TÜRKİYE-YUNANİSTAN İLİŞKİLERİNİN TEMEL PARAMETRELERİ EKSENİNDE ÇAVUŞOĞLU-DENDIAS GÖRÜŞMESİNİN BİR ANALİZİ

upa-admin 18 Nisan 2021 2.749 Okunma 0
TÜRKİYE-YUNANİSTAN İLİŞKİLERİNİN TEMEL PARAMETRELERİ EKSENİNDE ÇAVUŞOĞLU-DENDIAS GÖRÜŞMESİNİN BİR ANALİZİ

Türkiye’nin daha o zaman Avrupa Toplulukları (AT) adıyla anılan Avrupa Birliği’ne 1987’de tam üye olmak için resmi başvurusunu gerçekleştirmesinden bu yana, komşusu Yunanistan’la olan ilişkiler, Birliğe tam üyelik sürecinde etkin ve belirleyici bir rol oynamıştır.[i] Türkiye-Yunanistan ilişkilerini genel olarak Avrupa Birliği kapsamı dışında ele alıp, kendi iç dinamikleri bağlamında açıklamaya çalıştığımızda; bunu, tarihsel, coğrafî, teorik ve diğer birçok unsurla izah etmek durumunda kalırız. 1821 yılında Mora yarımadasında başlayan isyanla Osmanlı Devleti’nden ayrılıp bağımsız bir devlete dönüşen Yunanistan, özellikle Birinci Dünya Savaşı sonrasında İtilâf Devletleri safında yer alıp Sevr Muahedesi kapsamında Anadolu’nun işgalinde rol alması nedeniyle Türk tarih yazınında daha çok “düşman” motifiyle işlenerek anlatılmıştır.[ii] İlişkilerin bugününü de etkileyen bu tarihsel anlatıda, kadim Türk milletinin ve devletinin en sık mücadele ettiği ulus Yunanlar/Rumlar olarak sunulmaktadır. İstiklâl Harbi’nde cereyan eden Büyük Taarruz, 1. ve 2. İnönü Savaşları ve Sakarya Savaşı, bu mücadele ve savaşların en öne çıkanları olarak belirirken, yakın tarihteki Kıbrıs Sorunu ve adaya müdahaleyi hazırlayan süreçteki şiddet eylemleri de toplum ve devlet hafızasındaki yerini ve tazeliğini korumaktadır. Benzer şekilde, Avrupa Birliği’nin (AB) Akdeniz’deki güneydoğu sınırını oluşturan Yunanistan’ın da tarihten gelen en büyük tehdit algısı ise Türkiye ve Türkler olmuştur. Osmanlı egemenliği altında geçirilen yıllar, Yunan ulusal kimliğini oluşturan temel bileşenlerden biri olarak yer alırken, Birinci Dünya Savaşı ve sonrasında iki ulus arasında gerçekleşen savaşlar dizisi Yunanistan tarih yazımında da büyük rol oynar. Örneğin, bizim Millî Mücadelemiz ve İstiklâl Harbi zaferimiz tarihimizin altın sayfasını oluştururken, Yunanistan tarafında bunun karşılığı “Mikrasiatiki Katastrofi yani Küçük Asya/Anadolu Felâketi’dir.[iii] Yıllar önce bir barış denizine dönüştürme çabalarına konu olan Ege Denizi’nin ayırdığı iki karşı kıyıdaki bu komşu ülkeler, Cumhuriyet tarihinin Atatürk dönemi haricinde tam anlamıyla barış ve uyum içinde bir ilişkiler ağına sahip olamamışlardır. Bunun nedenleri, aslında bugün uluslararası pek çok platformda tartışılan yine tarihsel ve coğrafi temellere dayanan temel anlaşmazlık konularıdır.[iv]

