2021 ALMANYA FEDERAL SEÇİMLERİ YAKLAŞIYOR

upa-admin 11 Eylül 2021 1.948 Okunma 0
2021 ALMANYA FEDERAL SEÇİMLERİ YAKLAŞIYOR

Giriş

Avrupa’nın lider devletlerinden ve Türkiye ekonomisi açısından dünyadaki en önemli ülkelerden birisi olan Almanya’da, yaklaşık 16 yıldır Başbakanlık görevini sürdüren Hıristiyan Birlik Partisi (CDU) lideri Angela Merkel’in aktif siyasete veda edeceğini ilan etmesinin ardından, ülkede, 2021 federal seçimleriyle birlikte yeni bir dönem başlayacak. 26 Eylül 2021 tarihinde ülke genelinde yapılacak olan federal seçimlerde, Almanya Federal Meclisi Bundestag’ın yeni dönem temsilcileri ve meclis kompozisyonuna bağlı olarak yeni hükümet ve Başbakan belli olacak. Bu yazıda, 2021 Almanya genel seçimleri hakkında uluslararası basında ve Türkiye’de yazılanları özetleyecek ve seçim öncesindeki son anketleri yorumlayarak, seçim sonrasında nasıl bir hükümetin ortaya çıkabileceğine dair farklı senaryoları değerlendireceğim.

2017 Federal Seçimleri

Hatırlanacağı üzere, 2017 yılında yapılan önceki federal seçimlerde[1], Angela Merkel’in lideri olduğu merkez sağ çizgideki CDU, Bavyera bölgesindeki yerel ortağı Hıristiyan Sosyal Birlik (CSU) partisi ile birlikte oy kaybı yaşamış; buna karşın yüzde 32,93 oyla seçimi birinci sırada tamamlamayı başarmıştı. Seçime Martin Schulz önderliğinde oldukça iddialı giren Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD) ise, beklentilerin altında kalarak yüzde 20,51 oy almış ve hayalkırıklığı yaratmıştı. Seçimde üçüncü sırayı Alexander Gauland ile Alice Weidel liderliğindeki aşırı sağcı Almanya İçin Alternatif (AfD) partisi yüzde 12,64 oyla alırken, Christian Lindner liderliğindeki liberal demokrat Hür Demokratlar/Hür Demokratik Parti (FDP) yüzde 10,75 oy alarak dördüncü, Dietmar Bartsch ile Sahra Wagenknecht liderliğindeki Sol Parti (Die Linke) yüzde 9,24 oyla beşinci ve Katrin Göring‑Eckardt ile Türk asıllı Cem Özdemir liderliğindeki Yeşiller Partisi (Bündnis 90/Die Grünen) yüzde 8,94 oyla altıncı olmuşlardı. Bu sonuçlar doğrultusunda, CDU/CSU 246, SPD 153, AfD 94, FDP 80, Sol Parti 69 ve Yeşiller 67 milletvekilliği kazanmışlardı.

Seçimlerin ardından hükümet kurma çalışmaları uzunca bir süre devam etmiş ve başlarda olumlu bir netice vermemiştir. Sonuçları başarısızlık olarak değerlendiren SPD’nin koalisyona girmek istememesi ve muhalefette kalarak güçlenmek istemesinin yanı sıra, aşırı solcı Die Linke (Sol Parti) ve aşırı sağcı AfD’yi (Almanya İçin Alternatif) koalisyona sokmama düşüncesi de Başbakan Merkel’in yeni hükümeti kurmasını zorlaştırmıştır. Öyle ki, geriye tek makul seçenek olarak CDU/CSU-FDP-Yeşiller’den oluşacak “Jamaika koalisyonu” formülü kalmıştır. Bu koalisyonun kurulması konusunda da, Yeşiller ile CDU/CSU arasındaki bazı siyasi anlaşmazlıklar engel teşkil etmiştir. Ancak ilerleyen aylarda, SPD kökenli Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in devreye girmesi ve SPD’nin “Büyük Koalisyon”a ikna edilmesiyle, 2018 yılının Mart ayında CDU/CSU-SPD koalisyonu kurulmuş ve dördüncü Merkel dönemi başlamıştır.

