TÜRKİYE-MISIR NORMALLEŞMESİNİN BRICS BAKIMINDAN GEREKLİLİĞİ

upa-admin 09 Eylül 2024 187 Okunma 0
TÜRKİYE-MISIR NORMALLEŞMESİNİN BRICS BAKIMINDAN GEREKLİLİĞİ

4 Eylül 2024’de Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sissi’nin Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyaret, 12 yıl aradan sonra Mısır’dan Cumhurbaşkanı düzeyinde Türkiye’ye yapılan bir ziyaret olması bakımından önemliydi. Zaten Türkiye’nin kuzeyinde Ukrayna, güneyinde Gazze’de savaşlar devam ederken Doğu Akdeniz’de ve Ortadoğu’da bu iki önemli devletin ilişkilerinin normalleşmesi gerekli. Gazze ve Ukrayna’daki savaşlara ilaveten Kızıldeniz’de dünya gemi ticaretinin en önemli geçiş noktalarından birinde deniz ticaretinin sekteye uğramasıyla küresel tedarik zinciri aksamaktadır. Dolayısıyla, Doğu Akdeniz’deki jeopolitik durumlardan ve enerji meselelerine ilaveten, jeo-ekonomik ve ticaret gibi sebeplerden de dolayı Türkiye ve Mısır ilişkilerinin normalleşmesi kaçınılmazdır. Ancak bir diğer önemli husus ise, giderek önemli bir gündem maddesi olan BRICS ile ilgilidir.

Günümüzde Mısır’ın jeopolitik konumu, Afrika ile Asya arasında geçiş noktası olma özelliğinin yanı sıra, Akdeniz’den Kızıldeniz’e, oradan da Hint Okyanusu’na açılan Süveyş Kanalı’ndan dolayı kritik bir stratejik geçiş noktasıdır. Dolayısıyla, hâlihazırda zaten Türk dış politikasının önemli bir unsuru olan ekonomik ilişkiler ve ticaret açısından da Mısır ile ilişkilerin iyi yönde ilerlemesi önemlidir. Jeopolitik konumunun yanı sıra, 100 milyon üzerindeki nüfusu ve dolayısıyla da ekonomik büyüklük sebebiyle de Mısır en önemli Arap, İslam ve Afrika devletlerinden biridir. Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi – ORSAM Ortadoğu Analiz dergisinde yer alan makalemde, Mısır’ın tarihsel jeopolitik ve stratejik konumu hakkında bilgi bulabilirsiniz: (Ali Oğuz DİRİÖZ (2012). “Mübarek Öncesi Mısır: Jeopolitik Konum, İç ve Dış Politika.” Ortadoğu Analiz, 4(37), 83-88. https://www.orsam.org.tr/d_hbanaliz/7ali_37.pdf).

Mısır’ın mevcut yönetiminin iktidara gelmesinden bu yana Türkiye ile bazı ideolojik fikir ayrılıkları olmuştur; ancak zamanla, her iki ülkenin de daha pragmatik, rasyonel ve karşılıklı ortak çıkarlarını gözetir şekilde davranarak yeniden siyasi olarak yakınlaşmaları mümkün olmuştur. Bu pragmatik iş birliğinin gerekli olacağı bir diğer husus ise Mısır’ın BRICS üyesi olmasıdır.

2024 itibariyle, Mısır, Etiyopya, Suudi Arabistan (ki bu konuda bazı belirsizlikler mevcuttur), Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve İran’la birlikte, Küresel Güney’in yükselen sesi olan ve Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’nın oluşturduğu bir uluslararası platform olan BRICS’e üye olmuştur. Bu bağlamda, Türkiye’nin de olası BRICS üyeliği, ya da üye olmasa dahi üye ülkelerle ilişkilerini geliştirebilmek adına da Mısır’la olan normalleşme süreci önemlidir.

BRICS üyeliğinin Türkiye için bu aşamada çok büyük bir getirisi ya da götürüsü olmayabilir; çünkü henüz tam teşekküllü bir teşkilat yapısını sahip değildir. Teşkilatın yapısı ve kurucu anlaşması tamamlanmadan evvel, Mısır gibi mevcut üye ülkelerle iyi ilişkiler geliştirmek elzemdir. Ayrıca, bazı çevrelerin iddialarının aksine, Mısır gibi genelde hassas jeopolitik kararlar veren ve Batı ile zıtlaşmayan bir ülkenin olduğu bir ülkeler grubunun Batı karşıtı olduğunu söylemek doğru olmaz. BRICS’in kurucu anlaşması veya metnini netleşmemiş ve henüz bir uluslararası kuruluş hüviyetine sahip olmamasından kaynaklı olarak siyasi eğilimleri ile ilgili bazı belirsizlikler vardır.

