Başbakan Benjamin Netanyahu’nun Obama tarafından istenmeyen Washington ziyareti ile bir kez daha dünya gündemine oturan İsrail’de, 17 Mart 2015 tarihinde “erken genel seçimler” gerçekleştirilecektir. Aralık 2014’te koalisyon hükümetini oluşturan Likud, Yesh Atid ve Hatnuah arasında çıkan anlaşmazlık, Netanyahu’nun Adalet Bakanı ve Hatnuah lideri Tzipi Livni ile Maliye Bakanı ve Yesh Atid lideri Yair Lapid’i görevden alması ile zirve noktasına yükselmiş ve Netanyahu’nun siyasal krizi sona erdirebilmek için erken seçim kararı almasına yol açmıştır.
Koalisyon ortakları arasında sorun yaratan hususlara göz gezdirildiğinde, Likud’un çok büyük bir önem atfettiği “Yahudi Devleti Yasası”nın Livni ve Lapid tarafından sert bir şekilde eleştirilmesinin ciddi bir siyasal krize yol açmış olduğunu görebiliriz. İsrail’in Yahudi kimliği üzerine temellendirilmiş bir “ulus devlet” olmasını öngören ve Yahudilere hayatın her alanında pozitif ayrımcılık yapılmasını karara bağlayan bu yasa, ülkedeki Arap, Hıristiyan ve Dürzi kökenlilere karşı ayrımcılık içerdiği ve “çift vitesli” bir vatandaşlık uygulamasına yol açacağı gerekçesiyle eleştirilmiştir. Bunun yanı sıra, 2015 bütçesi için öngörülen harcama kalemleri üzerinde Likud ve koalisyon ortakları arasında çıkan anlaşmazlık (Likud güvenlik odaklı bir plana odaklanmışken, özellikle Yesh Atid’in önceliği sosyal yardımlar ve yatırım kalemleri olmuştur) ve ülkedeki ekonomik durgunluğun aşılabilmesi için izlenecek ekonomi politikaları bağlamında Maliye Bakanı Yair Lapid’in uygulamaları ve talepleri ile Likud’un önerileri arasında ciddi farklılıklar bulunması da koalisyon hükümetinin dağılması noktasında etkili olmuştur. Anlaşmazlığa yol açan bir diğer husus ise, Likud’un Filistin meselesi ve özellikle de Kudüs ile Batı Şeria’ya yönelik yeni yerleşim yerleri kurma konusundaki kararlılığının özellikle İsrail’in Filistin konusundaki müzakerecisi Tzipi Livni’nin eleştirileriyle karşılaşmış olmasıdır.
Benjamin Netanyahu seçimlere favori olarak giriyor
17 Mart 2015 itibarıyla gerçekleştirilecek olan erken genel seçimler ile en son 2013 içerisinde değişmiş olan Knesset (İsrail Parlamentosu) üyeleri yeniden belirlenecektir. Seçimler ile 120 sandalyeli Knesset’in üyeleri ülkenin bağımsızlığından bu yana 20. kez belirlenmiş olacaktır. Bu seçim çerçevesinde dikkate alınması gereken en önemli değişiklik, daha önce % 2 olarak uygulanan seçim barajının yapılan yasal değişiklik ile % 3,25’e çıkarılmış olmasıdır. Yani küçük ya da yeni partilerin aleyhine olabilecek bir uygulamaya gidilmiştir. Bu değişiklik, giderek aşırı sağa yaklaşan Likud’un otoriter eğilimlerinin bir yansıması olarak görülmekte ve ciddi anlamda eleştirilmektedir.
