İNGİLTERE’DE KRİZİN AYAK SESLERİ

upa-admin 06 Eylül 2019 3.751 Okunma 0
İNGİLTERE’DE KRİZİN AYAK SESLERİ

Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılması olarak bilinen ve 2016’da yapılan referandum sonucunda alınan Brexit kararının ardından, bu ülkede yaşanan siyasi krizler bir türlü bitmiyor. Öyle ki, İngiltere, şimdi de bir anayasal krizle karşı karşıya ve erken genel seçimler siyaset gündemine oturmuş halde.

Krizin Arka Planı

İngiltere’de 2016’da yapılan Avrupa Birliği (AB) referandumundan sonra, dönemin Başbakanı David Cameron’ın istifasıyla başlayan süreçte önce Theresa May, ardından ise geçtiğimiz ay görevi devralan Boris Johnson, Brexit sorununu çözmeye talip oldu. 15 Ocak 2019’da, Başbakan May, Brexit planını parlamentonun oylamasına sunmuş ve plan reddedilmişti. Brexit sürecinde ülkedeki siyasi aktörlerin sert çatışmalar yaşamasının altında yatan birkaç ana sebep olduğu biliniyor. Bunlardan ilki, İrlanda Cumhuriyeti ile Kuzey İrlanda  arasındaki sınırın ne olacağına ilişkin sorun. Bir diğer sebep ise ortak pazar ile ilgili.

İngiltere’de ne May’in Brexit destekçisi ve karşıtlarının yer aldığı hükümeti, ne de Johnson’ın katı Brexitçilerden oluşan hükümeti Brexit karşıtlarının ağırlıkta olduğu parlamentoyu aşmayı başarabildi. Brexit tartışmalarının May döneminde 40’tan fazla Bakan’ın istifasına neden olduğu biliniyor. Brexit kararı sonrası, Başbakan Johnson tarafından uygulanan 31 Ekim’de anlaşma olsun veya olmasın ülkeyi AB’den ayırma stratejisi ise, “isyan ittifakı” olarak nitelenen muhalefetin Salı günkü oylamada anlaşmasız Brexit’i önlemeye yönelik oylamayı kazanması neticesinde suya düşmüş oldu. Johnson liderliğindeki Muhafazakâr Parti içinden 21 milletvekili de muhalefet partileriyle birlikte hareket ederek hükümete karşı oy kullandı.

Erken Seçim

Başbakan Boris Johnson, parlamentoda aldığı yenilginin ardından anlaşmasız Brexit’i önleyecek tasarıya destek sonrası ülkeyi erken genel seçime götürme niyetini dile getirdi. Anlaşmasız Brexit’in yasalaşması için teklifin Lordlar Kamarası’ndan da geçmesi gerekiyor. Ancak İngiltere’de parlamentonun erken seçim kararı alabilmesi, 3’te 2 çoğunluğunun sağlanmasını gerektiriyor. Bu da, anamuhalefetteki İşçi Partisi’nin (Labour) desteğinin zorunlu olduğu anlamına geliyor. İngiltere’de Brexit karşıtı kesim, Başbakan Johnson’ın bir erken seçim sürecinde fiili durum yaratarak ülkeyi AB’den anlaşmasız ayıracağını dile getiriyor. Ülkede muhtemel erken seçim tarihi olarak ise 15 Ekim işaret ediliyor. Ancak anlaşmasız Brexit seçeneğinin Avam Kamarası’na takılması sonrası 15 Ekim’de seçim önerisini Meclis’e getiren Boris Johnson, bu oylamayı da kaybetti.

Krizin Boyutları

Ülkede son günlerde yaşanan siyasi krizi, ekonomik kriz ve Brexit süreci sonrası ülkenin bölünme ihtimali  de beslemekte. Siyaset, medya ve iş dünyasının ikiye bölünmüş halde olduğu ülkede, ülkenin bölünme ihtimali giderek güçleniyor. Zira Brexit sürecinde İskoçya ve Kuzey İrlanda AB’de kalmayı destekliyor. Hatta Brexit’in hayata geçmesi durumunda, bu iki ülke Birleşik Krallık’tan ayrılacaklarını ifade ettiler.

Ekonomik bağlamda, Brexit sürecinin ülkenin ekonomisine maliyetinin 90 milyar Sterlin olacağı iddia ediliyor. Halihazırda, ülkede, hizmet sektörünün Ağustos ayında cılız büyüme göstermesi, resesyon endişelerini arttırdı. Ağustos ayında imalat ve inşaat sektörlerinde olan daralmanın ardından, ekonominin yarıdan fazlasını temsil eden hizmet sektöründen gelen zayıf büyümenin sonucunda, ülkenin bir resesyona girebileceği konusundaki endişeler daha da somut bir hal almış oldu. Boris Johnson’ın 31 Ekim’de anlaşma olsun veya olmasın İngiltere’yi AB’den ayırmaktaki kararlılığını sık sık yinelemesi ise ülkede krizi tırmandırıyor.

Demokrasinin beşiği İngiltere’nin bu krizi aşarak demokratik yönetimine devam etmesi en büyük temennimiz…

Begüm BURAK

 

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.