BRICS, başlangıçta Batılı finans kuruluşları tarafından 5 ülke için  bir kısaltmaydı (Brazil,  Russia,  India, China, South Africa – BRICS ; yani Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika). Bu ülkeler, 2000’li yıllardan itibaren hızlı büyüyen, batılı olmayan ekonomiler olmalarından ötürü yatırımcıların dikkatini çekmekteydiler. BRICS, zaman içerisinde bir platform ve forum haline geldi. BRICS’in tek kurumsal yapısı, eski adıyla BRICS Bank, şimdiki adıyla Yeni Kalkınma Bankası (New Development Bank) adında kurulan bu kalkınma bankasıdır. Bu kuruluş, BRICS’in tek kurumsal resmi kuruluşudur ve başka hiçbir resmi kurumsal kuruluşu veya Serbest Ticaret Anlaşması (STA) gibi resmi çerçevesi de yoktur.

BRICS, günümüzde Küresel Güney’in, yani eski adıyla üçüncü dünya ülkelerinin sesi olma vasfını bürünmüş durumda. Soğuk Savaş yıllarında, Mısır, Yugoslavya, Hindistan gibi ülkeler bu Bağlantısızlık Hareketi’nin yani üçüncü dünyanın önde gelen ülkelerdendir.  Günümüzde ise, BRICS’e üye veya üyeliğe aday ülkeler arasında farklı ekonomiler, coğrafyalar ve yönetim biçimleri söz konusu olduğundan, BRICS bir bütün değildir. BRICS, Avrupa Birliği ve Batı hegemonyasına karşı önemli gruplardan biri olarak algılanıyor. Özellikle Rusya ve Çin gibi ülkeler bu yönde siyasi mesajlar vermek konusunda hevesliler. Buna karşılık, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve özellikle Hindistan gibi ülkeler Batı karşıtı bir söyleme taraf değiller. Aksine, Mısır, Hindistan, Brezilya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Güney Afrika gibi ülkelerin özellikle dengeli politikaya önem veriyorlar. Ayrıca, Azerbaycan,  Suudi Arabistan ve Malezya gibi petrol ve enerji üretiminde avantajlı olan ülkelerin de Batı karşıtı bir cephe olarak algılanmak istemeyeceklerini düşünüyorum. Türkiye, BRICS’e üye olsun ya da olmasın, BRICS ülkeleriyle ilişkilerini, NATO ve AB ülkeleriyle  ilişkilerini bozmamak kaydıyla geliştirmelidir.

Dolayısıyla, Türkiye ve Mısır ilişkilerinin de sadece olası bir BRICS üyeliği perspektifinden öte, BRICS içerisinde Türkiye gibi NATO, OECD ve AB ülkeleriyle iyi ilişkilere önem vere ülkeler arası ilişkilerin de gelişmesi bakımından anlamlıdır. Mısır gibi ülkelerin BRICS’de yer almasıyla, BRICS’in Batı karşıtı bir cephe olarak değil de, Batı’yı dengeleme aracı olarak kullanması amacıyla bir platform olduğu izlenimi kuvvetlenmektedir. Ancak, BRICS üyeliğinin,  NATO,  Avrupa Birliği (AB) veya Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) kadar stratejik öncelikli bir konu olduğunu da düşünmüyorum. Kaldı ki, Mısır, ne NATO ve TDT’ye üye, ne de AB’ye aday bir ülkedir. Yani Türkiye kadar AB ve NATO kural ve standartlarıyla entegre değildir. Sonuç olarak, BRICS, AB üyeliği gibi bir stratejik hedef değildir ve asla da NATO gibi bir kolektif güvenlik kuruluşuna üyeliğin alternatifi olamaz. Gene de Mısır gibi BRICS ülkeleriyle ikili ilişkilerin geliştirilmesi şarttır.

Kapak fotoğrafı: https://www.setav.org/enerji/turkiye-misir-iliskilerinde-gerilim-yumusama-sarkaci

Doç. Dr. Ali Oğuz DİRİÖZ

TOBB ETÜ Öğretim Üyesi

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.