Türkiye-Yunanistan ilişkilerinin temel parametrelerini belirleyen ve zaman zaman her iki ülke kamuoylarını yoğun derecede meşgul ederek iki devleti neredeyse savaşın eşiğine getiren bu sorunlar başlıklar hâlinde şu şekilde sıralanabilir: 1-) Karasuları sorunu, 2-) Kıta Sahanlığı, 3-) FIR (Flight Information Route) hattı, 4-) Ege Adaları’nın silahlandırılması, 5-) Kıbrıs Sorunu, 6-) Batı Trakya Türk Azınlığı sorunu ve 7-) Fener Rum Patrikhanesi sorunudur.[v] Bunlardan özellikle Kıbrıs Sorunu, Ege adalarının silahlandırılması sorunu, Batı Trakya Türklerinin sorunu ile Fener Rum Patrikhanesi sorununu “tarihsel“; karasuları, kıta sahanlığı ve FIR hattı sorunlarını ise “coğrafî” sorunlar olarak gruplayabiliriz. Aslına bakılırsa, ilişkilerin genel seyrini belirleyen bütün bu problemlerin arka planında tarih ile coğrafyanın etkileşim halinde olduğunu ve neredeyse iç içe geçtiğini de belirtebiliriz. Bu bakımdan, Ege adalarının silahlandırılması sorunu, hem tarihî, hem de coğrafî temellere ya da nedenlere dayanan bir sorundur. FIR hattı sorunu da genelde coğrafya temelli bir ayrışmadan kaynaklansa da, bu sorunsalı da coğrafî veya coğrafî ve teknik bir sorun olarak da konumlandırabiliriz. İlişkilerdeki bu temel belirleyiciler, her iki ülke arasında çeşitli düzeylerde gerçekleştirilen diplomatik temaslarda öteden beri ana gündem maddelerini oluşturmuş; AB, NATO veya BM gibi uluslararası platformlarda da bunların yansımaları olmuştur. Örneğin, Türkiye’nin Kıbrıs Sorunu özelinde düşünürsek, 1974’te adaya müdahalesinin engellemediğini öne sürerek ve biraz da bunu protesto ederek NATO’dan ayrılan Yunanistan diğer üyeleri ve ABD’yi örgütün güneydoğu kanadının darbe aldığı düşüncesiyle tedirginliğe sevk etmiştir. Ardından Rogers Planı (1980) dâhilinde Türkiye’nin de itirazı kaldırılarak, Yunanistan’ın NATO’ya dönüşü sağlanmıştır.[vi] Aslında daha güncel, yakın ve gerçekçi bir örnek olarak, AB çatısı altında Türkiye’nin tam üyelik sürecinde cereyan eden müzakereler ve görüşmeler bağlamında Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’deki sorunları ve Kıbrıs’ı gündeme getirerek Türkiye’ye engel oluşturması da verilebilir. Hatırlanacağı üzere, 2006’da Türkiye’den AB üyesi olan Güney Kıbrıs’a, adanın tamamını temsil ediyormuşçasına davranılarak, havaalanlarını ve limanlarını açması istenmiş ancak bu gerçekleşmeyince müzakereler sekiz başlıkta askıya alınmıştır.[vii] İkili ilişkilerdeki başlıca ihtilaf alanlarının Türkiye’nin üyelik sürecinde Yunanistan tarafından bir baskı unsuru olarak kullanılması için AB’ye dayatmalarda bulunması, dahası AB’nin de çoğu zaman Yunanistan’ın hukuka uymayan, irrasyonel taleplerinin destekçisi olmasını ortaya çıkarmıştır. Bu bakımdan, Yunanistan’ın durumu akranıyla kavga eden bir gencin daha sonra ona karşı arkadaş çevresine haber vererek bu defa tek bir bireyin üzerine arkadaş çevresi veya çetesiyle birlikte yürümesine benzetilebilir. Yunanistan’ın Türkiye ile ihtilafa düştüğü konularda AB’yi sorunun bir parçası haline getirerek Türkiye’ye karşı bir baskı ve sınırlama mekanizması olarak kullanma politikası, Türkiye için Doğu Akdeniz, Kıbrıs ve Ege’de kabul edilmesi mümkün olmayan sonuçların ortaya çıkmasını sağlamıştır. Örneğin, Türkiye anakarasına oldukça yakın olan Meis adasının hukuka aykırı olarak Yunanistan tarafından silahlandırılması, Batı Trakya’daki Türk azınlığına baskı uygulanması, dahası bunun tüm dünyanın ve AB’nin gözü önünde yapılması, Türkiye’nin razı geleceği bir durum değildir.[viii] Dahası, Batı Trakya Türklerinin mezarlıklarına gerçekleştirilen ırkçı saldırılar konusunda insan ve azınlık hakları, demokrasi gibi temel evrensel ve liberal değerleri önceleyen AB’den sınırları dâhilinde gerçekleşen duruma tepkisel bir açıklama bile gelmemiştir. AB üyesi Yunanistan’da bir azınlığın manevi değerlerine yönelik böyle bir çirkin saldırıya, Türkiye-karşıtı konularda hemen reaksiyon gösteren, AB makamlarının yükselen bir tepki, kınama ya da eleştirisi mümkün olmamıştır.[ix]

