İspanya’nın 2004-2011 yılları arasında Başbakanlık görevini yürüten ve Türkiye’de de oldukça sevilen bir siyasetçi olan Jose Luis Rodriguez Zapatero, bu hafta Smart Cities Expo Kongresi için İstanbul’daydı. Ziyareti boyunca tercümanlığını yaptığım Sayın Zapatero ile UPA okurları için bir de özel röportaj gerçekleştirdim. Aşağıda bu röportajı bulabilirsiniz.
Sayın Zapatero, bizimle gerçekleştirdiğiniz bu özel röportaj için çok teşekkür ederim. İlk sorum sizin başlattığınız Medeniyetler İttifakı ile ilgili. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile başlattığınız bu Medeniyetler İttifakı girişiminin bugünkü durumu hakkında neler düşünüyorsunuz? Sizce başarısız mı oldu, yoksa hala bir umut var mı?
Türkiye’yi kültürler arasında bir köprü ve medeniyetleri birbirine bağlayan bir düğüm olarak kabul edebiliriz. İspanya da, farklı kültürler arasında köprü görevi gören ve medeniyetleri birbirine bağlayan bir ülke. Bu yüzden, Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Medeniyetler İttifakı girişimini başlatmıştık. Medeniyetler İttifakı, bugüne kadar 120’den fazla ülkenin desteğini gördü ve söz konusu ülkeler bu girişimi öncelikli programları dahiline aldılar. Ancak bu uzun soluklu bir proje. Henüz sadece 9 yıllık bir süreçteyiz. Sayın Erdoğan, benim Başbakanlık dönemimde bu kültürler ittifakı, barış ve karşılıklı anlayış mesajlarını ulaştırmak adına bizimle her türlü işbirliği içerisine girdi. Kendisine teşekkür etmeliyim. Barışı savunmak adına gerçekleşen girişimlerin zamanla sonuç vereceğine inanıyorum.
Sayın Başbakan, ilginç bir noktaya değinmek istiyorum. Sizin hükümetiniz merkez solda yer almasına rağmen, sağ görüşten gelen Sayın Erdoğan’la son derece pozitif bir diyaloğa sahiptiniz. İki tarafın da bu denli iyi anlaşabilmesini sağlayan şey neydi? Bu sadece farklı kültürler girişiminden mi kaynaklanıyor?
Bunun sebebi, esas olarak, ikimiz de Batı ile İslam dünyası arasındaki çarpışmayı nasıl ele alacağımıza dair ortak bir anlayışa sahiptik. Bu, elbette Medeniyetler İttifakı’nı inşa etmek için gereken zeminin oluşmasıyla da paraleldi. Yani, taraflar arasında birbirini anlamanın mümkün olmadığı fikrini reddetmek, her zaman çatışmaya mahkum olduğumuz düşüncesini sorgulamak ve bütün dinler ve kültürlerin birbirine yakınlaşmasını sağlamak adına benzer fikirlere sahip olduk. Bunun haricinde, ikili ilişkiler açısından da iyi bir dönemden geçiyorduk. Ayrıca İspanya, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesinden son derece yana olduğu için, bu da, iki taraf arasındaki yakınlaşmayı sağladı. Avrupa Birliği konusunda sadece benim hükümetim değil, ülkemdeki sağ parti de aynı görüşü paylaşıyordu. Bu yüzden, bizim farklı ailelere ait olduğumuz fikrinin ötesinde, çok sayıda ortak paylaştığımız öğeler ilişkilerin gelişmesini sağladı.
O halde Türkiye’de farklı bir hükümet olsaydı dahi aynı olumlu süreci yaşayabilirdik, öyle mi?
Elbette ki öyle. Bu konu hükümetler ötesi bir gerçeklik olmalı.
Eski Başbakan Zapatero ile Kongre esnasında çekildiğimiz fotoğraf
Son zamanlarda Türkiye ile ilgili yaşanan siyasal gelişmeler hakkında fikirleriniz nelerdir?
