Giriş
12 Mayıs 2025, Türkiye için tarihi bir dönüm noktası oldu. Kürdistan İşçi Partisi (PKK), 40 yılı aşkın süredir süren silahlı mücadelesine son vererek kendini feshettiğini duyurdu. Bu karar, Abdullah Öcalan’ın İmralı Cezaevi’nden yaptığı çağrılar ve hükümetin yeni bir barış girişimiyle şekillendi. Ancak, bu umut verici adım, aynı zamanda bir dizi soru işareti ve riskle çevrili. Kuzey İrlanda’daki Hayırlı Cuma Anlaşması (1998), benzer bir silah bırakma sürecinin nasıl başarıya ulaştığını gösteriyor. IRA’nın silahsızlanmasıyla sonuçlanan bu anlaşma, PKK’nın fesih sürecine dair dersler sunarken, Türkiye’nin önündeki kırılgan yolu da aydınlatıyor. Peki, PKK’nın feshi kalıcı bir barışa dönüşebilir mi, yoksa 2013-2015 Çözüm Süreci gibi yarıda mı kalacak? Bu yazıda, iki süreci karşılaştırarak PKK’nın fesih sürecinin eksilerini analiz yapmaya çalışacağım.
Hayırlı Cuma Anlaşması: Barışın Modeli mi?
Kuzey İrlanda’da 1960’lardan 1998’e kadar süren “The Troubles”, etnik-milliyetçi ve mezhepsel bir çatışmaydı. İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA), birleşik bir İrlanda için İngiliz yönetimine karşı silahlı mücadele yürüttü ve yaklaşık 3.500 kişi hayatını kaybetti. 1998’de imzalanan Hayırlı Cuma Anlaşması, bu çatışmayı sona erdirdi. Anlaşma, özerk bir Kuzey İrlanda yönetimi, IRA’nın silahsızlanması, siyasi mahkumların serbest bırakılması ve Katoliklere karşı ayrımcılığın sona ermesini içeriyordu. ABD’li Senatör George Mitchell’in arabuluculuğu, Uluslararası Bağımsız Silahsızlanma Komisyonu’nun denetimi ve Avrupa Birliği’nin mali desteği, süreci sağlamlaştırdı. IRA’nın siyasi kanadı Sinn Féin, barış sürecinde meşru bir aktör oldu ve bugün Kuzey İrlanda’da koalisyon hükümetlerinde yer alıyor.
Bu başarı, birkaç kritik unsura dayanıyordu: uluslararası destek, net bir siyasi çerçeve, aşamalı silahsızlanma ve toplumsal yorgunluk. IRA, 1994’te ateşkes ilan etti ve 2005’te silahlarını çimentoyla gömdü. İngiltere, Katoliklerin haklarını tanıyarak IRA’nın taban desteğini azalttı. Ancak, süreç mükemmel değildi; küçük IRA fraksiyonları (örneğin Real IRA) barışa direndi ve Brexit gibi gelişmeler anlaşmayı hâlâ tehdit ediyor. Yine de Hayırlı Cuma Anlaşması, silahlı bir örgütün siyasete entegrasyonunun mümkün olduğunu kanıtladı.
PKK’nın Feshi: Umut ve Belirsizlik
PKK’nın fesih kararı, Türkiye’nin en uzun süren çatışmasını bitirme potansiyeli taşıyor. 1984’ten bu yana on binlerce insanın ölümüne yol açan bu mücadele, toplumsal ve ekonomik yaralar açtı. Öcalan’ın Şubat 2025’teki çağrısı, PKK’nın silah bırakarak demokratik siyasete yönelmesini teşvik etti. Hükümetin, Öcalan’ın şartlı tahliyesini tartışmaya açması ve “terörsüz bir Türkiye” vizyonu, bu süreci hızlandırdı. Ancak, süreç, Hayırlı Cuma Anlaşması’nın aksine, belirsizliklerle dolu. Silahların teslimi, militanların entegrasyonu, Kürt haklarına yönelik reformlar ve Öcalan’ın geleceği gibi temel meseleler hâlâ netleşmedi. Dahası, Suriye’deki YPG’nin durumu ve bölgesel dinamikler, süreci karmaşıklaştırıyor.
Eksiler ve Riskler: Hayırlı Cuma’nın Işığında
PKK’nın fesih sürecinin eksilerini, IRA sürecinin deneyimleriyle karşılaştırarak analiz edelim:
Uluslararası Destek Eksikliği
Hayırlı Cuma Anlaşması, ABD, AB ve İrlanda’nın güçlü desteğiyle ilerledi. George Mitchell’in arabuluculuğu ve silahsızlanma komisyonu, taraflar arasında güven inşa etti. PKK sürecinde ise uluslararası bir arabulucu veya denetim mekanizması yok. Türkiye, tarihsel olarak dış müdahalelere karşı çıkıyor; 2013-2015 Çözüm Süreci’nde de üçüncü tarafların rolü reddedilmişti. Bu, şeffaflık ve güven sorununa yol açabilir. Örneğin, IRA’nın silahları uluslararası gözlemcilerce doğrulandı; PKK’da ise silah teslimi yalnızca Türkiye’ye bırakılırsa, PKK içindeki bazı fraksiyonlar direnebilir.
Risk: Taraflar arasındaki güvensizlik, süreci baltalayabilir.
Öneri: Türkiye, BM veya tarafsız bir STK ile sınırlı bir denetim mekanizması kurmayı düşünebilir.
