KEMALİZM’İN SAĞCILAŞMASI

upa-admin 15 Ağustos 2023 568 Okunma 0
KEMALİZM’İN SAĞCILAŞMASI

12 Eylül rejimi sadece güçlü sosyal demokrat-sosyalist bloku etkisiz hale getirmekle kalmadı, aynı zamanda Sol Kemalizm’i gerileterek Atatürkçülüğün devrimci karakterini de törpüledi. Bu sonucun izlerini birkaç başlıkta tahlil edebiliriz.

Öncelikle bir CHP bahsi açmakta yarar var. Çünkü Halk Partisi, hem Atatürkçülerin, hem de sosyal demokratların ana kurumsal yapısını karakterize ediyor. Bu nedenle, Sol Kemalizm’in gerilemesiyle CHP’nin sağcılaşması arasında doğrudan bir bağlantı var. Baykal ve Kılıçdaroğlu’nun elinde 25 yıl kaybetti parti. Bu süre içerisinde Genel Başkanların çok güçlü olduğu, delegelerin Belediye Başkanları çevresindeki menfaat ağları tarafından belirlendiği, fikir ve ideoloji tartışmalarının geri plana itildiği bir parti haline geldi CHP. Sağın üstünlüğünü kabul ederek etik politik iddiasını kaybetti Halk Partisi. CHP’deki sağcılaşmanın doruk noktası ise Millet İttifakı’dır. Bu aralar herkes başarısız olduğu için eleştiriyor Millet İttifakı’nı. Oysa ittifakın kurulma biçimi ve iç politik mimarisi bizler gibi Atatürkçülükten beslenen sosyal demokrat kesimler için zaten büyük bir başarısızlık. Millet İttifakı sağcılaşmış CHP ile 5 sağ partinin bir ittifakıydı. Seçimi kazandığında gerçekleştireceği şey ise dindar-muhafazakâr kesimlerin ayrıcalıklı konumlarına helal getirmeden kapitalizmin beklentilerini karşılamaktan ibaret olacaktı.

Sol Kemalizm’in gerilemesinde ikinci önemli başlık aydınlar ve ideolojidir. Neo-liberalizm, çokkültürcülük ve post-modernizm ideolojik hasımlar olarak çıktı karşımıza. Hedef ulus-devlet, sosyal devlet, sosyal demokrasi, karma ekonomi, laiklik, aydınlanma ve yurttaşlıktı. Saldıranlar zemin kazandıkça daha savunmacı bir pozisyona savrulduk. İkinci Cumhuriyetçi kalkışmayla başlayan Post-Kemalist hava bizi kendi yurdumuzda parya haline getirdi. Ama insanlığı yeni bir Ortaçağ’a mahkum eden bu büyük yıkımda sona geldiğimizi hissediyoruz. Çünkü post-modern paradigmalar krizde. Neo-liberalizmin fakirlik, Aydınlanma karşıtlığının ise bağnazlık getirdiği ve dünyanın daha az hümanist bir çehreye büründüğü artık daha yüksek sesle dile getiriliyor. İdeolojik krizi bitirecek yeni bir paradigmanın doğumu için gün sayıyor fikir dünyası. Türkiye’nin kendi iç gündemi bakımından ise başka bir avantajımız daha var. Kemalizm sağcılaştı ve devlet Atatürkçü niteliğini önemli ölçüde yitirdi. Evet, tüm bunlar doğru. Ama toplumda müthiş bir enerji var. Sivil Atatürkçülük her yerde. 10 Kasım’da arabasının kontağını kapatıp saygı duruşuna geçen, stadyumlarda hep bir ağızdan İzmir Marşı’nı söyleyen, Afganistan’ı ve İran’ı görüp Atatürk’ün kadın-erkek eşitliği için gösterdiği çabayı saygıyla anan on milyonlarca yurttaş var bu ülke. Onların varlığı geleceğe dair bir umudun ateşi aynı zamanda.

Doç. Dr. Armağan ÖZTÜRK

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.