20. yüzyılın sonlarında sosyalist bloğun çöküşünden sonra oluşan yeni dünya düzeni, devletler arasındaki ilişkilerin tamamen yeni biçimlerinin ortaya çıkmasına yol açtı. Geçen yüzyılda bazı durumlarda en yakın komşu devletler bile farklı kutuplarda yer aldıkları için hiçbir işbirliği yapamıyorlarken, yeni dünya düzeninde daha çok coğrafi olarak komşu olan ülkelerin karşılıklı olarak yararlı ekonomik işbirlikleri öncelik gibi görünüyor. Bu açıdan, dünyanın en hassas jeopolitik konuma sahip bölgelerinden olan Kafkasya da özel olarak ayırt ediliyor.
Tarihsel açıdan, Kafkasya’da bölgesel ve küresel güç merkezlerinin çıkarları temelinde, sınır değişikliklerini, daha çok yerel devletler arasındaki ilişkiler belirlemiştir. Zira, eski ve orta çağlarda bölgesel güç merkezlerinin konumu Kafkasya’da hakimken, 19. ve 20. yüzyılın başlarında bu bölgeden çok uzak olan küresel güçlerin ABD, İngiltere, Almanya ve diğer ülkelerin de çıkarları önem arz etmiştir. Kafkasya’da Sovyet yönetimi oluşturulduktan sonra ise, tamamen farklı bir yapılandırma oluşmuştu. Sovyetler’in bünyesine dahil edilen Güney Kafkasya devletleri, farklı kutupları temsil ettikleri için, en yakın komşuları olan Türkiye ve İran ile bile hemen hemen hiçbir işbirliği imkanından yararlanamamışlardır. Sovyet dönemi Kafkasya ülkelerini, coğrafi komşulukla bağlı tarihi geleneklerin tamamen kesilmesi ile nitelendirmek mümkündür.
Nitekim Kafkasya’da yeni işbirliği biçimleri ancak Sovyetler Birliği’nin çöküşünün sonrasında oluşmaya başladı. Ancak doğru, tam kapsamlı ve çok yönlü işbirliğinden söz etmek henüz mümkün değildir. Bu ise, öncelikle Ermenistan’ın neredeyse tüm komşularına karşı asılsız toprak iddialarının sonucudur. Bu yüzden de, Güney Kafkasya’da 3 Cumhuriyet bağımsızlık kazandıktan sonra, bölge ülkeleri arasında oluşan üçlü işbirliği formatlarında Ermenistan adına rastlanmaz.
Belirtmeliyiz ki, üçüncü bin yılda Azerbaycan’ın dış politikasına yeni işbirliği biçimleri eklenmiştir. Bağımsızlığın ilk yıllarından itibaren cumhuriyetimizin uluslararası ilişkiler sisteminde ikili ve çok taraflı formatta işbirliği öncelik olmuştur. Yeni aşamada ise, Azerbaycan dış politikasına üçlü bölgesel işbirliği formatı eklemiştir. Azerbaycan, bölgesel düzlemde birkaç farklı üçlü formatın girişimcisi veya katılımcısıdır. Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye, Azerbaycan-İran-Türkiye, Azerbaycan-Türkiye-Türkmenistan ve Azerbaycan-Rusya-İran üçlü formatları, bölgesel meselelerin müzakeresi, işbirliği ilişkilerinin daha da derinlemesine geliştirilmes ve ortak projelerin hayata geçirilmesi açısından önemli teşebbüslerdir. Bu yeni trend, aynı zamanda Azerbaycan’ın saldırgan Ermenistan hariç tüm komşularıyla karşılıklı faydalı ilişkilere verdiği önemi de gösteriyor.
Azerbaycan’ın girişimcisi olduğu üçlü işbirliği formatlarından ilki, Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye üçlüsüdür. Bu üçlü işbirliği, Güney Kafkasya’dan başka Hazar-Karadeniz-Akdeniz havzalarını da birleştiren stratejik bir alanı kapsamaktadır. Bu üçgenin şekillenmesinin temelinde tarihi ve kültürel ilişkiler, coğrafi komşuluk, tek transit koridorun parçası olmak, ortak ekonomik işbirliği için uygun koşullar ve siyasi irade duruyor. Her 3 ülke de birbiriyle stratejik ortaktır. 5 Mayıs 1997 tarihinde “Azerbaycan Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasında stratejik işbirliğinin derinleştirilmesi hakkında Beyanname”, 18 Şubat 1997 yılında “Azerbaycan Cumhuriyeti ile Gürcistan arasında stratejik işbirliğinin daha da derinleştirilmesi hakkında Beyanname” imzalanmıştır.