İki ülke arasında zaman zaman gerginleşen ilişkiler, son zamanlarda yeniden başlayan istikşafi görüşmeler ve diplomatik temaslara yapılan vurgular sayesinde tansiyon düşürse de, geçtiğimiz günlerde Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın Ankara ziyaretinde vuku bulan olaylar, her iki ülkedeki siyaset çevrelerini tekrar harekete geçirirken, bu konuya ilişkin açıklamalar da peşpeşe gelmiştir. Yunanistan Dışişleri Bakanı’nın açıklamaları karşısında tepki gösteren ve bu tepkisini de medya mensupları önünde doğrudan ve sert bir dille ortaya koyan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ifadeleri akabinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’da “Haddini bildirdi, daha yumuşak olamazdı” demiştir.[x] Keza bizzat Bakan da bu tartışmalara konu görüşmeden birkaç gün sonra KKTC ziyaretinde yine basın mensuplarına Dendias’ın haddi aştığını, kendisinin ise gerekeni yaptığını söyleyerek karşılık vermiştir.[xi]

Bahse konu görüşmenin içeriğine baktığımızda; yukarıda ikili ilişkileri etkileyen temel parametreler olarak sıraladığımız belirleyicilerin hemen hepsinin görüşme dâhilinde konuşulduğunu ve karşılıklı fikir teatisinde bulunulduğunu belirtmemiz gerekiyor. Nitekim resmî ziyaret kapsamında Ankara’ya gelen Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias, öncelikle Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından makamında kabul edilmiş ve Çavuşoğlu’nun da hazır bulunduğu görüşme yaklaşık 45 dakika sürmüştür. Atina’nın amacının gerilimi düşürme ve olumlu bir iklim yaratma olduğunu belirten Yunan Bakan, daha sonra mevkidaşıyla da görüşmüştür.[xii] Bu görüşmenin ardından Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Sergi Salonu’nda ortak basın açıklaması yapmak için kameraların karşısına geçen her iki Dışişleri Bakanı, burada sırasıyla söz almışlardır. Çavuşoğlu, konuşmasında, NATO toplantıları nedeniyle bugüne ertelenen görüşmenin genel içeriğinden bahsederek, Doğu Akdeniz’deki ve Batı Trakya Türk azınlığının durumu gibi konularda görüşlerinin ilettiklerini, terörle mücadele ve yasadışı göç konusunda etkin bir işbirliği arzuladıklarını belirtmiştir. Daha sonra söz alan Nikos Dendias, Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis’in de tüm İslam âleminin ramazanını tebrik ettiğini belirterek konuşmasına başlamış ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’na kendisini iftar yemeğine davet ettikleri için teşekkür etmiştir. Dendias, Türkiye’nin AB üyeliği ve Doğu Akdeniz konularıyla ilgili açıklamalar beyan ederek konuşmasına devam etmiştir. Ancak Yunanistan Dışişleri Bakanı’nın özellikle adaların silahlandırılması konusu  kapsamında bazı ifadeleri üzerine, Türk Dışişleri Bakanı araya girerek, birtakım açıklamalar yapmak zorunda kalmış ve bu noktadan sonra basın açıklaması gerginliğin tırmanmasıyla bir açıklamadan çok tartışma ortamına dönüşmüştür. Daha sonra Çavuşoğlu basın mensuplarına hitaben; “Ama bu ilk görüşmenin biz daha pozitif bir atmosferde devam etmesini arzu ediyorduk; fakat Nikos Dendias yaptığı konuşmada maalesef ülkeme yönelik son derece kabul edilemez ithamlarda bulundu. Öncelikle Türkiye’nin Yunanistan’ın egemenlik haklarını ihlal ettiğini söyledi. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Türkiye Cumhuriyeti kendi haklarını, özellikle Doğu Akdeniz’de ve Kıbrıs Türk haklarını korumaya muktedirdir ve attığımız adımlar da haklarımızı korumaya yöneliktir. Bizim bu konularda görüş ayrılığımız var ve bundan sonra bu konuları kendi aramızda görüşme konusunda mutabık kaldığımız halde buraya gelip Türkiye’yi suçlarsanız, ben de bunların cevabını vermek durumunda kalırım.” demiştir.[xiii]

