İYİ PARTİ VE ‘MERKEZ SAĞ’IN İNŞASI

upa-admin 05 Mart 2023 905 Okunma 0
İYİ PARTİ VE ‘MERKEZ SAĞ’IN İNŞASI

3 Mart 2023’ten beri, kamuoyunda, Şubat 2022’den bu yana devam eden ve “6’lı masa” (altılı masa) olarak değerlendirilen muhalefet blokunun kırılması tartışılıyor. Malum, 3 Mart’ta, yani 6’lı masanın son toplantısından bir gün sonra, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı için “ortak aday” gösterilmesine tepki gösterip, kendi deyimiyle “alışılmış yenilgiler” zemininde bir iş birliği yapmayacaklarını, akabinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ya da Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı toplantıda önerdiklerini ve ortak aday konusunda anket yapılmasını teklif ettiklerini, ancak diğer 5 parti lideri tarafından reddedildiklerini açıkladı. Çok ağır ifadelerin de yer aldığı açıklama, bir anda siyasal gündemi kapladı, önceleri 6’lı masanın yeniden bir araya gelip gelmeyeceği konuşulurken, 4 Mart 2023’te, yani son toplantıdan 2 gün, Akşener’in açıklamasının ertesi günü, “5’li masa” olarak toplanıldı. Akşener’in davet edilmediği 5’li masa, önceden Akşener’in de imza attığı ve 6 Mart toplantısında adayı resmen açıklayacaklarını bildiren yazıyı deklare etti. 4 Mart’ta, gün boyunca, İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlarının İYİ Parti Genel Merkezi dışında Akşener’le görüşecekleri iddia edilse de, İYİ Parti ne kendilerinden, ne de Belediye Başkanlarından böyle bir talep olmadığını beyan etti. Üstelik, 4 Mart’ta, 6 Mart günü aday açıklama toplantısı duyurusunun olduğu gün, Akşener’in 6 Mart toplantısına katılmayacağı Genel Başkan Vekili Musavat Dervişoğlu tarafından resmen ortaya koyuldu. Böylece, İYİ Parti’nin deyimiyle, 4 Mart’ta davet edilmedikleri toplantıya gitmediler, 6 Mart’ta ise sözleştikleri toplantıya gitmeyeceklerini ilan ettiler.

Baş döndürücü siyasal gelişmeleri yinelememizin nedeni, İyi Parti-5’li masa arasındaki gerginliğini öncelikle bilinen kulis bilgileriyle anımsatmak, öte yandan konunun bir yıllık ya da birkaç günlük bir tartışmayla açıklanamayacağını vurgulamaktır. İYİ Parti, MHP’de Meral Akşener’le birlikte hareket eden siyasiler ve etkiledikleri tabanla kuruldu. Öncelikle MHP içerisinde parti-içi muhalefet başlığında gözüken hareket, 2017 Nisan referandumunda, Cumhurbaşkanlığı sistemine karşı “hayır” kampanyasında evrildi. Parti, 2017 Ekim’inde kurulsa da, Akşener ve arkadaşları “hayır” propagandasında etkili olarak yer aldılar. Öncelikle en büyük kuşku, ana parti MHP’den ayrılan bir hareketin başarılı olamayacağı üzerine idi. Halbuki, İYİ Parti, taban itibarıyla MHP’den ayrılanlarla birlikte, siyasete yeni atılanları da bünyesine aldı. Ülkücü hareketteki alternatif bir parti olmayacaklarını, köklerini unutmasalar da, siyasal merkeze yöneleceklerini hissettirdiler. Bu bağlamda, milliyetçi ve laik bir sentezi betimlerken, CHP’nin Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığında sol-liberal yönelimi ve çoğulculuk anlayışı çerçevesinde Milli Görüş’ten gelen ve HDP kökenli siyasetçilere yer vermesi yüzeyinde, İYİ Parti, ulusalcı-milliyetçi duyarlıklara sahip seçmen açısından da bir seçenek olarak değerlendirilmesi söz konusu oldu.

