BİR İDAMIN ARKA PLANI: ABDÜLKADİR MOLLA NEDEN ÖLDÜRÜLDÜ?

upa-admin 15 Aralık 2013 2.320 Okunma 0
BİR İDAMIN ARKA PLANI: ABDÜLKADİR MOLLA NEDEN ÖLDÜRÜLDÜ?

Dünyanın en fakir ülkelerinden biri olan ve Hindistan ile Pakistan arasındaki siyasal rekabetin/anlaşmazlığın yansımasını bulduğu bir ülke olarak bilinen Bangladeş, bugün bir kez daha gerginliğe eklemlenmiş durumdadır. Doğu Pakistan olarak da bilinen Bangladeş, kanlı bir iç savaş sonucunda 1971 yılında Pakistan’dan ayrılmış ve bağımsızlığını elde etmiştir. Bağımsızlık mücadelesi esnasında ve sonrasında ülke içerisinde yaşanan toplumsal gerginlik ve kutuplaşma ise, 1971 yılından bugüne değin, bu kalabalık ve fakir ülkenin siyasetine egemen olmuştur. Askeri darbeler, geçiş yönetimleri, olağanüstü hal uygulamaları ve belli aktörlerin/ailelerin vesayetinde kalmış olan Bangladeş, toplumsal ayrım çizgilerinden beslenen siyasal gerginlikten bir türlü kurtulamamaktadır. Cemaat-i İslami Partisi’nin genel sekreter yardımcısı Abdülkadir Molla’nın idamını da, ülkenin içerisinde bulunduğu toplumsal/siyasal kutuplaşma bağlamında anlamlandırmak gerekir.

Mevcut konjonktürde, Bangladeş’te iki büyük siyasal akımın mücadele içerisinde olduğu söylenebilir. Bunlardan birincisi, iktidarda bulunan ve Başbakanlık koltuğunda oturan Şeyh Hasina Vecid’in liderliğini yaptığı “Büyük Koalisyon”dur. Bu koalisyonun en önemli parçası ise, Bangladeş’in Pakistan’a karşı yürüttüğü bağımsızlık mücadelesinin en önemli yürütücüsü olan Avami Ligi’dir. Bangladeş’in ilk devlet başkanı olan ve 1975’te bir askeri darbe sonucu devrilerek öldürülen Mucibur Rahman’ın kızı olarak bilinen Şeyh Hasina Vecid, başbakanlığın yanı sıra, 1981 yılından bu yana, Avami Ligi’nin liderliğini de yürütmektedir. Avami Ligi’nin önderliğinde teşkilatlanmış olan ve 2008 yılında iktidara gelen Büyük Koalisyon’un üzerinde uzlaşıya vardığı birleştirici unsurlar ise Bengal milliyetçiliği, sosyalizme dayalı ekonomik program ve sekülerizmdir. Avami Ligi’nin yanı sıra, eski bir asker olan ve 1982 yılında gerçekleştirdiği darbe ile iktidarı ele geçirmiş Hüseyin Muhammed İrşad tarafından 1986 yılında kurulmuş Jatiya (İrşad) Partisi de iktidar koalisyonunun içerisinde yer almaktadır. Jatiya (İrşad) Partisi, milliyetçi ve otoriter bir siyasal anlayışa yaslanmaktadır. Jatiya’nın yanı sıra Jatiyo Samajtantrik Dal (Bengal Nasyonal Sosyalist Partisi) de Avami Ligi’nin önderliğindeki koalisyonun önemli parçalarından biridir. Adından da anlaşılabileceği gibi, bu parti de milliyetçilik ve sosyalizmin otoriter yönetim kalıpları çerçevesinde işlerliğe kavuşturulmasını arzulayan bir harekettir. Büyük koalisyonun bir diğer destekçisi ise, Bangladeş’li komünistler tarafından kurulmuş olan İşçi Partisi’dir. Şeyh Hasina’nın önderliğinde buluşan bu partilerin en önemli özelliği, siyasal İslam’ı reddetmeleri, seküler eksende düşünülmüş bir Bengal milliyetçiliğine yaslanmaları ve Hindistan ile geliştirdikleri iyi ilişkilerden hareketle esinlendikleri sosyalizmi benimsemiş olmalarıdır. Pakistan’a karşı yürütülen bağımsızlık mücadelesinin en önemli parçası olan Avami Ligi’nin önderliğinde buluşan bu koalisyon, Pakistan’ın, Bangladeş’teki siyasal etkinliğine karşı çıkmakta ve ülke içerisindeki siyasal İslamcıları ya da İslam’ı söylem bazında kullanan Bengal milliyetçilerini, Pakistan’ın işbirlikçisi olarak görmektedir. Bangladeş’i Hindistan’a yakınlaştıran ve bu ülke ile ekonomik, teknolojik ve siyasal anlamda işbirliğinin geliştirilmesini arzulayan Avami Ligi ve Şeyh Hasina, kendisini ülke içerisindeki Hindu azınlığın da koruyucusu olarak görmektedir. Bu çerçevede, Bangladeş’li Hinduların ve çeşitli etnik ve dini kökenlerden gelen azınlıkların oyları da genellikle Avami Ligi’ne ya da Büyük Koalisyon içerisindeki diğer partilere gitmektedir.