Almanya’da 2017-2021 Döneminin Kısa Özeti

Almanya’da geçtiğimiz 4 yılda ülke siyasetini kökünden sarsacak bir kriz olmasa da, kuşkusuz, Suriye iç savaşına bağlı olarak gelişen mülteci krizi, ABD’de Donald Trump’ın Başkanlığı döneminde Transatlantik ilişkilerde yaşanan yalpalamalar, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde AB ile ilişkilerde mülteci kozunu kullanarak daha sert bir tutum alması ve AB üyelik sürecinden uzaklaşması, Doğu Akdeniz’de Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) üyesi Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (Kıbrıs Cumhuriyeti) ve Fransa arasında yaşanan gerginlikler ve son olarak da Covid-19 (koronavirüs) pandemisiyle mücadele gibi konular federal hükümeti oldukça zorladı.

Bu krizlerin çoğunu ustalıkla yöneten Şansölye Merkel, Suriyeli mülteciler konusunda diğer Avrupa ülkelerinin aksine oldukça sorumlu davrandı ve yüzbinlerce mültecinin Almanya’ya kabul edilmesi sağladı. Ayrıca, Türkiye ile 2016 yılında yapılan anlaşma gereğince, mültecilerin Türkiye’de kalması ve karşılığında AB’nin Türkiye’ye ekonomik yardımda bulunması temelindeki uzlaşıyı sürdürdü ve Avrupa’ya göç akışını durdurmayı başardı. ABD ile ilişkilerde Trump engelini aşmak mümkün olmasa da, 2020 yılında Joe Biden’ın Başkan seçilmesi ve Demokratların iktidara gelmesiyle, Merkel ve Avrupalılar biraz olsun rahatladılar. Şimdilerde de Transtlantik ilişkiler pek iyi bir dönemde olmasa da, Trump dönemindeki kadar olumsuz bir tablo olmadığı söylenebilir. Türkiye ile ilişkiler ise, Doğu Akdeniz’de yaşanan gerginlikler ve üyelik sürecinin fiilen donmasına rağmen koparılmadı ve üyelik sürecinin sonlandırılmaması, pozitif diyalog temasının gündeme getirilmesi ve Doğu Akdeniz’de gerginliklerin düşürülmesi planı (Dışişleri Bakanı Heiko Maas’ın da katkılarıyla) başarıyla gerçekleştirildi. Covid-19 pandemisiyle mücadele konusunda da, Almanya, genelde başarılı bir tablo çizdi ve Türk asıllı doktorlar Uğur Şahin ve Özlem Türeci’nin geliştirdikleri Biontech aşısının dünya genelinde büyük bir başarı ve popülariteye ulaşmasıyla da, hem ekonomik, hem de imaj açısından (Almanya’nın bilimde ileri bir ülke olduğunun gösterilmesi) çok olumlu neticeler elde ettiler. Bunların yanı sıra, AB olarak Covid-19’la mücadele konusunda kapsamlı bir programın kabul edilmesi, Almanya-Fransa ilişkilerindeki uyumun korunması ve AB’nin Charles Michel ve Ursula von der Leyen gibi yeni nesil liderleriyle yeni bir döneme başlaması gibi konular krizsiz atlatıldı. Ayrıca, Almanya, geçtiğimiz 4 yılda ekonomik açıdan da iyi bir performans gösterdi ve ekonomik büyümesini sürdürdü.

