SURİYE ÜZERİNDEN “TERÖR KARTI” KULLANILIYOR

upa-admin 23 Ağustos 2012 2.221 Okunma 0
SURİYE ÜZERİNDEN “TERÖR KARTI” KULLANILIYOR

Orta Doğu, tıpkı bir dal parçasının tutuşmasıyla ormanı saran yangın gibi gittikçe büyüyen ateş çemberinin ortasında geleceği öngörülemeyen coğrafya halini aldı. Bölge halkına otoriter rejimlerin yıkılması sonrası vaat edilen demokrasi ve insan hakları eşitliği gibi unsurlar son dönemde gelişen olaylar neticesinde yerini, teröre hizmet eden bölücü gruplara bıraktığı gözlemlenmektedir. Orta Doğu halkı için getirilen “bahar” dönemi, devletlerin milli güvenlik boyutunda büyük bir tehdit, etnik ve mezhepsel farklılıklar arasına nifak tohumları yerleştirecek kadar bazı güçlerin uzun vadeli stratejilerine hizmet eden hal almıştır.

ABD’nin öncülüğünde koalisyon güçlerinin gerçekleştirdiği Irak müdahalesi sonrası Saddam’ın yok edilmesiyle bayram havasına giren Irak halkı, çok kısa süre içinde ortasında kalacağı mezhepsel ve etnik kaosun bilincinde olmaksızın işgal güçlerini sevinçle selamlıyorlardı. Gelinen noktada ise, üçe bölünmüş topraklar, her gün bombanın patladığı, siyasi iradenin ve insan haklarının yok olduğu ve kuzeyinde Kürt yönetiminin vücut bulduğu bir ülke şeklini almıştır.

2003 Irak Savaşı ile birlikte Türkiye’de terör eylemleri artmıştır.

Irak’ın parçalanmasının Türkiye’ye yansıması, terör örgütünün Irak’ın kuzeyinde kendine yaşam alanı sağlamasıydı. Böylelikle örgüt, rahat manevra alanına sahip olmuş, bölgede kendini Kürt halkının savunucusu olarak gösterme şansını yakalamıştır. Sonrasında ise, Türkiye’nin Irak sınırı terör örgütü tarafından büyük tehdit altında, sınır güvenliği kontrol edilemez hale gelmiştir. Teröristlerin sınırdan kolayla sızmaları ile gerçekleştirilen terör eylemleri oranında 2003 Irak savaşı sonrasında artış azımsanmayacak ölçüde gerçekleşmiştir.

Örgüt, Kuzey Irak’ta faaliyet alanı şansı yakaladıktan sonra elindeki mühimmat ve silahlarda modernleşme sağlamıştır. Bu modernleşmenin sağlamasında yer alan güçler, Türkiye’nin ekonomik ve siyasi alanda her hamlesinden sonra devreye girmekte, terör örgütünü taşeron olarak kullanarak iç ve dış dinamikleri kontrol etmeye çalışmaktadır. Nitekim, birinci Körfez Savaşı sonrası ABD bölgeden çekilirken kullandığı askeri malzemelerin çoğunu bölgede bırakarak varlığını mühimmat desteğiyle sürdürmeye devam etmiştir.

Suriye ve İran Türkiye’yi düşman safında görmeye başladı.

Şimdi ise Türkiye açısından durum Irak’ın pozisyonundan çok daha kritik ve tehlikelidir. Son olarak Suriye’ye sıçrayan kıvılcım ülkeyi büyük bir darboğaza, kaosa ve bölünmeye sürüklemiştir. Esad’ın direnişi İran ve Rusya eliyle sürdükçe, muhalif güçler ile rejim arasında şiddet önlemez şekilde büyümeye devam edecektir. Öte yandan Suriye, muhaliflere yataklık ve yardım ettiği iddiasıyla Türkiye’yi düşman devlet safında görmektedir. Türkiye’nin Suriyeli muhaliflere askeri yardım sağladığı savları neticesinde ise Suriye’nin en büyük destekçisi olan İran, Türkiye’ye; “Suriye’den sonra sıranın Türkiye’ye geleceği” gibi tehdit içeren açıklamalarda bulunmuştur.

İngiltere’nin saygın gazetelerinden Telegraph’a göre, İran’ın dini lideri Hamaney, Batılı ülkelerin muhalefete desteğini sürdürmesi halinde İran’ın Batı’nın müttefiklerine saldırı düzenleyeceklerini söylerken, bu ülkelerin arasında Türkiye’nin olduğunu vurgulamıştır.

Terör eylemleri Suriye ve İran’a hizmet ediyor.

Türkiye’de son bir haftadır yaşanan terör olaylarını PKK’nın düzenlemiş olduğu olağan eylemleri olarak değerlendirmek doğru olmaz. Bu noktada resmin arkasındaki gerçek düzen dikkatle yorumlanmalıdır. Hatırlanacağı gibi, Hafız Esad döneminde Suriye Türkiye ile arasındaki “su meselesi” sebebiyle terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ı topraklarında misafir etmiş, Ankara’nın gerekirse savaşırız söylemleri üzerine sınır dışı etmek zorunda kalmıştı. Şimdi ise aynı psikolojiyi oğul Esad’tan beklemek yanlış olmayacaktır. Türkiye’nin iç dinamiklerini etkiyecek eylemler ile Esad, Türkiye’ye misilleme peşindedir.

Ankara ile Şam arasında hakim olan bahar günleri yerine oldukça sert bir havaya bıraktı. Artık Esad, Türkiye’yi batıya hizmet eden bir ülke olarak değerlendirirken, Türkiye’nin de iç karışıklığa sürüklenmesi için “PKK kartını” gücü yettiği sürece kullanmaya devam edecektir. Öte yandan İran, füze kalkanı ve uluslararası yaptırımlar sebebiyle Türkiye ile gerilen ilişkilerine bir de Suriye’de Esad aleyhtarlığı eklenince, Esad rejiminin ayakta kalması için maddi manevi destekleyen direnişin en büyük gücü olarak ortaya çıkmıştır.

“Terör kartı”

Türkiye’de son günlerde geçekleşen terör eylemlerinin arkasında Suriye ve İran’ın ortaklaşa kullandığı “terör kartı” yer alırken, mesaj olarak da; “biz batarsak, bizle birlikte Türkiye’de batar.” verilmektedir. Kuzey Irak’tan Suriye’ye Kürt koridoru oluşturulmak istenirken, İran’da yer alan Kürt bölgesi ve Türkiye’nin güneydoğusu arasında da siyasi bütünlük sağlanma amacı güdülmektedir. Fakat İran, Türkiye ile milli güvenlik açısından ortak menfaate sahip olduğunun farkında değildir.

Stratejisi savunma olan terörle mücadele dönemi etkisini kaybetmiştir. Misli ile mukabele edilmediği sürece terör örgütü, Türkiye üzerinden hesaplar yapmaya çalışan ülkelerin taşeronu olmaya devam edecektir.

Haftanın Sözü: “Yumuşak konuş ve büyük bir sopa taşı.” – T. Roosevelt

Furkan KAYA

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.