SURİYE’DEKİ “KÜRT KARTI”

upa-admin 27 Temmuz 2012 2.413 Okunma 0
SURİYE’DEKİ “KÜRT KARTI”

Türk medyasında olduğu gibi, siyasal iktidar ve yetkililerde de, inanılmaz bir şaşkınlık var. Daha düne kadar, “Esad gidecek, İhvan gelecek” sevincinde olan iktidar sözcülerini, şimdi karamsar bir hal aldı. Zira “Esad sonrası” nihayet tek bir Suriye’nin kalmayacağı anlaşılmaya başlandı. Bir tarafta Kürtler, bir tarafta Sünni Araplar, bir tarafta Alevi Araplar ve henüz bir işaret alınmasa da belki Dürziler, özerkleşme ya da devletleşme yoluna gidebilir.

Bunun benzeri Irak’ta yaşandı. Şimdilik kağıt üstünde “tek bir Irak” varsa da, Sünni Kürtler, Sünni Araplar ve Şii Araplar, ayrışma yolunda bir hayli mesafe aldılar. Sünni Arap-Sünni Kürt kesimleri Batı ve bu arada Türkiye tarafından desteklenirken, Şii Araplar İran tarafından destek alıyor. Bu yüzden de ABD işgali sürecinde “Başbakanlığa atanan Maliki”, başta ABD olmak üzere, Batı dünyası tarafından “İran yanlısı” olarak gösteriliyor. Ancak 2005 anayasasında bile “Arap dünyasının parçası” olarak belirtilen Irak’ta, en şanslı kesim Kürtler olarak öne çıkıyor. Mevcut anayasada sadece Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne atıf bulunmakta, Barzani bu bölgenin başkanı olarak artık “uluslararası bir aktör” durumuna gelmektedir.

Suriye’deki kaosun ardından, bu ülkeye “sözde Arap Baharı” kapsamında yapılan değerlendirmeler ve beklentiler geride kaldı. Tunus ve Mısır’da Batı’nın desteklediği “güya seküler” diktatörlüklerin yerini “İhvan rejimi ve potansiyel diktatörlüğü” alması gözlemlenirken, Suriye paket programda farklı bir konuma geldi. 16  aydan beri “bir türlü” Esad’ın düşürülememesi, BM Güvenlik Konseyi’nden olası bir müdahaleye meşruiyet kazandıracak yaptırım kararlarına Rusya ve Çin vetosu, “iç savaş” olasılığını yükseltti. Öyle ki, İhvan devrimi beklentisi, “Suriye’deki Kürt yönetimi” endişesiyle yer değiştirmeye başladı. Bir adım ilerisinde, Barzani’nin Suriye Kürtleri’ni uzlaştırması, Barzani peşmergelerinin “yürüyerek” Suriye’deki Kürt bölgesine geçmeleri, hesapları altüst etti. Halbuki Suriye’de “merkezi otorite” çökünce, bu tür gelişmelerin olacağı gün gibi aşikardı. Irak’tan da mı ders alınmamıştı? “Büyük Kürdistan” hayaleti kol gezinirken, İhvan Suriyesi düşleri adeta kabusa dönüşmüştür. Suriye’nin kuzeydoğusunda yer alan Kamışlı-Kobani hattında sıkışan Kürtler’in Akdeniz’e yayılması ve “Büyük Kürdistan”ın Akdeniz’de “çıkış kapısı” bulması artık komplo teorilerini aşan, somut olmasa da “potansiyel bir gerçek ” sıfatını kazandırmıştır. Böyle olursa Türkiye, Sünni Araplar dolayısıyla İhvan rejimiyle de sınırdaş olamayacak ancak Hatay-Lübnan arasında yer alan, dar sahil şeridindeki “olası Nusayri devleti” yani “Esad’ın ya da Esad yandaşlarının müstakbel devleti”yle komşu olacaktır?

Sünni kuşağı beklentisiyle yola çıkanlar, Büyük Kürdistan seçeneğiyle muhatap hale gelmişlerdir. Hatay-Hakkari arasındaki -bin kilometreyi- aşan, Türkiye-Suriye, Türkiye-Irak sınırı bir Kürdistan kuşağı haline gelmek üzeredir. Üstelik Türkiye kendi sınırını “düzenli ordusu”yle korurken, karşı taraf “milis-peşmerge” birliklerini içermekte ve devlet kurallarına bağlı olma konumunda değildir. PKK terör örgütü Suriye’de PYD ile organik bağ içindedir. Tıpkı İran’daki PJAK’la olduğu gibi. Barzani bölgesinde ise Kandil çevresinde “terör karargahına” sahiptir. İlk kez PKK ağırlıklı bir siyasal güç, belli bir toprak parçasını yani Kuzey(doğu) Suriye’yi yönetme durumuna gelmiştir. Terör örgütü “uluslararası bir aktör” gibi hareket etmeye çalışmaktadır. Tıpkı Barzani gibi.

Görünen o ki, 2007’de Erdoğan-Bush arasında düzenlenen Beyaz Saray zirvesinden beri, Irak’taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi’yle diplomatik ilişkiye geçen, 1200 şirketi bu bölgede faal olan Türkiye, Suriye Kürt bölgesinde PKK ile muhatap olmaktansa, Barzani’nin bu bölgeye nüfuzunu tercih edecektir. Zaman Kürt hareketlerinin lehine gelişiyor. İhvan ise Suriye çölünde kuracağı Sünni rejime hazırlanıyor. Komşuları ise Suriye Kürtleri ile Suriye Nusayrileri olacak. Asimetrik muhataplarla ise ülkemizin işi ne yazık ki bir hayli zor olacak…

 

Yrd. Doç. Dr. Deniz TANSİ

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.