ALMANYA’DA YÜKSELEN YEŞİLLER VE AVRUPA’DA SİYASETİN GELECEĞİ

upa-admin 14 Temmuz 2020 3.421 Okunma 0
ALMANYA’DA YÜKSELEN YEŞİLLER VE AVRUPA’DA SİYASETİN GELECEĞİ

Giriş

Almanya’da uzun süredir Başbakanlığını sürdüren Hıristiyan Demokrat/CDU’lu lider Angela Merkel’in görev süresinin sonuna yaklaşılırken, Almanya ve Avrupa siyasetinde varlığını iyice hissettirmeye başlayan Yeşiller Hareketi ve partileri dikkat çekiyor. Öyle ki, 2019 Avrupa Parlamento seçimleri sonrasında Almanya’da yapılan bir ankette, Yeşiller Partisi (Bündnis 90/Die Grünen) yüzde 27 oy oranıyla birinci parti çıkmıştı. Hatta son yapılan Fransa belediye seçimleri de bu trendi doğruladı. Peki, Yeşiller, kemikleşmiş oyları olan SPD ve CDU/CSU’yu geçerek Almanya’da sol ve muhalif grupların yeni umudu olabilir mi? Bu yazıda bu soruya yanıt arayacağım.

Yeşil Siyasetin Kısa Geçmişi

Peki Yeşiller ve Yeşil siyaset fikri nasıl ortaya çıkmıştır? 1960’lı yıllarda Rachel Carson’un Silent Spring kitabı gibi eserler ve muhalif rüzgârlarla popüler olan çevreci muhalif siyaset, 1970’lerde siyasal hareket ve partileşme sürecine girmiştir. Bu doğrultuda, Yeşiller fikri, dünyada ilk kez 1970’lerde ortaya çıkmaya başlamıştır. İlk temel 23 Mart 1972’de Tazmanya’da atılmış ve Redder Gölü’nün taşınması ihtimalini durdurmak için kurulan Birleşmiş Tazmanya Grubu’nun kurulmasıyla birlikte, günümüze kadar gelen ve giderek gelişen bir yeşil siyasal gelenek ortaya çıkmıştır. Yeşil hareketler, bünyelerinde, neoliberal kapitalizme karşı eko-sosyalizm, eko-anarşizm ve eko-feminizm gibi muhalif felsefeler ortaya koymaktadırlar. 1970’lerde Yeni Zelanda gibi ülkelerde ilk kez kurulan Yeşil partiler, 1970’lerin sonu ve 1980’lerden itibaren birçok gelişmiş demokratik ülkede ortaya çıkmıştır.

Almanya’da Yeşiller 

Yeşiller, bir siyasal parti olarak Almanya’da ise 1979 yılında kurulmuştur. Günümüzde çevreci Yeşil siyasetin en güçlü olduğu ülkelerden birisi de Almanya’dır. Alman Yeşilleri, doğal olarak, Avrupa (AB) yanlısı, göçmen dostu ve çevreci politikaları savunmaktadırlar.  Savundukları çözümler ve değerlerin son yıllarda tüm Avrupa’da daha da ön plana çıktığı görülmektedir. Yeşiller, tüketici hakları, yenilenebilir enerji kaynakları, ekolojik dengenin korunması ve gıda endüstrisinde hayvan hakları gibi konularda çok katı ve net duruyorlar. Bu da, onlara halk tarafından belli bir teveccüh sağlamaktadır; zira diğer partiler gibi savrulmamakta ve ideolojik nüvelerini korumaktadırlar. Bunların haricinde, Yeşiller, kadın hakları, LGBTİ hakları ve kentlerde yaşam kalitesinin yükseltilmesi gibi konularda da en somut öneriler ortaya koyan parti olarak dikkat çekiyorlar. Yeşillerin uluslararası alanda savunduğu militarizm ve şiddet karşıtlığı, toplumsal adalet ve özellikle katılımcı demokrasi, aşırı sağcı ve popülist partilerin yükselişi karşısında halklara da açıkçası bir nefes imkânı ve umut veriyor.

Almanya Siyasetinde Yeşillerin Geleceği?

