UKRAYNA’NIN JEOPOLİTİK GERÇEKLERİ: BATI İLE RUSYA ARASINDA

upa-admin 23 Nisan 2014 2.451 Okunma 0
UKRAYNA’NIN JEOPOLİTİK GERÇEKLERİ: BATI İLE RUSYA ARASINDA

Son aylarda Ukrayna’da yaşanan dramatik olaylar Birinci ve İkinci Dünya savaşlarında olduğu gibi yine de bu büyük Doğu Avrupa ülkesinin jeopolitik rolünü güncelledi. Zbigniew Brzezinski’ye göre, Azerbaycan Güney Kafkasya’nın, Özbekistan Orta Asya’nın, Ukrayna ise Avrasya’nın önemli jeopolitik noktasıdır. Rusya’nın askeri – siyasi çevrelerinde düşünüyorlar ki, “egemen Ukrayna” kavramının varlığı jeopolitik aşamada Rusya’ya karşı jeopolitik savaşın ilan edilmesi demektir (Bkz.: Ирина Богачевская. Европейский выбор Украины: геополитическая цена вопроса / “Перекрестки” №3-4/2013, s.17). Ukrayna da Sovyet sonrası dönemi boyunca Avrupa’ya mı, yoksa coğrafi ve etnik açıdan yakın olduğu Rusya’ya mı birleşmek gibi zor yollar arasında tercih yapmaya çalışmıştır.

Nihayet, ekonomik ve demokratik devletin kurulması, küresel uluslararası ilişkiler sisteminde ülkenin konumunun güçlendirilmesi gibi ulusal çıkarların gerçekleştirilmesinde en iyi yol olduğu düşünülerek Avrupa Birliği’ne entegrasyon stratejisi seçilmiştir. Kiev’de düşünüyorlardı ki, uluslararası arenada Ukrayna için en etkili rol Avrupa ve Rusya arasında tampon rolü oynamaktır, Avrupa’ya entegrasyon ise ekonominin modernleşmesine, yabancı yatırımların ve yeni teknolojilerin elde edilmesine, Ukraynalı üreticilerin rekabet yeteneğinin artırılmasına, AB pazarına, oradan dünya pazarına çıkış elde etmeye yardımcı olacaktır.

Ama tüm bu hoş niyetler sonunda bu tamponun Batı’yla Rusya arasında jeopolitik rekabetin “savaş bölgesine” dönüşmesine neden oldu. Özellikle de son on yıl içinde zayıf Doğu Avrupa ülkeleri sayesinde daha da artan ciddi mali ve iç siyasi sorunlar arasında boğulan AB aslında kendi jeopolitik hırslarını doğuya doğru genişletemedi. Bu ise apaçık AB desteğinin sadece siyasi beyanatlarla sınırlandığını ve “Maydan devrimi” sonucunda daha da zayıflayan Ukrayna’yı en azından ekonomik açıdan desteklemenin mümkün olmadığını açıkça gösterdi. Ayrıca, giderek daha da “mavileşen” ve “pembeleşen” hoşgörülü Batı Avrupa, eski Sovyet mekanının aynı şekilde Doğu Ukrayna’nın yeterince muhafazakar toplulukları, gelenekşiler karşısında nüfuzunu giderek kaybetti. Genelde, ülke batı – modernist ve doğu – gelenekçi uygarlık yolları arasında tercih yapmak zorunda kaldı.

Buna karşılık son on yılda önemli ölçüde artan ekonomik ve askeri potansiyeli Rusya’ya kararlılık ve azimle Ukrayna’yı Putin’in Avrasya projesine dahil etmeye olanak sağlıyor. Güneydoğu bölgelerine karşı açık Rusya düşmanlığı kullanan ve “Maydan” tarzında yönetilen Kiev`e karşı Rusya Kırım’ın ve Sivastopol`un iadesi yönünde tüm Karadeniz bölgesinde kendisinin askeri – siyasi katılımını önemli ölçüde güçlendirerek keskin adımlar attı. Rusya Batı ile birlikte, Ukrayna’ya da anlattı ki, tüm Güneydoğu bölgesini kendi jeopolitik etki dairesine düşürmek için tüm yolları aynı şekilde doğrudan askeri müdahaleyi kullanıma hazırdır. ABD’nin Foreign Policy dergisinde de belirtildiği gibi, “Anayasasını yeniden yazmaya başlayan Ukrayna’da büyük olasılıkla, daha yumuşak federal sistem oluşacaktır. Doğu araziler özerklik alacak, bu da onlara Kiev`den uzaklaşmaya ve Moskova ile yaklaşmaya olanak sağlayacaktır” (Bkz.: Американская пресса признала триумф Путина / “Взгляд”, 19 nisan 2014). Bunun yanı sıra, Transdinyester bölgesi için de yol açılacaktır.

NATO ve AB ile maksimum yaklaşmaya çalışan diğer eski Sovyet ülkeleri, özellikle Gürcistan’a karşı Rusya’nın gösterdiği sert tutum 2008 yılında bu ülkenin toprak bütünlüğünün dağılmasına neden oldu. Modern Ukrayna olaylarında olduğu gibi, bu da “Batı bize yardımcı olacaktır” düşüncesini uman diğer eski Sovyet ülkeleri için ciddi uyarı rolünü oynadı.

Prof. Dr. Pervin DARABADİ

Kaynak: Newtimes.az

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.