Yunanistan basını, bu ziyaretin iki yıldan daha uzun bir sürenin ardından diyalog amacıyla Ankara Bakan düzeyinde gerçekleştirilen ilk yüksek düzeyli bir ziyaret olduğunu belirterek, Türkiye Cumhurbaşkanı’nın özellikle Libya ve Doğu Akdeniz konusunda görüşmeleri provoke edici ifadeler kullandığını iddia etmiştir.[xiv] Görüşmenin ardından iki Bakan arasında ortak basın toplantısı esnasında yaşanan tartışma niteliğindeki karşılıklı açıklamalar, dış basına da konu olarak uluslararası kamuoyunun gündemine gelmiştir.[xv] Özellikle uluslararası basın organlarında Çavuşoğlu’nun Batı Trakya’daki Türk azınlığın haklarına yönelik itirazları işlenirken, görüşmede tansiyonun yükseldiği konu başlıkları olan Doğu Akdeniz, Kıbrıs ve Ege adaları gibi hususlarda tarafların çatışan tezlerine de yer verilmiştir.[xvi]

Barışçıl görüşmeler ve diyalogun başlatılması ilkesiyle Ankara’ya resmi ziyarette bulunan Yunanistan Dışişleri Bakanı’nın ülkesine döndükten sonra, Yunan basınından bazı çevreler yaşanan gerginlik bağlamında birtakım iddialar da ortaya atmıştır. Şöyle ki; Dendias’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’la olan görüşmesinden sonra Yunanistan Hükümet Sözcüsü Aristotelia Peloni, şartların uygun olduğu ilk fırsatta Başbakan Miçotakis ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında da bir görüşme gerçekleşeceğini belirtmiştir. Oysa Yunanistan basını, Dışişleri Bakanı Dendias’ın skandal açıklamalar ve ithamlarla gerginliği yükseltmek, kışkırtılması halinde ise buna uygun yanıt vermesi için Başbakan Miçotakis’ten açık talimat aldığını yazmıştır. Hatta Yunan basını, Çavuşoğlu ile olan görüşmesinden önce Dendias’ın Başbakan Kiriakos Miçotakis ile “tam istişare” halinde olduğunu aktarmıştır.[xvii]

