ALASKA GÖRÜŞMELERİ’NİN ÇİN-İRAN-RUSYA DENKLEMİNE YANSIMALARI

upa-admin 03 Nisan 2021 3.263 Okunma 0
ALASKA GÖRÜŞMELERİ’NİN ÇİN-İRAN-RUSYA DENKLEMİNE YANSIMALARI

Giriş

ABD ile Çin arasında gittikçe artan küresel rekabetin ne şekilde gelişeceğine dair ABD Başkanlık seçim sonuçlarının yansıması en fazla merak edilen konulardan biri olmuştur. Bu yazıda, Demokrat siyasetçi Joe Biden’ın ABD Başkanı seçilmesinden sonra Çin ile gerçekleştirilen ilk diplomatik temasa ilişkin gelişmeleri ve Alaska’daki bu toplantı sonrasında imzalanan Çin-İran Stratejik İşbirliği Anlaşması’nı ele alacağım.

Alaska Görüşmeleri: İki Rakip Ülke Arasında Soğuk Rüzgarlar

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, 18 Mart 2021 tarihinde iki üst düzey Çinli diplomatı Alaska’da ağırlamış ve “Alaska Görüşmeleri”, tarafların birbirini suçlamalarıyla tansiyonu yükselten bir şekilde sona ererek siyasi tarihe işlenmiştir. İki gün süren gergin görüşmelerde, ABD’yi Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Çin’i de Dışişleri Bakanı Wang Yi ile Çin Komünist Partisi Merkezi Komitesi Dışişleri Komisyonu Ofisi Direktörü Yang Jiechi temsil etmiştir.

Alaska’daki ilk günün basına açık bölümünde tarafların birbirini net bir dille eleştirmeleri, esasen görüşmelerin pek de ılıman bir havada devam etmeyeceği yönünde güçlü bir sinyal olmuştur. Amerikan heyeti Çin’i, Tayvan, Hong Kong ve Sincan Özerk Bölgesi’ne dair politikaları üzerinden eleştirirken, Çin tarafı da ABD’nin uluslararası toplumun sözcüsü gibi davranarak Çin’e yukarıdan bakma yetkisinin olmadığını belirtmiştir.[1]

Görüşmelerin devamında da, tarafların birbirlerini kendi hegemonyalarını kurmak üzerine izlediği stratejiler nedeniyle eleştirdikleri söylenebilir. ABD’li yetkililer, Çin’in ABD’ye yönelik siber saldırılar ve müttefiklere dair ekonomik tehditler ile ABD alehine hareket ettiği yönünde suçlamalarda bulunmuştur. Diğer taraftan, Çin de, Washington’ın askeri ve mali üstünlüğünü diğer ülkeler üzerinde baskı kurmak üzere kullandığını ve ulusal güvenlik gibi kavramları öne sürerek uluslararası ticarette Çin’in önünü kesmeye çalıştığını iddia etmiştir. Görüşmeler öncesinde de, ABD heyeti, özellikle Uygurlar’ın durumunu gündeme getirmeye devam edeceklerini ve Çin’in insan haklarına aykırı uygulamalarına dair duydukları kaygıyı belirtmiştir. Çin ise, buna karşılık olarak, ABD’nin siyahi (Afrikalı Amerikalı) vatandaşlarını katlettiğine dair vurguda bulunmuştur.[2] Çin’in görüşmelere dair bir başka eleştirisi ise, ABD’nin diplomatik protokolü ihlal ettiği yönünde olmuştur. Çin Komünist Partisi’nden Yang Jiechi, Blinken’ı basın mensupları önünde kibirli bir tavırla güç gösterisi yapmakla suçlamış, Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zhao Lijian da Çin heyetinin ev sahibi tarafından soğuk bir karşılamaya maruz kaldığına dair açıklama yapmıştır.

Erişim Adresi: https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-56452285, (Erişim Tarihi: 31 Mart 2021)

Biden yönetiminin Çin ile gerçekleştirdiği ilk diplomatik temasındaki performansı nedeniyle ABD Başkanı Joe Biden Blinken’i tebrik ederken, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan da ABD’nin askeri çatışmaya prensip olarak uzak, ancak rekabete açık olduklarını dile getirmiştir. Çin’in dünya çapında bir süpergüç olmasına müsaade etmeyeceklerini belirten Biden’ın bu söylemleri, iç politika açısından ele alınmalıdır. Biden’ın göçmenlik yasası reformu, altyapı inşası finansmanı gibi konularda Cumhuriyetçi oylarına da ihtiyaç duyması, Çin karşısındaki sert söylemlerinin önemli nedenlerinden biri olarak görülebilir.[3] Ancak son dönemde Asyalı Amerikalılara yönelik nefret söylemleri ve ırkçı saldırılarda adeta patlama yaşanması, önceki Başkan Donald Trump’ın “Çin virüsü” söylemleriyle başlattığı ve Biden-Blinken ikilisinin sürdürdüğü Çin karşıtı söylemlerinin ABD içerisinde olumsuz yansımaları olabileceğini göstermektedir.