Ancak kuşkusuz, AB içerisinde Macaristan ve Polonya gibi üye devletlerde yaşanan demokratik gerilemeler, Avrupa genelinde artan aşırı sağcı (ırkçı ve İslam karşıtı) düşünceler ve Türkiye-AB ilişkilerinde ne yapılacağının belirlenememesi gibi sorunlar, Başbakan Merkel’in halledemediği meseleler olarak ortada kaldı. Yine de, Şansölye Merkel’in halefine güçlü ve Avrupa’nın lideri konumunda bir Almanya teslim edeceğini ve Almanların ülkelerinin durumundan genellikle memnun olduklarını söylemek mümkün.

2021 Almanya Federal Seçimleri

26 Eylül 2021’de yapılacak seçimler[2] öncesinde Almanya’daki en büyük değişiklik, hiç şüphesiz, Almanya’nın son 16 yılına damgasını vuran Başbakan Merkel’in aktif siyasete nokta koyması oldu. Merkel’in son dönemi olacağını açıklamasının ardından 2018’den itibaren CDU içerisinde halefinin kim olacağı konusu gündeme gelirken, Merkel’in işaret ettiği ve kısaca AKK olarak bilinen Annegret Kramp-Karrenbauer’in Başbakan adaylığından çekilmesinin ardından, CDU içerisinde bir liderlik yarışı yaşandı ve bu yarışı kazanan “Türk Armin” lakaplı Armin Laschet partinin yeni Genel Başkanı ve Başbakan adayı oldu.[3]

Armin Laschet

1961 doğumlu Katolik bir siyasetçi olan Laschet’in, yakın geçmişte Almanya’nın en büyük eyaleti olan Kuzey Ren-Vestfalya’da Başbakanlık yaparak önemli bir deneyim kazanması, Türkler ve Türk asıllı Almanlarla yakın ilişkilerinin olması ve aşırı sağdan ziyade merkez sağa uygun ılımlı fikirleri savunması gibi sebeplerle, 2021 genel seçimleri öncesinde güçlü bir aday profili çizdiği söylenebilir. Ancak Laschet’in en büyük dezavantajı, 16 yıldır CDU/CSU’nun bir şekilde iktidarda olması sebebiyle halkın bir bölümünün değişim isteyebilecek olması. Üstelik, toplumda büyük saygı gören Angela Merkel’in yerini doldurmaya çalışmak da Laschet’in bir diğer zorluğu olacaktır. Ayrıca, Laschet’in, Covid-19 pandemisiyle mücadele konusundaki performansı ve ülkede yaşanan sel felaketi sırasında krizle ilgilenmek yerine seçim kampanyası düzenlemesi gibi konularda da çeşitli eleştiriler aldığı söylenmelidir.[4] Bu bağlamda, Zafer Meşe, Laschet’in beklenen performansı gösteremediği için CDU’nun oy oranlarının düştüğünü iddia etmektedir.[5] Güncel anketlere göre, Ağustos ayına kadar sürekli önde giden CDU/CSU ve Laschet, Ağustos ayı içerisinde SPD ve yeni lideri Olaf Scholz’un yaptığı hızlı atağa henüz karşılık verememiştir. Öyle ki, Ağustos ayında yapılan neredeyse tüm anketlerde, SPD, CDU’nun birkaç puan (yüzde 25-27 SPD, yüzde 21-23 CDU/CSU) önüne geçmiş durumdadır.[6] Bu anlamda, CDU/CSU’nun yıllar sonra bir seçimi ikinci sırada tamamlaması, kuşkusuz Armin Laschet’in başarısızlığı anlamına gelebilecekse de, hükümet ortağı veya ana muhalefet partisi olarak CDU’nun sonraki döneme güçlü bir şekilde hazırlanması da önemli bir konu olacaktır. Ayrıca, CDU/CSU’nun son düzlükte atak yaparak yine bir şekilde seçimi az farkla da olsa kazanması ve koalisyon hükümetini kurması da bence hâlâ gayet mümkün ve akla yatkın bir senaryodur.