2017 yılı, Azerbaycan’ın hem Türkiye, hem de Gürcistan ile diplomatik ilişkiler tarihinde olağanüstü bir yıldır. Zira bu yıl, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin her iki ülke ile de diplomatik ilişki kurmasının 25. yıldönümüdür. 1991 yılında bağımsızlık kazanmış Azerbaycan Cumhuriyeti, diğer ülkelerle diplomatik ilişkiler kurmaya 1992’den başlamıştır. İlginç bir tesadüf ki, aynı yıl içinde Azerbaycan’ın 69 devletle kurduğu diplomatik ilişkilerin birincisi kardeş ülke Türkiye ile Ocak ayının 14’ünde, sonuncusu ise Kasım ayının 18’inde Gürcistan ile kurulmuştur.
Jeopolitik açıdan dünyanın en hassas bölgelerinden biri olan Kafkasya, ayrı ayrı devletlerin belli formatta işbirliği konusunda farklı tepkilere neden olabilir. Kafkasya’nın tarihsel açıdan sadece bölgesel güç merkezlerinin değil, küresel güç merkezlerinin de ilgi odağında olması dikkate alındığında, bu tepkilerin perde arkasının ne kadar karmaşık olması gözlenilendir. Buna göre de, Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye üçlü işbirliği için öncelikle siyasi iradenin önemi vurgulanmalıdır. Bağımsız Azerbaycan’ın tarihinde Ulu Önder Haydar Aliyev tarafından temeli atılan ve Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev tarafından daha da geliştirilerek sürdürülen iyi komşuluk ve güvenilir bir ortak siyasi çizgisi defalarca zorlukları yenmiştir.
Azerbaycan ortakları ve komşuları ile ilişkilerde kendi güvenilirliğini daima göstermiştir. Gürcistan enerji krizi ile karşı karşıya kaldığında, Türkiye Azerbaycan’la ortak enerji koridoru oluştururken, ABD uluslararası anti-terör operasyonları sırasında, Rusya ve İran onlara karşı yaptırımlar uygulandığında her zaman Azerbaycan’ın itibarına tanık olmuşlardır. Azerbaycan kanıtlamıştır ki, bu üçlü işbirliği formatı başka bir devlete karşı oluşturulmadı. Azerbaycan dış politikasında esas çizgilerden biri de odur ki, cumhuriyetimiz hiçbir üçüncü devletin komşularımıza karşı hareket ve teşebbüsünü desteklemiyor. Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev, 28 Mayıs Cumhuriyet Günü ile ilgili yapılan resmi kabulde bu tutumu bir kez daha seslendirdi: “Azerbaycan bizim çıkarlarımıza uygun olmayan, şüphe doğuran hiçbir uluslararası eylemlere ve maceralara katılmıyor. Her ne kadar çeşitli taraflar bizi düzenli olarak bu eylemlere çekmeye çalışıyorlarsa da. Bugün de böyle çabalar var. Ancak Azerbaycan bizin çıkarlarımıza uygun olmayan hiçbir eyleme, teşebbüse katılmıyor ve katılmayacak.”
Diplomatik ilişkilerin kurulduğu 25 yıl boyunca Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye üçlü işbirliğinin oluşması ekonomik çıkarlar üzerinden başlamıştır ve öncelikle her 3 ülkenin de ulusal çıkarlarına hizmet etmektedir. Öyle ki, Azerbaycan’ın hidrokarbon rezervlerinin kaynağı ve üreticisi, Gürcistan’ın coğrafi konumu ve transit olanakları, Türkiye’nin ise iç enerji talebi ve bölgesel kavşak olması, üçlü işbirliğinin doğal temellerini oluşturmaktadır. Ortak enerji ve ulaştırma koridorlarının oluşturulması, bu yaklaşımı, aynı amanda tarihi bir zarurete dönüştürmüştür. Artık kullanılmakta olan Bakü-Tiflis-Ceyhan, Bakü-Tiflis-Erzurum boru hatları, ayrıca yapılmakta olan Bakü-Tiflis-Kars demir yolu ve TANAP, bu üçlü formatın temel dayanaklarıdır. Efsaneleri gerçeğe dönüştürmüş bu dev projeler, bölgenin gelişmesine hizmet etmekle birlikte, tarihi İpek Yolu’nun yeniden berpasına da önemli katkıdır. Azerbaycan, kendi ortakları ile birlikte Avrupa’nın enerji güvenliğinin vazgeçilmez unsurlarından biridir.
