JULIAN ASSANGE VAKASI

upa-admin 22 Şubat 2024 367 Okunma 0
JULIAN ASSANGE VAKASI

Giriş

2006 yılından beri uluslararası siyasetin önemli bir gündem maddesi haline gelen WikiLeaks internet sitesinin[1] kurucusu Julian Assange’ın akıbeti henüz belli olmadı. İngiltere’de, Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) iadesi için davası devam eden Assange’ın durumu, mahkemenin ileri bir tarihte karar alacağını açıklaması nedeniyle şimdilik netleşmedi. İngiliz yargısı adına basına açıklama yapan Yargıç Victoria Sharp, duruşmanın ardından yaptığı açıklamada, Yüksek Mahkeme’nin Assange’ın ABD’ye iadesine ilişkin kararını ileri bir tarihte vereceğini ve daha fazla bilgiye ihtiyaç duyulması halinde ilgili taraflarla iletişime geçeceklerini kaydetti.[2]

Bu yazıda, son dönemde unutulan ama ileride muhtemelen diplomasi tarihi ve siyasal tarih kitaplarında 2000’li yıllardaki saldırgan ABD dış politikası bağlamında literatürde yer alacak olan Julian Assange ve WikiLeaks’in hikâyesini kısaca özetlemeye ve durumu felsefi, ahlaki ve hukuki açılardan tartışmaya çalışacağım.

Julian Assange ve WikiLeaks’in Hikâyesi

1971 doğumlu Avustralyalı bir bilgisayar programcısı, internet aktivisti ve savaş karşıtı önemli bir siyasal figür olan tam ismiyle Julian Paul Assange[3], ülkesi Avustralya’da Central Queensland Üniversitesi ve Melbourne Üniversitesi’nde programlama, matematik ve fizik eğitimleri almış maceraperest bir kişidir. Gençlik yıllarında, ABD Ordusu’na yakın ve Amerikan savunma sanayi şirketlerine ait bazı internet sitelerine yönelik “Mendax” mahlasıyla çeşitli hacker faaliyetleri gerçekleştiren Assange, ilerleyen yıllarda ise sevilen bir kişi olması nedeniyle farklı ülkelerden kendisine benzer savaş karşıtı kişilerin katılımıyla geniş bir network (çevre) oluşturmuş ve bu sayede 2006 yılında WikiLeaks adı verilen ve dünya genelinde yapılan yolsuzlukları, örtülü operasyonları ve savaş suçlarını ifşa eden web sitesinin kurucusu olmuştur.

Wikileaks

Assange’ın bağlantıları sayesinde medya ile yakın bağlar geliştiren, tamamen gönüllülük esasına göre çalışan ve bağışlar sayesinde ayakta kalan WikiLeaks, ilk yıllarda çok dikkat çekmeyen bazı yolsuzluk dosyaları yayınlarken, 2010 yılı Nisan ayında, WikiLeaks’in, eski ABD Ordusu mensubu Chelsea Manning’in sızdırdığı bazı görüntü ve dosyaları yayınlamasıyla birlikte, kuruluş, dünyanın en çok tıklanan ve en dikkat çeken internet sitesi haline gelmiştir. 12 Temmuz 2007 tarihli ve ABD Ordusu’nun Bağdat’ta gerçekleştirdiği bir hava saldırısını gösteren “Collateral Murder” adlı videoda[4], Iraklı silahsız sivillere yönelik bir katliam ispatlanmış ve bu, ABD’nin işlediği savaş suçlarının ispatı olarak uluslararası kamuoyunun gündemine bomba gibi düşmüştür.[5] 18 (başlangıçta 12 olarak belirtilmiştir) sivilin gereksiz yere öldürüldüğünü ispatlayan bu video -ki bu kişiler arasında Reuters mensubu gazeteciler Namir Noor-Eldeen ve asistanı Saeed Chmagh da vardır[6]-, WikiLeaks ve Assange’ın bir anda ABD’nin kara listesine girmesine neden olmuş, ama aynı zamanda Assange’ı dünya çapında büyük siyasi ve ekonomik destek sağlayan önemli bir politik figüre dönüştürmüştür. İlerleyen aylarda, yüzbinlerce sivilin ve askerin ölümüne yol açan Irak Savaşı ile ilgili “The Iraq War Logs” adlı yeni bir belge seti açıklayan WikiLeaks[7], böylelikle dünya siyasetine yön veren çok önemli bir medya kuruluşu haline gelmiştir. İnsan hakları ve savaş karşıtlığı bağlamında artık dünya çapında bir marka olmasıyla birlikte kendisine yönelik bilgi akışı hızlanan Assange ve WikiLeaks, yine 2010 yılında 250.000 civarında ABD diplomatik yazışmasını da kamuya açıklamış[8] ve yine Washington’ın tepkisini çekmiştir. Bu yazışmalarda, Washington’ın diğer ülke liderlerine yönelik bazı istihbari ve komplo faaliyetleri açığa çıkmış ve ABD’nin dünya genelinde imajı ve desteği hızla azalmıştır. Assange’ın yarattığı fırtınanın ardından, 2013 yılında NSA (ABD Ulusal Güvenlik Ajansı) çalışanı Edward Snowden’ın ifşaatları ile birlikte, dünyada artık tek kutupluluk ve ABD hegemonyası dönemi tamamen sona ermiş ve Çin, Rusya, Avrupa Birliği ve diğer ülkelerin yükselişleri hızlanmıştır.