Olaf Scholz

1958 doğumlu sosyal demokrat siyasetçi Olaf Scholz ise, yıllar sonra partisini yeniden anketlerde birinci sıraya çıkaran yeni bir lider olarak dikkatle incelenmesi gereken bir isimdir. 2018’den beri CDU/CSU-SPD büyük koalisyonunda Maliye Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak görev yapan Scholz, daha önce ise 2011-2018 yılları arasında Hamburg Valiliği görevinde bulunmuştur. 2019 yılında SPD liderliği için Klara Geywitz ile birlikte adaylığını koyan Scholz, Norbert Walter-Borjans-Saskia Esken ikilisine seçimi kaybetmesine karşın, partinin kararıyla 2021 federal seçimlerinde SPD’nin Başbakan adayı olmuştur. Partinin merkeze yakın ve ılımlı kanadından bir isim olarak değerlendirilen Scholz, teknokratik politikaları savunması nedeniyle yarı-insan, yarı-robot bir siyasetçi ve “Scholz-o-mat” olarak adlandırılmaktadır.[7] Buna karşın, Scholz’un AB temelinde sol politikaları derinleştirmek istediği de bilinmektedir. Öyle ki, Almanya Maliye Bakanı olarak, Scholz, 2018 yılında AB genelinde bir sosyal güvenlik sisteminin kurulmasını (işsizlik gibi sorunlar karşısında) önermiştir.[8] Ayrıca, Scholz, göçmenler konusunda da daha ılımlı politikaları savunarak sosyal demokrat çizgiye uygun hareket etmeye çalışmaktadır.[9] Pandemi döneminde Maliye Bakanı olarak hükümetin uyguladığı vergi indirimi ve ödemelerde ertelemeler gibi uygulamalarla artı puan toplayan Scholz[10], beklenmedik bir şekilde Başbakan adayı olduğunun ilan edilmesinin ardından anketlere göre partisinin oy oranlarında ciddi bir artış sağlamıştır. Son dönemde yapılan tüm anketlerde partisini ülke genelinde liderliğe taşıyan Scholz[11], seçim öncesinde yaptığı açıklamalarda, Yeşiller ile bir koalisyon hükümetine sıcak baktığını belirtirken, Die Linke (Sol Parti) ile koalisyon konusunda NATO üyeliği ve Transatlantik ittifaka bağlı bir koalisyon anlaşması yapabileceğini söyleyerek olumsuz tavır almıştır.[12]

Annalena Baerbock

Bir dönem anketlerde ilk sıraya kadar yükselen, ancak şimdilerde yüzde 15-18 arasındaki oy potansiyeli ile SPD ve CDU’nun ardından üçüncü sırada gözüken Yeşiller Partisi ise, seçime Annalena Baerbock liderliğinde girecektir. 1980 doğumlu çok genç bir siyasetçi olan Baerbock, 2018’den beri Robert Habeck ile birlikte partinin lideri durumundadır. 1979’da kurulan Yeşiller hareketinin yeni nesil lideri olarak dikkat çeken Baerbock, Covid-19 pandemisi ve küresel ısınma gibi konuların bu kadar gündemde olduğu ve ABD’de de siyaseten bu tezleri savunan Joe Biden-Kamala Harris ikilisinin iktidarda olduğu bir dönemde, kuşkusuz, daha iyi bir performans gösterebilirdi. Ancak Yeşiller’in düşüşe geçmesinde önemli bir husus, artık -AfD dışındaki- tüm partilerin Yeşiler’in savunduğu yeşil ekonomiye geçiş ve sağlıklı yaşam gibi konuları önemsemesi ve bu konularda politikalar geliştirmesi olabilir. Nitekim 2019 yılı Avrupa Parlamentosu seçimlerinde yüzde 20,5 oyla Almanya’da birinci parti olmasının ardından bu partinin geleceğini değerlendiren Uluslararası Politika Akademisi (UPA) yazarı Yusuf Ertuğral, “Almanya ve Fransa gibi gelişmiş ülkeler özelinde, küresel ısınma, yenilenebilir enerji ve çevresel (ekolojik) problemlerle mücadele artık eskisi gibi kenarda kalmadığı ve toplumsal bilince ve tüm siyasal partilerin programlarına dahil olduğu için, Yeşillerin oylarında bir düşme ihtimali de mevcut” şeklinde bu duruma daha önce dikkat çekmiştir.[13] Ayrıca DW Türkçe’de yayınlanan ve partilerin seçim vaatlerini inceleyen bir haberde de, bu konuda artık partiler üstü bir uzlaşının sağlandığı anlaşılmaktadır.[14] Bu gelişmeler, Yeşiller’in daha çok bu temalar etrafında siyaset yapan bir parti olması sebebiyle arka planda kalmasına neden olmuş olabilir.

