KRALİÇE II. ELİZABETH SONRASI İSKOÇ BAĞIMSIZLIK HAREKETİ

upa-admin 11 Ekim 2022 900 Okunma 0
KRALİÇE II. ELİZABETH SONRASI İSKOÇ BAĞIMSIZLIK HAREKETİ

Ortak tarihleri çatışmalarla, savaşlarla dolu olan İngiltere’nin ve İskoçya’nın taçları I. Elizabeth’in veliaht bırakmaksızın vefat etmesi nedeniyle tahtın meşru varisi, ama aynı zamanda İskoçya’nın Kralı olan VI. James’in 1603 yılında İngiltere tahtına I. James olarak çıkmasıyla birleşti. Böylelikle, taçlarının birleşmiş olduğu iki devlet 1707 yılında ise Birlik Yasası (Act of Union) uyarınca İngiliz ve İskoç Parlamentolarının birleşerek Büyük Britanya Parlamentosu’nu oluşturmasıyla resmen birleşti.

1990’lı yılların sonu ve 2000’li yılların başında Britanya siyasetinde kendisini iyice göstermeye ve hissettirmeye başlayan İskoç bağımsızlık hareketinin çabaları İskoçya’yı 2014 yılında gerçekleştirilen bağımsızlık referandumuna sürükledi ki, bu referandumdan çıkacak olası bir ayrılık kararının İskoçya ile sınırlı kalmayarak Kuzey İrlanda’ya ve Galler’e yansıması ihtimali referandumu Birleşik Krallık’ın geleceği açısından sanıldığından çok daha fazla önemli kılıyordu. İskoç bağımsızlık referandumundan bağımsızlığa “hayır” kararı çıkması, ülkenin birlik ve bütünlüğü açısından derin bir nefes aldıracak iken, bu sefer de Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılma kararı  bağımsızlık yanlısı İskoç milliyetçilerin ikinci kez bağımsızlık referandumu çağrısına kaynaklık etti.

İçinde bulunduğumuz dönemde tablo kısaca şöyle özetlenebilir:  İkinci kez bağımsızlık referandumunda ısrar eden İskoç milliyetçiler ile bağımsızlık referandumuna hiçbir şart ve koşulda izin vermemekte kararlı Birleşik Krallık hükümeti. Peki Kraliçe II. Elizabeth’in vefatı mevcut tabloyu etkileyebilecek bir faktöre dönüşebilir mi?

II. Elizabeth’in vefatının Birleşik Krallık hükümetinin İskoçya’da ikinci kez bağımsızlık referandumu yapılmasına itiraz eden duruşunu kısa ve orta vadede doğrudan etkilemesi mümkün gözükmüyor. Zaten hem hükümet Kraliçe’nin vefatı ile bağımsızlık talebi arasında ilinti kurmuyor, hem de Birleşik Krallık’ın yeni Başbakanı Liz Truss tam da selefinin izinden giderek “asla ve asla Birleşik Krallık’ın bölünmesine izin vermeyeceğini” söylüyor.[i] Ancak Kraliçenin vefatı, İskoçya’nın bağımsızlığı kapsamında, Londra üzerinden değil de Edinburg üzerinden mevcut tabloyu etkileyebilecek bir faktöre dönüşebilir. Nasıl mı?

Bu etki iki ayrı boyutta kendini gösterecektir. Birinci boyut, İskoçya’da monarşiye destek bağlamında, ikinci boyut ise, İskoç bağımsızlık hareketinin niteliği bağlamında değerlendirilebilir.

Kral III. Charles ve Başbakan Liz Truss

İskoçya’da Monarşiye Destek

Birleşik Krallık’ta “monarşi-karşıtlığı”, “Cumhuriyet” toplumda güçlü karşılığı olan kavramlar değildir; [ii] 2022 yılında gerçekleştirilen anketler monarşiye desteğin % 60’ı geçtiğini, seçilmiş bir Devlet Başkanı isteyenlerin oranının sadece % 20’ler civarında kaldığını göstermektedir.[iii] Britanya’nın geneli için geçerli olan bu durumun İskoçya için kısmen farklılaştığını, İskoç toplumunda monarşiye desteğin % 50’lerin altında kaldığını gösteren çalışmalar olsa da, [iv] monarşinin lağvedilmesini isteyenlerin oranı % 36’larda kalmaktadır.[v] Bu durum, ülkenin kuzeyinde monarşiye destek açısından tablonun ülkenin güneyi kadar net olmadığı yorumlarına kaynaklık ederken, diğer taraftan İskoçların “cumhuriyeti” kucaklamaya da pek hazır olmadığı yönündeki yorumlara sebebiyet vermektedir.