ABD, devlet çalışanlarını riske attığı gerekçesiyle bu tarihten itibaren Julian Assange’a karşı hukuki ve siyasi baskısını arttırırken, İngiltere’de bulunan Assange’ı susturmak için özel hayatına yönelik bazı saldırılar da gerçekleştirilmiştir. Örneğin, Assange’ın İsveç’te iki kadına tecavüz ettiği iddiasıyla, İngiltere’den İsveç’e iadesi istenmiş; ancak Assange’ın politik bir komployla karşı karşıya olduğunu düşünen dönemin sosyalist Ekvador Devlet Başkanı Rafael Correa’nın (2007-2017) devreye girmesiyle, Assange, Londra’da Ekvador Büyükelçiliği içerisinde yaşamaya başlamıştır.[9] Nitekim 2017 yılında Assange’a yönelik İsveç’teki suçlamalar düşürülmüş ve Ekvador da kendisine vatandaşlık vererek siyasi iltica başvurusunu onaylamıştır.[10] Ancak Correa’nın görev süresinin bitiminin ardından kendisine yönelik Ekvador’da da engeller çıkarılan Assange, 2019 yılında tutuklanarak yargılanması için İngiltere’ye gönderilmiştir.

Julian Assange, 2019 yılından beri güneydoğu Londra’da yüksek güvenlikli bir hapishanede mahkûm olarak yaşamakta ve yıllardır İngiliz mahkemelerinde ABD’ye iadesi davası görülmektedir.[11] Assange’ın eşi olan avukat Stella Assange, eşinin casusluk suçlamasıyla ABD’ye iadesi halinde 175 yıl hapis cezasına çarptırılması olasılığının yanında, bu ülkeye gitmek istemeyen ve sağlık koşulları kötüye giden Assange’ın başına kötü bir şey gelebileceğini düşünmektedir.[12] Assange’ın eşi, ABD’nin kocasına yönelik suikast planladığını ve iadesi halinde öldürülmesinin de ihtimal dahilinde olduğunu iddia etmektedir.[13] Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, vatandaşları olan Assange’ın ülkesine dönmesi gerektiğini belirtirken, Avustralya Parlamentosu milletvekilleri de buna büyük oranda destek olmaktadır.[14] Lakin İngiltere, bu konuyu yargısal ve siyasi açıdan henüz bir karara bağlayamamış gözükmektedir.

Assange ve WikiLeaks’in Eylemleri Demokrasi, ABD ve Uluslararası Düzene Gerçekten Bir Tehdit Oluşturuyor Mu?

Julian Assange olayı, günümüzde demokratik ülkelerde basın/medya özgürlüğü ve benzer şekilde fikir özgürlüğünün sınırının ne olması gerektiği konusunda tarihe geçecek çok önemli bir vakadır. Bu nedenle, Assange’ın ABD’ye iadesi davasının politik bir sürece neden olacağı yıllar öncesinden belirtilmiş ve The Economist dergisi henüz 2020 yılında buna dikkat çekmiştir.[15] Bu konuda doğru bir karar verebilmek için, kuşkusuz, çeşitli dinlerin/mezheplerin birbirinden farklı eğilimleri olabileceği için, Felsefe, Etik ve Hukuk gibi bilim dallarının yardımıyla bir neticeye ulaşmalıyız.