Bununla birlikte, 2018’de Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili erken genel seçimleri arefesi, seçimlere girmeme riskine karşı, CHP’li 15 milletvekilinin geçici olarak İYİ Parti’ye transfer edilmesi ve tekrar partilerine dönmeleri, özellikle AK Parti ve MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı’nca yoğun olarak eleştirildi, İYİ Parti açısından da, CHP tarafından resmen dillendirilmese de, rahatsız edici bir “diyet borcu” tartışmasını alevlendirdi. 2018’de, CHP’den Muharrem İnce, İYİ Parti’den ise Meral Akşener Cumhurbaşkanlığına aday gösterildi, milletvekili listelerinde ise ittifak yapıldı. CHP-İYİ Parti-Saadet Partisi-DP, ittifak şemsiyesinde seçime girdiler. DP Genel Başkanı Gültekin Uysal bizzat İYİ Parti listesinden seçilirken, ittifak bileşenleri, Millet İttifakı bünyesinde, kendi siyasal kimlikleriyle seçime girdiler. Bu seçimde istedikleri hedefe ulaşamadılar, ancak 2019 yerel seçimlerinde, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere, önemli Belediye Başkanlıklarını kazandılar. Böylece, İYİ Parti’nin özverisi ile bir bakıma diyet ödenmiş oldu ve ufukta muhalefete gerçek bir ihtimal olarak iktidar imkânı gözüktü. Ancak 2017 referandumu, 2018 Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimleri ve 2019 yerel seçimlerindeki birliktelik, 2023’te seçimi göremeden dağılma noktasına geldi.

İYİ Parti açısından en büyük sorun, Cumhur İttifakı’ndan kayacak olan “sağ” oyların nereye gideceği ve HDP’nin bugünkü CHP ile süren dirsek temasıdır. 2019 yerel seçimlerinde büyükşehirlerde Belediye Başkan adayı göstermeyen ve muhalefete gizli destek veren HDP, muhalefetin bu seçimdeki başarısını neredeyse tek başına sahiplenirken, İYİ Parti tavanı ve tabanındaki en büyük rahatsızlık, İYİ Parti’nin çabalarının görmezden gelinmesiydi. 2018’deki “4’lü ittifak”, Erdoğan’ın Başbakanlığını yapan Ahmet Davutoğlu’nun kurduğu Gelecek Partisi ve Erdoğan’ın Dışişleri Ekonomi ve Hazine Bakanı Ali Babacan’ın kurduğu Deva Partisi ile “6’lı masa” olmuştu. Fakat ittifak genişledikçe, bir yıldan beri süren görüşmelerde, farklı hesaplaşmalar ötelendi. 6’lı masa için en önemli içerik, kendi ifadeleriyle “güçlendirilmiş parlamenter sistem”e dönüş için bir birliktelik ortaya koymaktı. Düne kadar iktidar partisi safında Başbakan ve Bakan görevinde bulunanların da böyle bir konsensüs içinde bulunmaları etkileyici gözüküyordu. Ancak bu süreçte hedef de genişletildi; parlamenter sisteme dönülene kadar iki yıllık geçiş hükümeti olarak isimlendirilen süreçte görev yapacak olan Bakanların ve bürokratların seçim öncesinde belirlenmesi ve kamuoyuna ilan edilmesi, ortak bir hükümet programı oluşturulması, oy oranı ne olursa olsun 6 Genel Başkan’ın onayı olmadan seçilecek Cumhurbaşkanı’nın anayasaya rağmen karar almasının engellenmesi, özellikle Gelecek ve Deva partileri tarafından beyan edildi. CHP’nin HDP ile ilintili kimlik siyaseti varsayımlarına, Gelecek ve Deva’nın muhafazakâr Kürt seçmeni yakalamak adına “açılımlar”da bulunması eklendi. Neticede, konu, Babacan’ın anayasadaki “Türklük” kavramını kaldırma önerisine kadar akıl almaz boyutlara vardı. İYİ Parti, geldiği siyasal-toplumsal kökler itibarıyla, hem yetki paylaşımı, hem de kimlikçi arayışlara karşı dişini sıktı. Fakat Akşener’in liderliği de bu süreçteki sorunlara çare olamadı ve deyim yerindeyse, ittifaktaki stres, geçtiğimiz gün şiddetli bir enerji patlamasına dönüştü.

