AMERİKA’NIN YENİ DOKTRİNİ: OBAMA DÜNYAYI İKNA EDEBİLECEK Mİ?

upa-admin 14 Haziran 2014 1.857 Okunma 0
AMERİKA’NIN YENİ DOKTRİNİ: OBAMA DÜNYAYI İKNA EDEBİLECEK Mİ?

ABD Devlet Başkanı West Point`deki askeri akademide Devlet Başkanları için geleneksel sayılan bir konuşma yaptı. O, konuşmasında küresel jeosiyasette güncel olan bir takım hususlara değindi. Uzmanların bu fikirlere ilişkileri farklıdır. Obama ise konuşmasında Amerika’nın dış politikasının yeni prensiplerinden konuştuğunu vurguladı. Amerika Başkanı dünyada ciddi değişikliklerin gözlendiğini söyledi. Buna uygun olarak, yeni liderlik modeline ihtiyaç oluştuğuna dikkat çekti. Aynı şekilde ABD için güncel olan önemli noktaları belirtti.

Küresel Jeosiyasətin Yeni Hususları: Savaş Arka Plana mı Geçiyor?

Barack Obama konuştu ve dünya onun bu konuşmasını ilgiyle dinledi. Amerikan Başkanı West Point`de askeri akademide tarihi bir konuşma yaptı. Buna ABD dış politikasının yeni doktrini de diyorlar. Gerçekten de Başkanın konuşmasında Washington’un etkinliğinin birçok ilkesel noktaları yer alıyor. Uzmanlar B. Obama`nın konuşmasını “program içerikli konuşma” olarak nitelendiriyor.

Önceden onu diyelim ki, Amerika Başkanı’nın dediklerine hem yurt içinde, hem de yurt dışında aynı değer verilmiyor. Farklı fikirler belirtiliyor (Bkz.: örn., Patrick J. Buchanan. A Foreign Policy to Match Our National Ambivalence / “The American Conservative”, 30 Mayıs 2014 ve Кирилл Белянинов. Барак Обама нашел “золотую середину” / “Коммерсантъ”, 29 Mayıs 2014).

ABD Başkanı’nın görüşlerini “ibareli ifadeler ordusu”, “Obama ABD’nin dış politikasının elini kolunu bağlıyor”, “gök neden yere düşmüyor”, “korkak ve zayıf konuşma” olarak da değerlendiriyorlar. Bazı Rus uzmanlar ise “Obama yeni hiçbir şey demedi” değerini veriyor (Bkz.: Александр Братерский. Доктрина Обамы / “Gazeta.ru”, 29 Mayıs 2014).

Bütün bunlar normal görüşlerdir. Çünkü ABD Başkanı aslında, kendisinden önceki Devlet Başkanlardan biraz farklı bir retorik yaptı. Onun yaklaşımı modern dönemin bir takım tehditleri ve gözlenen sorunları bağlamında ilginç görünüyor. Bu konuşma aslında ülkenin yeni dış politika hattı seçmeye başladığını teyit etmektedir. Böyle bir dönüşün küresel jeosiyasete hangi etkilerinin olacağı meselesi de aciliyet arz etmektedir. Bu nedenle B. Obama`nın konuşmasında yer alan temel ilkeler üzerinde geniş durmaya ihtiyaç vardır.

Amerikan Başkanı’nın konuşmasının ana hattını dünya liderliğini sağlamanın yeni modelinin arayışı oluşturuyor. Obama açık bildiriyor ki, “bizim karşımızda, sizin her birinizin önünde (askeri akademinin mezunları öngörülüyor – Newtimes.az) duran soru “Amerika dünyaya liderlik edecek mi?” Sorusundan ibaret değildir,”bunu biz nasıl yapacağız?”, sorusundan ibarettir” (Bkz.: Remarks by the President at the United States Military Academy Commencement Ceremony / www.whitehouse.gov, 28 Mayıs 2014).

Somut olarak, ABD’nin Devlet Başkanı ülkenin modern dünyanın jeopolitik, siyasi, ekonomik, askeri ve kültürel koşulları çerçevesinde etkin liderlik modelini önerdi. Onun bazen yumuşak, bazı anlarda ise sert fikirler ifade etmesi esas olarak bu amaca hizmet ediyor. İlginçtir ki, Çin veya Rusya’nın sert adımlarını mevcut küresel jeopolitik ortamın taleplerinden ileri gelen olay gibi değerlendirenler, nedense B. Obama`nın konuşmasında “yumuşaklığı” “zayıflık” olarak tanımlıyorlar. Yani Washington’un dış politikasını eleştirmek normal olduğu gibi, ABD’nin sivil yöntemlere öncelik vermesi girişimleri de alkışlanmalıdır. Eğer olaylar gerçekten bunu onaylarsa.

Her halde Obama artık savaşların olumlu sonuç vermediğini söylüyor. Amerikan Başkanı general D. Eisenhower`in 1947 yılında savaş ile ilgili söylediği bir fikre dikkat etmeyi öneriyor. O zaman general demişti: “Savaş dünyada en feci aptallıktır. Ona can atmak, bilinçli olarak sabotaj yapmak tüm insanlığa karşı korkunç suçtur”. Böyle anlaşılıyor ki, Washington dünya liderliğini sağlamak için savaşı temel araç olarak kullanma prensibinden vazgeçiyor. Ancak bu, genellikle, ABD’nin askeri savaşa baş vurmayacağı anlamına mı geliyor? Kesinlikle öyle değil.

