AVRUPA BİRLİĞİ İLE BÜTÜNLEŞME GÜRCİSTAN’A NE VAAT EDİYOR?

upa-admin 14 Şubat 2014 5.208 Okunma 0
AVRUPA BİRLİĞİ İLE BÜTÜNLEŞME GÜRCİSTAN’A NE VAAT EDİYOR?

2013 yılında Gürcistan için iki önemli siyasi olay vardı. Geçtiğimiz Ekim ayında yapılan başkanlık seçimlerinin sonucu, Gürcistan’da yeni siyasi sistem tam olarak şekillendi. “Gürcü Arzusu” iktidar partisi, onun temsilcisi Georgi Margvelaşvili ise Cumhurbaşkanı oldu. Mihail Saakaşvili’nin Birleşik Milli Hareketi muhalif konuma geçti, onun eski önderi ise suçların sorumluluğundan kurtulmak için ülkeyi terk ederek ABD’ye gitti.

Diğer önemli olay ise, 29 Kasım 2013 tarihinde Vilnüs’te Gürcistan hükümetinin Avrupa Birliği ile ilişkiler ve serbest ticaret hakkında sözleşmeye imza atması oldu. 1000 sayfadan oluşan sözleşmeyi Gürcistan Dışişleri Bakan Yardımcısı David Zalkaliani imzaladı. O bu olayı tarihi olay olarak isimlendirerek bildirdi ki, ülkesi için Avrupa ile bütünleşme süreci artık vazgeçilmezdir.

Şu anda Gürcistan resmi olarak Avrupa’yla bütünleşme sürecinin katılımcısına dönüşmüştür. Belirtmek gerekir ki, söz konusu olan henüz AB’ye üyelik değil, siyasi ve ekonomik ortaklıktır. Fakat bu süreç de Gürcistan için kolay olmadı. On yıla yakın bir süredir ülke koşulsuz şartsız Avrupa Birliği’nin ve ABD’nin tavsiyelerine uymuştur. Bunun için Gürcistan ekonomisinin doğrultusunu sert şekilde değiştirme mecburiyeti oluştu. Rusya satış pazarı siyasete kurban verildi. Ülke yabancı yatırımcılar için gerekli koşulları yarattı, sonuçta, Avrupa iş dünyası en karlı varlıkları özelleştirdi.

Gürcistan yönetiminin ülke mevzuatının Avrupa standartlarına uyumlaştırılması, Avrupa Birliği’nin talep ettiği siyasi ve ekonomik reformların yapılması konusunda şüphe götürmeyen konumuna rağmen, Brüksel’de Gürcü tarafına yönelik hayli sorular kalmaktadır. Gürcistan diğer eski Sovyet ülkelerine göre yolsuzlukla mücadele, iş ortamının iyileştirilmesi ve diğer reformlar açısından ciddi başarılar elde etse de, Avrupalı ortaklarının yorumları esasen tekel karşıtı çalışmaların iptali, yeni İş Kanunu ile ilgili reformlar ve diğer konulara yöneliktir.

Avrupa Birliği ile kabul edilen belgede halen çok sayıda talepler mevcuttur. Gürcistan anlaşmanın son aşaması için yılın sonuna kadar onları da yerine getirmelidir. Burada mevzuatın uyumlaştırılması, siyasi reformlar, mahkemelerin Avrupa standartlarına uygun şekle ulaştırılması, readmisyon ilkeleri, sonrasında Avrupa pazarına çıkarılması öngörülen ürünlerin kalitesini artırmak, yönetim sisteminin, eğitimin Avrupa standartlarına uyumu vb. çok sayıda talep ifade edildi.

Gürcistan’ın Avrupa Birliği ile bütünleşme sürecinin karmaşık prosedür aşamaları, sonu görünmeyen sayısız şartlar ve talepler birçok şüpheci değerlendirmeye yol açar ve şu soruları yaratıyor:

Birincisi, “Gürcistan sonuçta Avrupa Birliği’nin tam üyesi olabilir mi” sorusu ortaya çıkıyor.

“Ukrayna Seçimi” sosyal hareketinin önderi Viktor Medvedçuk’a göre, Gürcistan’ın on yıllık Avrupa bütünleşme süreci, bu ülkenin AB talepleri sebebiyle kurban ettikleriyle tutarsızdır, çünkü eski şartların yerine yenileri ileri sürülmüş ve Gürcistan halen Avrupa Birliği’ne üye olmamıştır (Bkz.: На примере Грузии видна бесперспективность евроинтеграции – В.Медведчук / “Unn.com.ua”, 28 Ağustos 2013).