Burada ilk söylenmesi gereken husus, 2003 Irak Savaşı’nın uluslararası meşruiyeti olmayan, yani Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı sonucu gerçekleştirilmeyen hukuk-dışı bir eylem/operasyon olduğu gerçeğidir. Bu, kuşkusuz, Irak’taki Saddam Hüseyin yönetiminin insanlığa karşı işlediği suçları aklamaz veya ABD müdahalesi sonrasında bugün Irak’ta çok daha demokratik ve özgür bir yönetim olduğu gerçeğini değiştirmez. Ancak mevcut BM düzeni ve uluslararası hukuku verili bir gerçek ve norm olarak kabul edersek, Washington’ın yaptığı hem hukuki, hem de etik açıdan yanlıştır ve zaten bunun bedelini de, ABD, ilerleyen yıllarda tüm dünyada düşüşe geçen hegemonyası ve olumsuz imajıyla fazlasıyla ödemiştir. Nitekim Barack Obama döneminden itibaren, neo-con George W. Bush yönetimi döneminde yaşanan Irak Savaşı’nın olumsuz hatıralarını silmek için büyük gayret gösteren Washington, artık geniş cephe savaşları ve işgal politikaları yerine Özel Kuvvetlere dayalı nokta atışı operasyonları tercih etmekte ve özellikle sivil kayıplarına engel olmaya çalışmaktadır. İlginçtir ki, günümüzde bu konuda en bozuk sicili olan ülke ABD değil, sivil kayıpları konusunda hiçbir özen göstermeyen (Gazze’de) İsrail ve (Ukrayna’da) Rusya’dır. Bu nedenle, bu savaş sürecinde yaşanan suçları ifşa eden kişiden ziyade, bu savaşa neden olan savaş lobisi ve o dönemin yöneticilerinin yargılanması, hukuki ve ahlaki açıdan daha doğru bir tavır olabilir.

İkinci önemli husus, savaş karşıtı bir siyasal aktivisti, gazeteci ve internet habercisi olan Julian Assange’ın bu belgeleri kendisinin zorla elde etmediği veya çalmadığı, tam tersine ABD Ordusu’na mensup kişilerden edindiği gerçeğidir. Nitekim ABD Ordusu mensubu Chelsea Manning, bu dosyaları sızdırdığı gerekçesiyle ülkesinde tam 35 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır.[16] ABD, bu konuda Manning’e fiili olarak yardımcı olduğunu iddia ettiği Assange’ı 1917 tarihli Casusluk Kanunu (Espionage Act) bağlamında suçlarken[17], Columbia Üniversitesi’nden Hukuk ve Gazetecilik Profesörü Jameel Jaffer, ABD’nin tarihinde ilk kez bir yayıncıya bu şekilde bir suçlama getirdiğini ve bu suçlamanın özgürlükler ülkesi olduğunu iddia eden ABD’nin imajına zarar verdiği için düşürülmesi gerektiğini düşünmektedir.[18] Nitekim Obama döneminde Assange’ın iadesi için ABD’nin bir çabası olmazken, bu konuda Donald Trump yönetimi döneminde harekete geçilmiştir. İlginç bir şekilde, Demokrat Joe Biden yönetimi de Obama’ya kıyasla Trump yönetimine daha yakın hareket etmekte ve Assange’a yönelik suçlamaların düşürülmesine engel olmaktadır. Burada Assange’ın hacker olarak saldırıyı bizzat gerçekleştirmediği ortaya çıkarsa, yalnızca kendisine ulaştırılan belgeleri yayınlaması gerekçesiyle ceza görmesi pek de inandırıcı bir yaklaşım olmayacaktır.

Üçüncü olarak, ABD kaynaklı suçlamanın bilgileri yayınlama boyutunun ne ölçüde gerçekleşip gerçekleşmediğini de hukuki bağlamda tartışmak gerekir. ABD’nin 1917 tarihli mevzubahis yasası, ABD hükümeti aleyhine ve başka ülke lehine bilgi edinilmesi, resim çekilmesi veya bilgi kopyalanmasının yasak olduğuna hükmetmektedir.[19] Buradaki kritik husus ise, bu yapılan eylemlerin ABD hükümeti çalışanlarına tehdit oluşturup oluşturmadığıdır. Bu konuda, özellikle Irak Savaşı bağlamında yapılanlar savaş suçu olduğu için, kişilerin gizli tutulup tutulmamasından ziyade, yargıya konu olmaları daha önemli bir durumdur. Ancak diplomatik yazışmaların ifşa edilmesi, kuşkusuz ABD hükümetini ve çalışanlarını zor duruma sokmaktadır. Zira her devletin çalışanı, doğal olarak kendi ülkesi ve toplumu adına en faydalı işi yapmaya gayret edecek ve bu doğrultuda zaman zaman farklı yöntemlere başvurabilmektedir. Lakin bu belgelerin açıklanmasının ardından bir dönem ABD’ye yönelik tepkiler artsa da, ne Washington’a yönelik saldırılarda belirgin bir artış yaşanmış, ne de bir ABD hükümeti çalışanı bu süreçten fiili zarar görmüştür. Bu nedenle, Assange’a yönelik suçlamaları hukuk düzleminde en doğru şekilde tartışmak ve analiz etmek gerekir.