Benim bakış açımdan söyleyecek olursam, Türkiye ile ilgili gözetilmesi gereken temel siyasi faktör, bu ülkenin Avrupa Birliği ile bir araya gelmesidir. Demek istediğim; Türkiye büyük potansiyele sahip bir ülke ve aynı zamanda önemli bir bölgesel güç. Türkiye, büyük Avrupa ailesinin bir parçası olmalıdır. Bu, şüphesiz Ortadoğu ve Avrupa için olduğu kadar, hala ciddi anlamda Avrupa taraftarı seslerin olduğu Türkiye açısından da son derece önemlidir.
Sayın Zapatero, özellikle son aylarda PKK ile devlet güçleri arasında yaşanan çatışmalar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu, oldukça uzun bir çatışma. Elbette temelinde ülkelerin toprak bütünlüğüyle ilgili yaşanan bir mesele. İspanya olarak biz de benzer çatışmaları yaşadık. Fakat uzun vadede her zaman barış ve demokrasi kazanacaktır.
Peki siz halen İspanya Başbakanlığı görevini sürdürüyor olsaydınız, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la bu çatışmalarla ilgili hangi fikirlerinizi paylaşırdınız?
Bizim daha önce bu konuda Sayın Erdoğan’la çok kez konuştuğumuzu hatırlıyorum. O dönem, yıllar öncesinde, benden de bu konuda fikir almak istemişti. Er ya da geç bir diyalog sürecinin başlatılması gerektiğini konuşmuştuk. Bazen bu tür süreçler zaman alır ve bu arada inişler çıkışlar yaşanabilir, hatta şiddet de geri dönebilir.
Evet, ancak daha fazla iletişim ve daha az çatışmanın sağlandığı bir ortam kurulabilir mi sizce?
Daha önce bir diyalog süreci olmuştu, değil mi?
Evet.
Ancak net bir sonuca varılamamıştı. Ben bu zamana kadar asla pes etmezdim. Umuyorum ki, bir gün tekrar diyalog ortamına geri dönülecektir.
Sayın Zapatero, İspanya ile ilgili bir sorum olacak. Bu yıl 26 Haziran tarihinde İspanya’da genel seçimler gerçekleştirilecek. Sizin seçim sonuçları ve özellikle Podemos partisinin yakaladığı çıkışla ilgili görüşleriniz nelerdir?
Evet, yakın zamanda kurulan Podemos göze çarpan bir süreç yakaladı. Onların varlığı İspanya’da demokrasi adına önemlidir. Elbette siyasal panoramaya nasıl uyum sağlayacaklarını zamanla görmemiz gerekir. Siyasi partileri zorlu bir süreç bekliyor.
Son olarak, siz Venezuela’da hükümet partisi ile muhalefet arasında arabuluculuk görevini üstlenmektesiniz. Bu doğrultuda, yakın bir zamanda Venezuela’ya bir ziyaret gerçekleştirdiniz ve bu hafta tekrar gideceksiniz. Sizce bu ülkedeki siyasi sorunlar nasıl çözümlenebilir?
Şunu söyleyebilirim ki, bu son derece zor, ancak son derece de gerekli bir görevdir. Venezuela’da bir arada ve barış içerisinde yaşayabilmenin önünde şu an var olan riskin ciddiyetle ele alınması gerekir. Bu yüzden de, diyalog ortamının oluşturulması adına çatışmayı önleyici tedbirler alınmasını sağlamak önemli bir görev. Sosyal ve ekonomik koşullar hakkında temel bir anlaşmanın sağlanması, kurumsallığın sürdürülmesi ve birlikte yaşamanın öne çıkartılması yönünde yapılacak girişimlere önemle ihtiyaç duyulmaktadır.
Sayın Jose Luis Rodriguez Zapatero, bizimle görüşlerinizi samimi şekilde paylaştığınız için çok teşekkür ederiz. Size Uluslararası Politika Akademisi olarak siyasal yaşamınızda başarılar diliyoruz.
Röportaj: Kıvanç SAĞIR
Jose Luis Zapatero’nun İstanbul ziyaretinden özel fotoğraflar: