Tarihte “1915 Olayları” çerçevesinde yorumlara dayalı olarak geliştirilerek Türkiye’ye karşı kullanılan Ermeni Soykırımı yapıldığı iddiası, Amerika Birleşik Devletleri, Rusya ve Fransa başta olmak üzere, Almanya, Belçika, İtalya, İsviçre, Kanada, Arjantin, Venezuela, Litvanya, Lübnan, Polonya, Hollanda, Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Kesimi gibi ülkelerin desteğiyle, son 70-80 yıldır uluslararası siyaset arenasında sömürü aracı yapılan emperyalist bir yalandır.
“Yalan” gibi açık ve net bir tabir kullanmamın sebebi, Ermeni soykırımı yapıldığı iddiasının, dönemin tarihsel, siyasal, sosyolojik gerçeklerinden neredeyse tamamen kopuk olması ve bu iddianın elle tutulur hiçbir bilimsel tarafının bulunmamasından dolayıdır. Her 24 Nisan’da özellikle emperyal çevrelerce 1915 Olayları ve ilgili dönemle ilgili ortaya atılan iddialarda, her nedense Ermeni çetelerin Türklere yönelik uyguladıkları akıl almaz işkence ve katliamlar tümüyle görmezden gelinmektedir. Üstelik, Türk milletine karşı tarihte acımasızca girişilen bu katliamlara ilişkin, Amerika Birleşik Devletleri’nin elinde gerekli belgeler de bulunmaktadır.
Bu hususta, Ermenilerin, Osmanlı Devleti’nde vekillik, hatta bakanlığa varıncaya kadar üst düzeyde çeşitli siyasi ve bürokratik vazifelere getirilmelerine ve kendilerine Osmanlı halkı tarafından derin saygı duyulmasına karşın, bir kısmının Fransız İhtilali sonucu estirilen milliyetçilik rüzgârına kapılarak aşırı derecede şovenist fikirlerle iç ayaklanmalara kalkışması göz ardı edilmektedir. İsyancı Ermenilerin -ki bunlar o süreçte Ermenilerin marjinal bir bölümünü oluşturmaktadır- Osmanlı Devleti’nin ülkesel birliğini ve toplumsal huzurunu bozmayı amaçladıkları ortadadır.
Osmanlı, Ermenilere tarihinin her döneminde imtiyazlı davranmıştır. Ancak çok uluslu ülke yapısının karşılaştığı kaotik bir siyasal süreçte, Rusların kışkırtmalarıyla Ermenilerin toprak talep etmesi, devletin ve milletinin bekası için karşı konulamaz nitelikte tehdide dönüşmüştür. Dolayısıyla, Osmanlı için, Ermeni tehciri veya Ermenileri göç ettirmek zorunlu hale gelmiştir. Ermenilerin bağımsızlık için kışkırtılmalarında, Fransız İhtilali’nin etkisi yadsınamaz olsa da, esasen emperyalizmin Osmanlı’ya karşı onların etnik kimliklerini kullandıkları görülmektedir.
Akdamar Adası’nda isyancı Ermenilerin Türk milletine yönelik acımasızca gerçekleştirdiği sayısız katliamlar, işkenceler ve kadınlara toplu tecavüzleri tarihin karanlık gerçeklerindendir. Kurtuluş Savaşı sürecinde bu adada ve diğer bölgelerde ayrılıkçı Ermenilerce gerçekleştirilen katliamların, fotoğraflarıyla belgeleri de, Türk Ordusu’nun, resmi kaynaklarında mevcuttur.[1]
Tarih ve Siyaset Biliminin, gerçekleri önünde sonunda ortaya çıkarmak gibi bir özelliği vardır. Ermeni soykırımı iddialarının asılsız olduğu yönündeki temel gerçeklik, siyaset ve tarih bilimi perspektifinde en nihayetinde Ermenistan devlet yöneticilerinin, sözde soykırımın tanınmasını kendilerine öncelik almaktan vazgeçmeleriyle, 1915 Olayları’na yönelik görüş ve tutumlarını gözden geçirmeleri gerektiğine dair söylemleriyle 110 yıl sonra dillendirilmeye başlanmıştır.