Geçmişten günümüze aralarında çok iyi ve istikrarlı ilişkiler inşa edilememiş, üstelik tarih boyunca diğerini “düşman” olarak kodlayıp birbirlerinden sürekli tehdit algılayan iki komşu devlet olarak, Türkiye ve Yunanistan’ın gerçek anlamda barışçıl ilişkilere sahip olmaları için bu yönde samimi ve içten bir istek duymaları gerekmektedir. Yunanistan’ın Türkiye ile yaşadığı her sorunu AB gündemine taşıması ne kadar yanlışsa, Türkiye’nin de Yunanistan’la olan ilişkilerinde popülist söylem ve saiklere kapılması da o kadar yanlıştır. Ancak şurası da gerçektir ki; başta Kıbrıs, Doğu Akdeniz ve Ege adaları kapsamında karasuları, kıta sahanlığı ve adalar olmak üzere hem uluslararası hukuka, hem de diplomasiye bağlı kalarak hareket eden, üstelik tezleri tarihsel ve coğrafi temelde karşılık bulan Türkiye olmuştur. Yunanistan, biraz da arasındaki ulusal güç ve savunma kapasitesi farklılığı nedeniyle, Türkiye ile içine düştüğü her anlaşmazlığı AB’ye şikâyet etmekte, Bakan Çavuşoğlu’nun deyimiyle “Birliğin şımarık çocuğu” gibi davranmaktadır. Tarihsel düşmanlığın yanında, tarafların algısal düzeydeki tehdit değerlendirmelerini de sona erdirecek olan şey, Yunanistan’ın öncelikle bu davranışından vazgeçerek, Türkiye ile olan ilişkilerini dostane komşuluk ilişkileriyle bağdaşacak iyi niyet ve hukuk temelinde yeniden inşa etmeye yönelik çaba harcaması olacaktır. Söylem düzeyindeki diyalog, diplomasi ve işbirliği çağrılarının eyleme geçirilmesi bu bakımdan büyük önem taşımaktadır. Bu çerçevede, örneğin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Doğu Akdeniz’deki ihtilafları sona erdirmek adına bölgesel bir konferans çağrısında bulunması[xviii] ve Kıbrıs için Cenevre’de gerçekleştirilecek 5+1 görüşmelerinin[xix] tarafsızlık ve hakkaniyet temelinde işlemesi Türkiye-Yunanistan ilişkilerinin düzelerek geleceğe daha pozitif bir yönde evirilmesi adına büyük önem taşımaktadır. İki NATO üyesi olan Türkiye ile Yunanistan’ın Ege ve Akdeniz’i bir barış denizi haline getirmeleri pekala mümkündür; ama öncelikle, iki devletin sorunlarını birbirleriyle konuşmaları ve birbirleriyle çözmeleri gerekmektedir.

Mehmet BABACAN

 

DİPNOTLAR

[i] T.C. Dışişleri Bakanlığı-Avrupa Birliği Başkanlığı, “Türkiye-Avrupa Birliği İlişkileri Kronolojisi (1959-2015)”, Erişim Tarihi: 18.04.2021 Erişim Adresi: https://www.ab.gov.tr/files/5%20Ekim/turkiye_avrupa_birligi_iliskileri_kronolojisi.pdf.

[ii] Ergenekon Savrun, “Türkiye-Yunanistan İlişkileri Kapsamında Türk Dış Politikası: Kıbrıs ve Ege Sorunu (1960-1980)”, Türk Dış Politikası, ed. Hasan Acar, Ankara: Nobel Yayınları, 2020, s. 109.

[iii] Baskın Oran, “Yöntem ve Yaklaşım”, Türk Dış Politikası: Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar (1919-1980), ed. Baskın Oran, 1. Cilt, 11. Baskı, İstanbul: İletişim Yayınları, 2005), s. 11.

[iv] Savrun, a.g.e., s. 109.

[v] Oğuz Kalelioğlu, “Türk Dış Politikasında Balkanlar ve Yunanistan”, Türk Dış Politikası, ed. Hasan Acar, Ankara: Nobel Yayınları, 2020, ss. 473-476.

[vi] İlhan Uzgel, “ABD ve NATO’yla İlişkiler”, Türk Dış Politikası: Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar (1980-2001), ed. Baskın Oran, 2. Cilt, 8. Baskı, İstanbul: İletişim Yayınları, 2005, s. 40.

[vii] Kemal İnat ve Filiz Cicioğlu, “Avrupa Birliği”, Uluslararası İlişkilere Giriş: Tarih, Teori, Kavram ve Konular, ed. Şaban Kardaş ve Ali Balcı, 8. Basım, İstanbul: Küre Yayınları, 2018, s. 653.

[viii] SETA, Oğuz Güngörmez, “5 Soru: Doğu Akdeniz’de NAVTEX Gerginliği”, 23.07.2020, Erişim Tarihi: 18.04.2021, Erişim Adresi: https://www.setav.org/5-soru-dogu-akdenizde-navtex-gerginligi/.

[ix] QHA Kırım Haber Ajansı, “Yunan ırkçıları, Batı Trakya’da Türk mezarlığına saldırdı”, 31.05.2019, Erişim Tarihi: 18.04.2021, Erişim Adresi: https://qha.com.tr/haberler/yunan-irkcilari-bati-trakya-da-turk-mezarligina-saldirdi/38773/.

