DEMOKRASİ HERYERE YAYILIYOR, ÜZGÜRLÜK DEĞİL!

upa-admin 21 Mayıs 2013 2.396 Okunma 0
DEMOKRASİ HERYERE YAYILIYOR, ÜZGÜRLÜK DEĞİL!

Türkiye’nin Kürt açılımı ve demokratikleşmenin ülkenin her sinir ucuna ulaşmasını sağlayacak sürecin başlaması ile Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde düzenlenen menfur saldırının Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD ziyareti arifesine rastlaması oldukça manidardı. Nitekim Başbakan Erdoğan Washington’a giderken çantasında öncelikle Suriye’de süren iç savaşın ve Esad’ın akıbeti ile Orta Doğu’da cereyan eden etnik ve mezhepsel gerilim Türkiye topraklarına sıçramaması adına izlenmesi gereken politikanın istişaresi yer alıyordu.

Başbakan Erdoğan ve heyetinin daha önce hiçbir Türk liderin ağırlanmadığı şekilde en üst seviyede misafir edildiği ziyaretin en dikkat çeken noktalarından biri MIT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Türkiye-ABD resmi görüşmelerinde bir ilk yaşanarak masa da yerini almasıydı. Hakan Fidan’ın ABD heyetinde yer alması, sınır güvenliğinin Suriye’den sıçrayacak herhangi bir terör grubuna karşı korunması, bu konuda istihbarat paylaşımının sağlanması ve son olarak Reyhanlı’daki terör olayının hangi zafiyet neticesinde gerçekleştiği meselesi üzerinde görüşmelerde bulunulduğu şeklinde yorumlanabilir.

Erken Demokratlaştırma Girişimi Tiranlıkla Sonuçlanır.

Birleşmiş Milletler Raporlarına göre, Suriye’de ki ölü sayısı 80 bine yaklaşıp, mültecilerin sayısı ise 1,5 milyonu aşarken, Başkan Obama Suriye meselesinin nihai çözümü yönünde diplomatik ve askeri seçeneklerini kullanma hakkını saklı tuttuğunu söyledi. Türkiye tarafı ise artık Washington yönetiminin Suriye’deki kaosun sone ermesi ve Esad rejiminin devrilmesi için somut adımlar atması yönündeki isteğini net bir dille ifade etti. Fakat Orta Doğu politikası öncelikle İsrail’in güvenliği üzerine şekillenen ABD’nin Suriye’deki geçiş sürecinin Tel-Aviv’in menfaatleri doğrultusunda askeri müdahale yerine süreci biraz da kendi akışına bırakmak istiyor. Çünkü ABD ülkelerde tabansız ve erken demokratlaştırma girişiminin tiranlıkla sonuçlanacağının farkında.

ABD Bölgeye direk veya dolaylı Müdahil Olmak İstemiyor.

ABD’nin Irak politikası üzerine görüş bildiren ABD eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Brzezinski’nin bakış açısına göre, eğer Amerika istikrarlı bir Irak oluşturabilmek için bölgede kalmaya devam ederse, parçalanmış Irak’ın bir araya gelmesi imkansız olacaktır. Bu görüşten hareketle Obama’nın Suriye politikasını değerlendirecek olursak, Amerika bölgeye direk veya dolaylı da olsa müdahil olmakta isteksiz görünüyor.

Tüm bu gelişmeler ve yorumlar ışığında Rusya ise Akdeniz’deki 12 savaş gemisiyle Soğuk Savaş döneminden bu yana en büyük askeri gücünü bölgede hazır bekletiyor. Diğer taraftan ise Rus yetkililer Suriye üzerinde uygulanacak uçuşa yasak bölge ve insanı yardım koridoru gibi hamlelerin ülkenin tıpkı Libya’da yaşandığı gibi dış müdahaleye müsait hale geleceğini iddia ediyor. Rusya, Suriye’nin geleceği için düzenlenecek uluslararası konferansa Esad yönetiminden de katılımın sağlanması ve Esad ile muhaliflerin anlaşarak geçişin sağlanmasını istiyor. Keza İran ve Çin’in de Esad’ın yok edilerek Suriye’nin parçalanmasını seyretmeye hiç niyetleri yok.

Washington Suriye’nin yeni dış politika anlayışında İsrail ile barışın tesis edilmesini isterken bunun Suriyeliler ile İranlılar arasında ki bağın gevşemesine zemin hazırlayacağı fikrinde. Böylece Lübnan’da da iyimser havanın oluşma ihtimali de artıyor.

ABD hegemonik bir güç olarak demokrasiyi savunabilir, özendirebilir fakat aynı zamanda tehditte edebilir. Dolayısıyla kendisine yeni bir özgeçmiş verme şansı olmayan Suriye geleceğini değiştirmek adına ne yapmalı?

Haftanın Sözü: “Büyük bir devletle ittifak yapmak, kaplanla aynı yatağa girmek gibidir.” – İsmet İnönü

Furkan KAYA

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.