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ile Ermenistan Dışişleri Bakanlığı görevindeki Ararat Mirzoyan, 1915 Olayları’na ilişkin Ermeni iddialarının uluslararası alanda tanınmasının günümüzde dış politika alanında öncelikleri arasında bulunmadığını açıkça beyan etmektedir.[2] Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın 2025 yılının Ocak ayında yani bu yılın başındaki ifadelerinin, emperyalist bir yalan olarak dünya tarihine geçen Ermeni Soykırımı iddialarını deyim yerindeyse çürüten, şüpheci ve reddedici bir yaklaşım barındırdığı gözlenmektedir.[3] Hatta Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ın sözleri, Ermeni diasporasında ciddi tartışmalara yol açarken, Ermeniler nezdinde soykırım iddiasında görüş birliğinin olmadığını da kanıtlamıştır.
Ancak ne yazık ki; Türkiye siyasetinin iç gelişmelere fazla odaklanmasından kaynaklı olarak ülke kamuoyunda Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın İsviçre’nin başkenti Zürih’teki bu söylemlerinin yoğun bir şekilde üzerinde durulamamış ve asılsız Ermeni Soykırımı iddialarına karşı milli-ulusal bir gündem oluşturulamamıştır. Bu açıdan Türkiye medyasının da soykırım yalanını boşa çıkarma konusunda duyarsız kaldığı realitesi de göz önünde bulundurulmalıdır.
Nikol Paşinyan 24 Ocak 2025 tarihinde İsviçre’nin başkenti Zürih kentinde Ermeni diasporası üyelerine yönelik hitabında 1915 Olayları’na ilişkin “Ermeni Soykırımı’nın tarihini yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor. Ne olduğunu, neden olduğunu ve olayları kimin aracılığıyla algıladığımızı anlamamız gerekiyor.” ifadelerini kullanmıştır[4]. Ermeni Başbakan, satır arasında açık ve net şekilde aslında emperyal bir yalana alet olduklarını söylemek istemiştir. Soykırım iddiasını reddetmek istemiş; ama diasporanın baskısından korktuğundan şüpheci yaklaşımını bu sözlerle ayan etmiştir. Paşinyan, konuşmasında Ermeni diasporasına, “1915’deki olayların, 1950’li yıllara kadar tam olarak anlaşılamadığını da” belirtmiştir. Ermenistan Başbakanı en sonunda tarihsel, siyasal ve kronolojik açıdan asılsız Ermeni soykırım yalanını açık bir şekilde deşifre etmiştir; “nasıl oldu da 1939’da Ermeni Soykırımı için bir gündem yoktu ve nasıl oldu da 1950 yılında Ermeni Soykırımı gündemi birden bire ortaya çıktı?” sorusunu yöneltmiştir.
Emperyalist bir iftira veya en hafif tabirle kara propaganda şeklinde nitelendirilebilecek olan asılsız, temelsiz, tarihi gerçekliklerden ve bilimsellikten kopuk Ermeni Soykırımı yalanının, Ermeni devlet adamlarının bu söylemleriyle iddia sahiplerince sorgulandığı hatta reddedildiği açıkça deşifre olmuştur. Türk milletinin, 15.000 yıldır bağımsız ve şerefli yürüyüşüyle yazdığı bembeyaz tarih sayfaları arasında “bu yalan çamurunun, iz bırakması oldukça zordur”. Ancak unutulmamalıdır ki; bu tarihsel yalanlar sürekli tekrarlandıkça, emperyalizm güdümlü siyasal propagandalarla, dünya ülkelerine ve milletlerine sanki doğruymuşçasına bir algı dayatılabilir. Her daim teyakkuzda olmak, kirli yalanlara ve kuru iftiralara alanlar açmamak gerekmektedir.
Türk Milletine ve Türkiye Cumhuriyeti’ne atılan “bu emperyal güdümlü soykırım iftirası”, inandırıcılığını iyiden iyiye yitirse bile özellikle büyük devletler tarafından sürdürülecektir. Bu noktada önemli bir parantez açmak gerekmektedir ki; asılsız Ermeni soykırımı iddiasını dillendirenler, Ermeni diasporasının baskısıyla hareket eden ABD gibi emperyalist ülkelerdir. Ermeni halkının günümüzde büyük bir çoğunluğu bu iddiayı desteklemiyor ve sahiplenmiyor. Çünkü bu iftira, emperyalistlerce iç ve dış politikada rant yaratmak amacıyla tekrarlanıyor. Asılsız Ermeni Soykırımı iddiası, dünya kamuoyuna sanki Türkiye Cumhuriyeti’nin yumuşak karnıymış gibi lanse edilerek, kara propagandalar yapılarak, hayali algı yaratılmak isteniyor.
