Günümüzde, Çin Halk Cumhuriyeti (kısaca Çin), yeni bir küresel aktör olarak ve süpergüç adayı görülmektedir. Son yıllarda Amerika Birleşik Devletleri (kısaca ABD) ile olan ekonomik, askeri ve ticari çekişmeler neticesinde, günümüzde bu iki küresel gücün mücadelesi -özellikle Alaska görüşmeleri sonrası- “Yeni Soğuk Savaş” dönemi olarak adlandırılmaya başlanmıştır.
Joe Biden’ın Başkan seçilmesiyle birlikte, önceki Başkan Donald Trump’a kıyasla ABD dış politikasında Çin konusunda yöntem farklılığı başlamıştır. Donald Trump, Çin’e karşı daha sert politikalar, yaptırımlar ve söylemlerle ilerlerken, Biden dönemi, başlangıçta daha uzlaşmacı şekilde başlamıştır. Fakat ilerleyen günlerde, Joe Biden’ın Çin’e karşı tavırlarında sertlik politikasının devamı yönünde gelişmeler olmuştur. Bunun temel sebebinin ise, ABD’nin dünya ekonomisindeki liderlik pozisyonunu kaybetmemek olduğu görülmektedir.(1) ABD’nin yeni dönemde de en önemli rakibinin Çin olacağı açıklanan bazı belgelerde belirtilmiştir. Ancak 1945-1991 dönemindeki Soğuk Savaş’tan farklı olarak, ABD’nin bu seferki rakibinin Sovyetler Birliği’nden çok daha farklı bir ekonomik modeli ve sistemi vardır. Günümüzde, küresel sistemin güç odağı ekonomidir. Nitekim Çin’in son birkaç on yıldaki hızlı ekonomik yükselişi, onu dünyanın en önemli ekonomik gücü haline getirmiştir. Bu sayede, hem ülke içinde, hem de ülke dışında, Pekin, ciddi pozisyonlar elde etmiştir. Son yıllarda geliştirilen Yeni İpek Yolu Projesi veya Kuşak-Yol Projesi de, Çin’in günümüzdeki en önemli ekonomik hamlesidir. Bu proje sayesinde, Çin, merkez güç olarak çevre ülkelerle hem siyasal, hem de ticari ilişkiler geliştirerek “Orta Dünyanın Merkezi” konumuna dönmeye çalışmaktadır. Bu yol ile birlikte, Avrupa, Asya ve Afrika’yı kendisine yönlendirmeyi ve dünya ticaretini geliştirmeyi planlamaktadır.
Çin, ekonomik büyüme olarak son yıllarda ABD’den daha iyi bir pozisyonda bulunmaktadır. Fakat askeri anlamda, ABD, hâlâ açık farkla dünyanın en önemli gücüdür. Bu nedenle, Çin meseleleri barışçıl yollarla çözmeyi tercih etmekte, ABD ise askeri-güvenlik politikalarını ön plana almak istemektedir. Peki, bu iki önemli gücün arasındaki gerginlik ve anlaşmazlıklar bir sıcak çatışma olasılığına dönüşme riski taşımakta mıdır? Bu soruya kesin bir yanıt verme ihtimalimiz henüz bulunmamaktadır. Fakat şurası açıktır ki, Çin’in ABD veya diğer ülkelerle ile sıcak çatışmaya girme gibi bir düşüncesi yoktur.(2) Zira Çin, gücünü askeri değil, ekonomik olarak hissettirmeye çalışmaktadır. Bu bağlamda, savaş ve sıcak çatışma riski Çin’den gelmemektedir ve gelmeyecektir.