Obama konuşmasının birkaç yerinde uygun durum oluştuğu halde askeri operasyonlara başvurmak gerektiğini ve bu nedenle de askeri akademinin mezunlarına konuştuğunu vurguladı. Burada temel şart ABD’nin güvenliğine doğrudan tehdidin olmasıdır. Fakat bunun tespit edilmesinin somut kriterleri hakkında konuşulmuyor. Demek, Amerika’nın güvenliğine doğrudan tehdit dünyanın herhangi köşesinde meydana gelebilir. Demek, Washington da oraya asker gönderir.

“Müttefiklerin Seferberliği”: Yeni Stratejinin Temel İlkesi

Bunun yerine ABD’nin dış politikasında değişen önemli mesele vardır. Amerika kendi amacına ulaşmak için birkaç güçten yararlanma hattını seçiyor. Somut olarak, o, bölgelerdeki müttefiklerini daha geniş çapta kullanmaya çalışacak. Obama bunu şöyle ifade ediyor ki, çeşitli bölgelerdeki ülkeleri kendi tarafına çekerek, yerlerde meydana çıkan sorunları onların aracılığı ile çözmek gerekiyor. Bunu o, “ortakların seferberliği” adlandırıyor. Sözgelimi Burma`yı gösteriyor. Eğer bu ülkede reformlar başarıyla sona ulaşırsa, ABD yeni ortak kazanır. Başkan bu bağlamda görüşünü şöyle özetliyor: “Amerikan liderliği budur”.

Obama bu tür stratejinin seçilmesinin nedenleri gibi dünya çapında bir takım süreçlerin yaşanmasına işaret ediyor. Bu açıdan uluslararası terörün yüzünü değişmesini, küresel ölçekte iklim sorununun keskinleşmesini, bazı ülkelerin saldırganlığının artmasını özel vurguluyor. Tüm bunları önlemenin tek yolunun Amerikan yaşam tarzını, demokratik değerleri ve yönetim biçimini dünyaya yaymaktan geçtiğini aktardı. Amerikan liderliğinin diğer anlamı işte bundan ibarettir.

Öyle görünüyor ki, ABD bundan sonra bölgelerdeki müttefiklerini daha geniş çapta jeopolitik sorunların çözümüne çekmeye çalışacak. Amerikan askerleri değil, Washington’a ortak olan yerli ülkelerin askeri güçleri savaşacak. Örnek olarak Ukrayna gösterilebilir. Obama konuşmasında bir kez daha teyit etti ki, oraya askeri birlik yollama niyeti yoktur. Bunun yerine, Doğu Avrupa’nın savunmasını NATO hattı ile daha da güçlendirmiştir. Bu süreç devam edecek. Aynı taktik Asya-Pasifik havzasında hayata geçirilecek.

Amerikan Başkanı bu yöntemin tercih edilmesinde uluslararası terörün içeriğinin değişmesini temel nedenlerden biri olarak gösteriyor. Somut olarak, “El-Kaide” artık merkezi yönetime sahip güçlü bir örgüt değildir. Onun liderleri tasfiye ediliyor. Fakat bazı bölgelerde bu kurum tehlike kaynağı olarak kalmaktadır. Bu tür bir yaygınlık, olası tehlikelere karşı etkin mücadele yolu seçmeyi gerektirir.

Bu bağlamda Obama uluslararası kurumların reformlarını ayrıca vurguladı. Mesele şu ki, İkinci Dünya Savaşı sonrasında şekillenen uluslararası ilişkileri düzenleme mekanizmaları şimdi o derecede de verimli değil. Amerikan Başkanı emindir ki, “dünya değişmişse, bu mimari de (uluslararası ilişkileri düzenleme kuralları – Newtimes.az) değişmelidir”. Bütün bunlara göre, “… uluslararası kurumların modern taleplere uyarlanması Amerika’nın bir lider olarak önemli görevleri sırasına aittir”.

ABD’nin Devlet Başkanı`nın West Point`deki askeri akademideki konuşmasında belirtilen tezler onu gösteriyor ki, küresel jeosiyasette ilkesel değişiklikler bekleniyor. Belki, sözde ifade edilenlerin somut pratik uygulaması olmasın. Fakat bütün jeopolitik durumun değiştiği şüphesizdir. Artık büyük devletler farklı siyaset yürütmeye mecburdurlar. Bunu somut olarak nasıl hayata geçirmek konusunda görüş ayrılığı olabilir.

Onu söylemek gerekir ki, birkaç devlet dünya liderliği iddiasında olduğundan mücadelenin keskin nitelik alacağını tahmin edebilirsiniz. Bu da sonuçta dünyada gerginliğin azalmasına hizmet etmeyecektir. Tüm durumlarda ise insanlığın yeni kalite aşamasına geçtiğini söyleyebiliriz. Obama’nın konuşmasında bu husus kendisini açıkça gösteriyordu.

Kaynak: Newtimes.az

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.