Enformasyon vasıtasıyla etki altına alma, tarihi çok eski dönemlere giden sosyo-politik bir konudur. Tarih kitaplarında henüz eski Yunanistan’da, Çin ve Roma İmparatorluklarında siyasetçilerin kamuoyunu kendi çıkarlarına uygun şekilde etki altına alınmak için hayata geçirdikleri yöntemleri bulmak mümkündür.
Tabii ki, her bilimsel alan gibi enformasyon yönetimi teknolojileri de evrensel gelişme zemininde yeni boyut kazanmış, yeni aşamalara girmiştir. Öyle ki, 1503 yılında Venedik Cumhuriyeti’nin yabancı ülkelerde çalışan diplomatik çalışanları için haber bültenleri hazırlanıyordu. Bu bültenler daha sonra kopyalanır ve küçük para olan gazzetta (“gazete” terimi buradan gelir) karşılığında diğer vatandaşlara satılırdı.
İspanyol düşünür, sosyolog Jose Ortega-i-Gasset diyordu ki, toplumda genel görüş, toplumsal konum olmasa, anarşi doğar. Siyasi enformasyonun etki altına alışına neredeyse hak kazandıran düşünür, toplumun kamuoyuna köklenmesi için etki altına alma girişimini siyasi tarihin kanunu sayıyor. Rus düşünür Grigori Şişkov’a göre, kitlelerin coşkun duygularının yatıştırılmasında etki altına alma kaçınılmazdır. Modern kitleyi “kimliksiz yaşayan insanlar” hesap eden düşünür böyle kitleyi milli hedeflere ulaşmakta kullanılacak iyi malzeme sayıyor.
Peki enformasyon ile kamuoyunun etki altına alınmasında temel teknolojiler nelerdir?
Medyanın kamuoyunun şekillenmesinde oynadığı rolün önemi bir çok ülke yöneticilerinin dikkatinden kaçmadı. Hatta bir zamanlar ABD Başkanı Richard Nixon Ulusal Güvenlik Konseyi toplantısında bütçe harcamalarıyla ilgili konular görüşülürken yaptığı konuşmasında silah sisteminin oluşturulmasına 9 dolar ayırmaktansa enformasyon ve propagandaya 1 dolar sarf etmeyi daha karlı saymıştı. R. Nixon hesap ediyordu ki, silah nadiren kullanılırken, enformasyon işi her gün ve her yerde olur. Vietnam Savaşı’nı kaybeden ABD subayları da suçu kendi medyalarının onları yeterince desteklememesinde görürdü.
Enformasyon yönetimi teknolojileri sıradan bireyin hislerinin kontrolüne yöneliktir, çünkü ancak sosyo-politik süreçleri izleyen, analistlerin görüşlerini dikkatle tahlil eden az bir sosyal kesim verilen bilgileri sunulduğu şekliyle kabul etmiyor. En azından alternatif görüşleri duyana, bilgi alana kadar sabrediyor. Daha da derine gitmeyi başaranlar ise verilen enformasyonun “ne için bu düzlemde sunulmakta olduğu” gibi soruları kişisel olarak araştırp, analiz yapabilmektedir. Buna göre ilk duyurulan haberler çoğu zaman belirsiz veya abartılı olur. Sonradan haberin perde arkasındaki olaylar açıklanıp, bazı netleştirmeler yapıldıktan sonra daha dolgun enformasyon verilse bile, kamuoyunu enformasyonun şişirtilen ilk hali daha çok etkiliyor.
Kimi zaman toplumda bir olayla ilgili heyecan ve panik yaratmamak için enformasyon üzerinde ayarlamalar yapılır. Örneğin, 2005 yılında Londra’da meydana gelen metro patlamaları sırasında hükümet kurbanların sayısı hakkında basına iletilen ilk enformasyonda facianın boyutlarını küçülttürdü. Sonraki günlerde hayatını kaybeden insanların listesi yavaş yavaş artırıldı. Hükümet bunu toplumun istikrarının korunması gibi ulvi idealler uğruna atılan adım olarak değerlendirebilir.
Ülkemize dönerek şu da belirtilebilir, 1993 Haziran Olayları sürecinde Ulusal Meclis’te eski Başbakan Suret Hüseyinov’un Gence’de başlattığı ayaklanmayla ilgili tartışmaların televizyon aracılığıyla canlı yayınında ısrar eden güçler, belki de bilmeden manipülasyon yapmak istemişti. Öyle ki, Meclis’teki sert tartışmalar ve duygusal çıkışlar medya aracılığıyla topluma aktarıldığı takdirde mutlak olarak kitle de etkilenecekti. Bu takdirde ise toplumsal kaos ve anarşi kaçınılmazdı.
Dünyanın tüm önde gelen ülkelerinin düşünce merkezlerinde bu teknolojilerin öğrenilmesi ve yeni uygulama yöntemleri hakkında çok geniş araştırmalar yapılıyor. Yaşadığımız zaman dilimi enformasyon yüzyılı olarak nitelendirildiği için artık devletler kendi jeostratejik ve jeoekonomik hedefleri uğruna mücadelelerini askeri operasyonların yaşandığı meydanlarda değil, küresel medya kaynaklarıyla yapıyor. Tabii ki, bu düzlemde daha etkili sonuçları dünya çaplı medya ajanslarına sahip olan güçler elde ediyorlar. Düşünüyoruz ki, Azerbaycan’da da yapılan dış ve iç politikanın başarılarını artırmak ve daha büyük aşamaya çıkartmak için bu teknolojiler ile daha derin işleyen kurumlar oluşturulmalı, en azından bölgesel bir markaya dönüşecek bir medya kurumu tesis edilmelidir.
ABD’nin ünlü “USA Today” gazetesi yazıyordu ki, Pentagon’un Özel Operasyonlar Müdürlüğü 2005 yazında üç şirketle 5 yıl süreyle 300 milyon dolarlık anlaşmalar yaptı. Bu şirketlerin analitiklerden oluşan orduları bu parayı, bir çok yabancı ülkenin kitle iletişim araçlarında ve sosyal medyasında ABD’nin yürüttüğü dış ve iç politikayı tebliğ eden malzemelerin yayılmasına harcamalıydı. Dünyanın lider devleti ünvanını üstlenen Amerika Birleşik Devletleri bununla enformasyon savaşında galip gelmeyi hedefliyor ve bu olgu tek başına bu alanda ciddi çalışmanın yapılma gerekliliğini bir kez daha teyit ediyor.
Makalemin sonunda konuya çok uygun olan bir alıntıyı tercüme yapmadan aktarmak istiyorum:
Высокая информативность современного человека, в плане его неадекватного восприятия действительности, оказывает на него такое же воздействие, какое оказывают на него – ограниченность в информации и безграмотность, так как обилие информации никоим образом не влияет на ее качество, без которого мыслить объективно просто невозможно (М. Власов).
Riyad MEMMEDZADE
Kaynak: Newtimes.az