Özet: 24-25 Haziran 2025 tarihlerinde Hollanda’nın Lahey kentinde gerçekleşen NATO Zirvesi, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın devam eden etkileri, Çin’in artan küresel etkisi ve Ortadoğu’daki kırılgan güvenlik dengeleri ışığında, üye ülkelerin savunma harcamalarını arttırma yönündeki kararlılıklarını yeniden gündeme getirmiştir. Zirvede en çok dikkat çeken konulardan biri, NATO üyelerinin gayrisafi yurt içi hasılalarının (GSYİH) en az yüzde 5’ini savunma harcamalarına ayırmalarını öngören öneridir. Bu çalışma, söz konusu bütçe hedefinin stratejik gerekçelerini, siyasi ve ekonomik etkilerini, müttefik ülkeler arasında yarattığı fikir ayrılıklarını ve NATO’nun evirilen rolü bağlamında bu hedefin ne derece uygulanabilir olduğunu incelemektedir.
***********************************************************
Giriş: NATO’nun Dönüşen Rolü ve Artan Güvenlik Baskıları
NATO, Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana birçok kez yeniden konumlanmak zorunda kalmıştır. 2014’te Rusya’nın Kırım’ın ilhakı, 2022’de başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı, Baltık ülkeleri üzerindeki baskılar ve Çin’in Hint-Pasifik’teki iddialı çıkışları, İttifak’ın güvenlik gündemini sert biçimde yeniden şekillendirmiştir. Bu bağlamda, savunma harcamalarının arttırılması meselesi artık sadece teknik bir bütçe konusu değil, doğrudan siyasi bir bağlılık ve stratejik caydırıcılık sorunudur.
Lahey Zirvesi 2025: Kararların Arka Planı ve Öncelikler
Haziran 2025’teki Lahey Zirvesi, NATO’nun gelecekteki güvenlik vizyonunu çizmek açısından kritik bir dönüm noktası olarak değerlendirilmiştir. Zirvede şu başlıca gündem maddeleri öne çıkmıştır:
- Ukrayna’ya verilen askeri ve mali desteklerin kalıcı hale getirilmesi,
- Siber güvenlik ve yapay zekâ temelli tehditlere yönelik ortak savunma kapasitesi oluşturulması,
- Savunma sanayii üretim zincirlerinin NATO içinde entegrasyonu,
- Ve en çarpıcı şekilde, tüm üye ülkelerin GSYİH’lerinin en az yüzde 5’ini savunma harcamalarına ayırması çağrısı.
Bu öneri, daha önce 2014 Galler Zirvesi’nde konulan yüzde 2 hedefinin artık yetersiz kaldığı gerekçesiyle dile getirilmiştir.
Yüzde 5 Savunma Harcaması Hedefi: Gerekçeler ve Tartışmalar
Stratejik Gerekçeler
- Çok Kutupluluğun Geri Dönüşü: ABD’nin küresel liderliğinin göreli zayıflaması ve Çin, Rusya ve İran gibi aktörlerin meydan okuyan pozisyonları, NATO’nun “kolektif caydırıcılık” kapasitesinin arttırılmasını zorunlu kılmaktadır.
- Gelişen Tehdit Alanları: Uzay savunması, kuantum temelli iletişim sistemleri ve otonom silah sistemleri gibi yeni savaş alanları yüksek bütçeli yatırımlar gerektirmektedir.
Ekonomik ve Siyasal Soru İşaretleri
- Yüzde 5’lik hedef, birçok Avrupa ülkesinin mevcut bütçe yapılarıyla bağdaşmamaktadır. Almanya, İtalya ve İspanya gibi ülkelerde iç siyasi muhalefet, bu hedefin benimsenmesini zorlaştırmaktadır.
- Gelişmiş refah devleti yapılarında, eğitim, sağlık ve sosyal hizmet harcamalarının daraltılması baskısı, toplumda tepki oluşturabilir.
- Buna karşılık, Polonya, Baltık ülkeleri ve Birleşik Krallık gibi ülkeler, hedefe güçlü destek vermektedir.
Transatlantik Denge: ABD’nin Baskısı ve Avrupa’nın Tepkisi
Lahey Zirvesi’nde dikkat çeken bir unsur da ABD’nin, Avrupalı müttefiklerinin daha fazla “yük paylaşımı” üstlenmesi yönündeki açık talebiydi. Özellikle ABD’de geçtiğimiz yıl sona eren Başkanlık seçimleriyle birlikte, Washington yönetimi, NATO içindeki mali yükün adaletsiz dağılımından rahatsızlık duymaktadır. Avrupa ülkeleri ise, bu baskının, stratejik özerkliklerini sınırladığı ve bütçelerini zora soktuğu görüşündedir.