[x] Sputnik Türkiye, “Erdoğan, Çavuşoğlu ile Dendias arasında yaşanan tartışmayı yorumladı: Dışişleri bakanımız haddini bildirdi”, 16.04.2021, Erişim Tarihi: 18.04.2021, Erişim Adresi: https://tr.sputniknews.com/turkiye/202104161044289392-erdogan-cavusoglu-ile-dendias-arasinda-yasanan-tartismayi-yorumladi-disisleri-bakanimiz-haddini/.

[xi] TRT Haber, “Bakan Çavuşoğlu: Dendias haddini aştı, gerekli cevabı verdim.”, 16.04.2021, Erişim Tarihi: 18.04.2021, Erişim Adresi: https://www.trthaber.com/haber/gundem/bakan-cavusoglu-dendias-haddini-asti-gerekli-cevabi-verdim-573447.html.

[xii] Sözcü, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias’ı kabul etti”, 15.04.2021, Erişim Tarihi: 18.04.2021, Erişim Adresi: https://www.sozcu.com.tr/2021/dunya/cumhurbaskani-erdogan-yunanistan-disisleri-bakani-dendiasi-kabul-etti-6375503/.

[xiii] CNN Türk, “Son Dakika… Bakan Çavuşoğlu’ndan Dendias’a tepki: Kabul edilemez ithamlarda bulundu”, 15.04.2021, Erişim Tarihi: 18.04.2021, Erişim Adresi: https://www.cnnturk.com/turkiye/son-dakika-bakan-cavusoglu-yunan-mevkidasi-ile-ortak-aciklama-yapiyor150421.

[xiv] Greek Reporter, “Erdogan Meets Dendias as Turkey and Greece Start Talking”, 15.04.2021, Erişim Tarihi: 18.04.2021, Erişim Adresi: https://greekreporter.com/2021/04/15/erdogan-meets-dendias-turkey-greece-start-talking/.

[xv] France24, “Greece Turkish Ministers clash at press conference”, 15.04.2021 Erişim Tarihi: 18.04.2021, Erişim Adresi: https://www.france24.com/en/live-news/20210415-greek-turkish-ministers-clash-at-press-conference

[xvi] The Washington Post, “Greek Turkish FMs meet to mend ties, trade barbs instead”, 15.04.2021, Erişim Tarihi: 18.04.2021, Erişim Adresi: https://www.washingtonpost.com/world/national-security/greek-fm-travels-to-turkey-for-talks-on-fraught-ties/2021/04/15/f4f1c0b2-9dca-11eb-b2f5-7d2f0182750d_story.html

[xvii] Ensonhaber.com, “Yunan Basını: Nikos Dendias, Başbakan Miçotakis’ten talimat aldı”, 16.04.2021, Erişim Tarihi: 18.04.2021, Erişim Adresi: https://www.ensonhaber.com/dunya/yunan-basini-nikos-dendias-basbakan-micotakisten-talimat-aldi.

[xviii] DW Türkçe, “Erdoğan’dan BM’de Doğu Akdeniz İçin Bölgesel Konferans Çağrısı”, Erişim Tarihi: 18.04.2021, Erişim Adresi: https://www.dw.com/tr/erdo%C4%9Fandan-bmde-do%C4%9Fu-akdeniz-i%C3%A7in-b%C3%B6lgesel-konferans-%C3%A7a%C4%9Fr%C4%B1s%C4%B1/a-55019073.

[xix] Anadolu Ajansı (AA), “KKTC Cumhurbaşkanı Tatar: Cenevre’deki 5+1 görüşmelerine AB’nin gözlemci statüsüyle katılmasını onaylamayacağız”, 05.03.2021, Erişim Tairih: 18.04.2021, Erişim Adresi: https://www.aa.com.tr/tr/dunya/kktc-cumhurbaskani-tatar-cenevredeki-5-1-gorusmelerine-abnin-gozlemci-statusuyle-katilmasini-onaylamayacagiz/2166346.

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.