Silahsızlanma ve Entegrasyon Belirsizliği
IRA’nın silahsızlanması, 1994’ten 2005’e kadar aşamalı ve denetimli bir süreçti. Eski militanlar, şartlı tahliyeler ve Sinn Féin’in siyasi rolüyle topluma entegre oldu. PKK’da ise silahların nasıl teslim edileceği veya militanların geleceği belirsiz. Binlerce PKK üyesinin işsizlik, damgalanma veya yeniden radikalleşme riskiyle karşı karşıya kalması muhtemel. Ayrıca, PKK’nın Irak ve Suriye’deki bağlantılı grupları (örneğin YPG), merkezi kontrolün zayıf olduğu bölgelerde fesih kararına uymayabilir.
Risk: IRA’da küçük bir fraksiyon (Real IRA) barışa direndi; PKK’da da benzer bir bölünme, süreci kaosa sürükleyebilir.
Öneri: Aşamalı bir silahsızlanma planı ve militanlar için rehabilitasyon programları geliştirilmeli.
Reformların Eksikliği
Hayırlı Cuma Anlaşması, Katoliklerin kültürel ve siyasi haklarını tanıyarak IRA’nın taleplerini kısmen karşıladı. Türkiye’de ise Kürt dili, eğitim ve yerel özerklik gibi konularda somut reform taahhütleri henüz yok. 2013-2015 Çözüm Süreci’nin çöküşü, reform eksikliğinden kaynaklanmıştı.
Risk: Reform olmazsa, Kürt toplumu sürece güvenmez ve PKK’nın yerini başka radikal gruplar alabilir.
Öneri: Hükümet, Kürt haklarına dair net bir reform takvimi sunmalı; bu, DEM Parti’nin siyasete katılımını güçlendirerek Sinn Féin benzeri bir dönüşümü teşvik edebilir.
Toplumsal Polarizasyon (Kutuplaşma)
Kuzey İrlanda’da toplumsal yorgunluk ve Tony Blair’in karizmatik ve güven veren liderliği, barış sürecini destekledi. Türkiye’de ise Kürt meselesi, toplumu derinden kutuplaştırıyor. Milliyetçi kesimler, Öcalan’ın tahliyesine veya reformlara karşı çıkıyor. Hükümetin geçmişteki “teröristbaşı” söylemi, barış sürecine yönelik toplumsal direnci artırıyor.
Risk: Medya ve muhalefetin süreci “teslimiyet” olarak etiketlemesi, hükümetin reform cesaretini kırabilir.
Öneri: Sivil toplum ve medya aracılığıyla barış kampanyaları başlatılmalı, toplumsal diyalog güçlendirilmeli.
Bölgesel Karmaşıklıklar
IRA süreci, büyük ölçüde ada içinde sınırlıydı. PKK’nın ise Suriye (YPG), Irak ve İran’daki bağlantıları, süreci bölgesel bir mesele haline getiriyor. YPG’nin ABD desteğiyle Suriye’de özerk bir yapı kurması, Türkiye için kırmızı çizgi.
Risk: YPG’nin fesih kararına uymaması, Türkiye’nin süreci sorgulamasına yol açabilir.
Öneri: Türkiye, ABD ve bölgesel aktörlerle diyalog kurarak YPG meselesini çözmeye çalışmalı.
Öcalan’ın Rolü
IRA sürecinde, Gerry Adams siyasete entegre oldu; mahkumlar ise şartlı tahliyelerle serbest bırakıldı. Öcalan’ın tahliyesi ise Türkiye’de siyasi bir mayın tarlası.
Risk: Tahliye, milliyetçi kesimlerde öfkeye yol açabilir; reform olmadan gerçekleşirse, yalnızca bir “jest” olarak algılanır.
Öneri: Öcalan’ın rolü, reformlarla dengelenmeli; mahkumlar için bireysel değerlendirmeler yapılmalı.
Barışın Geleceği: Kırılgan Ama Mümkün
PKK’nın fesih süreci, Hayırlı Cuma Anlaşması’na kıyasla daha az yapılandırılmış ve risklerle dolu. Uluslararası destek eksikliği, reform belirsizliği ve bölgesel karmaşıklıklar, süreci kırılgan kılıyor. Ancak IRA süreci, barışın mümkün olduğunu gösteriyor. Türkiye, bu derslerden yararlanırsa, kalıcı bir barış inşa edebilir. Önerilerim şunlar olacaktır…
Son Söz Olarak
PKK’nın fesih kararı, Türkiye için tarihi bir barış fırsatı sunuyor; ancak bu umut, siyasi irade, toplumsal uzlaşı ve uluslararası destekle gerçeğe dönüşebilir. Kuzey İrlanda’da Hayırlı Cuma Anlaşması (1998), IRA’nın silahlarını çimentoyla gömmesiyle uzun soluklu bir barış getirdi, ancak Yeni IRA gibi “dissident” grupların 2019’da gazeteci Lyra McKee’yi öldürmesi ve Brexit sonrası sınır gerilimleri, kırılganlıkların devam ettiğini gösteriyor. Türkiye’de ise Suriye’deki YPG, Irak’taki Kandil varlığı ve İran’daki PJAK, PKK’nın fesih sürecini bölgesel bir sınav haline getiriyor; bu gruplar karara uymazsa, barış yarım kalabilir. Avrupa’daki Kürt diasporasının reform talepleri ve AB’nin insan hakları baskıları, dış dinamikleri karmaşıklaştırırken, iç siyasette milliyetçi tepkiler ve kutuplaşma reformları tıkayabilir.
Barış, sadece silahların susması değil, hakların tanınması ve umutların yeşermesidir; Türkiye, Kuzey İrlanda’nın derslerinden ilham alarak cesur adımlar atarsa, bu çatışma bir barış hikâyesine dönüşebilir, yoksa belirsizlikler bölgeyi istikrarsızlığa sürükleyebilir.
Yusuf ERTUĞRAL