NÜKLEER SAVAŞ İHTİMALİ

upa-admin 16 Ağustos 2014 2.031 Okunma 0
NÜKLEER SAVAŞ İHTİMALİ

Artık 60 yıldır, büyük devletlerin nükleer çatışması tehlikesi “Demokles`in kılıcı” gibi insanlığın başı üzerinde asılmıştır. “Soğuk Savaş” döneminde ABD ile SSCB arasında nükleer savaş başlasaydı, dünya 13 dakika içinde yok edilebilirdi. Bu nedenle “Soğuk Savaş” döneminde Amerika Birleşik Devletleri nükleer başlıklı füzelerini ilgili emirden sonra 3-4 dakika içinde bırakmaya hazır durumda tutuyordu. SSCB’de de aynı manzara gözlemlenmektedir.

Sadece nükleer pariteti ve birbirine karşı duran tarafların, yani SSCB ile ABD’nin gelecek nükleer savaşta galibin olmayacağını idrak etmesi onları saçma adımlar atmaktan geri durdurmayı başardı.

Fakat son yıllarda nükleer potansiyeline sahip ülkelerin sayısı önemli şekilde artmıştır. Artı “nükleer değneği” birbiri ile çatışan ülkelerin (Hindistan-Pakistan, Kuzey Kore ve ABD’nin nükleer müttefiki olan Güney Kore) eline düşmüştür. Ayrıca, ABD`nin geleneksel rakibi olan Rusya’nın 21`inci yüzyılın başlarında dünya sahnesinde jeopolitik açıdan faalleşmesi Amerika stratejistlerini krizin, özellikle Avrupa kıtasında durumun keskinleştiği takdirde kendi nükleer potansiyelini kullanmaya zorlar.

Henüz 2010 yılında, ABD Başkan Yardımcısı Joseph (Joe) Biden, ABD`nin yeni nükleer doktrinine adadığı açıklamasında bildirdi ki, “şimdiye kadar küresel nükleer savaş tehlikesi bu kadar keskin olmamıştır. O diyor ki, ABD`nin öncelikleri değişmiştir: nükleer devletlerinin çatışması nükleer terörizm ve nükleer silahların yayılması tehlikesi ile değiştirilir. Buna göre de ABD`nin görevi diğer nükleer devletler ile yoğun işbirliği yapmakla bu tehditleri etkili şekilde önlemektir”.

“Rusya askerleri de devletin sınırları yakınında nükleer savaş olasılığını istisna etmiyorlar. Bu savaşa Kuzey Atlantik İttifakı ile aktif işbirliği yapan devletler de katılabilir”. Bu bildiriyi 2011 yılı sonunda Rusya Federasyonu Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Nikolay Makarov bildirdi. Çatışmaların olması riskini Makarov ülkenin sınırları yakınında NATO’nun nüfuzunun artması ve Ukrayna ve Gürcistan’ı Kuzey Atlantik Birliği’ne çekmek girişimleri ile ilişkilendirir. “Belli koşullarda ben lokal ve bölgesel silahlı çatışmaların büyük ölçekli savaşa, örneğin nükleer silahların kullanıldığı savaşa dönüşmesi olasılığını istisna etmiyorum” (İnterfaks).

Hiç şüphesiz ki, dünyanın büyük devletleri birbirinin askeri potansiyelinden haberdardırlar ve kasten nükleer savaşa başlamak istemezler. Uydu istihbaratı savaşa sürüklenme riskini önemli şekilde azaltır. Fakat eşitsiz ülkelerde nükleer silahların izinsiz kullanımı riski yüksektir. Ayrıca, bu veya diğer lokal sorunun nükleer savaşa dönüşebileceği de ihtimal dahilindedir. Nüfuzlu siyasi ve askeri militanların son aylarda daha da gerginleşmiş Ukrayna krizi ile ilgili konuşmalarında bu konuda konuşması da rastgele değildir. Ümit sadece dünya liderlerinin bilgeliğine ve hoşgörüsüne, onların “intihar” nükleer hırslarından el çekeceklerine kalıyor.

Prof. Dr. Parvin DARABADİ

Newtimes.az

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.