MUHAFAZAKÂR PARTİ VE İŞÇİ PARTİSİ İÇ POLİTİKADA ANLAŞAMAYABİLİR AMA DIŞ POLİTİKADA POZİSYONLARI AYNIDIR

upa-admin 08 Kasım 2023 555 Okunma 0
MUHAFAZAKÂR PARTİ VE İŞÇİ PARTİSİ İÇ POLİTİKADA ANLAŞAMAYABİLİR AMA DIŞ POLİTİKADA POZİSYONLARI AYNIDIR

Giriş

Birleşik Krallık’ta genel seçimler 5 yılda bir tekrarlanmaktadır; en son genel seçimler 2019 yılında yapılmış olduğundan bir sonraki genel seçimlerin en geç 28 Ocak 2025 tarihinde yapılması gerekmektedir. Hem pandeminin, hem de Brexit’in sebep olduğu ekonomik sorunlar ve ekonomik sorunların etkisiyle iktidardaki Muhafazakâr Parti’de liderlerin alışılmadık sıklıkta değişmiş olmasının gösterdiği gibi, yaşanan siyasi sorunlar, bir sonraki seçim sonuçlarının iktidardaki partiyi değiştireceği yönündeki tahminlere güç kazandırmaktadır. Yapılan anket çalışmaları, önümüzdeki seçimleri İşçi Partisi’nin kazanacağına işaret etmekte iken,  İşçi Partisi’nin önde olduğu yarışta Muhafazakâr Parti ile aradaki oy farkının zaman içinde daha da açıldığına, Ekim ayında gerçekleşen ankete göre İşçi Partisi oy oranının % 45’e ulaştığına, Muhafazakârların ise oy oranının % 24’e düştüğüne işaret etmektedir.[1] 2019’daki genel seçimlerde Muhafazakâr Parti’nin sandıktan % 43.6 oy oranı ile çıktığı, İşçi Partisi’nin ise % 32.2’de kaldığı[2] dikkate alınırsa, bir sonraki genel seçimler Muhafazakâr Parti için bir “yıkım”, İşçi Partisi için ise 13 yıllık Muhafazakâr iktidara son vermek anlamında bir “sahlanış” olabilir.

Seçim öncesi Muhafazakâr Parti 5 önceliği olduğunun altını çizmektedir:

  • Hayat pahalılığını hafifletmek ve insanların kendilerini maddi anlamda güvende hissetmesini sağlamak için enflasyonun yarıya indirilmesi,
  • Ekonomik büyümenin sağlanması, iş imkanlarının artırılması ve ücretlerin  iyileştirilmesi,
  • Kamu hizmetlerinin geleceğini güvence altına almak için kamu borcunun azaltılması,
  • İnsanların ihtiyaçlarının gecikmeksizin sağlanması,
  • Yasa dışı göçün önlenmesi.

İşçi Partisi’nin de 5 önceliği vardır:

  • Ekonomik istikrarın sağlanması, istihdam ve verimliliğinin artırılması,
  • Enerji güvenliğinin sağlanması,
  • Ulusal Sağlık Sistemi’nin (NHS) güçlendirilmesi,
  • Suçla mücadele,
  • Eğitim sisteminde reform.

Peki dış politika bu öncelikler tablosunun neresindedir?

Anketlere göre, seçime önde giren her iki partinin belirledikleri öncelikler, dış politikanın ve uluslararası meselelerin gündemlerinde olmadığını değil, ama Britanya halkının öncelikleri bağlamında iç meselelerin dış sorunlardan daha önemli olduğunu göstermektedir. Açıktır ki, herhangi bir Britanyalı, Rusya-Ukrayna Savaşı’nı ya da Ortadoğu’daki son gelişmeleri yakından takip ediyor olsa bile, eline geçen enerji faturası ile çok daha fazla ilgilenmektedir. Zaten Britanya siyaseti üzerine çalışanların belirttiği üzere, dış politika, Britanya seçimlerinde “seçim malzemesi” olma eğiliminde değildir[3] ve üstelik dış politika söz konusu olduğunda Muhafazakâr Parti’nin ve İşçi Partisi’nin pozisyonları pek de farklılaşmamaktadır.

Bu çerçevede, Brexit, Rusya-Ukrayna Savaşı, İsrail-Filistin gerilimini örnek olarak verebiliriz.

Brexit: Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden çekilmesi bir Muhafazakâr Parti projesi idi. Belki seçmeninin tercihi Muhafazakâr Parti’yi, belki Muhafazakâr Parti’nin Avrupa Birliği’ne (AB) yaklaşımı seçmenin tercihini etkiledi ama açık olan Birleşik Krallık’ta Muhafazakâr seçmenin çoğunluğunun ülkelerinin AB’den ayrılmasını desteklediği idi.  Anket çalışmaları, İşçi Parti seçmeninin çoğunluğunun ülkelerinin AB’den ayrılmasını istemediklerini gösterse ve Partili siyasilerin bazıları “AB’de kalalım” kampanyası yürütmüşse de, İşçi Partisi Brexit konusunda daha ziyade “belirsiz” bir tutum takınmayı tercih etmiştir.[4] Dolayısıyla, Brexit kararında, İşçi Partisi, Muhafazakâr Parti için mücadele edilmesi gereken bir “muhalefet” olamamıştır. Jeremy Corbyn’den sonra İşçi Partisi’nin liderliğini üstlenen ve  2016 Brexit referandumu öncesi “AB’de kalalım” kampanyası yürüten Keir Starmer ise, iktidara geldikleri taktirde AB’ye yeniden girmenin, Tek Pazar’a ya da Gümrük Birliği’ne katılmanın gündemlerinde olmadığını ifade etmiştir. Sonuçta, önümüzdeki genel seçimleri İşçi Partisi’nin kazanması, Muhafazakâr Parti iktidarındaki Birleşik Krallık ile ilişkileri açısından AB için bir değişimi ifade etmeyecektir.