Gürcistan, eğer Rusya’nın sınırları yakınında ve enerji kaynaklarının nakli yolunda yerleşmeseydi, boyutları ve Avrupa’nın kıtasal konumundan uzaklığı açısından, AB’nin ilgi alanlarından olması zordu. Fakat diğer yandan, tam da bu coğrafi konumu, büyük olasılıkla, Gürcistan’ın bu birliğe üye olmasını engellemektedir. Güney Kafkasya bölgesi sadece Rusya ile değil, İran’la sınırdaştır ve ihtimal azdır ki, Avrupa Birliği yakın vadede sınırlarını İran ve Orta Asya’ya yakınlaştırmaya hazır olsun. Belki de işte bu nedenle, “Doğu Ortaklığı” programında yer alan ülkelerin AB’ye üye olmaları için yerine getirmeleri gereken talepler, bir zamanlar Baltık ülkelerine yönelik olan taleplere oranla karşılaştırılamayacak kadar ağırdır.

Şüpheler yaratan ikinci soru ise, Gürcistan’ın Avrupa Birliği’ndeki siyasi ve ekonomik geleceğiyle ilgilidir.

Uluslararası “Avrasya Hareketi”nin başkanı Leonid Savin, “Doğu Ortaklığı”nın, AB’nin bazı eski Sovyet Cumhuriyetleri hesabına kendi etki alanını genişletmeye, sonradan ise Avrupa hukuku ve ekonomik mekanizmaları aracılığıyla bu toprakları kendi kontrolünde tutmaya yönelik bir politika olduğunu düşünüyor. Kapitalizm mantığı açısından “Doğu Ortaklığı”, yeni satış pazarı, kaynaklar, ucuz iş gücü elde edilmesi aracıdır. Askeri açıdan incelersek, Gürcistan’ın NATO’ya katılımı Batı silah sistemlerine geçilmesini öngörüyor ki, onları da sadece Kuzey Atlantik Alyansı’nın üyeleri üretirler (Bkz.: Леонид Савин.Иванишвили сразу же после победы заявил о стремлении Грузии в НАТО, а этот вопрос очень чувствителен и принципиален для России / “Geworld.ge”, 29 Ekim 2012).

Öte yandan, Avrupa Birliği’ne üye olan Baltık eski Sovyet cumhuriyetlerinin mevcut sosyo-ekonomik durumlarının hala iç açıcı olmaması da, umut vaat etmiyor. Örneğin, Litvanya’da yaşlı nüfusun maaş ortalaması 150-200 Avro’yu geçmiyor, fiyatlar neredeyse Berlin’deki gibidir. 400 bine yakın insan Kızılhaç ve diğer kurumlardan gıda yardımı alıyor. Bu ülkelerde yabancı sermaye (özellikle bankacılık sektöründe) büyük pay sahibidir. Letonya’da banka sermayesinin % 80’i İskandinav bankalarına aittir ki, sonuçta, Maliye Bakanlığı Şube Müdürlüğü’nün atamaları bile Letonya Ticari Bankalar Derneği ile ortaklaşa belirlenmelidir. Burada ise başlıca yetki yabancı bankalara aittir. Baltık ülkelerinde ekonomik durumla birlikte, sosyal durum da iç açıcı değildir. Örneğin, Estonya’nın birçok bölgesinde net şekilde doktor eksikliği hissedilir, çünkü bu ülkedeki doktorların çoğunluğu ücretin 7-10 kat fazla olduğu Finlandiya’ya çalışmaya gidiyorlar (Bkz.: Конференция “Прибалтийский опыт евроатлантической интеграции: возможно ли повторение в Грузии?” / “Georgiamonitor.org”, 21 Kasım 2012).

Baltık cumhuriyetleri, Yunanistan, Kıbrıs, Balkan ülkeleri örneklerine rağmen, Gürcistan’ın siyasi seçkinleri arasında Avrupa’ya şüphecilik hissedilmiyor. Ülkenin ne siyasi ne de mavi yaka çevrelerinde bu jeopolitik tercihin sonuçları neredeyse hiç müzakere edilmez. Burada Avrupa Birliği’ne üye olmak fikri bir tür ideolojik rehbere dönüşmüştür. Gürcistan Avrupa Birliği’ne giden yolda güvenle ilerliyor, fakat bu yolun sonunda onu neyin beklediğini, bölgede yaşanan jeopolitik gelişmelerin hızlı akışıyla tahmin etmek henüz zordur.

Kaynak: Newtimes.az

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.