Christian Lindner

Anketlere göre yüzde 11-13 arasında oy potansiyeli ile seçimde dördüncü parti olabilmek için aşırı sağcı AfD ile yarışan Hür Demokratik Parti (FDP) ise, seçime, 2013 yılından beri parti lideri olan 1979 doğumlu genç liberal siyasetçi Christian Lindner önderliğinde hazırlanmaktadır. Bir ara anketlerde parti oylarında ciddi artış sağlayan ve Amerikan basınında da analizlere konu olan[15] Lindner, gençliği, karizması ve liberal fikirleriyle Almanya siyasetine renk katmaya devam etmektedir. Ancak Lindner’in partisini ilk sıraya taşıyabilme şansı oldukça düşük gözükmektedir. Seçimin ardından kurulacak olası bir koalisyon hükümetinde Maliye Bakanı olmak isteyen Lindner, kendisini “sol görüşe karşı bir siper” değerlendirmekte, ancak AfD ile zaman zaman yakınlaştığı konusunda çeşitli eleştiriler almaktadır.[16]

Anketlere göre yüzde 10-13 arasında bir oy potansiyeli olan aşırı sağcı AfD (Almanya İçin Alternatif), hiç kimsenin koalisyon kurmak istemediği, ancak yükselişi bir türlü tam anlamıyla durdurulamayan bir parti olarak bilinmektedir. Jörg Meuthen ve Tino Chrupalla liderliğindeki parti, her ne kadar sistem tarafından dışlansa da, bu durum, Almanya ve Avrupa genelinde ekonomi ve siyasetin iyi gitmemesi durumunda avantaja bile dönüşebileceği için, bu partinin yükselişi konusunda son derece dikkatli olmak gerekmektedir. Bence, bu parti, Almanya adına iki şekilde zararlıdır. İlk olarak, kuşkusuz, partinin göçmen karşıtı, azınlık karşıtı ve aşırı sağcı argümanları Almanya ve Avrupa siyaseti adına tehlikelidir. Daha önemlisi, Nazi döneminin olumsuz mirasını silmeye çalışan Almanya için, AfD, adeta tüm olumsuz geçmişin yeniden hortlamaya başladığı algısını yarattığı için, ülkenin imajına ve saygınlığına da büyük zarar vermektedir.

Janine Wissler ve Susanne Hennig-Wellsow liderliğindeki Die Linke yani Sol Parti ise, anketlere göre yüzde 6-8 arasında bir oy potansiyeli bulunan 2007 yılında kurulmuş aşırı sol çizgideki bir partidir. Her ne kadar eski tip bir komünist sistemi savunmasa ve anti-faşist fikirleriyle takdir toplasa da, parti, NATO ve ABD karşıtı çizgisiyle, Almanya siyasetinde ana akımın dışında kalmaktadır. NATO’dan çıkılmasını savunan parti, bu nedenle Almanya ve Almanya’nın halen birçok konuda bağlı olduğu ABD’deki güç merkezleri ve güvenlik bürokrasisi tarafından olumsuz algılanmaktadır. Bu nedenle, Die Linke’nin de bir koalisyon hükümetine dahil olması beklenmemektedir.