Bangladeş’te bugün itibarıyla muhalefette yer alan ve liderliğini Bangladeş Milliyetçi Partisi (BNP)’nin yaptığı siyasal koalisyon ise irili ufaklı 18 partiden oluştuğu için 18 Parti Koalisyonu adını taşımaktadır. Nisan 2012’de oluşturulmuş olan bu koalisyonun liderliğini Bangladeş Milliyetçi Partisi’nin de lideri ve ülkenin eski devlet başkanlarından Ziya-ur Rahman’ın eşi olan Begüm Halid Ziya yapmaktadır. Bangladeş Milliyetçi Partisi, 1978’de kurulmuştur. Avami Ligi ile birlikte ülkenin en büyük iki partisinden biri olan bu parti, en sonuncusu 2001-2006 yılları arasında olmak üzere 3 iktidar döneminde Bangladeş’i yönetmiştir. Bangladeş Milliyetçi Partisi de Avami Ligi gibi milliyetçi bir tabana hitap etmektedir. Ne var ki, bu partinin milliyetçiliği İslam’ı dışlamaz ve milliyetçi-muhafazakar bir söylem çerçevesinde betimlenir. Bu bağlamda, seküler bir hareket olmaktan öte, İslam’a yaslanan bir ideolojik duruş tercih edilmektedir. Liberal bir ekonomi politikasından yana olan Bangladeş Milliyetçi Partisi, liderliğini yaptığı 18 Parti Koalisyonu’nu da kendi anlayışına yakın ya da paralel partilerden oluşturmuştur. 18 Parti Koalisyonu’nun temel hedefi; grevler, sokak gösterileri ve sivil itaatsizlik girişimleri ile Şeyh Hasina hükümetini devirmek ve Bangladeş’i Hindistan’dan uzaklaştırarak, Pakistan’a yakınlaştırabilmektir. 18 Parti Koalisyonu, esasen, Bangladeş’in Pakistan’dan ayrılmasını istemeyen ve ülkenin özellikle dış politika uygulamaları açısından Pakistan ile birlikte hareket etmesini arzulayan siyasal aktörlerden oluşmaktadır. Zaten Bangladeş Milliyetçi Partisi’nin savunduğu milliyetçilik de Bengal milliyetçiliği değil, İslam ortaklığına dayalı bütüncül bir Pakistan-Bangladeş ittifakı çerçevesinde betimlenebilir. Geçtiğimiz günlerde idam edilen Abdülkadir Molla’nın genel sekreter yardımcılığını yaptığı Cemaat-i İslami Partisi de, İslam’ı referans olarak alan ve Pakistan ile Bangladeş’in İslam Şeriatı çerçevesinde birlikte yönetilmesini savunan anlayışı ile Bangladeş Milliyetçi Partisi’nin kurguladığı siyasal koalisyonun içerisinde yer almaktadır.