Kaynak: Dünya Bankası(3)
Çin, Sovyetler Birliği’nden farklı olarak, yatırımları ticari olarak gerçekleştirmektedir. Gücünün odağı ekonomisidir. ABD’nin “Yeni Soğuk Savaş” dönemindeki başlıca rakibi, azılı rakibinden farklı enstrümanlarla (ekonomik anlaşmalar, krediler-hibeler vs.) hareket etmektedir. Bundan dolayı, ABD, Çin’in iç sorunlarıyla onu alt etmeye çalışmaktadır. Uygur Türkleri (Doğu Türkistan Sorunu), Tayvan, Hong Kong vb. konularda, Washington, Çin’e karşıt söylem ve eylemlerde bulunmaktadır.(4) ABD, bu konuları Alaska görüşmelerinde de açıkça ifade etmiştir.(5) ABD’nin bu konularda açıkça Çin’in karşısında olduğu ve Çin’in Asya üzerinde kontrolü ekonomik olarak ele geçirmesine engel olmak maksadıyla bölge ülkeleriyle yeni stratejik işbirliklerine yöneleceği düşünülmektedir.(6) ABD’nin bu hamlelerine karşılık olarak, elbette Çin de farklı işbirliklerine yönelebilecektir.
Bu küresel rekabet, iki gücün dünyayı farklı şekilde algılamasından dolayı, küresel bir salgın (pandemi) olan Covid-19 ile mücadeleyi de yavaşlatmaktadır. Donald Trump’ın küresel salgının sorumlusu olarak gördüğü Çin’i suçlaması ile birlikte gerginleşen ilişkiler üzerine, Biden dönemi ile birlikte Çin karşıtı söylemler devam etmiştir. Biden’ın Çin’in yükselişini önlemek amacıyla geliştirdiği politikalar, bu iki gücün küresel salgın konusunda işbirliğinin önündeki en büyük engeldir. Her iki taraf da aslında küresel sorunlar için işbirliğinde istekli olmalarına karşın, Alaska görüşmeleri neticesinde geri adım atmak durumda kalınmıştır.(7) Joe Biden ve ABD’nin Çin’in yükselişini önlemek amacıyla bölge ülkeleriyle geliştireceği işbirlikleri, ilerleyen yıllarda ekonomik ve askeri konularda kendini gösterebilir. Bunun neticesinde, Çin de, kendi bölgesinde ABD hegemonyasını kırmak adına ekonomik ve siyasi yatırımlarına hız verebilir. Bunun dışında, Joe Biden’ın 31 Mart’ta açıkladığı yatırım paketi, senelerdir ihmal edilen ABD’nin altyapı dönüşümünü gerçekleştirmek vaatleriyle, bir anlamda Çin ile küresel ekonomik liderlik mücadelesindeki ciddiyetini de göstermektedir.(8)
Son yıllarda ABD’nin geliştirmeye çalıştığı politikalar, küresel ekonomik sistemin merkezinin Asya-Pasifik bölgesine ve Çin’e doğru kaymasının önlenmesi adına yeni bir “Soğuk Savaş” dönemine geçişin sinyalleri olarak da görülebilir. Zira Çin, ekonomik gücü ile elde etmiş olduğu siyasi kazanımlar neticesinde, son yıllarda dünyanın en önemli siyasi aktörlerinden birisi haline gelmiştir. Bunun akabinde ise, her iki ülke tarafından da geliştirilen ittifaklar ve stratejik ortaklıklar yeni mücadelelere sahne olabilir. Nitekim Alaska görüşmeler, bize göstermiştir ki; önümüzdeki yıllarda Doğu-Batı çatışması daha da hissedilir olacaktır. Ülkeler, buna göre pozisyon alıp, buna göre hareket edeceklerdir. Örneğin, Almanya’nın ABD’nin karşı çıkmasına rağmen Rusya ile “Kuzey Akım 2” projesine onay vermesi ve Çin ile AB’nin ekonomik anlaşmasına arka çıkması, bunun göstergelerinden birkaçıdır.(9) Çin’in Ortadoğu’da giderek artan ölçüde siyasi ve ticari ilişkiler kurması ise, bu iki küresel güç arasında geçecek rekabetin farklı sahalara da yayılmasına neden olmuştur. Çin’in Avrupa ülkeleri ile olan derin ekonomik ilişkileri, bundan sonraki süreçte Ortadoğu ve Afrika merkezli olarak da gerçekleşecektir.(10) Bunun adımları, Çin’in İran ile yaptığı tarihi antlaşma ve Çin’in geliştirdiği ve küresel nitelikteki Yeni İpek Yolu projesi ile de somut olarak görülmektedir.