Almanya’da yapılan güncel anketlere göre, Yeşillerin lideri Robert Habeck (ki Annalena Baerbock ile eşbaşkanlık yapmaktadır), ülkede Başbakanlığa en yakın ve uygun isim olarak görülmektedir. Zira CDU/CSU, Şansölye Merkel sonrasına dair bir liderlik krizi içerisine girmiş ve Annegret Kramp-Karrenbauer’in beklenmedik istifasının ardından her ne kadar Armin Laschet, Friedrich Merz ve Norbert Röttgen gibi Genel Başkan adayları ortaya çıksa da, liderlik yapılanması konusunda tıkanmış durumdadır. Sosyal demokrat SPD ise yıllardır toparlanamamaktadır. Martin Schulz ile büyük bir çıkış arayan, ancak 2017 seçimlerinde bekleneni veremeyen SPD, daha sonrasında Olaf Scholz, Andrea Nahles, Manuela Schwesig, Thorsten Schäfer-Gümbel ve Malu Dreyer gibi kısa süreli liderlere tanıklık etmiş; ancak 2019 yılı sonundan itibaren Saskia Esken/Norbert Walter-Borjans ikilisi tarafından yönetilmektedir. Anketlerde SPD’nin büyük bir çıkış arifesinde olduğunu düşündürmemektedir. Dolayısıyla, sonraki federal seçimde (normal takvimde 2021) yılda muhtemel bir Yeşil-Kırmızı-Kırmızı koalisyonundan bahsedilmektedir. Bu koalisyonun partileri ise; Yeşillerin yanı sıra, SPD ve Sol Parti (Die Linke) olacak gibi gözükmektedir.

Analiz

Yeşiller, Almanya’da 2019 AP seçimlerinde yüzde 20.5 oy alarak birinci parti oldular. Peki bu örgütlenme ütopik mi yoksa realist mi ve gerçekten başarı şansları var mı? Bu noktada şunu söylemeliyiz ki, Yeşillerin inişli çıkışlı bir oy potansiyeli var. Dünyada iklim ve çevre konulu sorunlar ayyuka çıkmışken, elbette bu partinin çıkış trendi göstermesi beklenebilir. Ayrıca, özellikle Almanya ve Fransa gibi gelişmiş ülkeler özelinde, küresel ısınma, yenilenebilir enerji ve çevresel (ekolojik) problemlerle mücadele artık eskisi gibi kenarda kalmadığı ve toplumsal bilince ve tüm siyasal partilerin programlarına dahil olduğu için, Yeşillerin oylarında bir düşme ihtimali de mevcut. Bu gayet paradoksal durumun ilerleyen yıllarda Yeşillerin ve yahut merkez partilerine ne gibi etkileri olacak birlikte göreceğiz. Zira bu bahsi geçen konular artık hemen hemen her gelişmiş ülkede sağ ve sol siyasette birçok siyasi partinin programında yer alıyor. Bu partilerin Yeşiller gibi bu konularda gerçekten samimi olup olmadıkları ya da vatandaşların bu partileri samimi bulup bulmadıkları ise bir başka konu.

Bir başka ilginç konu ise, Almanya’da yapılan bir araştırmaya göre, Yeşillerin daha çok oy aldığı kesimin daha varsıl ve 34-42 yaş aralığındaki nüfus diliminden olması. Buradan anladığımıza göre, az gelirliler, işçi sınıfı ve hatta orta alt sınıftan kimseler Yeşillere pek de yoğun oy vermiyorlar. Ancak son anketlerde bu durum biraz değişmiş durumda. Şehir merkezlerinden daha fazla oy olan Alman Yeşiller Partisi, bunun haricinde madencilikle uğraşan nispeten küçük şehirlerin işçi sınıfına mensup halk kitleleri ve radyoaktif atıklar gibi sorunları olan yerel halktan da ilgi görüyor. Almanya özelinde, Bonn, Köln, Stuttgart, Berlin, Hamburg, Frankfurt ve Münih en fazla oy aldıkları yerler. Eski ve nispeten büyük üniversitesi olan şehirlerde de Yeşillere iyi ölçüde destek ve yüksek oy potansiyeli var. Ancak, ilginçtir ki, aşırı sol (Sol Parti) ve aşırı sağ (AfD-Almanya İçin Alternatif) siyasetin birlikte yükseldiği eski Doğu Almanya topraklarında Yeşiller çok oy alamamaktalar. Fransa’da son yapılan belediye seçimlerinde ise, Yeşiller, hemen hemen bütün büyük şehirleri kazandılar.

Sonuç

Almanya’daki Yeşiller Partisi, özellikle Amerika’da başlayan ve Avrupa’ya da sirayet eden George Floyd protestoları sonrasında, ırk kavramının anayasadan çıkartılması gerektiğini de savunuyorlar. Buna karşılık, milliyetçi ve aşırı sağcı popülist söylemler, Britanya başta olmak üzere, ki Brexit kaosu ardından biraz durulsa da, Fransa, İtalya, Polonya ve Macaristan gibi ülkelerde hâlâ güçlüler. Avrupa siyasetinin geleceği, en azından bir süreliğine, her alanda ve özellikle çevre sorunlarında uluslararası işbirliğini savunan ve barışçıl yöntemleri tercih eden Yeşiller ve türevi partilerle, bu tarz uluslararası işbirliklerini sorunlu gören ve sert güç kullanımı ve devlet otoritesinin artmasını talep eden sağcı ve aşırı sağcılar arasındaki kutuplaşmaya dayalı olacak gibi görünüyor.

Basri Alp AKINCI

KAYNAKÇA

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.