Giriş
Macaristan Başbakanı Viktor Orbán’ın Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) gerçekleştirdiği son ziyaret, iki ülke ilişkilerinde yeni bir dönemin başlangıcı olarak değerlendirilmektedir. Washington’da yapılan temaslarda, Orbán, ABD Başkanı Donald Trump ile bir araya gelmiş ve iki liderin görüşmesi enerji, ekonomi, güvenlik ve uluslararası diplomasi boyutlarıyla Avrupa siyasetinde geniş yankı uyandırmıştır. Bu ziyaretin zamanlaması, hem küresel sistemdeki yeniden yapılanma süreci, hem de Avrupa Birliği (AB) içindeki siyasi dengeler bakımından dikkat çekicidir. Özellikle Rusya-Ukrayna Savaşı’nın yarattığı bölgesel kırılmalar, enerji güvenliği tartışmaları ve Macaristan’ın Batı ittifakı içindeki özgün konumu, Orbán’ın Washington temaslarına stratejik bir anlam kazandırmıştır. Bu makalede, Orbán’ın ABD ziyaretinin içeriği, diplomatik ve ekonomik yansımaları ile Macaristan–ABD ilişkilerinde ortaya çıkan yeni eğilimler analiz edilecektir. Ayrıca bu temasların hem Avrupa Birliği iç politikaları, hem de küresel güç dengeleri açısından doğurabileceği sonuçlar tartışılacaktır.
Ziyaretin Arka Planı: Gerilimli Bir Dostluğun Anatomisi
Macaristan ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki ilişkiler, Soğuk Savaş sonrası dönemde dostane fakat dönemsel gerilimlerle şekillenmiştir. 1999 yılında NATO’ya katılan Macaristan, Batı güvenlik mimarisine dahil olsa da, 2010 sonrasında Viktor Orbán liderliğinde uygulamaya konulan “egemenlikçi” ve “ulusal çıkar öncelikli” dış politika anlayışı, ABD ve AB ile ilişkilerde zaman zaman sürtüşmelere neden olmuştur. Orbán yönetimi, Avrupa’daki liberal-demokratik değerler yerine “Hıristiyan Demokrat” ve “ulusal egemenlik” temelli bir sistem inşa etmeyi hedeflemiş; bu yaklaşım özellikle Barack Obama ve Joe Biden yönetimleri döneminde Washington tarafından sıkça eleştirilmiştir. ABD Dışişleri Bakanlığı, Macaristan’da basın özgürlüğü ve yargı bağımsızlığı konularında yaşanan gerilemeler nedeniyle çeşitli açıklamalar yapmıştır. Ayrıca, ABD’nin yolsuzluk gerekçesiyle Macaristan’daki bir Bakan hakkında yaptırım kararı alması, iki ülke arasındaki diplomatik tansiyonu artırmıştır. Bu bağlamda, söz konusu ziyaret yalnızca bir diplomatik temas değil, aynı zamanda ilişkilerdeki kırılmaları onarmaya dönük bir “stratejik yeniden yakınlaşma” çabası olarak görülmelidir.
Görüşmenin İçeriği ve Alınan Kararlar
a) Enerji Muafiyeti ve Ekonomik İş Birliği
Ziyaretin en önemli sonucu, ABD’nin Macaristan’a Rusya’dan petrol ve doğalgaz alımı konusunda bir yıllık yaptırım muafiyeti tanıması olmuştur. Bu karar, özellikle Macaristan’ın enerji güvenliği açısından yaşamsal bir anlam taşımaktadır. Avrupa Birliği’nin Rus enerji kaynaklarına yönelik ambargo politikalarına rağmen, Macaristan ekonomisinin yaklaşık yüzde 85’i Rus petrolüne bağımlıdır. Orbán, görüşme sonrasında yaptığı açıklamada, “Macar halkının ısınması ve sanayinin sürekliliği fiziksel gerçeklere bağlıdır; bizim denize çıkışımız yok, bu yüzden boru hattı gerçekliğini göz ardı edemeyiz” ifadelerini kullanmıştır.
Bu muafiyet karşılığında, Macaristan, ABD’den yaklaşık 600 milyon dolar tutarında sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) alımı yapmayı taahhüt etmiştir. Ayrıca, iki ülke arasında nükleer yakıt tedariki ve küçük modüler reaktör (SMR) teknolojisi konularında iş birliği protokolü imzalanmıştır. Böylece, ABD, Orta Avrupa enerji piyasasında Rusya’ya alternatif bir tedarikçi olarak konumlanmış; Macaristan ise enerji çeşitliliğini arttırma yönünde önemli bir adım atmıştır.
b) Finansal Kalkan Anlaşması
Ziyaretin ikinci önemli unsuru, “finansal kalkan” (financial shield) olarak adlandırılan yeni bir güvenlik-ekonomi anlaşması olmuştur. Reuters’in aktardığına göre, bu anlaşma kapsamında, ABD, Macaristan’ın bütçe dengesi ve finansal istikrarına yönelik dış baskılar veya AB kaynaklı fon kesintileri durumunda mali destek sağlamayı taahhüt etmiştir. Bu gelişme, Avrupa Birliği fonlarının dondurulmasından zarar gören Macaristan ekonomisi için bir tür “koruma mekanizması” niteliğindedir. Başbakan Orbán, anlaşmayı, “ülkemizin ekonomik bağımsızlığını garanti altına alan bir güvenlik şemsiyesi” olarak tanımlamıştır.
c) Diplomatik Söylem ve “Altın Çağ” Vurgusu
Orbán, Beyaz Saray görüşmesinin ardından yaptığı basın açıklamasında, “Macaristan–ABD ilişkileri eğer bir gün altın çağa ulaşmışsa, işte o gün bugündür” ifadelerini kullanmıştır. Bu açıklama, iki ülke arasındaki yakınlaşmanın yalnızca ekonomik değil, ideolojik bir yön taşıdığını da göstermektedir. Zira Donald Trump ve Viktor Orbán, uluslararası sistemde “milliyetçi-popülist” çizgide buluşan iki lider olarak görülmektedir. Orbán, daha önceki bir konuşmasında “Trump yönetimi, Macaristan’ın iç işlerine karışmayan ilk Amerikan yönetimidir” demiştir. Bu yönüyle ziyaret, iki liderin siyasi vizyonlarının uyumuna dayalı bir stratejik iş birliğinin temellerini atmıştır.
