HİNDİSTAN İLE PAKİSTAN ARASINDA BİTMEYEN DÜŞMANLIK…

upa-admin 06 Mayıs 2025 287 Okunma 0
HİNDİSTAN İLE PAKİSTAN ARASINDA BİTMEYEN DÜŞMANLIK…

1947’de Hindistan ve Pakistan’ın bağımsızlıklarını kazanmalarından bu yana iki Güney Asya ülkesi birbirine karşı tam dört kez savaşmış ve sayısız kez sınır çatışması yaşamışlardır. İki ülke arasında çözülemeyen en önemli mesele haline gelen Keşmir Sorunu ise, bu bölgenin hangi ülke toprakları içerisinde yer alması gerektiği konusunda henüz bir çözüme kavuşamamıştır.

Tarihî, dinî ve siyasi sorunlar, Hindistan ve Pakistan arasındaki ilişkilerin gidişatını önemli ölçüde etkiledi. 1947’de Britanya Hindistan’ı bugünkü Hindistan ve çoğunluğu Müslüman olan kuzeybatı ve kuzeydoğu bölgeleri, yani Pakistan olarak adlandırılan bölgelere ayrıldı. Ancak Müslümanların yaşadığı Keşmir Hindistan’da kaldı ve bu durum, bölgenin statüsü konusunda gerginliklere ve iki ülke arasında çok sayıda askerî çatışmaya yol açtı.

Hindistan ve Pakistan arasında gerilim son günlerde yeniden artmaktadır. 22 Nisan’da statüsü tartışmalı Keşmir’in Pahalgam bölgesinde yaşanan ve 26 kişinin öldüğü terör saldırısının ardından başlayan gerilim, her geçen gün daha şiddetli bir hâl almaktadır. Hindistan’ın idaresindeki Cammu Keşmir’in Pahalgam bölgesinde silahlı kişilerin 22 Nisan’da turistlere ateş açması sonucu 26 kişi hayatını kaybetmiş, çok sayıda kişi yaralanmıştır. Saldırıyı düzenleyenlerin “Pakistan’dan geldiği” suçlamasında bulunan Hindistan, İndus Suları Anlaşması’nı askıya almış, Yeni Delhi’de görevli Pakistanlı müsteşarların bir hafta içinde ülkeyi terk etmelerini istemiş ve Pakistan vatandaşlarına yönelik vize hizmetlerinin askıya alındığını, daha önce verilen tüm vizelerin iptal edildiğini duyurmuştur. Hindistan, ayrıca, Pakistan’a akan suyun yüzde 90’ını kesmiştir. Baraj kapaklarını indiren Hindistan, “Tek damla bırakmayacağız” diyerek tarım alanlarını kuraklığa sürüklemiştir. Pakistan ise, Hindistan’ın bu kararını “savaş ilanı” olarak değerlendirmiştir. Pakistan, suçlamaları reddederek Hindistan’ın İslamabad’daki diplomatik personel sayısına sınırlama getirmiş ve Hindistan ile her türlü ticareti askıya almıştır. Pakistan’ın Rusya Büyükelçisi, Hindistan’ın bu hamlesinin “savaş ilanıyla eşdeğer” olduğunu dile getirmiştir. Pakistan tarafı, ayrıca, yapılan resmi açıklamalarda, BM şartının 51. maddesinde yer alan meşru müdafaa hakkı çerçevesinde, egemenliğini ve toprak bütünlüğünü kararlılıkla savunmaya hazır olacaktır ifadelerine yer vermiştir.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, ise Hindistan ile Pakistan arasında yükselen gerilimle ilgili olarak uyarıda bulundu. İki ülkeye seslenen Guterres, uçurumun kenarından dönmeleri ve askeri çatışmadan kaçınmaları çağrısında bulundu. Guterres, Hindistan ile Pakistan arasındaki gerilimin son yılların en yüksek seviyesine ulaştığına dikkati çekerek, terör saldırısını bir kez daha güçlü bir şekilde kınadığını ifade etti.

İki ülkenin karşılıklı olarak temel anlaşmaları askıya alması, Güney Asya’da tansiyonu hızla yükseltti. Sınır bölgelerinde askeri hareketlilik raporları ve sert suçlamalar arttı. Uluslararası toplum, özellikle ABD, Çin, BM ve AB, iki nükleer güç arasındaki gerilimin kontrolden çıkmasından duyduğu derin endişeyi dile getirerek itidal çağrısı yaptı. Hindistan ve Pakistan arasındaki bu gerilim, ABD-Çin arasında devam eden rekabet ilişkisiyle yeniden farklı bir boyuta ulaşma ihtimalide yüksektir. Özellikle, iki ülkenin 2019’daki çatışmadan bu yana askeri kapasitesini önemli ölçüde artırmasının, riski daha da büyütmektedir. Amerikan desteğini arkasında hisseden Hindistan, Fransız yapımı Rafale savaş uçaklarını hizmete alırken; Pakistan ise Çin’in J-10 jetlerini envanterine katmış ve iş birliğini sürdürmektedir. Hindistan’ın Rafale’leri Meteor füzesi taşırken, Pakistan’ın J-10’ları Çin yapımı PL-15’lerle donatıldı. Pakistan ise ikinci kez karadan karaya 120 km menzilli bir füzenin testini yaptığını duyurdu.

Ek olarak, Amerikan Başkanı Donald Trump’ın Çin’i çevreleme stratejisinde Hindistan anahtar bir konuma sahiptir. 2023 yılında öne sürülen  “Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru” projesi Çin’in “Tek Kuşak, Tek Yol” projesine bir cevap niteliği taşımaktadır. Bu kapsamda, su sorununun jeopolitik bir önem kazanması ve bu projenin bir parçası olan Hindistan’ın Çin-Pakistan ekonomik karayolunun yönelik bir engel oluşturmaktadır. Hindistan’ın Pakistan karşısındaki bu sert tutumu karşısında Çin de soruna dahil olmuş ve mesele üç taraflı bir soruna dönüşmüştür. Bölgesel nitelik taşıyan her sorun, küresel güçlerin dahil olmasıyla evrensel bir boyuta erişmektedir. Amerikan Başkanı Donald Trump’ın Çin’i çevreleme stratejisinde Hindistan anahtar bir konuma sahiptir. İki ülke arasındaki yıllardır çözüm bekleyen sorun birçok riski barındırırken, uluslararası bir soruna haline dönüşme ihtimali de dikkat çekmektedir.

Bölge ülkeleri ise böyle bir gerilimin büyümesinden korkmaktadır. Özellikle, İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçı, Hindistan ve Pakistan arasında patlak veren gerilimin ardından arabuluculuk zemini aramak için dün Pakistan başkenti İslamabad’a gitti. Kremlin sözcüsü de benzer şekilde tarafların gerilimi düşürmelerine yönelik önlemler almaları gerektiğini ifade etmiştir. Bu kapsamda, acil diplomatik girişimlerin arttırılması, özellikle arabuluculuk faaliyetlerinin hızlandırılması askıya alınan IWT ve Şimla anlaşmalarını yeniden yürürlüğe koyarak  askerî-diplomatik iletişim kanallarını yeniden işlevsel hale getirmek elzemdir. Bu çerçevede, yıllardır çözülemeyen Keşmir Sorunu’na yönelik sürdürülebilir bir diyalog sürecinin başlatılması ve askıya alınan  su iş birliği mekanizmalarının güçlendirilmesi de gerekmektedir.

Dr. Seda Gözde TOKATLI

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.