Partilerin son 11 aydaki anket grafikleri[17]

Parti Programlarına Göre Önemli Temalar

Partilerin seçim programları DW Türkçe’nin bu konudaki dosyasına göre değerlendirildiğinde[18];

(1) İklim değişikliği ve küresel ısınma ile mücadele konusunda AfD dışında tüm partilerin uzlaştığı,

(2) Göç konusunda sol partilerin (SPD, Yeşiller, Die Linke) uzlaştığı, AfD’nin bu konuda çok katı olduğu, liberallerin (FDP) de bu konuda katı bir duruşunun olduğu, CDU’nun ise Merkel dönemine kıyasla daha sert ve bu konuda ortada pozisyon aldığı,

(3) AB konusunda AfD dışında tüm partilerin entegrasyondan yana olduğu, ancak ekonomik politikalar konusunda sol, sağ ve liberal partilerin çelişebildiği,

(4) Savunma politikaları konusunda NATO’dan ayrılmayı savunan Die Linke, Rusya ile yakın ilişkileri savunan AfD ve NATO bütçesine yüzde 2’lik katkı konusunu destekklemeyen Yeşiller’in diğer partilerden ayrıştığı, ancak diğer partilerin de savunma bütçesi ve Avrupa Ordusu konusunda nüanslarının olduğu,

(5) Kuzey Akım-2 projesi konusunda Yeşiller’in karşıt duruşuyla diğer partilerden ayrıştığı,

(6) Serbest ticaret konusunda 4 büyük partinin Batı odaklı piyasa düzeni konusunda uzlaşırken, AfD ile Die Linke’nin Rusya ve Çin’le yoğun ticareti  savunmaları bağlamında diğer partilerden daha ayrıksı durdukları belirtilebilir.

Ayrıca üç büyük parti liderinin (CDU, SPD, Yeşiller) Ağustos ayı sonunda Alman RTL televizyonunda katıldıkları açık oturumda yaşanan tartışmalar da, partilerin renkleri ve farklılıklarının anlaşılması adına öğretici oldu. Öyle ki, Sol Parti’yi NATO politikası konusunda eleştiren Yeşiller’in adayı Baerbock ve SPD’nin adayı Scholz, bu partiyle koalisyona kesinlikle girmeyeceklerini söylemezken, CDU lideri Laschet, Sol Parti ile asla koalisyon yapmayacaklarını ve AfD’yi de meclisten göndermeye çalışacaklarını belirtti.[19] Anketlere göre tartışmanın galibi Olaf Scholz olurken, tartışmanın moderatörü olan Türk asıllı spiker Pınar Atalay da tarzıyla beğeni topladı.

Olası Senaryolar

Güncel anketler, seçimden birinci olarak sosyal demokrat SPD’nin çıkacağını göstermektedir. CDU son birkaç haftada atak yapamazsa, gözüken, SPD’nin Gerhard Schröder döneminden yıllar sonra yeniden zirveye çıkacağı ve koalisyon hükümetini kuracağıdır. Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in de SPD kökenli bir siyasetçi olarak buna olumlu bakacağı düşünülebilir. Bu nedenle, koalisyon formülleri konusunda SPD lideri Olaf Scholz’un tercihlerini değerlendirmek gerekir. Uluslararası basında yazılanlara bakınca, Scholz’un koalisyon tercihlerinin; 1-) SPD + Yeşiller (sandalye sayısı yeterse), 2-) SPD + Yeşiller + FDP, 3-) SPD + CDU/CSU (Büyük Koalisyon) olacağı ve Die Linke ve AfD gibi partilerle koalisyon kurmaya yanaşmayacağı düşünülebilir. Ancak kuşkusuz, SPD ve Yeşiller’in ağırlıkta olduğu ve Die Linke’nin küçük partner olarak katıldığı geniş kapsamlı bir sol koalisyon da 4-) SPD + Yeşiller + Die Linke -16 yıllık sağ hükümetlerin ardından- dördüncü koalisyon seçeneği olarak Almanya siyasi tarihinde ilginç bir deneyim olabilir.