Rusya-Ukrayna Savaşı: Muhafazakâr Parti iktidarındaki Birleşik Krallık, Rusya-Ukrayna Savaşı’nda açık ve net olarak Ukrayna’nın yanında yer almaktadır. Birleşik Krallık hükümeti, Ukrayna’ya ekonomik, insani ve savunma amaçlı askeri yardım sağlıyor iken, Rusya’ya yaptırımlar uygulamaktadır. Geçtiğimiz ay yaptığı bir konuşmada, Başbakan Rishi Sunak, gerektiği müddetçe Ukrayna’ya ekonomik, insani ve askeri yardım sağlayacaklarının altını çizmiştir.[5] İşçi Partisi lideri Keir Starmer da, Ukrayna’nın her zaman partisinin “sarsılmaz desteğine” sahip olacağını belirtmiştir.[6] Bu açıklamanın anlamı, Birleşik Krallık’ın Ukrayna’ya desteğinin, genel seçimleri İşçi Partisi kazansa bile, kararlılıkla devam edeceğidir.

İsrail-Filistin Gerilimi: 7 Ekim tarihinde  bölgede başlayan şiddet hızla artarken, Birleşik Krallık hükümetinin İsrail’e desteği de hızla gelmiştir. UPA’da yayınlanan “Birleşik Krallık’ın İsrail’e Desteği: Protestan Anglikan Olmanın Rahatlığı” başlıklı yazımda da belirttiğim gibi, Londra, “Hamas’ı terörist olarak nitelendirirken”, “İsrail’in meşru savunma hakkına” da sürekli vurgu yapmıştır. İşçi Partisi lideri Keir Starmer da, bölgede çatışmalar başladığında, “İsrail’in kendini savunma hakkı” olduğunu belirtmiş ve Gazze’ye su ve elektrik tedarikinin kesilmesinin uygun olup olmayacağı sorusuna da yanıtı “İsrail’in bu hakkı olduğunu düşünüyorum” şeklinde olmuştur.[7] Ayrıca, Starmer, Sunak gibi bölgede “ateşkes” değil, “çatışmalara ara verilmesi” çağrısında bulunarak, “ateşkes” kavramını kullanmaktan kaçınmaktadır. Starmer’ın pozisyonu, Muhafazakâr hükümetin pozisyonu ile aynıdır ve söz konusu açıklamaları yapan bir liderin Başbakan olması halinde ülkesinin İsrail yanlısı politikasını değiştireceğini öngörmek ya da ummak yerinde olmasa gerektir. Burada parantez açıp belirtelim ki, İşçi Partisi lideri Keir Starmer’ın İsrail-Filistin gerilimine dair tavrı, partisinin tamamı tarafından hoş karşılanmamaktadır; Parti içinden istifa haberleri ve partili milletvekillerinden Starmer’a yönelik eleştiriler geldiği yönündeki haberler Britanya basınında sıklıkla yer almaktadır. Belli ki, Ekim’de bölgede başlayan ve hızla artan şiddet, Britanya İşçi Partisi içinde de huzursuzluk kaynağı olmuştur. Ancak bahsi geçen haberler, “İşçi Partisi iktidara geldiğinde Birleşik Krallık’ın İsrail ve Filistin’e yönelik politikası değişebilir” şeklindeki bir varsayıma zemin oluşturabilecek nitelikte ve güçte değildir.

Brexit, Rusya-Ukrayna Savaşı ve İsrail-Filistin gerilimi örnekleri ışığında çizilen bu  tablo göstermektedir ki, Britanya’nın en büyük iki siyasi partisinin liderleri mevzubahis dış politika olunca adeta tek ses olmaktadır.

Doç. Dr. Dilek YİĞİT

DİPNOTLAR

[1] https://www.statista.com/statistics/985764/voting-intention-in-the-uk/ , https://yougov.co.uk/politics/articles/47592-voting-intention-con-24-lab-47-11-12-oct-2023.

[2] https://www.bbc.co.uk/news/election/2019/results.

[3] https://www.electionanalysis.uk/uk-election-analysis-2019/section-5-policy-and-strategy/foreign-policy-in-the-2019-election/.

[4] https://theconversation.com/labours-brexit-policy-explained-127380.

[5] https://www.reuters.com/world/uk-tells-g7-nato-leaders-we-will-support-ukraine-long-it-takes-2023-10-03/.

[6] https://www.politico.eu/article/uk-keir-starmer-labour-party-unwavering-support-surprise-ukraine-visit/.

[7] https://www.bbc.com/news/uk-politics-67144203.

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.