Başbakan Benjamin Netanyahu’nun liderliğini yaptığı Likud, seçimlerde en fazla oyu alması beklenen parti konumundadır. İsrail toplumunun güvenlik odaklı siyasal tercihlere yaslanması, aşırı sağa yaklaşmış olmasına karşın merkez sağ seçmeninin geleneksel adresi olması, organizasyonel gücü ve tanınırlığı ile ön plana çıkan Likud, uzun bir süredir de koalisyon hükümetlerinin liderliğini üstlenmektedir. Netanyahu’nun kişisel karizması ve gücü de Likud’un en önemli artılarından biridir. 2013 seçimlerinde 18 temsilcisini parlamentoya göndermiş olan Likud’un, bu konumunu koruması ve hatta parlamentodaki temsilci sayısını arttırması beklenmektedir. Ancak parti içerisinde önemli bir isim olan Moshe Feiglin’in Likud’dan ayrılarak Yahudi Devleti Partisi’ni kurması (bu parti 17 Mart seçimlerinde yarışmayacak), Likud’dan ayrılarak Kulanu adlı bir parti kuran ve bu parti ile seçimlere girecek Moshe Kahlon ve partisinin artan etkinliği ve Yisrael Beitenu ile sürdürülen ittifaka son verilmiş olması, Likud’un aleyhine olabilecek gelişmeler olarak görülebilir. Netanyahu’nun ABD Başkanı Barack Obama ve Demokratlar ile olan anlaşmazlığı da, Cumhuriyetçiler ile olan müttefiklik ilişkisine karşın, Likud’a ve Netanyahu’ya yönelik toplumsal/siyasal algıyı olumsuz anlamda etkileyebilir.
Isaac Herzog ve Tzipi Livni
Seçimlere ilişkin muhalefet kanadındaki en önemli gelişme, Isaac Herzog’un liderliğindeki merkez-sol İsrail İşçi Partisi ile liberal bir parti olarak bilinen Tzipi Livni’nin Hatnuah’ının, “Siyonist Birlik” olarak birlikte seçimlere giriyor olmasıdır. Parti kongresinde aldığı % 58,5’lik oy oranı ile % 41,5 oy alan Shelly Yachimovich’in önünde liderlik koltuğuna oturan Herzog, son seçimde 15 temsilci ile Knesset’te yer alan İşçi Partisi’nin etkinliğini arttırmanın peşindedir. Ekonomi ve iki devletli çözüm vurgusu ağırlıklı bir seçim kampanyası yürüten Herzog-Livni ikilisi, son seçimde 6 üyesi ile Knesset’e giren Hatnuah’ın liberal tabanı ile merkez-sol kesimi bir araya getirerek Likud’un önünde yer almayı hedeflemektedir.
Naftali Bennett seçimin sürpriz ismi olabilir mi?
Milyarder işadamı ve eski asker Naftali Bennett’in liderliğindeki Yahudi Evi de merkez-sağ eğilimli bir anlayışa sahiptir. Özellikle Filistin meselesi bağlamında Netanyahu’nun uygulamalarına hararetli bir şekilde destek veren Yahudi Evi, Yahudi Devleti Yasası konusunda da Likud ile aynı çizgide buluşmaktadır. Yahudi Evi, aynı zamanda bir diğer sağ parti olan Tkuma temsilcilerine de yapılan anlaşma çerçevesinde kendi listelerinde yer vermektedir.
Avigdor Lieberman koalisyon ortağı konumunu korumak isteyecek
Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman’ın liderliğini üstlendiği ve daha çok Doğu Avrupa-Rusya kökenli Aşkenazilerin destek verdiği Yisrael Beitenu ise, Likud ile olan ortaklığına son verdikten sonra güç kaybetmiş olmasına karşın, Filistin meselesi çerçevesindeki uzlaşmaz tutumu ve Hamas, Hizbullah ve İran’a yönelik sert ve saldırgan eleştirileri çerçevesinde aşırı sağdan oy toplama yetisine sahiptir. Bu parti, 2013 seçimlerindeki temsilci sayısına erişemeyebilir. Ancak bir koalisyon hükümeti içerisinde Likud’a destek verme ihtimali her daim yüksektir.
Yair Lapid’in bu seçimde hüsrana uğraması bekleniyor
Seçimlerde en büyük kaybı yaşaması beklenen parti Yair Lapid’in liderliğini yaptığı ve 2013 seçimlerinde büyük bir sürprize imza atarak 19 temsilcisini Knesset’e sokan Yesh Atid’dir. Bunun en önemli nedeni ise, ekonomi odaklı bir seçim kampanyası yürütmüş olan bu partinin, koalisyon hükümetinin ekonomi yönetiminde yaşadığı başarısızlıktan sorumlu tutuluyor olmasıdır. Yair Lapid’in Maliye Bakanlığı yapmış olması da, ekonomik durgunluk ve başarısızlığın birincil sorumluluğunun bu liberal eğilimli partinin üzerine yıkılmasına neden olmaktadır. Yesh Atid ciddi bir oy kaybına uğrayacak, ama yine de parlamentoya önemli oranda temsilci gönderecektir. Bu partinin kaybedeceği oylar ise muhtemelen Siyonist Birlik tarafından devşirilecektir.
