Bu yılın 29 Mayıs tarihinde Astana’da Kazakistan, Rusya ve Belarus Cumhurbaşkanları Avrasya Ekonomik Birliği’nin kurulmasına ilişkin anlaşma imzaladı. Orada Ermenistan`ın Gümrük Birliği’ne üye olması ile ilgili karar alınmalıydı. Ancak Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in katılımcılara ünvanladığı mektubu Erivan’a soğuk duş etkisi yaratmış. Ermeniler Nursultan Nazarbayev’in bu mektubu okumasından rahatsız durumdadırlar. Ancak durumun ciddiyetini Erivan’a anlatmamışlar. Olayların bu tür gelişmesi, aslında, ciddi jeopolitik esaslara sahiptir. Ermenistan yıllardır tuttuğu uzlaşmaz konuma göre, cevabını almalıdır. Uzmanların bu konuda söyledikleri ilginçtir.
Bir Mektubun Gerçekleri
Ermeni basını 29 Mayıs`ta Erivan’ın Astana sükûtîliğine gark olduğundan yazıyor. Aynı gün Avrasya Ekonomik Birliği’nin (AEB) oluşturulması ile ilgili Rusya, Beyaz Rusya ve Kazakistan liderleri anlaşma imzalamalılardı. Bu, gerçekleşti. Ancak aynı zamanda, Erivan’a “siyasi tokat” atıldı.
Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev toplantıda Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in onlara yolladığı mektubu okudu. Orada Ermenistan’ın BM tarafından tanınmış sınırları çerçevesinde AEB’e girme şartı belirtildi (Bkz.: Арам Аматуни. По ком звонят колокола Астаны? / “1in.am”, 30 Mayıs 2014). Bu haber Ermenistan heyeti için şok oldu. Onlar Azerbaycan liderinin mektubuna cevapta hiçbir fikir söyleyemediler.
Sadece Ermenistan Eğitim Bakanı Karabağ sınırda gümrük kontrolünün olmayacağını söyledi. Fakat gazeteciler buna inanmadılar, çünkü burada duygulardan başka hiçbir argüman yoktu. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in mektubu ise gerçek argümanlara dayanan haklı talepleri ifade ediyor.
Öncelikle, diyelim ki, Azerbaycan Devlet Başkanı uluslararası hukuk kuralları ve diplomatik kurallar çerçevesinde esaslı bir mektup yazdı. Orada Azerbaycan ve Ermenistan’ın BM tarafından tanınmış sınırlarının varlığı vurgulandı. Eğer Ermenistan herhangi örgüte üye olmak arzusundadırsa, o zaman bu şart mutlaka dikkate alınmalıdır. Aksi takdirde, bu ülkeyi kendi sıralarına kabul eden kurum yasadışı olarak algılanmalıdır. Onun uluslararası hukuk ilkelerini kaba şekilde ihlal ettiği vurgulanmalıdır. Bunlar da eski Sovyet mekanında yeni ihtilaflara yol açabilir.
Şüphesiz, bu hususları V. Putin, N. Nazarbayev ve A. Lukaşenko iyi biliyor. Bu nedenle onlar Erivan’a göre, yaratmak istedikleri birliğin baştan esaslarını sarsmak istemezler. N. Nazarbayev`in toplantıda temkinle Aliyev’in mektubunu okuması, bütün bunlara göre, zorunluluk idi. Burada herhangi kişisel ilişkiler veya taraflılık aramak hiçbir siyasi-diplomatik etikete sığmıyor.
Bu bağlamda Ermenistan Cumhurbaşkanı’nın oluşmuş durumla ilgili söyledikleri onun samimi ve demokratik devlet başkanı olmadığını bir kez daha teyit ediyor. S. Sarkisyan 31 Mayıs`ta kendi partisine üye olan gençlerle görüşmesinde “Nazarbayev’in dedikleri hoş değildi” cümlesini kullandı (Bkz.: То, что озвучил Назарбаев, “было неприятно”: Серж Саргсян / “1in.am”, 1 Haziran 2014).
Fakat Ermeni lider Aliyev’in mektubunda gerçeklerin ifade edildiğini itiraf etmeye mecburdur. Bununla ilgili o, gençlerle görüşmede söyledi: “Kim diyor ki, biz Gümrük Birliği’ne Karabağ`la (terim S. Sarkisyan`a aittir – Newtimes.az) beraber gireriz? Böyle bir şey olmamıştır ve olamaz da. Çünkü Karabağ bizim mevzuata göre, bizim tasavvurlara uygun olarak bugün Ermenistan’ın bir parçası değildir” (Bkz.: önceki kaynağa).
Ermeni tarafının Azerbaycan Cumhurbaşkanı`nın mektubuna verdiği sağlıksız tepki hakkında biraz daha konuşabilir. Ancak burada ilkesel nokta daha geniş çaptaki süreçlerle ilgilidir. Bunun yanı sıra, vurgulamak isteriz ki, Ermeniler halen hasta psikolojiden kurtulamamışlar. Destekçileri onları o derecede titiz öğretmiş ki, sıradan gerçekleri bile kabul etmekte zorlanıyorlar. Azerbaycan tarafının haklı yorumları ve taleplerinden çok kızıyorlar. Fakat bu yöntemle gerçeği inkar etmek mümkün değildir.
