IRAK’TA YAŞANAN SON SİYASİ GELİŞMELER

upa-admin 19 Temmuz 2018 2.302 Okunma 0
IRAK’TA YAŞANAN SON SİYASİ GELİŞMELER

Hazreti Hüseyin’i hilafete getireceğini ve babası Hazreti Ali’nin intikamını alacağını öne sürerek ehlibeyti Medine’den Irak topraklarına getiren Kufe (Güney Irak’ta bir şehir) halkının verdikleri sözü tutmadıkları tarih kitaplarında yer alan utanç hikayelerinden biridir. Hazreti Hüseyin ve ehlibeyte Iraklıların sırtını dönmesi sebebiyle, Hazreti Ali’nin kızı ve Hazreti Hüseyin’in kız kardeşi Hazreti Zeynep’in Kufe halkına ve Iraklılara hitaben “Güneş vurdukça kavrulun da, ot bitmesin topraklarınızda” dediği rivayet edilir. Hazreti Zeynep bu sözü gerçekten söylemiş midir bilinmez, ancak tarih boyunca Irak halkına ve Irak topraklarına beddua eden çokça insan ve siyasetçi olmuştur. Öyle ki, 14 Temmuz 1958 darbesi gerçekleşirken öldürülen Irak Haşimi Krallığı’nın son Kralı II. Faysal’ın “Bize gün göstermediniz Irak da gün görmesin” dediği ve bunların son sözleri olduğu söylenir.

12 Mayıs 2018 tarihinde Irak’ta gerçekleşen ve Mukteda Es Sadr’ın öncülüğündeki Sairun Koalisyonu’nun kazandığı genel seçimlerin üzerinden 2 ay gibi bir zaman geçmesine rağmen halen kesin sonuçlar konusunda sıkıntı yaşanmaktadır. Oyların sayımının yapıldığı elektronik cihazlar üzerinde oynama yapıldığı ve kendi oylarının diğer partilere kaydırıldığını iddia eden Irak Türkmen Cephesi ve lideri Erşad Salihi öncülüğünde başlayan oturma eylemleri, nihayetinde hedefine ulaşmış ve oyların elle sayımının yapılması kimi Irak kentlerinde kararlaştırılmıştı. Önce Bağdat’ta oyların saklandığı depoda yaşanan yangın ve akabinde Kerkük’te yine oyların tutulduğu depo yakınlarında meydana gelen patlama, başta Irak Türkmen Cephesi yetkilileri olmak üzere benzeri muhalif siyasi hareketlerin ne denli haklı olduğunu ispatlamıştır. Bu noktada dile getirilen itiraz ise Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği (IKYB) üyeleri tarafından kendi partileri lehine usulsüzlük yapıldığı iddiasıdır; nitekim Kürdistan Demokratik Partisi dışında kalan diğer Kürt partilerinin itirazları ve usulsüzlük iddiaları da yine IKYB üzerinde yoğunlaşmaktadır.

Tüm bu sıkıntıları ensesinde hisseden Bağdat yönetimi, bir yandan yeni hükumet ve meclisin şekillenmesi sorunu ile uğraşırken, bir anda ve hiç hesapta yokken başta Basra olmak üzere öncelikle Güney Irak’ta başlayan ve akabinde Bağdat’a da sıçrayan sokak eylemleri ile baş etmek zorunda kalmıştır. Sokak eylemlerinin halen devam ettiği Irak’ta, eylemcilerin temel itiraz noktası “yolsuzlukların artık son bulması, elektrik ve su kesintilerinin giderilmesi, eşit ve adil ücret dağılımı, siyasi rantın sona ermesi”dir. Buraya kadar hemen her ülkede dile getirilebilecek birer slogan olduğunu gördüğümüz bu itirazlar devam ederken, özellikle Şii nüfusun yoğun olduğu güney kentlerinde yükselen “İran’a hayır, ülkemizde İran etkisi istemiyoruz.” sloganları işin rengini değiştirmiştir. Bahsedildiği üzere, Şii nüfusun yoğunluğu ve kutsal Şii ziyaretgahlarının bulunduğu güney Irak’ta İran karşıtı slogan ve gösterilerin bu denli yoğunlaşması aslında ne anlama gelmektedir?

Seçimlerde Mukteda Es Sadr gibi Şii inancının manevi önderliğini yürütmüş ve bu uğurda hemen tüm liderlerini silahlı ya da bombalı eylemlerde kaybetmiş olan bir ailenin liderinin ve hareketinin önde çıkmış olması, Şii İran ile Irak’ın bundan sonraki ilişkilerinin nasıl olacağı konusunda soru işaretleri yarattı. Ancak Mukteda Es Sadr ve ailesinin İran ile hem siyasi, hem de dini/itikadi açıdan mesafeli oluşu, yeni dönemde Irak’ın İran ile eskisi gibi ilişki geliştiremeyeceği konusunda bir görüş birliğine yol açtı. Nitekim eski Başbakanlar Nuri El Maliki ve İyad Allavi dönemlerinde ülkede görülen ciddi bir İran etkisi hemen herkesçe hissedilmekteydi.