Şu anda hem Azerbaycan, hem de Türkiye, Gürcistan’da önemli yatırımcı ve bu ülkenin temel ticaret ortaklarından biridir. Azerbaycan şirketleri Gürcistan bütçesine en çok vergi ödeyen şirketler arasında bulunuyor. Tüm bunları dikkate alarak, Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye üçlü işbirliğinde ekonomik faktörün ve ortak projelerin önemli bir faktör olduğunu belirtmeliyiz.
Her 3 ülkenin dış politikasında farklı yaklaşımlar olsa bile, üçlü formatta ulusal çıkarlara dayalı işbirliği kurulabilmiştir. Bilindiği gibi Türkiye NATO üyesidir, Gürcistan Avrupa Birliği ile Ortaklık Anlaşması imzalamıştır, Azerbaycan ise hiçbir askeri-siyasi blokta yer almıyor ve tüm taraflarla karşılıklı yararlı eşit işbirliğini tercih ediyor. Bu farklı yaklaşımlara rağmen, her 3 ülke de çeşitli alanlarda işbirliği imkanlarını gittikçe daha da derinleştirebilirler.
Bağımsızlık yılları boyunca üçlü ilişkiler siyasi, ekonomik, enerji, ulaşım ve güvenlik-savunma alanlarını kapsayabilmiştir. Şimdiye kadar Devlet Başkanları, Dış İşleri, Savunma ve Ekonomi Bakanları arasında ayrı ayrı görüşmeler yapılmıştır. Ayrıca üçlü formatta “düşünce kuruluşları”nın toplantıları yeni fikirler, girişimler, akademik bakış için zemin hazırlıyor. Azerbaycan Cumhurbaşkanı yanında Stratejik Araştırmalar Merkezi, Türkiye Dış İşleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi ve Gürcistan Rondeli Vakfı’nın birlikte düzenledikleri artık dördüncü görüşme yapılmıştır. 2017 yılı Haziran ayı başında Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye ortak askeri tatbikatı üçlü işbirliğinin zirvesi olarak kabul edilebilir.
Böylece, bağımsızlığın 25 yılı boyunca oluşmuş bu başarılı işbirliği üçgeni başka bir devlete karşı yönelmemiştir. Bu işbirliği, çeşitli alanları kapsayan ve büyük enerji ve ulaştırma projelerinin ortak fikir babası olarak ortaya çıktı. Zaman geçtikçe 3 ülke arasında daha da entegre edilmiş ilişkiler ortaya çıkıyor. Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye işbirliği, bölgede barışın ve istikrarın korunmasına ve refah düzeyinin artırılmasına hizmet etmektedir. Ermenistan ise, bölgede barış ve güvenliğe en büyük tehdit ve engeldir. Şu anda Ermenistan’ın her 3 komşusuna karşı asılsız toprak iddiaları var. Azerbaycan topraklarını işgal etmiş, Türkiye ve Gürcistan’a karşı ise toprak iddiaları mevcuttur. Ermenistan hem de bölgede nükleer tehlikeye ve çevresel felakete neden olabilir. Sovyet döneminden kalmış yıpranmış teknolojiye sahip Metsamor Nükleer Santrali, her an bölgede büyük felakete neden olabilir. Ermenistan tarafından sınır nehirlerinin kirletilmesi tüm Kafkasya ve Hazar havzası için çevresel tehdittir. Ayrıca son dönemde ilginç bir manzara ortaya çıktı: bir tarafta bölgede tüm alanlarda sorun çıkaran Ermenistan, diğer tarafta ise bölgesel gelişmeye olumlu katkıda bulunan üçlü işbirliği örneği. Bu nedenle, Kafkasya’da sürekli barış ve ilerleme için Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye üçlü formatı başarılı model olarak nitelendirilebilir.
Dr. Arastü HABİBBEYLİ
Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı İdaresi Dış Politika Meseleleri Şubesi Müdür Yardımcısı