Çin, kendisini dünyanın merkezi olarak görmektedir. Bu yüzden, tarihi İpek Yolu’nu canlandırmak için bölgedeki ülkelerle çeşitli anlaşmalar yapmaktadır. Çin, günümüzde ekonomik bir süpergüçtür. Pekin, küresel ekonomik gücün merkezini tekrar Orta Krallık’ın merkezi olan Çin’e ve Asya’ya kaydırma düşüncesi içerisindedir. Kültürel birikimler, tarihi anlayış, medeniyet, ulus/aile bilinci ve kendi dünya görüşleri ile hareket etmektedir. Bu da, Çin’i farklı bir güç olarak karşımıza çıkarmaktadır. Bu sebeple, Çin, Batı’nın normlarının karşısındadır. ABD ile yaşamakta olduğu çatışma, her ikisinin birbirinden farklı iki medeniyeti temsil etmesinden gelmektedir.
ABD ise, ekonomik olarak Çin’in gerisinde kalmamak adına, geliştirmekte olduğu politikaları sadece sert güçle sınırlamamalı ve yumuşak güç (soft power) politikalarına ağırlık vermelidir. Günümüzde, devletler, zorunda olmadıkça birbirleriyle sıcak çatışmaya girmemektedirler. Bu sebeple, Çin ile ABD’nin de birbirileriyle sıcak çatışmaya girme olasılığı düşüktür. Zaten her iki güç de böyle bir durumu -ABD’deki şahinler hariç- istememektedir. Ancak bazı uzmanlara göre, ABD ile Çin’in yakın gelecekte birbirlerine karşı bir silahlanma yarışına girme olasılıkları düşük görünmemektedir.
Her iki gücün birbirleriyle olan ticaretleri ise derindir. 2019 yılında, ABD, Çin ile mal ve hizmet ticaretinde yaklaşık olarak 634,8 milyar dolarlık bir düzey yakalamıştır. İhracat 163 milyar dolar, ithalat ise 471.8 milyar dolardır.(11) ABD’nin hem ihracat, hem de ithalatında, Çin, en büyük üçüncü ülke olmuştur. Bunun neticesinde, her iki ülke ekonomik ve ticari olarak birbirlerine bağımlıyken, sıcak çatışmaya girme ihtimalleri düşüktür. Bunun yerine, günümüzde ekonomik yaptırımlar ve ambargolar silahlı çatışmanın önüne geçmektedir. Bu sebeple, her iki tarafın da bu rekabeti ekonomi üzerinden yürütme ihtimali, -benim düşünceme göre- sıcak çatışma ihtimaline kıyasla daha yüksektir.
