CUMHURİYET MUHAFIZLARINI HATIRLAYAN VAR MI?

upa-admin 28 Ağustos 2012 11.211 Okunma 0
CUMHURİYET MUHAFIZLARINI HATIRLAYAN VAR MI?

Onlar rejimin bekçileriydi. En iyi eğitimlerden geçirilmiş, en modern silahlarla donatılmış, manevra yeteneği yüksek, psikolojik harp konusunda uzman, sayıları nispeten az ancak Irak Ordusu’nun en etkili birlikleriydi. Evet Irak Cumhuriyet Muhafızları’ndan bahsediyoruz. Irak Silahlı Kuvvetleri’nin uzun yıllar çekirdeğini oluşturan Cumhuriyet Muhafızları, almış oldukları Batı tipi üst düzey eğitimin yanı sıra Rus mühendislik harikası olan T-72 tankları ve çok yoğun manevra kabiliyetine sahip olan hava savunma sistemleri ile donatılmıştı. Türkiye, İran gibi askeri bakımdan otorite kabul edilen komşuları bulunmasına rağmen bölgenin olası bir savaşa hız ve nitelik yönünden en etkin hazırlanabileceği düşünülen bu birlikler, Ortadoğu coğrafyasının en elit düzenli kuvvetleri olarak kabul görüyorlardı. Batılı askeri uzmanlarca Amerikan askeri birliklerinden daha üstün olarak analiz ediliyor, Amerikan donanmasındaki seçkin birliklere benzetiliyorlardı. Irak Ordusu’nun diğer birliklerinden farklı olarak kullandıkları silahların modernizasyonları da her sene düzenli olarak yapılıyordu.[1]

Gönüllülük esasına göre asker olan bu birliklerin personelleri oldukça yüksek maaş alıyorlardı. Gündelik hayatlarında tüm gereksinimleri karşılanan, sosyal hayatlarında hiçbir  noksanları bırakılmayan Cumhuriyet Muhafızları, Irak enflasyon oranına göre bakıldığı zaman Baas Partisi yöneticilerinden sonra en rahat geçinen sınıfı oluşturuyorlardı. Ayrıca araç ve lojman gibi ayrıcalıklardan da ülke genelinde tüm askeri birliklerden daha rahat biçimde yararlanıyorlardı. Cumhuriyet Muhafızları sadece Sünni kökenli Irak vatandaşlarından seçiliyor ve laik bir eğitim anlayışı ile yetiştiriliyorlardı. Bu tercihin en önemli sebebi ise kuşkusuz Şii kökenli bir isyan ihtimalinin günün birinde vuku bulmasını engellemekti. Halk gündelik hayatında bu kuvvetlerin gücü ve otoritesinden çekinse de, olası bir düşman işgaline karşı muhafızlara oldukça güveniyordu.

2003 yılının Nisan ayında Irak Savaşı’nın en şiddetli günleri yaşanıyordu. ABD kuvvetleri beklenmedik bir hızla Irak topraklarını ele geçiriyor, herhangi bir mukavemet ile karşılaşmadan büyük bit özgüven ile hedeflerine ilerliyorlardı. Saddam Hüseyin’in tüm iktidar nimetlerinden faydalandırdığı Cumhuriyet Muhafızları için o günlerde halk arasında dilden dile efsaneler yayılıyor, bu kuvvetlerin savaşın genel akışını bozacak bir karşı taaruza her an geçebilecekleri iddia ediliyordu. Nitekim Amerikan kuvvetlerinin Bağdat yakınlarına gelip Saddam Havaalanı’nı ele geçirdikleri açıklanınca Irak Enformasyon Bakanı Sait El Sahaf tüm dünyayı şaşırtan o ünlü açıklamasını yapmıştı; “Sıkı durun bu gece düşmanı bir sürpriz bekliyor..”.

Sahaf’ın umduğu sürprizin ne olduğu kısa bir süre içerisinde anlaşılmıştı. Irak topraklarının bazı stratejik bölgelerinde olası bir savaş durumunda Saddam Hüseyin hızlıca konum değiştirebilsin diye havaalanına çıkan tüneller bulunuyordu. Her diktatör gibi Saddam Hüseyin de olağanüstü şartları değerlendiren şüpheci bir zihin yapısına sahipti. Sahaf’ın düşüncesine ve temas kurduğu bazı düşük rütbeli subaylardan almış olduğu istihabarata göre Cumhuriyet Muhafızları hala kontrolü Irak Ordusu’nun elinde olan bu tünellerden geçecek ve havaalanı başta olmak üzere tüm Amerikan kontrol bölgelerine sert bir karşı taaruz düzenleyecekti. Amerikan Ordusu ciddi bir direniş ile karşılaşmadan adım adım Bağdat’a ilerlerken, tüm dünya Saddam’dan bu gizli harekatı hayata geçirmesini bekliyor ancak savaşın Irak cephesinde hiçbir gelişme yaşanmıyordu.