Seçimden Armin Laschet ve CDU’nun birinci çıkması halinde ise; 1-) CDU + FDP (sandalye sayısı yeterse), 2-) CDU + SPD (Büyük Koalisyon), 3-) CDU + Yeşiller (sandalye sayısı yeterse) gibi formüller denenebilir. Geçmişte Yeşiller Partisi milletvekilliği yapmış Türk asıllı Memet Kılıç ise, seçime çok az bir süre kaldığını ve Almanya’da artık SPD’nin seçimi kazanmasının beklendiğini, SPD iktidarında Türkiye ile ilişkilerin insan hakları ve kadın hakları gibi konular temelinde daha krizli gelişebileceğini ve Olaf Scholz’un Merkel’in yerini doldurmakta başlarda zorlanabileceğini düşünmektedir.[20]

Sonuç

Sonuç olarak, 2021 Almanya federal seçimlerinin Almanya siyasetinde büyük bir değişikliğe yol açmayacağı ve ülkenin iç ve dış politikasının aynı şekilde devam edeceği, ancak Angela Merkel olmadan Almanya’nın başlarda bocalayabileceği düşünülebilir.

Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ

 

KAYNAKÇA

[1] Wikipedia, “2017 German federal election”, Erişim Tarihi: 11.09.2021, Erişim Adresi: https://en.wikipedia.org/wiki/2017_German_federal_election.

[2] Wikipedia, “2021 German federal election”, Erişim Tarihi: 11.09.2021, Erişim Adresi: https://en.wikipedia.org/wiki/2021_German_federal_election.

[3] Ozan Örmeci (2021), “CDU’nun Yeni Lideri Armin Laschet”, Uluslararası Politika Akademisi, 17.01.2021, Erişim Tarihi: 11.09.2021, Erişim Adresi: http://politikaakademisi.org/2021/01/17/cdunun-yeni-lideri-armin-laschet/.

[4] DW Türkçe (2021), “Altı soruda Almanya’da genel seçimler”, 11.08.2021, Erişim Tarihi: 11.09.2021, Erişim Adresi: https://www.dw.com/tr/alt%C4%B1-soruda-almanyada-genel-se%C3%A7imler/a-58830042.

[5] Zafer Meşe (2021), “2021 Almanya Federal Meclis Seçimleri”, Kriter, Yıl: 6, Sayı: 60, Erişim Tarihi: 11.09.2021, Erişim Adresi: https://kriterdergi.com/dis-politika/2021-almanya-federal-meclis-secimleri.

[6] Güncel anketlerden bazı örnekler;

Anketlerin tamamını incelemek için bakınız; Wikipedia, “Opinion polling for the 2021 German federal election”, Erişim Tarihi: 11.09.2021, Erişim Adresi: https://en.wikipedia.org/wiki/Opinion_polling_for_the_2021_German_federal_election.

[7] Financial Times (2018), “Olaf Scholz, a sound guardian for Germany’s finances”, 09.02.2018, Erişim Tarihi: 11.09.2021, Erişim Adresi: https://www.ft.com/content/c7ddf7ce-0e19-11e8-8eb7-42f857ea9f09.

[8] Reuters (2018), “France, Germany still split on eurozone reforms, French official says”, 10.06.2018, Erişim Tarihi: 11.09.2021, Erişim Adresi: https://www.reuters.com/article/us-france-germany-meeting/france-germany-still-split-on-eurozone-reforms-french-official-says-idUSKBN1J60FM.

[9] DW Türkçe (2021), “Scholz: Mülteciler konusunda kendimizi sorumlu hissetmeliyiz”, 13.08.2021, Erişim Tarihi: 11.09.2021, Erişim Adresi: https://www.dw.com/tr/scholz-m%C3%BClteciler-konusunda-kendimizi-sorumlu-hissetmeliyiz/a-58855317.