Bu iftira kampanyasında Ermeniler kullanılıyor ve her 24 Nisanda kışkırtılmaya çalışılıyorlar. Hatırlanacağı gibi, ABD Eski Başkanı Joe Biden geçen yıllarda bu kampanyanın reklam yüzü olmuş ve emperyalist algı yaratma çabalarının, başarısız bir figüranı olarak kayıtlara geçmişti.
Bu hususta mesnetsiz iddiaların yalandan ibaret olduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tüm bileşenlerince gerek siyasal dille, gerek diplomatik temaslarla, gerekse akademi, sivil toplum ve ulusal medya eliyle uluslararası alanlarda istisnasız olarak tüm ülkelere ve milletlere tarihi delilleriyle birlikte deklare edilmelidir. Bilenlere-bilmeyenlere tüm detaylarıyla anlatılmalıdır.
Çünkü kötülüğün timsali olan yalanlar, her ne kadar karanlık, sisli, puslu havaları sevseler de, bir güneş misali doğan hakikatlerin ve geceleyin göklerde ay-yıldız gibi parlayan doğruların aydınlığından, günün sonunda asla ama asla kaçamayacaktır. Bu konu özelinde doğru tarihi bilgilerin ve gerçeklerin, uluslararası alanlarda, -ideolojisi ne olursa olsun-gerçekleri savunan vatanseverler tarafından, korkusuzca ve gür bir sesle vurgulanmasına ihtiyaç bulunmaktadır.
Bu olaylar Türk Milleti açısından bakıldığında siyaset ve partiler üstü tarihi-milli bir konudur. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutladığımız anlamlı bir milli günün, ertesi günü olan 24 Nisan’da dünyaya boca edilen emperyalist bir iftirayla ve yalanla karşılaşıyoruz. Tıpkı bir bireyin hayatta haksız bir şekilde iftiraya maruz kalması gibi, necip bir milletin de iftiraya, yalan rüzgârına, kara propagandaya maruz bırakılması kabul edilemez bir durumdur.
Ermeni Tehciri, dönemsel şartlarda zorunluluk arz etmiş ve çok geçerli nedenlerle yapılmıştır. Elbette ki; bu göçler sırasında doğal sebeplerle hayatlarını kaybeden Ermeniler de olmuştur. Zalim Ermeni çetelerinin yaptığı alçak katliamlarda hayatlarını yitirmiş aziz şehitlerimizi ve tehcirler sırasında vefat etmiş “Masum Ermenileri” rahmetle ve en derin saygıyla anıyorum.
Cumhur Kartal YILDIZ
DİPNOTLAR
[1] Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları (1984-2000), “I. Dünya Savaşı Sırasında Ermenilerin Türklere Yaptığı Katliam Fotoğraflar”, Erişim Tarihi: 20.04.2025, Erişim Adresi: https://www.msb.gov.tr/Content/Upload/Docs/askeritariharsiv/61-%20bds_ermenilerin_katliam_fotograflari.pdf.
[2] Serbestiyet (2025), “Ermenistan: 1915 Olayları Artık Dış Politikada Önceliğimiz Değil”, Yayınlanma Tarihi: 17.04.2025, Erişim Tarihi: 20.04.2025, Erişim Adresi: https://serbestiyet.com/featured/ermenistan-1915-olaylari-artik-dis-politika-onceligimiz-degil-204539/.
[3] Anka Haber Ajansı (2025), “Paşinyan’dan 1915 Olayları Açıklaması: “Ermeni Soykırımı Tarihini Yeniden Gözden Geçirmemiz Gerekiyor”, Yayınlanma Tarihi: 30.01.2025, Erişim Tarihi: 20.04.2025, Erişim Adresi: https://ankahaber.net/haber/detay/pasinyandan_1915_olaylari_aciklamasi_ermeni_soykirimi_tarihini_yeniden_gozden_gecirmemiz_gerekiyor_217873.
[4] Anka Haber Ajansı (2025), “Paşinyan’dan 1915 Olayları Açıklaması: “Ermeni Soykırımı Tarihini Yeniden Gözden Geçirmemiz Gerekiyor”, Yayınlanma Tarihi: 30.01.2025, Erişim Tarihi: 20.04.2025, Erişim Adresi: https://ankahaber.net/haber/detay/pasinyandan_1915_olaylari_aciklamasi_ermeni_soykirimi_tarihini_yeniden_gozden_gecirmemiz_gerekiyor_217873.