Ziyaretin Avrupa ve Küresel Yansımaları
Orbán’ın Washington ziyareti, Avrupa Birliği içinde farklı tepkilere neden olmuştur. Brüksel, Macaristan’ın ABD ile enerji ve finansal alanlarda bu denli yakınlaşmasını, “Avrupa dayanışmasını zayıflatabilecek” bir hamle olarak değerlendirmiştir. Özellikle Almanya ve Fransa, Macaristan’ın ABD’den aldığı enerji muafiyetinin AB yaptırım bütünlüğünü zedeleyebileceği yönünde açıklamalarda bulunmuştur.
Küresel düzeyde ise, bu ziyaret, ABD’nin Orta Avrupa politikasında yeni bir yönelim sinyali vermektedir. ABD yönetimi, Rusya’nın bölgede artan nüfuzuna karşı Macaristan gibi ülkeleri “denge unsuru” olarak görmektedir. Bu bağlamda Washington’un enerji ve finansal destek adımları, yalnızca ekonomik değil jeopolitik nitelikli bir karşı hamle olarak okunmalıdır. Diğer yandan, Çin’in Orta Avrupa’daki “17+1” girişimleri kapsamında Macaristan ile kurduğu ekonomik ilişkiler, ABD açısından rekabet unsuru taşımaktadır. Dolayısıyla, bu ziyaret, Washington’un Pekin karşısında Orta Avrupa’daki konumunu güçlendirme stratejisinin bir parçası olarak değerlendirilebilir.
Akademik Perspektiften Değerlendirme
Ziyaretin akademik önemi birkaç düzeyde ele alınabilir:
Enerji Jeopolitiği Açısından: Macaristan örneği, enerji arz güvenliği ile siyasi bağımsızlık arasındaki denge sorununu göstermektedir. Orbán yönetimi, enerji bağımlılığını azaltmak adına ABD ile yeni bir yönelim benimsemiş, ancak Rusya ile ilişkileri tamamen kesmemiştir. Bu ikili denge, “küçük devletlerin büyük güçler arasında çok yönlü dengeleme stratejisi” (multi-vector diplomacy) açısından incelenebilir bir model sunmaktadır.
Ekonomik Egemenlik Tartışması: “Finansal kalkan” mekanizması, ulusal egemenlik ile dışa bağımlılık arasındaki sınırın yeniden tanımlandığı bir örnek teşkil etmektedir. Bu durum, AB fonlarına alternatif finansal kaynaklar arayışının bir yansımasıdır.
Demokrasi ve Değerler Boyutu: ABD’nin Macaristan’a yönelik desteği, demokrasi ve hukuk devleti konularında Batı değerlerinin uygulanışında ortaya çıkan çifte standardı da tartışmaya açmıştır. Bu, Batı ittifakının “stratejik çıkarlar mı, değerler mi?” ikilemini yeniden gündeme taşımaktadır.
Sonuç: Yeni Bir Denge Arayışı
Macar Başbakanı Viktor Orbán’ın ABD ziyareti, Macaristan–ABD ilişkilerinde yalnızca geçici bir diplomatik temas değil, uzun vadeli bir stratejik ortaklığın ilk adımı olarak görülmelidir. Bu yakınlaşma, Orbán yönetiminin uluslararası sistemde “egemenlikçi” ve “dengeleyici” dış politika anlayışını güçlendirmektedir. Ancak bu iş birliğinin sürdürülebilirliği; Macaristan’ın AB ile ilişkilerini nasıl yöneteceğine, iç siyasette demokratik standartları ne ölçüde koruyacağına ve enerji politikalarını ne derece çeşitlendirebileceğine bağlıdır.
Orbán’ın ifadesiyle “Macaristan–ABD ilişkilerinde altın çağ” olarak nitelendirilen bu dönem, aslında Avrupa’da değişen güç dengelerinin ve ulus-devlet temelli dış politikaların yükselişinin somut bir örneğini oluşturmaktadır. Macaristan, küresel sistemde hem Batı ittifakının bir parçası olma, hem de kendi bağımsız yönünü belirleme arayışıyla yeni bir jeopolitik denge kurmaya çalışmaktadır. ABD ise, bu süreçte, Orta Avrupa’da Rusya ve Çin etkisini sınırlandırmak için Budapeşte ile yakın iş birliğini stratejik bir kaldıraç olarak kullanmaktadır.
Sonuç olarak, bu ziyaret yalnızca iki ülke arasındaki diplomatik ilişkileri güçlendirmekle kalmamış, aynı zamanda Avrupa siyasetinin geleceğine dair yeni bir “denge politikası” vizyonunun başlangıcını da temsil etmiştir.
Kapak fotoğrafı: https://www.hungarianconservative.com/articles/current/orban-trump-meeting-russian-oil-sanctions-exemption-us-hungary-partnership/
Oğuzhan MANİOĞLU
























