Hem Birleşik Krallık’ın tümü, hem de İskoçya özelinde içinde bulunduğumuz dönemi önemli kılan ülkede monarşiye desteğin/bağlılığın monarşi kurumuna değil de bizzat Kraliçe II. Elizabeth’e yönelik olduğuna dair varsayımın sınanacak olmasıdır. Eğer Britanya toplumunda monarşiye destek II. Elizabeth’e destek ise, Kral III. Charles ile birlikte monarşiye desteğin İskoçya da dahil ülke genelinde azalması beklenebilir ki, İskoçya’da monarşiye desteğin azalması ise bağımsızlık hareketine ivme kazandıracak bir faktör olabilir; zira İskoçya’da bağımsızlık karşıtı kesimin pozisyonunu etkileyen başlıca faktörlerden birinin monarşiye bağlılık olduğu tahmin edilmektedir; yani İskoçya’da monarşiye bağlılık azalırsa, bağımsızlığa destek artabilir. Bu açıdan, Kraliçe II. Elizabeth’i “ülkeyi bir arada tutan birleştirici faktör” olarak tanımlayanların Kraliçe’nin vefatının ülke genelinde “ayrılıkçı” unsurlara fırsat yarattığına yönelik yorumlarını göz ardı etmemek gerekir.

İskoç Bağımsızlık Hareketinin Niteliği

İskoç bağımsızlık hareketi İskoç Ulusal Partisi (SNP) liderliğinde yürütülmekte iken, ikinci bağımsızlık referandumu talepleri de bu siyasi parti tarafından ısrarla dile getirilmektedir. Burada parantez açarak belirteyim ki, İskoç Ulusal Partisi Birleşik Krallık Parlamentou’nda en fazla sandalyeye sahip üçüncü partidir; yani bu partinin siyasi pozisyonu sadece İskoçya açısından değil, tüm Birleşik Krallık açısından önemlidir. İskoç Ulusal Partisi monarşi yanlısı bir pozisyona sahiptir; partinin önceki lideri Alex Salmond İskoçya bağımsız olsa bile Kraliçe’ye bağlı kalmaya devam edecektir açıklaması yaparak, İskoçya için bağımsızlığın monarşiden ayrılmak anlamı taşımayacağının altını çizmiştir. Partinin halihazırdaki lideri Nicola Sturgeon’un da selefinin açıklamasını geçersiz kılmaya yönelik açıklaması ve herhangi bir çabası olmayınca,  parti içinde “cumhuriyet” yanlılarının olduğu bilinmekle birlikte, İskoç Ulusal Partisi’nin “monarşi-yanlısı” pozisyonu geçerliliğini korumaktadır.

İskoçya Başbakanı Nicola Sturgeon

Ancak  İskoç Ulusal Partisi’nin “monarşi-yanlısı” pozisyonunu parti liderlerinin/partinin  tercihi olmaktan öte, İskoç halkının monarşi yanlısı tavrı nedeniyle bir zorunluluğun sonucu olarak okumak mümkün müdür? Yani İskoç Ulusal Partisi bağımsızlık hareketine monarşi yanlısı İskoçların da desteğini almak adına monarşi-yanlısı tutum belirlemek zorunda mı kalmıştır? Bu soru da içinden geçtiğimiz dönemde kuvvetle muhtemel yanıtını bulacaktır. İskoçların monarşiye desteği monarşi kurumuna değil Kraliçe II. Elizabeth’e ise, III. Charles’ın tahta çıkmasıyla monarşiye destek azalacak ve İskoç Ulusal Partisi’nin monarşi-yanlısı tutumu monarşi yanlılarının bağımsızlığa desteğini almak adına bir zorunluluk olmaktan çıkacaktır. Kısaca, İskoç bağımsızlık hareketinin niteliği değişecektir; yani bağımsız bir İskoçya’nın monarşiye bağlı kalacağı yönündeki söylemlere/propagandalara gerek kalmayacaktır.

Sonuç

Sonuçta şunu söyleyebilirim ki, Kraliçe II. Elizabeth’in vefatı İskoç bağımsızlık hareketine ivme kazandıracak bir faktöre dönüşebilir ve ayrıca İskoç Ulusal Partisi’nin bağımsız İskoçya’nın monarşiye bağlı kalacağı yönündeki söylemi bağımsız İskoçya’nın cumhuriyet olacağı söylemine evrilebilir.

Doç. Dr. Dilek YİĞİT

 

[i] https://www.scotsman.com/news/politics/scottish-independence-liz-truss-says-she-will-never-ever-allow-uk-family-to-be-split-up-3808429

[ii] http://soyledik.com/tr/makale/8288/birlesik-krallikta-hangi-lider-siyasetin-merkezine-monarsi-karsitligini-alabilir–doc-dr-dilek-yigit.html

[iii] https://yougov.co.uk/topics/society/articles-reports/2022/06/01/platinum-jubilee-where-does-public-opinion-stand-m

[iv] https://www.dailyrecord.co.uk/news/politics/royal-family-less-popular-scotland-27977576

[v] https://www.pressandjournal.co.uk/fp/politics/scottish-politics/4786054/scotland-monarchy/

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.