SURİYE: “KIRMIZI ÇİZGİLER SAVAŞI”…

upa-admin 10 Eylül 2013 2.096 Okunma 0
SURİYE: “KIRMIZI ÇİZGİLER SAVAŞI”…

Başkan Obama topu Kongre’ye atarak üzerindeki baskı ve sorumluluğu kısmen azaltmış durumda. Fakat bu, ABD’nin Suriye’ye yönelik sınırlı operasyonu gerçekleştirmeyeceği anlamına gelmiyor. Çünkü, izlediği politika ve çizdiği kırmızı hat, kendisini böyle bir operasyona “sınırlı” da olsa mahkum etmiş durumda. Suriye’yi kısmen de olsa cezalandırmadığı takdirde “caydırıcılık” gücünün, “kararlılığının” ve “prestijinin” sorgulanacağına inanıyor.

Bu ise, ABD açısından hegemon güç statüsünün sarsılması demek. Nitekim, Beyaz Saray’dan yapılan açıklamalar bu adımın atılmadığı takdirde Kuzey Kore, İran ve Hizbullah’ı daha da cesaretlendireceği yönünde. Dolayısıyla, Suriye üzerinden bir mesaj verme kaygısı ön planda.

Obama’nın yaptığı Kongre hamlesi ise, “taşın altına hep birlikte elimizi koyalım” şeklinde. Ne de olsa, içeriye karşı bir takım sorumlulukları var ve yapacağı her hata Cumhuriyetçileri Beyaz Saray’a daha yaklaştıracaktır. Burada göz ardı edilmemesi gereken bir diğer husus, Obama’nın üzerindeki baskılar karşısında eskisi gibi dirençli ol(a)mamasıdır.

Şimdi onu böylesi bir karara iten nedenlere ve süreçte ne tür sonuçlara yol açacağına bakalım.

Obama’ya “İngiliz çalımı”…

İngiltere’nin ortak operasyonda yer almayacağını açıklaması, Obama’nın kararında etkili olmuşa benziyor. İngiltere’nin tereddüdü, ABD’nin uluslararası arenada elini siyaseten zayıflattığı gibi, kendi kamuoyunda da zor duruma sokacak gibi. Bu karar, şimdiden olası operasyonun “meşruiyeti”nde önemli soru işaretlerine yol açmış durumda. Dolayısıyla, Obama böyle bir siyasi riski tek başına üstlenmek istemiyor görünüyor.

İngiltere’nin kararında şu hususların etkili olduğu anlaşılıyor: 1. Irak Savaşı’nda kamuoyuna söylenen “kimyasal yalanı” ve bundan dolayı temkinli olma zorunluluğu; 2. “Yeni Suriye” sürecinde ABD ile mutabakatın tama sağlanamaması ve arka planda “İsrail faktörü”; 3. Suriye krizinin Libya’dan farklı bir boyut almaya başlaması; 4. Esad’a verilen destek; 5. Bunun meydana getirdiği “caydırıcı etki” ve yeni bir batak olasılığı.

Dolayısıyla araya başka kırmızı çizgiler giriyor ki, bunlar İngiltere başta olmak üzere Batılı ülkelerin önemli bir kısmını sınırlı bir operasyon için bile tereddüde itiyor. Bu operasyonun radikal bir sonuç vermeyeceği gibi, aleyhlerine bir “derinleşme” ve “genişleme” eğilimi taşıyor olması da göz ardı edilmiyor.

Rusya’nın kırmızı çizgisi…

Rusya, oldukça kontrollü bir kriz politikası izliyor. Elindeki enstrümanları etkin şekilde kullanan Moskova BM Güvenlik Konseyi’ndeki duruşu, alanda Suriye’ye ve destekçilerine sağladığı çok boyutlu destek ile ön plana çıkıyor. Rusya’nın kırmızı çizgisi her ne kadar Suriye gibi görünse de, bu bir yanılsama. Esas kırmızı çizgisi, bir beka meselesi olarak gördüğü İran’ın Suriye üzerinden desteklenmesi. Nitekim Rusya, İran’a yönelik saldırıyı bir dünya savaşı nedeni olarak nitelendiriyor. Bu açıklamanın, İran’ın Suriye’yi kırmızı çizgisi olarak ilan etmesinin ardından gelmesi de dikkat çekici. Bu husus, akıllara doğrudan doğruya bir zincirleme savaş olasılığını getiriyor ki, işte bu Batı açısından dikkate alınan kritik bir kırmızı çizgi olarak karşımıza çıkıyor.

Çin: “Örtülü kırmızı çizgiler”…

Pekin’in klasik kriz siyaseti burada da kendisini hissettiriyor. Ön plana çıkmadan, arka planda her türlü desteği sağlayan Çin, ABD ile örtülü, vekaleten bir savaş yürütüyor. Bu bağlamda İran, Çin’in önceliğini oluşturmakla beraber, ABD’nin sorunlar yumağına dolanması tercih nedeni. Ne de olsa nihai hedefin kendisi olduğunun farkında. Dolayısıyla, ABD’ye karşı bir hat değil, satıh stratejisi uyguluyor. Bu da Suriye’ye ve “Direnç Cephesi”ne destek demek.

İran: Kırmızı çizgi savaşlarındaki “merkez ülke”…

“Yeni Ortadoğu” sürecinde nihai hedefin İran olduğu aşikâr. İran, Suriye’yi bir beka meselesi olarak görüyor. Suriye’yi kaybettiğinde Hizbullah ve diğer gruplarla birlikte Lübnan ve Irak’ı da kaybedeceğinin farkında. Bu kayıplar, sonrası İran’a yönelik askeri operasyon daha da kolaylaşacaktır. Bundan dolayı Suriye’ye yönelik askeri bir müdahaleyi kendisine açılmış savaş ilanı olarak kabul ediyor. Nitekim, ABD’nin operasyon açıklaması sonrası Pekin ve Moskova’ya verdiği kararlılık mesajı, bütün imkanlarını seferber edeceğini söylemesi bu açıdan önemli. Bu da, Suriye savaşının önce bölgesel akabinde küresel mahiyette bir savaşa sürüklenme olasılığı demek.

Evet, burada Batı’ya kıyasla “Direnç Cephesi”nin ortaya koyduğu “kararlılık”, “tutarlılık” “caydırıcılık” ve “yekparelik” dikkatlerden kaçmıyor. İşte, Obama’yı ve diğerlerini düşündüren de bu husus. Çünkü, Suriye bu “kırmızı çizgiler” yüzünden fazlasıyla ucu açık bir savaşa gebe…

Doç. Dr. Mehmet Seyfettin EROL/USGAM Başkanı

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.