Son olarak, her iki devletin de gücün merkezinde olma ve dünya siyasetine yön verme isteği neticesinde, son yıllarda artarak gelen rekabetleri önümüzdeki yıllarda daha da sert geçecek gibi görünmektedir. Fakat bu, bizce bir medeniyetler çatışması değil, bir medeniyetler rekabeti olacaktır.(12) Küresel sistemin de, bu iki güç arasındaki artan rekabet nedeniyle bir değişikliğe gitme ihtimali düşük görülmemektedir. Çin’in son zamanlarda dış politikadaki argümanları ve söylemlerinin değişikliğe gitmesi, gücünü diğer ülkelere hissettirme güdüsünden kaynaklanıyor olabilir. Çin’in ABD’nin yerini alabileceğini kanıtlama arzusu nedeniyle dış politikadaki hareket tarzında bazı değişiklikler yaşanmış olabilir. Özellikle kendisine karşı son dönemde geliştirilen eleştirel argümanlar ve daha sert politikalar neticesinde, Pekin de sesini artık daha üst perdeden vermektedir. ABD ile girdiği bu rekabet neticesinde, Çin, geleneksel dış politika tarzından sapabilir. Bunun neticesinde ise, bu rekabet, giderek daha çatışmacı bir hâl alabilir. Bu nedenle, bizim tavsiyemiz, her iki devletin küresel sorunlar (terörle mücadele, çevre sorunları, küresel pandemiler, Kuzey Kore, dünya ticaretinin desteklenmesi vs.) karşısında birlikte hareket etmeleri ve dünyada, diğer ülkeleri de destekleyerek, iyi bir düzen kurmaya çalışmalarıdır.
Murat ÇİÇEK
KAYNAKÇA
1. Robert Ford, “Biden ve ‘adım adım’ Çin Politikası”, Independent Türkçe, https://www.indyturk.com/node/290946/d%C3%BCnyadan-sesler/biden-ve-ad%C4%B1m-ad%C4%B1m-%C3%A7in-politikas%C4%B1, 04.04.2021.
2. Yan Liang, “Biden on China: Decoupling or competitive re-coupling?”, Eastasiaforum, https://www.eastasiaforum.org/2021/02/19/biden-on-china-decoupling-or-competitive-re-coupling/, 04.04.2021.
3. Dünya Bankası, “GDP (Gayri Safi Yurt İçi Hasıla)”, https://databank.worldbank.org/indicator/NY.GDP.MKTP.KD.ZG/1ff4a498/Popular-Indicators, 04.04.2021.
4. China Briefing, “US – China Relations in the Biden-Era: A Timeline”, https://www.china-briefing.com/news/us-china-relations-in-the-biden-era-a-timeline/, 05.04.2021.
5. BBC Türkçe, “Alaska’daki Görüşmelerde ABD ve Çin Heyeti Arasında Atışma”, https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-56452285, 04.04.2021.
6. The Economic Times, “Joe Biden Brings No Reelief to Tensions Between US and China”, https://economictimes.indiatimes.com/news/defence/joe-biden-brings-no-relief-to-tensions-between-us-and-china/articleshow/81306319.cms?from=mdr, 06.04.2021.
7. BBC News, “US – China Relations: Details Released of Biden’s First Call wtih Xi”, https://www.bbc.com/news/world-56021205, 05.04.2021.
8. David P. Goldman, “Biden $2.3 Trillion Boondoggle No Challenge to China”, Asia Times, https://asiatimes.com/2021/04/biden-2-3-tn-boondoggle-is-no-challenge-to-china/, 07.04.2021.
9. DW Türkçe, “Almanya’dan ABD’ye: Enerji Politikamızı Kendimiz Belirleriz”, https://www.dw.com/tr/almanyadan-abdye-enerji-politikam%C4%B1z%C4%B1-kendimiz-belirleriz/a-54204273, 06.04.2021.
10. Jonathan Gorvett, “China Rising Across the Middle East”, Asia Times, https://asiatimes.com/2021/04/china-rising-across-the-middle-east/, 07.04.2021.
11. Office of the United States Trade Representative, “US – China Trade Facts”, https://ustr.gov/countries-regions/china-mongolia-taiwan/peoples-republic-china#:~:text=U.S.%20goods%20and%20services%20trade,was%20%24308.8%20billion%20in%202019, 06.04.2021.
12. Frank Chen, “China’s Wolf Warrior Envoys Snarl and Bite at the West”, Asia Times, https://asiatimes.com/2021/04/chinas-wolf-warrior-envoys-snarl-and-bite-at-the-west/, 07.04.2021.