[10] Euronews (2021), “Almanya genel seçimleri: Olaf Scholz kimdir?”, 10.09.2021, Erişim Tarihi: 11.09.2021, Erişim Adresi: https://tr.euronews.com/2021/09/03/almanya-genel-secimleri-olaf-scholz-kimdir.

[11] DW Türkçe (2021), “Almanya’da anketlere göre Sosyal Demokrat Parti yükselişte”, 03.09.2021, Erişim Tarihi: 11.09.2021, Erişim Adresi: https://www.dw.com/tr/almanyada-anketlere-g%C3%B6re-sosyal-demokrat-parti-y%C3%BCkseli%C5%9Fte/a-59072962.

[12] Joshua Posaner (2021), “SPD’s Scholz aims for Green coalition in next German government”, Politico, 05.09.2021, Erişim Tarihi: 11.09.2021, Erişim Adresi: https://www.politico.eu/article/olaf-scholz-spd-green-alliance-germany-election-2021/.

[13] Yusuf Ertuğral (2020), “Almanya’da Yükselen Yeşiller ve Avrupa’da Siyasetin Geleceği”, Uluslararası Politika Akademisi, 14.07.2020, Erişim Tarihi: 11.09.2021, Erişim Adresi: http://politikaakademisi.org/2020/07/14/almanyada-yukselen-yesiller-ve-avrupada-siyasetin-gelecegi/.

[14] DW Türkçe (2021), “Almanya’da seçimler: Siyasi partiler dış politikada ne vadediyor?”, 04.09.2021, Erişim Tarihi: 11.09.2021, Erişim Adresi: https://www.dw.com/tr/almanyada-se%C3%A7imler-siyasi-partiler-d%C4%B1%C5%9F-politikada-ne-vadediyor/a-59086422.

[15] Bakınız; Sudha David-Wilp (2017), “The Return of Germany’s Liberals”, Foreign Affairs, 12.05.2017, Erişim Tarihi: 11.09.2021, Erişim Adresi: https://www.foreignaffairs.com/articles/germany/2017-05-12/return-germanys-liberals.

[16] Euronews (2021), “Almanya seçimleri: Lindner partisini ‘sol görüşe karşı bir siper’ olarak görüyor”, 10.09.2021, Erişim Tarihi: 11.09.2021, Erişim Adresi: https://tr.euronews.com/2021/08/31/almanya-secimleri-lindner-partisini-sol-goruse-kars-bir-siper-olarak-goruyor.

[17] Politico (2021), “Germany: 2021 general election”, Erişim Tarihi: 11.09.2021, Erişim Adresi: https://www.politico.eu/europe-poll-of-polls/germany/.

[18] DW Türkçe (2021), “Almanya’da seçimler: Siyasi partiler dış politikada ne vadediyor?”, 04.09.2021, Erişim Tarihi: 11.09.2021, Erişim Adresi: https://www.dw.com/tr/almanyada-se%C3%A7imler-siyasi-partiler-d%C4%B1%C5%9F-politikada-ne-vadediyor/a-59086422.

[19] DW Türkçe (2021), “Almanya’da üç siyasi partinin adayı televizyonda karşı karşıya geldi”, 30.08.2021, Erişim Tarihi: 11.09.2021, Erişim Adresi: https://www.dw.com/tr/almanyada-%C3%BC%C3%A7-siyasi-partinin-aday%C4%B1-televizyonda-kar%C5%9F%C4%B1-kar%C5%9F%C4%B1ya-geldi/a-59025558.

[20] Artı Tv (2021), “Kılıç: Zor bir koalisyon dönemi Almanya’yı bekliyor! – Fatih Yapıcı ile Gündem Özel”, 10.09.2021, Erişim Tarihi: 11.09.2021, Erişim Adresi: https://www.youtube.com/watch?v=Bw7yrzy4hpY.

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.