Görüldüğü üzere, Bangladeş toplumu/siyaseti ciddi bir kutuplaşmaya eklemlenmiş durumdadır. Bu kutuplaşma ve anlaşmazlık, ülkenin bağımsızlığını ilan ettiği tarihten bu yana devam etmektedir. Abdülkadir Molla’nın içerisinde bulunduğu Cemaat-i İslami, Bangladeş’in bağımsızlığına karşı çıkan ve Avami Ligi’nin önderliğinde kurgulanan bağımsızlık hareketini bastırabilmek için Pakistan Ordusu ile birlikte hareket eden bir siyasal hareket olarak bilinmektedir. Hatta Abdülkadir Molla’nın da içerisinde bulunduğu Cemaat-i İslami üyelerinin, Bengal milliyetçileri, Hindular başta olmak üzere Bangladeş’in bağımsızlığına destek veren etnik/dini azınlıklar ve bağımsızlık destekçisi toplumsal elitlere karşı düzenlenen toplu katliam, suikast ve zorunlu göç gibi eylemleri Pakistan Ordusu ile birlikte planlayan ve hayata geçiren isimler oldukları iddia edilmektedir. El Bedir ve Razakar gibi milis grupları eliyle bağımsızlık yanlılarına karşı mücadele veren Cemaat-i İslami mensupları, Pakistan Ordusu tarafından kurulmuş olan ve bağımsızlık istencini bastırmayı hedefleyen Doğu Pakistan Merkezi Barış Komitesi (Shanti Komitesi)’nin de önderliğini yapmışlardır. Öyle ki, Cemaat-i İslami’nin lideri Ghulam Azam, bu komitenin başkanlığına getirilmiştir. Bağımsızlık sonrası, bugünkü başbakan Şeyh Hasina’nın babası Mucibur Rahman’ın önderliğini yaptığı Avami Ligi tarafından yasadışı ilan edilen ve liderleri Pakistan’a sürgüne giden Cemaat-i İslami, Mucibur Rahman’ın 1975 yılında devrilmesi ve General Ziya-ur Rahman’ın yönetimi devralması sonrası yeniden yasal bir parti haline gelen Cemaat-i İslami, daha sonraki dönemlerde, Ziya-ur Rahman tarafından kurulan ve Bangladeş’in en önemli iki partisinden biri olarak bilinen milliyetçi-muhafazakar Bangladeş Milliyetçi Partisi’nin ve tabii ki Begüm Halid Ziya’nın en önemli siyasal destekçilerinden biri haline gelmiştir. Hatta bu parti tarafından kurulan hükümetlerde Cemaat-i İslami partisinin bakanlık düzeyinde temsil olanağını bulduğunu da görüyoruz.

Cemaat-i İslami’nin lider kadrosundan Abdülkadir Molla’nın idamı, ülke içerisinde halen süregelen seküler Bengal milliyetçiliği ile İslami söylemi kendisini meşrulaştırmak için kullanan Pakistan taraftarlığı arasındaki çatışmanın bir sonucudur. Nitekim Molla, iktidarda bulunan Avami Ligi tarafından, bağımsızlık mücadelesi döneminde yaşanan katliam ve savaş suçlarını araştırmak ve cezalandırabilmek için kurulmuş olan mahkeme tarafından yapılan yargılama sonucunda idama mahkum edilmiştir. Bu mahkemenin işleyişi, altyapısı ve hedefleri konusunda uluslararası aktörleri de tatmin edecek bir program/hedef ortaya konabilmiş değildir. Hatta bu mahkemenin tamamıyla siyasal rövanşizmi hayata geçirebilmek ve bağımsızlık mücadelesi esnasında hayatını kaybedenlerin intikamını alabilmek için oluşturulmuş bir kurgu olduğunu ifade edenler de çoğunluktadır. Bengal milliyetçileri ile Pakistan yanlısı muhafazakarların, “yargıyı” da kendi emellerine alet edecek şekilde siyasal bir rövanşizme yönelmesi, zaten çok büyük ekonomik ve sosyal problemlerle karşı karşıya olan Bangladeş’in işini daha da zorlaştırmaktadır. Aylardan bu yana ciddi bir toplumsal gerginlik ile karşı karşıya olan ve Bangladeş Milliyetçi Partisi tarafından önderlik edilen büyük çaplı bir grev dalgası ve sokak gösterileri ile sarmalanmış olan Bangladeş’te, 5 Ocak’ta gerçekleştirilmesi planlanan genel seçimler öncesine yaşanan bu idam vakası, ülkenin geleceğinin, siyasal kriz, askeri darbe ve geçici yönetimler çerçevesinde şekillendirileceğine yönelik olumsuz öngörüyü doğrular nitelikte bir eylem olarak değerlendirilmelidir.

 Yrd. Doç. Dr. Göktürk TÜYSÜZOĞLU

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.