Kafkasya’nın nitekim en büyük jeopolitik özelliği; Avrupa’yı Asya’ya bağlayan trans geçide sahip olmasıdır. Teknoloji çağından önceki ticaret ağı Asya’dan Kafkasya’ya, oradan Anadolu’ya ve Anadolu’dan Avrupa’nın çeşitli bölgelerine doğru ilerliyordu. Bu çağlarda Kafkasya ve Anadolu’da hâkimiyeti sağlayan medeniyetler, devletler veya imparatorluklar, aynı zamanda İpek Yolu ticaret ağının kontrolünü de sağlamış olmaktaydılar.
Dünyanın yuvarlak küre olmasının kanıtlanması, Amerika kıtasından yahut Ümit Burnu’ndan, Uzak Doğu Asya’ya yeni ticaret yollarının oluşturulmasından sonra önemini yitiren İpek Yolu, günümüzde tamamen ortadan kalkmış durumdadır. Küreselleşmeye paralel olarak yeni ulaşım ve ticaret ağlarının oluşturulması, hava ve deniz yolu ticaretinin canlanması ve özellikle deniz yolu ticaretinin daha ucuza mal olması, günümüzde kara yolu ticaretinin önemini azaltmıştır. Günümüzde karayolu ve demiryolu ticareti, bölgesel çapta devam etmektedir.
Türkiye, jeoekonomik ve jeopolitik açıdan, Kafkasya ile köklü bir kültür ve ekonomik bağına sahiptir. SSCB’nin[1] dağılması, Türkiye’nin uyguladığı Kafkas politikalarında siyasi manevraya yol açmıştır. Türkiye, SSCB’nin dağılmasının ardından Gürcistan ve Azerbaycan ile yeni siyasi, ekonomi ve kültürel anlaşmalar yapmıştır. Bu anlaşmalardan biri de; 7 Şubat 2007 tarihinde, Türkiye, Gürcistan ve Azerbaycan devlet liderlerinin Tiflis’te imzaladığı Kars-Tiflis-Bakü Demiryolu Projesi’dir.
Ekonomi, ticaret ve enerji alanında, bölgesel işbirliğinin dünyadaki en büyük örneklerinden birini Kafkasya oluşturmaktadır. SSCB’den ayrıldıktan sonra, uluslararası ticaret ve enerji işbirliği arayışında olan Azerbaycan için 21. yüzyılın projesi olan BTC Petrol Boru Hattı[2] ve önümüzdeki senelerde gerçekleştirilmesi planlanan BTE Doğalgaz Boru Hattı[3] büyük faydalar sağlamaktadır. Bu enerji ve ticaret projeleri, transyol güzergâhında bulunan Gürcistan’a da büyük bir olanak sağlamaktadır. Gürcistan için bu olanaklar hem ticaret, hem de istihdam potansiyelini güçlendirmiştir.
Enerji alanında yapılan bölgesel kalkınma ve işbirliğinin ardından, KTB Demiryolu Projesi’nin de hayata geçmesi ile birlikte, ulaşım ve ticarette olanaklar artacaktır. 2015’te faaliyete geçmesi planlanan demiryolu hattı için, birçok sanayi, gıda ve hammadde mal ve hizmetleri de hem Gürcistan’a, hem de Azerbaycan kolaylıkla ve daha ucuz bir şekilde ulaşacaktır.
Projenin ismi; Orta Çağ’ın en büyük ticaret ağı olan İpek Yolu’ndan esinlenilerek; Kars-Tiflis-Bakü Demir İpek Yolu ismini almıştır Demiryolu hattının tamamı 185 km olup, toplam maliyeti 450 milyon ABD Doları’dır. Hattın 76 km’si Türkiye’den, 29 km’si Gürcistan’dan, 80 km’si de Azerbaycan’dan geçmektedir. Hat; Türkiye’nin Kars şehrinden geçerek, oradan Gürcistan’ın Ahıkelek ve Tiflis şehrine, oradan da Azerbaycan’ın başkenti Bakü’ye ulaşacaktır. Bu sayede, bölgedeki demiryolunun gelişmesi akabinde, istasyon şehirleri büyük bir ticaret ve turizm ivmesi kazanacaktır.
2000’li yıların başından bugüne bakıldığında, Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye üçlü ilişkilerinde; enerji ticaretinin işbirliğinin ardından, mal hizmet ticareti ve ulaşım ağının işbirliğinin gelişmesi, Türkiye’nin Kafkasya için geliştirdiği politikalara ne düzeyde önem verdiğini açık şekilde göstermektedir. Ayrıca, enerji, ulaşım ve ticaret faktörleri ile birlikte, 1991 sonrası bölgedeki ekonomik canlılık artmıştır. Bölgedeki üçlü işbirliğinin ardından, Türk yatırımcılar için büyük bir ilgi alanı oluşmuştur.
Mustafa Metin KURT
Kastamonu Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü
[1] Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (1917-1991).
[2] Bakü-Tiflis-Ceyhan.
[3] Bakü-Tiflis-Erzurum.