NATO’nun Kurumsal Geleceği ve Yeni Bir Sözleşmeye Doğru?
Lahey Zirvesi, sadece bütçesel taahhütler değil, NATO’nun kurumsal geleceği açısından da önemli tartışmalara sahne olmuştur. Yüzde 5 harcama hedefinin bağlayıcı hale getirilmesi, bazı üyeler tarafından yeni bir NATO “sözleşmesi” ya da protokolü gündemine alınmak istenmiştir. Bu durum, İttifak’ın karar alma mekanizmalarında daha fazla bölünme potansiyeli taşımaktadır.
Sonuç: Yeni Bir Savunma Paradigması mı?
Lahey NATO Zirvesi 2025, savunma harcamaları üzerinden İttifak’ın ideolojik ve stratejik bir kırılma noktasına geldiğini göstermiştir. Yüzde 5 savunma harcaması hedefi, NATO’nun sadece bir askeri ittifak değil, aynı zamanda ortak bir siyasi irade oluşturma çabası içinde olduğunu da ortaya koymaktadır. Bu bağlamda, ilerleyen süreçte NATO’nun daha fazla iç uyum sağlaması ve kolektif güvenlik mimarisini yeniden tanımlaması beklenmektedir.
Türkiye’nin Lahey Zirvesi’ndeki Stratejik Pozisyonu ve Yorumları
Lahey Zirvesi’nde Türkiye, hem coğrafi konumu, hem de askeri kapasitesi açısından öne çıkan ülkelerden biri olarak dikkat çekmiştir. Türkiye’nin zirve boyunca izlediği tutum, NATO’nun güney kanadındaki rolünü güçlendirme, savunma sanayii alanındaki kazanımlarını müttefiklerle paylaşma ve ittifakın geleceğinde daha etkin bir aktör olma hedefiyle şekillenmiştir.
Yüzde 5 Hedefine Yaklaşım
Türkiye, NATO içindeki en yüksek savunma harcaması yapan ülkeler arasında yer almaktadır. Ancak GSYİH’nin yüzde 5’ine ulaşmak, mevcut ekonomik koşullar ve bütçe öncelikleri açısından ciddi bir zorluk teşkil etmektedir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın zirveye gönderdiği mesajda, savunma sanayiinde dışa bağımlılığı azaltmaya yönelik atılan adımlar ve yerli üretim kapasitesinin artırılması vurgulanırken, harcamaların “stratejik önceliklere uygun şekilde rasyonelleştirilmesi” gerektiği ifade edilmiştir.
Savunma Sanayii Vurgusu
Türkiye’nin ASELSAN, TUSAŞ, Baykar gibi savunma sanayi kuruluşlarının ihracat başarıları, NATO zirvesi çerçevesinde müttefik ülkelere bir “model ortaklık” teklifiyle sunulmuştur. Özellikle SİHA teknolojisinin NATO çerçevesinde standardize edilerek ortak kullanımının artırılması önerilmiştir.
Karadeniz ve Orta Doğu Politikalarının NATO ile Uyumu
Zirvede Türkiye, Karadeniz güvenliği bağlamında Montrö Sözleşmesi’ne bağlı kalınması gerektiğini savunurken, aynı zamanda Karadeniz’deki mayın temizliği ve siber tehditlere karşı iş birliği gibi girişimlerde öncü rol üstlenmiştir. Ayrıca, Ortadoğu’daki istikrarsızlığın NATO’ya yansımalarının kontrol altına alınması için “güneydoğu kanadının güçlendirilmesi” çağrısında bulunmuştur.
Türkiye-ABD ve Türkiye-Avrupa İlişkileri Bağlamında Zirve
Lahey Zirvesi, Türkiye’nin hem ABD ile, hem de Avrupa ülkeleriyle ilişkilerinde yeni bir diplomatik zemin arayışında olduğunu göstermiştir. Özellikle İsveç ve Finlandiya’nın üyelik süreçleri sonrasında yaşanan gerilimlerin ardından, Türkiye daha yapıcı bir NATO vizyonuna yönelmiştir. Ancak AB içindeki bazı aktörlerin savunma harcamaları üzerinden Türkiye’ye yönelik eleştirileri, Ankara tarafından “çifte standart” olarak değerlendirilmiştir.
Oğuzhan MANİOĞLU