Savaşın bu anlamlandırılamayan gidişatı sonucunda Amerikan Ordusu ilk etapta ciddi bir direniş ile karşılaşmadan Irak topraklarında hakimiyetini kurmuştu. Araştırmalar bir süre sonra Cumhuriyet Muhafızları’nın neden ortaya çıkmadığı, direniş hareketinin neden şekillenmediği sorusuna yönelmeye başlamıştı. Çok geçmeden anlaşılmıştı ki; Cumhuriyet Muhafızları’nın üst düzey komutanları ile ABD’li yöneticiler arasında savaşın çok öncsinde gizli pazarlıklar yapılmıştı. Pazarlığın nerede ve nasıl yapıldığı, hangi unsurlar üzerinden inşa edildiği hala gizemini koruyor olsa da, kritik maddelerin ortaya çıkması uzun sürmemiştir. Dünya basınına yansıyan ortak haberlere göre Cumhuriyet Muhafızları’nın bazı üst düzey komutanları silahlarını kullanmamaları ve birliklerini pasif direniş konumuna geçirmeleri karşılığında, Irak dışında güvenli yerlere nakledilecekler, savaş sonrasında ise yeni rejimin inşasında kritik makamlarda görev alacaklardır. İsteyenler aileleri ile birlikte ABD vatandaşlığına geçerek ABD’de hayatlarını idame ettirme fırsatı yakalayacaklardır.[2] Keza vaat edilen bu şartların pek çoğu gerçekleştirilmiş olup, savaşmayan komutanların önemli bir bölümü yeni rejimin bürokrasi kodrolarındaki yerlerini almışlardır. Irak Ordusu’nun F-16 olarak tanımlanan savaş uçaklarına sahip olmasını öngören son dönemin bu çok önemli anlaşmasının Irak adına takibinin de gene eski Muhafız komutanlarınca yapıldığı iddia edilmektedir.

Bu dramatik ihanet ile ilgili olarak Saddam Hüseyin’in ne derece haberdar olduğu, bu ihanetin neden önüne geçemediği, savaş şartlarında bu komutanların yerine neden direnmeye kararlı subayları görevlendirmediği muhtelif söylentiler barındırmakla birlikte esasen bilinmezler arasında yer almaktadır. Stratejlere göre ihanet, Saddam’ın en yakınlarına kadar sıçramış ve yanlış bilgilendirmeler yapılarak Saddam’ın net kararlar alamaması ve zamanın Irak aleyhine çalışması sağlanmıştır. Ancak savaşın tüm sonuçlarına rağmen Cumhuriyet Muhafızları’nı bir bütün ve olduğu gibi rejime ihanet etmiş olarak algılamak nesnel bir gerçeklik barındırmamaktadır. Keza işgalin ilerleyen yıllarında direnen ve direniş hareketlerini organize eden pek çok Kurmay’ın gene Cumhuriyet Muhafızları’nın işgal karşıtı komutanları oldukları çeşitli raporlarda yayınlanmıştır.

Cumhuriye Muhafızları’nın kurumsal olarak olmasa da büyük bir uzlaşı ile uygulamaya koymuş oldukları direnmeme kararından dolayı pişman olup olmadıkları bilinmemektedir. Ancak daha sonra Türk basınına demeç veren o dönemin direnmeyen Cumhuriyet Muhafızı komutanlarından birisinin söylemleri  oldukça dikkat çekicidir; “..Şimdi devriye gezen Amerikan askerlerini görüyorum. Hem vallahi hem billahi biz bu adamları yenerdik, ihanet olmasıydı. Hava gücümüz olmamasına karşın..”.[3]

 

Ahmet CEYLAN

REFERANSLAR

[1] http://www.bbc.co.uk/turkish/cumhuriyet_muhafizlari_nerede.shtml, BBC Türkçe

[2] http://www.habervitrini.com/haber/saddamin-ordusu-nereye-kayboldu-82348/, Can Dündar, Milliyet

[3] http://www.habername.com/yazi-ramazan-kerpeten-cumhuriyet-muhafizlari-3341.htm Ramazan Kerpeten, “Cumhuriyet Muhafızları”

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.