Sıradaki Başarısızlık: Erivan’ın Sükutu
Sorun Erivan’ın uzun yıllardır yürüttüğü dış politikanın başarısızlığındadır. Aynı zamanda, şu anda jeopolitik ortamda karmaşık durum ortaya çıktı. Sonuçta, Ermenistan yönetimi hangi konumda olmanın gerektiği konusunda tereddüt ediyor. Bunu analistler ve uzmanlar hissediyorlar. Meydana birçok sorular, anlatılması gereken sorunlar çıkıyor.
Örneğin, Batı’da düşünüyorlar ki, Avrasya Ekonomik Birliği geleceği olmayan bir projedir (Bkz.: örn., Carol Matlack. Putin’s Eurasian Union Looks Like a Bad Deal, Even for Russia / “Bloomberg Businessweek”, 29 Mayıs 2014). Rusya’nın ekonomik potansiyeli bu örgütü verimli kuruma dönüştürmeye yeterli değildir. Bu nedenle Moskova baskıyla bazı ülkeleri buraya çekiyor.
Aslında, Rusya yönetimi eski Sovyet mekânı ülkelerini biraraya toplamak planının olduğunu inkar etmiyor. Rusya Başbakan Birinci Yardımcısı İgor Şuvalov açık bildiriyor ki, “eski Sovyet coğrafyasında entegrasyon Rusya Federasyonu’nun stratejik amacıdır” (Bkz.: Шувалов: Интеграция на постсоветском пространстве – стратегическая цель РФ / “Deutsche Welle”, 23 Mayıs 2014). Bunun arka fonunda Rusya yetkilisi onu da kaydediyor ki, bu görüşe karşı çıkanlar “bizim ortağımız, dostumuz değil, ekonomik sistemimizin temelini sarsanlardır” (Bkz.: önceki kaynağa).
Böyle bir ortamda Erivan Gümrük Birliği’ni hangi nedenlerden dolayı seçtiğini ispat etmelidir. Böyle bir ispat ise yoktur. Öte yandan, Ermenistan yönetimi bu konuda Dağlık Karabağ çatışmasını yapay olarak kullanmaya çalışıyor. O, sorunu kendi lehine çözmek için Rusya, Beyaz Rusya ve Kazakistan’dan birşeyler talep ediyor. Özellikle, Erivan’ın Moskova’ya yönelik eleştirileri az değildir. Bazı Ermeni uzmanlar bu hususu ayrıca belirtiyorlar. Aynı zamanda, meselenin başka tarafına da dikkat yöneltmeye çalışıyorlar.
Somut olarak, Ermeni uzmanlar Rusya’nın Ermenistan’ı Dağlık Karabağ konusunda şantaj ettiğini yazıyorlar (Bkz.: Акоп Бадалян. Что обеспокоило Азербайджан / “Lragir.am”, 30 Mayıs 2014). Biraz sonra Moskova aynı yöntemle Bakü’yü de şantaj edebilir. Fakat Ermenilerin bu fikri de asılsızdır. Doğrudur, Kremlin kendi ön karakolu ilgili istediği hareketi edebilir. Azerbaycan’a karşı ise böyle davranmaz. Çünkü Bakü bağımsız konumu ile kanıtlamıştır ki, onunla kimse baskı ve şantaj dilinde konuşamaz. Burada sadece, Ermeniler kendi acizliklerini örtbas etmeye çalışıyorlar.
Bunlardan çıkan sonuç ki, Ermenistan’ın Astana’da şok durumuna düşmesi onun jeopolitik yenilgisinin belirtisidir. Şimdi bu ülkenin ne zaman Gümrük Birliği’ne dahil olacağı açık değildir. Resmi olarak Temmuz bildirildi. Ancak bu zamana kadar Azerbaycan’ın koyduğu şarta uyacağı inandırıcı görünmüyor. Demek, Erivan henüz beklemeli olacak. Jeopolitik açıdan burada belli riskin olduğunu itiraf etmek gerekir.
Mesele şu ki, Dağlık Karabağ çatışmasının çözülmemesi küresel jeosiyasette sorunlar yaratıyor. Ermenistan Gümrük Birliği’ne üye olsa, onunla Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesi arasında kontrol-çıkış ve gümrük noktası olmalıdır. Bunu sadece Azerbaycan ve Ermenistan tarafları edebilir. Spesifik olarak, bu zamana kadar çatışma çözülmelidir.
Riskli nokta bu tür belirsiz durumdan öte güçlerinbilmesi ile ilgilidir. Büyük devletler kendi çıkarları için bu faktörü kışkırtma için kullanırlar. Bunun müsebbibi ise Ermenistan’ın belirsiz dış politika yürütmesidir. Astana olayının kökeninde işte bu nokta durur.
Tüm bunlardan bir sonuç da çıkarmak mümkündür. Hem bölgesel, hem de küresel ölçekte meydana gelen jeopolitik süreçler Dağlık Karabağ çatışmasının çözülmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Bunda çıkarı olmayan Ermenistan ise rahatsızlık geçiriyor. Bekleniyor ki, belirli bir süre sonra onun hamileri sorunun çözülmesini Erivan’dan talep edecekler. Belli ki, sorun sadece Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü çerçevesinde çözülebilir. Ermenistan’ın elinden tüm argümanları çıkmış olur. Anlaşılan, Astana’da Azerbaycan Cumhurbaşkanı`nın mektubunun seslenmesi bunun ilk belirtilerindendir. Hep o tür etkinliklere meydan okiyan Erivan’dan bu kez ses çıkmadı. Er ya da geç adalet yerini bulur.
Kaynak: Newtimes.az