Dördüncü olarak, Batılı ülkeleri Doğu ülkelerinden ayıran en temel fark ve en büyük avantajları, özgür tartışma ve basına yer açmalarıdır. Bu konuda Batı dünyası da geriye giderse, dünyadaki otoriter/totaliter rejimler rahat nefes alacak ve tüm dünyada insan hakları ve demokratikleşmede gerileme yaşanacaktır. Bu ise, daha fazla savaş, kan, gözyaşı ve fakirlik demektir. Batı dünyasının ideolojik cazibesi ve üstünlüğünü koruması için de, özgürlük ve demokrasi değerlerinden vazgeçmemesi ve bu tarz eylemleri caydırmak için daha ölçülü cezalara başvurması düşünülebilir. Ancak Batılı basın-yayın organlarında Julian Assange bu kadar gündem olurken, Aleksey Navalny’den pek bahsedilmemesi de düşündürücüdür. Bu konuda, evrensel standartlar ve ilkeler doğrultusunda hareket edilmelidir.

Sonuç

Sonuç olarak, Julian Assange vakası, ABD hegemonyasının sürdüğü bir dönemde işbaşı yapan milliyetçi-muhafazakâr neo-con yönetiminin 2000’lerde uyguladığı yanlış politikalara tepki olarak ortaya çıkan Amerikan karşıtlığının doğal bir sonucudur. ABD, bu dönemdeki hatalarını kabul ederek bundan sonra daha dikkatli davranmalı ve Assange davası konusunda da suçlamalarını doğru bir düzleme oturtmalıdır. Zira ABD’yi farklı, özel ve güçlü kılan özgürlük düşüncesi ve uygulamalarıdır. Türkiye’de de “MİT tırları” haberi nedeniyle yurtdışına yerleşmek zorunda kalan Can Dündar olayı, buna benzer bir vaka olarak değerlendirilmelidir.

Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ

Kapak fotoğrafı: https://edition.cnn.com/2024/02/20/uk/julian-assange-extradition-appeal-ruling-review-intl-gbr/index.html

 

KAYNAKÇA

[1] Bakınız; WikiLeaks internet sitesi, https://wikileaks.org/.

[2] Yeni Şafak (2024), “Julian Assange’ın ABD’ye iade davası: Karar ileri bir tarihe ertelendi”, 22.02.2024, Erişim Tarihi: 22.02.2024, Erişim Adresi: https://www.yenisafak.com/dunya/julian-assangein-abdye-iade-davasi-karar-ileri-bir-tarihe-ertelendi-4603529.

[3] Bakınız; Wikipedia, “Julian Assange”, Erişim Tarihi: 21.02.2024, Erişim Adresi: https://en.wikipedia.org/wiki/Julian_Assange; Vikipedi, “Julian Assange”, Erişim Tarihi: 21.02.2024, Erişim Adresi: https://tr.wikipedia.org/wiki/Julian_Assange#:~:text=Julian%20Paul%20Assange%20(d.%203,sitesinin%20edit%C3%B6r%C3%BC%20ve%20bas%C4%B1n%20s%C3%B6zc%C3%BCs%C3%BCd%C3%BCr.

[4] AlJazeera (2011), “WikiLeaks video: ‘Collateral murder’ in Iraq”, Erişim Tarihi: 22.02.2024, Erişim Adresi: https://www.youtube.com/watch?v=zYTxuW2vmzk&rco=1.

[5] Paul Daley (2020), “Julian Assange indictment fails to mention WikiLeaks video that exposed US ‘war crimes’ in Iraq”, The Guardian, 14.06.2020, Erişim Tarihi: 22.02.2024, Erişim Adresi: https://www.theguardian.com/media/2020/jun/15/julian-assange-indictment-fails-to-mention-wikileaks-video-that-exposed-us-war-crimes-in-iraq.

[6] Elisabeth Bumiller (2010), “Video Shows U.S. Killing of Reuters Employees”, The New York Times, 05.04.2010, Erişim Tarihi: 22.02.2024, Erişim Adresi: https://www.nytimes.com/2010/04/06/world/middleeast/06baghdad.html.

[7] WikiLeaks (2010), “The Iraq War Logs’”, Erişim Tarihi: 22.02.2024, Erişim Adresi: https://wikileaks.org/irq/.