6 Şubat’ta, ülkemizi sarsan, on binlerce vatandaşımızın hayatını kaybettiği ve yüz binlerce insanımızın evsiz kaldığı deprem felaketi, aslında siyaseti de sarstı. Deprem bölgesindeki hizmetlerin yerine getirilip/getirilememesi polemikleri siyaseti yordu; iktidarın bu çerçevede yıprandığı tahminleri medya/sosyal medyada dillendirildi. Bu gerginliğin ardından, 13 Şubat’ta deprem gündeminden dolayı yapılamayan 6’lı masa, 2 Mart’ta nihayetinde “adayı belirlemek” için kuruldu. İYİ Parti’nin çıkışında, “sağ“dan gelen bir yapı olarak; AK Parti ve CHP’ye alternatif olma, daha merkezde sayılan bir ortak adayla meclisin aritmetiğini değiştirme ve sistemde geçiş sürecini “centilmence” sürdürecek bir Cumhurbaşkanı belirleme, ama bunlardan da ötede, parlamenter sisteme geçilen seçimlerde Cumhur İttifakı’ndan kayacak oyları toplayan, “merkez sağ“ı ve hatta parti sözcüsü Kürşad Zorlu’nun ifadesiyle “milli merkez”i yeniden inşa edecek bir aktöre dönüştürme gibi büyük bir strateji vardı. Bu da, Akşener’i ittifaka da ihtiyaç duymadan, “sağ“ın büyük partisi olarak Başbakan yapacaktı.

CHP’nin, 1961 seçimlerinden beri CHP ve sağ ikileminde % 35-% 65, % 30-% 70 gibi farklı seçimlerde yinelenen dengesiz siyasal tabloyu değiştirmek için, Milli Görüş’ün mirasçısı Saadet Partisi, eski DP ile aynı adı taşıyan ama gücünden çok uzak olan DP, eski AK Partili Başbakan ve Bakan’ın kurduğu yeni partiler ile ittifak yapması, ilginç bir deneme-yanılma zeminini bizlere gösteriyor. Masaya 2019 yerel seçimlerinin görünür görünmeyeni HDP de resmen ya da fiilen ortak olursa, bir de bunlara kendisini sosyalist kulvarda tanımlayan TİP ve Sol Parti de eklenirse, CHP’nin moderatörlüğünde, İslamcı-muhafazakar sağ ile etnikçi HDP ve sosyalist solun ilginç bir birlikteliği ortaya çıkacaktır.

İYİ Parti’nin masadan ayrılması ya da kaldırılması, 5’li masada, söylem bazında bir polemiği değil, rahatlamayı ortaya koyuyor gibi görülse de, İYİ Parti’nin CHP ile belediyelerdeki yerel koalisyonu nasıl etkilenecektir? İYİ Parti’ye verilen kadrolar HDP’ye verilip, HDP’nin 2019’da kısmen aldığı kadrolar çoğalacak mı, yoksa 2024’e kadar karşılıklı bir tahammül mü sergilenecektir? Bunları tahmin etmek zor gibi gözüküyor. Ancak İYİ Parti’nin, CHP’nin vesayetindeki bir masada CHP’nin ulaşamadığı ya da 2010’dan sonra uzaklaştığı kesimlere ulaşan bir ortak olmaktan çok, gelecekte merkez sağ ya da merkez oyları konsolide edecek bir siyaset inşasına girmesi, bundan sonra atılacak adımlarla, olumlu/olumsuz farklı bir bilançoya doğru yönelecektir.

Konuya sadece spekülatif tartışmalarla değil, yapısal değerlendirmelerle ve soğukkanlılıkla yaklaşmakla daha verimli bir çerçeve ortaya konacaktır. Siyaset, 2024 yerel seçimleri de düşünüldüğünde, daha hızlı gelişmeler sergileme, siyasal aktör ve partilerin yeniden konumlanması potansiyelini içinde barındırmaktadır.

Doç. Dr. Deniz TANSİ

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.