzalarlarken

Afgan tarafı için, uzun zaman alması planlanan zorlu bir süreç mevcut. Bunun nedeni, anlaşmanın başarıya ulaşabilmesi için geçmişten beri düşman olan iki tarafın yabancı olduğu barışı korumak ve uzlaşmak için yollar aramalarının gerekmesidir. 11 Eylül 2001 (9/11) saldırılarından sonra ABD’nin bir yanıt olarak başlattığı savaş ile Afganlar ve Taliban örgütü büyük kayıplar verdi.  Ancak ABD de sanıldığı gibi burada bir zafer kazanamadı; aksine, ABD’nin üç Başkanı George W. Bush, Barack Obama ve Donald Trump ve tüm Amerikalı askeri komutanlar, Amerika’nın Afganistan’da galip geleceği sözlerini yerine getiremediler. Tam tersine, Afgan Ordusu ve polis gücü kurmak ve afyon ticaretinin önünü kesmek için yapılan girişimler de başarıya ulaşamadı. Geçmişinde Vietnam tecrübesi olan ABD, 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra Taliban’ı devirmiş olsa bile, bu noktada adeta bir bataklığa saplanmıştır. Dolayısıyla, bu anlaşma, daha çok bir çıkış stratejisi niteliğindedir.

 

Oğuzhan MANİOĞLU

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.