[8] WikiLeaks (2010), “Cablegate: 250,000 US Embassy Diplomatic Cables”, 28.11.2010, Erişim Tarihi: 22.02.2024, Erişim Adresi: https://www.wikileaks.org/Cablegate-250-000-US-Embassy.html.

[9] Lauren Said-Moorhouse & Claudia Rebaza & Amy Cassidy (2024), “Julian Assange makes last-ditch attempt in UK court to avoid extradition to the US”, CNN, 20.02.2024, Erişim Tarihi: 21.02.2024, Erişim Adresi: https://edition.cnn.com/2024/02/20/uk/julian-assange-extradition-appeal-ruling-review-intl-gbr/index.html.

[10] Ali Burak Biber (2019), “10 soruda Julian Assange ve WikiLeaks davası”, TRT Haber, 12.04.2019, Erişim Tarihi: 22.02.2024, Erişim Adresi: https://www.trthaber.com/haber/dunya/10-soruda-julian-assange-ve-wikileaks-davasi-411674.html.

[11] Megan Specia (2024), “‘Beginning of the End’ as Assange Case Returns to Court”, The New York Times, 20.02.2024, Erişim Tarihi: 22.02.2024, Erişim Adresi: https://www.nytimes.com/2024/02/20/world/europe/assange-us-extradition-uk-court-case.html.

[12] John Psaropoulos (2024), “Julian Assange appeals in ‘most important press freedom case in the world’”, AlJazeera, 20.02.2024, Erişim Tarihi: 22.02.2024, Erişim Adresi: https://www.aljazeera.com/news/2024/2/20/julian-assange-appeals-in-most-important-press-freedom-case-in-the-world.

[13] Yeni Şafak (2024), “Julian Assange’ın ABD’ye iade davası: Karar ileri bir tarihe ertelendi”, 22.02.2024, Erişim Tarihi: 22.02.2024, Erişim Adresi: https://www.yenisafak.com/dunya/julian-assangein-abdye-iade-davasi-karar-ileri-bir-tarihe-ertelendi-4603529.

[14] Zuhal Demirci (2024), “İngiltere’de WikiLeaks’in kurucusu Assange’ın ABD’ye iade davası ikinci gününde sürüyor”, AA, 21.02.2024, Erişim Tarihi: 22.02.2024, Erişim Adresi: https://www.aa.com.tr/tr/dunya/ingilterede-wikileaksin-kurucusu-assangein-abdye-iade-davasi-ikinci-gununde-suruyor/3143817#:~:text=Assange’%C4%B1n%20dava%20s%C3%BCreci&text=Y%C3%BCksek%20Mahkeme%2C%2010%20Aral%C4%B1k%202021,ye%20iade%20edilmesi%20karar%C4%B1n%C4%B1%20imzalam%C4%B1%C5%9Ft%C4%B1.

[15] The Economist (2020), “Why Julian Assange’s extradition case will get political”, 23.02.2020, Erişim Tarihi: 21.02.2024, Erişim Adresi: https://www.economist.com/britain/2020/02/23/why-julian-assanges-extradition-case-will-get-political.

[16] Sandy Coliver (2016), “Chelsea Manning’s 35-Year Sentence: Far Beyond All Norms”, Open Society Justice Initiative, 19.05.2016, Erişim Tarihi: 22.02.2024, Erişim Adresi: https://www.justiceinitiative.org/voices/chelsea-mannings-35-year-sentence-far-beyond-all-norms.

[17] Free Speech Center at Middle State Tennessee University, “Espionage Act of 1917 (1917)”, Erişim Tarihi: 22.02.2024, Erişim Adresi: https://firstamendment.mtsu.edu/article/espionage-act-of-1917/#:~:text=The%20Espionage%20Act%20of%201917%20prohibited%20obtaining%20information%2C%20recording%20pictures,advantage%20of%20any%20foreign%20nation.

[18] John Psaropoulos (2024), “Julian Assange appeals in ‘most important press freedom case in the world’”, AlJazeera, 20.02.2024, Erişim Tarihi: 22.02.2024, Erişim Adresi: https://www.aljazeera.com/news/2024/2/20/julian-assange-appeals-in-most-important-press-freedom-case-in-the-world.

[19] Free Speech Center at Middle State Tennessee University, “Espionage Act of 1917 (1917)”, Erişim Tarihi: 22.02.2024, Erişim Adresi: https://firstamendment.mtsu.edu/article/espionage-act-of-1917/#:~:text=The%20Espionage%20Act%20of%201917%20prohibited%20obtaining%20information%2C%20recording%20pictures,advantage%20of%20any%20foreign%20nation.

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.