Ülkede yaşanan patlamalar ve kaos ortamının Musul’un İŞİD’in elinde kurtarılması sonrası azalması ve görece huzurlu bir döneme girilmesi, yapılan genel seçimler ve sonrasında yaşanan sokak eylemleri ile yerini yeniden kaosa bırakması Irak için hiç de garipsenecek bir durum gibi görünmemektedir. Kaos olmayan yıl sayısı kaos ve sorunların olduğu yıl sayısından daha az olan bir ülkenin ne denli bir huzur ve barış arzuladığı da tartışmalıdır. Son günlerde Irak kentlerinde İran karşıtı sloganların atıldığı ve İran etkisinden rahatsız olan bir kitlenin giderek görünür hale gelmesi ve temel sloganı “yolsuzluklara hayır” olan kitlenin de önüne geçmesi önümüzdeki günlerde Ortadoğu’da sürpriz gelişmelerin olacağının işaretidir.

Anıldığı üzere, Mukteda Es Sadr ve yandaşlarının doğrudan İran destekli Şii milisler yada gruplar gibi olmayışı ve bir nevi milliyetçi bir duruş sergilemesi de bu protestolarda gizli bir desteğe işarettir. Irak’ta temel gıda maddelerinin dahi dağılımında yaşanan yolsuzluk ve adaletsizliğin, gelir dağılımında yaşanan aksaklıklar ve güvenlik zaafiyetini de geçtiği bir dönemde yaşanan bu eylemlerin Bağdat yönetimine yeni bir yük getireceği aşikardır. Huzur ve barış ortamına bir türlü ulaşamayan Irak yönetiminin, sadece seçimler yoluyla ülkede huzurun ve adaletin sağlanamayacağını da anlaması gerekir.

Adil Zeynelabidin ile görüşmemizde

Irak Türkmen Cephesi yöneticilerinden Kerkük eski Emniyet Müdürü Albay Adil Zeynelabidin ile İstanbul ziyareti esnasında yapmış olduğum mülakatta da, hemen hemen aynı konular gündeme geldi ve özellikle oyların elle sayımı konusunda yaşanan aksakların ciddi bir sıkıntıya yol açtığını dile getirdi. Özellikle IKYB konusunda rahatsızlıkların arttığı ve oy sayma makinelerinde bizzat onların usulsüzlüğe bulaştığını söyledi. Kendisinin de tıpkı Erşad Salihi gibi Kerkük’ten milletvekili adayı olduğunu ve elle oy sayma işlemi neticesinde seçilme ihtimali bulunduğunu dile getirdi. Öyle ki, 30 yılı aşkın süre Kerkük’te Emniyet Müdürlüğü yaptığını ve 2016 yılında yaşanan bombalı araç saldırısında yaralandığını dile getiren Adil Zeynelabidin, Irak’ın selamete ermesi için öncelikle usulsüzlük yapılmayan seçim sonuçları, akabinde adil gelir dağılımı ve altyapısı aksaksız çalışan şehir yönetimlerine kavuşmak gerektiğini dile getirdi.

Irak Türkmen Cephesi’nin bu seçim sürecinde dik duruşu ile başarı sağladığını ve seçim sonuçlarının doğru bir şekilde belirmesinde en etkili grup olduğunu dile getiren Zeynelabidin, ülkede var olan mezhep merkezli çatışmanın sona ermesinin büyük önem taşıdığını, bu durumun yani mezhep ayrımı çatışmasının Türkmenler arasında dahi sıkıntıya yol açtığını ve fikir ve ülkü birliğini engellediğini dile getirdi. Ülkede yolsuzluk ve yoksulluğun giderilmesi halinde ne çevre ülkelerin etkisi kalacağını nede terör gruplarının etkili olabileceğini belirten Zeynelabidin, bu konuda uzun yıllardır mücadele verdiklerini de dile getirdi.

Irak siyasetinde son güncel gelişmeler özellikle sokak eylemleri ve kimi kentlerde yaşanan sokağa çıkma yasakları ile devam etmekle birlikte, güney-kuzey ekseninde neredeyse benzeri tepkilerin verilmesi artık Irak siyasetinin bir yol ayrımında olduğunu göstermektedir.

 

Ali İzzet KEÇECİ

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.