Çin Diplomasisi Hız Kesmiyor: İttifaklar Örgüsü

Alaska’daki görüşmelerin zamanlaması da, ikili ilişkilerdeki gerilimin nedenine dair ipucu vermektedir. Nitekim ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken ve Savunma Bakanı Lloyd Austin’in Güney Kore ve Japonya ziyaretleri sonrasında Çin ile Alaska görüşmeleri gerçekleştirilmiştir. Alaska görüşmelerinden sonra ise, 23 Mart’ta Çin Dışişleri Bakanı ile Rusya Dışişleri Bakanı biraraya gelmiş ve toplantı sonrasında Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov tarafından Çin’in politikalarını destekleyen ve ABD’yi eleştiren açıklamalar yapılmıştır. Rusya’dan sonra 27 Mart’ta Tahran’a da ziyarette bulunan Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, İran ile uzun vadeli bir işbirliği anlaşmasına imza atmıştır. Bu anlaşma ile İran, Çin’in üst seviyede önem verdiği Kuşak ve Yol projesine dahil olabilir. Bu da, ABD karşısındaki İran-Çin-Rusya ittifakının giderek güç kazandığını göstermektedir.

Çin ile İran arasındaki diplomatik ilişkilerin kurulmasının 50. yılında imzalanan bu anlaşma ile, Çin’in İran’a 25 yıl içinde 400 milyar dolarlık yatırım yapması beklenmektedir. İran kamuoyunda da geniş yankı bulan anlaşmaya tepkiler gelmeye devam etmektedir. Genel olarak değerlendirildiğinde, Çin açısından daha büyük avantajlar sağlayan bu anlaşma, İran açısından da adeta ekonomik bir can simidi niteliği taşımaktadır. Kendisine uygulanan ambargolar nedeniyle son yıllarda iyice köşeye sıkışan İran için bu anlaşmanın finansman bacağı büyük önem taşımaktadır.

Erişim Adresi: https://www.indyturk.com/node/247931/t%C3%BCrkiyeden-sesler/%C3%A7in-iran%C4%B1-d%C3%BCnyan%C4%B1n-en-b%C3%BCy%C3%BCk-istihbarat-ve-casusluk-merkezlerinden-biri, (Erişim Tarihi: 2 Nisan 2021).

İddialara göre, bu anlaşma sayesinde, Çin, İran’ın güneydoğusunda yer alan bir liman şehri olan Çabahar’da büyük bir siber operasyon ve dinleme merkezi kuracak ve bu sayede İran’ı Ortadoğu için büyük bir casusluk merkezi haline getirebilecektir. Aynı zamanda Çin’dekine benzer bir ulusal internet altyapısı kurulması öngörülen İran’da, bu yolla iç casusluk faaliyetlerinin de kolayca takip edilebileceği öne sürülmektedir.[4] Bu anlamda, iddialar doğruysa, bu anlaşma, İran’daki rejimi güçlendiren ve Çin’i Ortadoğu siyasetine iyice dahil eden bir nitelik de taşımaktadır.

Sonuç

ABD ve Çin heyetleri arasında Alaska’da gerçekleşen görüşmelerin ikili ilişkilerdeki tansiyonu daha da arttıracağı daha ilk gün yapılan açıklamalardan belli olmuştur. Sonuç olarak, Çin konusunda Biden yönetiminin de Trump yönetiminden daha yumuşak bir söylem kullanmayacağı anlaşılmıştır. İç kamuoyunda Cumhuriyetçilerin de desteğini almak üzere hareket Biden, diğer taraftan da müttefiklerine hala güçlü bir ABD’nin Çin’in karşısında yer aldığı imajını güçlendirmiştir. Ancak Çin’in ABD ile görüşmeler sonrası Rusya ve İran Dışişleri Bakanları ile görüşmeler gerçekleştirmesi, “ABD karşıtı ittifak büyüyor mu?” iddialarını yeniden gündeme getirmiştir. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un özellikle Çin ve Rusya’nın BM nezdinde veto hakkı sahibi olduğunu hatırlatması, Çin’in uluslararası politik konumunu göstermek açısından önem taşımaktadır. Ayrıca bir süredir gündemde olan Çin-İran anlaşmasının imzalanarak yürürlüğe girmesi de, Biden yönetimine mesaj niteliğindedir. Çin-İran-Rusya arasında gerçek bir ittifaktan söz etmek zor olsa da, tarafların kendi çıkarları doğrultusunda ABD’nin kendilerine karşı uyguladığı politikaların etkisini bertaraf etmek adına bir tür işbirliği geliştirdikleri söylenebilir.

Dr. Gamze HELVACIKÖYLÜ

 

[1] https://tr.sputniknews.com/dunya/202103201044072903-abd-ile-cinli-yetkililerin-alaskadaki-gergin-gorusmeleri-sona-erdi/.

[2] https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-56452285.

[3] https://www.indyturk.com/node/333241/d%C3%BCnya/abd-%C3%A7in-aras%C4%B1nda-gergin-alaska-g%C3%B6r%C3%BC%C5%9Fmesi.

[4] https://www.indyturk.com/node/247931/t%C3%BCrkiyeden-sesler/%C3%A7in-iran%C4%B1-d%C3%BCnyan%C4%B1n-en-b%C3%BCy%C3%BCk-istihbarat-ve-casusluk-merkezlerinden-biri.

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.