LATİN AMERİKA’DA ÇİN VE RUSYA

upa-admin 15 Mayıs 2015 3.144 Okunma 0
LATİN AMERİKA’DA ÇİN VE RUSYA

Bilindiği gibi, SSCB’nin çöküşünden sonra Çin Halk Cumhuriyeti’nin potansiyel süper güç olma mücadelesi, güçlü ve sürekli olmaya başladı. Çin, bunun için tüm gerekenlere sahipti: nüfus bakımından liderdi, ekonomisi dinamik şekilde gelişiyordu, küresel düzeyde uluslararası ticarete katılıyordu, artan altın rezervlerine sahipti. Dünyanın, dolayısıyla da ABD’nin finans sisteminin istikrarı, birçok anlamda bunlara bağlıdır. Çin, sayıca dünyanın en büyük ordusu, dev ve sürekli modernleşen nükleer silah potansiyeli, uzay teknolojileri alanında elde ettiği başarılarıyla gurur duyabilir.

XXI. yüzyılın ilk on yılında, Çin’in geleneksel olarak ABD’nin “arka bahçesi” sayılan Latin Amerika’da yayılması önlenemez ve çok boyutlu karakter aldı. Çin, Meksika’dan tutun, Patagonya’ya kadar geniş bir alanda “keşif” yapmaya başladı.

Latin Amerika kıtasında “taraftaş” olarak Pekin, Venezuela’yı seçti. Venezuela ile yakınlaşırken, Çin, ilk aşamalarda petrol ve gaz tedariki ile ilgili uzun süreli anlaşmalar imzalamayı tercih ediyordu. Aynı zamanda, Çinli yetkililer bölgenin tüm ülkeleri, hatta Karayip Denizi’ndeki küçük ada devletleri ile bile, karşılıklı yararlı işbirliği köprüleri kuruyorlar. Günümüzde Çin ilk kez, Latin Amerika ülkeleri ile ilişkilerinde ikili yaklaşımdan, çok taraflı yaklaşıma geçiyor. Afrika’da da bu aşamaya geçmiştir.

Çin’in jeopolitik ve mali olarak genişlemesi, Çinlilerin Latin Amerika ve Karayip ülkelerine göçüyle eşzamanlı görülür. Çinliler, Latin Amerika’nın şehir ve köylerinde artık kanıksanmıştır.

Çin Devlet eski Başkanı Hu Jintao, fırsat buldukça; “Gelişmişlik seviyesi ne olursa olsun, Çin hiçbir zaman, ne bugün, ne de gelecekte, hegemonluğa, askeri yayılmacılığa, silahlanmaya girişmeyecek, herhangi bir ülkeyi tehdit etmeyecektir” diyordu. Aynı zamanda, bölgenin geneliyle dinamik askeri-teknik işbirliğini kurmak için Pekin elinden geleni yapıyor. Ortağını seçerken ise Çin, ideolojik unsurları değil, ödeme gücünü esas alır. Belirtmek gerekir ki, Çin, daha Latin Amerika’ya “sefer” düzenlemeden önce de silah ticaretiyle meşgul oluyordu.

Şu anda Çin ve Latin Amerika’nın bazı ülkeleri enerji, altyapı tesislerinin inşası, tarım, sanayi üretimi ve teknolojik yenilik alanlarında işbirliği yapıyor. Dünyanın ikinci ekonomisi olan Çin Venezuela’dan petrol, Peru ve Şili’den bakır, Arjantin ve Brezilya’dan soya satın alır.

Çin, Latin Amerika’da yatırımlarının düzeyini önemli ölçüde arttırmayı da planlıyor. Gelecek 10 yılda Çin, Latin Amerika ülkelerine 250 milyar dolar hacminde yatırım yapma niyetindedir. 2025 yılında bu rakam artarak 500 milyar dolara ulaşacaktır. 2014 yılı Temmuz sonu-Ağustos başlarında Orta ve Güney Amerika ülkelerine – Brezilya, Arjantin, Venezuela ve Küba – ziyareti sırasında Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Çin ile Latin Amerika ve Karayip Devletleri Birliği (Selak) liderlerinin ilk zirvesinde yer aldı. Burada aynı adla bir forumun oluşturulacağı ve 35 milyar dolar hacminde bölgesel fonun tesis edildiği ilan edildi. Ayrıca, Çin lideri Peru ile Brezilya’yı birleştirecek Trans-Amazon demiryolunu döşemeyi de teklif etti, diğer ticaret ve yatırım projeleri hakkında da beyanat verdi.

Çin de, Rusya da şu anda Latin Amerika ile yaklaşma yönünde büyük çalışmalar yapıyor ki, bu, ABD’deki “The Trumpet” yayınının kaydettiği gibi, gelecekte ABD’nin sınırında “jeopolitik dönüşüme” yol açabilir. Yayının yazdığına göre; “Son yıllarda Rusya ile Çin, Latin Amerika’nın diplomasisi ve ticaretinin ritminde dans etmektedir. Doğu’nun iki devi, Amerika’nın egemenliğine son verme hedeflerini paylaşan iş ortakları, rezerv ve dost kazanmaya çalışıyor”.

Rusya ise, doğu komşusundan geri kalmak istemiyor. Son yıllarda Rusya, Latin Amerika’da SSCB’nin “Soğuk Savaş” yıllarında yarattığı imajı düzeltmeye çalışıyor. ABD ve Avrupa’nın yaptırımlarından sonra Rusya’nın bu yöndeki çabaları daha da arttı. Yaptırımlar Moskova’yı Latin Amerika’nın pazarlarına daha fazla yönelmeye itti. 2014 Yazı’nda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Latin Amerika ülkelerine 6 günlük ziyarette bulundu. Küba, Arjantin, Brezilya ve Nikaragua’yı ziyaret etti. Burada, GLONASS sisteminin inşası ve yatırım projeleri hakkında teklifler sundu. Bütün bunlar, Latin Amerika’da Rusya’nın nüfuzunun “Soğuk Savaş” dönemindekinden de fazla olduğuna delalettir.

Sonuçta, XXI. yüzyılın başından beri Latin Amerika’da Çin ve Rusya’nın katılımıyla birçok yönde dinamik gelişiyor. Bölgede Çin ve Rusya birbiriyle henüz rekabette değil, onların Latin Amerika’da çalışmalarının güçlenmesi ise gelecekte ABD’yi ikinci plana atabilir.

Prof. Dr. Parvin DARABADİ

Kaynakça

1) Экспансия Китая в Латинской Америке / Фонд Стратегической Культуры, 20 Nisan 2010.

2) Китай планирует инвестировать в Латинскую Америку $250 млрд. / Корреспондент.net, 8 Ocak 2015.

3) СМИ: Россия и Китай отодвигают США на второй план в Латинской Америке / РИА Новости, 6 Şubat 2015.

4) Китай укрепляет позиции в Латинской Америке / La Nacion Argentina, 22 Temmuz 2014.

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.