Moshe Kahlon
Eski bir Likud üyesi ve bakan olan Moshe Kahlon tarafından Kasım 2014’te kurulan Kulanu’nun (Hepimiz) seçimlerin sürprizi olması beklenebilir. Zira Kahlon halkın sevdiği bir siyasetçi ve partisi Kulanu da, Likud ve Yahudi Evi ile aynı tabana seslenmektedir. Zaten yapılan anketlerde de, Kulanu’nun Knesset’e gireceği görülmektedir. Kulanu’nun Filistin, yerleşimciler, İran ve Hamas gibi hususlarda Likud ya da Yahudi Evi’nden kayda değer bir farkı bulunmamaktadır. Bu partinin alacağı oylar, bahsedilen partilerin oy oranlarını etkileyecektir. Ne var ki, Kulanu’nun esasen koalisyon pazarlıkları içerisinde kullanılabilecek bir dolgu malzemesi olması ihtimali de vardır.
Knesset’te her daim belli oranda temsil edilen dini partilerin bu konumlarında çok ciddi bir değişikliğin olması beklenmemelidir. Bu partiler, İsrail toplumunun en muhafazakar kesimlerine seslenmekte ve bünyelerinde önemli oranda din adamı bulundurmaktadır. Dini partiler, farklı dinsel cemaatlere olan aidiyetler ve toplumsal ayrım çizgileri (Sefarad, Mizrahi, Aşkenazi) gibi hususlar üzerinden farklılaşmaktadır. Likud gibi merkez-sağ partilerle koalisyon oluşturmaya çok sıcak bakan bu partilerin en önemlileri; Şas, Birleşik Torah Yahudiliği ve Şas’tan ayrılan Eli Yishai’nin kurduğu Yachad’dır. Şas’taki iç karışıklıklar ve Yishai’nin istifa edip kendi partisini kurması özelinde de karşımıza çıkan anlaşmazlıklar dolayısıyla, bu partinin oylarının belli bir bölümünün diğerlerine kayması ihtimali bulunmaktadır.
İsrail nüfusunun % 20’sini oluşturan Araplar ise, çok sayıda parti ekseninde bölünmüş olmalarına karşın, bu kez ciddi bir siyasal ittifak içerisinde seçimlere gitmektedir. İsrail siyasal tarihinde Arap partileri arasında bu birlik ilk kez görülmektedir. Bunun en önemli nedeni ise seçim barajının % 3,25’e çekilmesi ile tek başlarına meclise girememe ihtimallerinin yükselmesi ve İsrailli Arapların, kesin bir kanı olarak Netanyahu’yu iktidardan uzaklaştırmak istemeleridir. Birleşik Arap Listesi olarak seçimlere girecek olan bu partilerden en önemlileri ise; Balad, Hadash ve Ta’al ve İslami Hareket’tir. Sosyalist çizgide siyaset yürüten ve kendisini çevreci, insan hakları odaklı, Filistin meselesinde iki devletli çözümden yana ve seküler bir parti olarak adlandıran Meretz’in de, 2013’te olduğu gibi (6 koltuğa sahip) yine Knesset’te kendisine yer bulması beklenmektedir.
İsrail toplumunun Filistin meselesine ilişkin yaklaşımının dramatik olarak değiştiğine dair bir emarenin olmaması ve ülkede ulusal kimliğin din ve Arap karşıtlığı ekseninde güvenlikleştirilmiş olması, İsrail seçimlerinin bölgesel barış ve işbirliği anlamında umut vaat edecek bir görünüme bürünmesini engellemektedir. 17 Mart 2015 seçimleri de, Likud ile Siyonist Birlik arasında geçmesi beklenen, ancak Likud’un birinciliğe daha yakın olduğu bir sonuca işaret etmektedir.
Yrd. Doç. Dr. Göktürk TÜYSÜZOĞLU