BİDEN’IN KİEV MESAJLARI

upa-admin 27 Aralık 2015 2.017 Okunma 0
BİDEN’IN KİEV MESAJLARI

Amerika Birleşik Devletleri’nin Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın Ukrayna ziyareti, dünya çapında jeopolitik durumun daha da gerginleşmesinin fonunda gerçekleşti. Bunu tesadüf olarak adlandırmak zordur. Çünkü modern koşullarda, büyük devletler çok-yönlü bir siyaset yürütüyorlar. Uzmanlar da, bu gezinin mantığında Ukrayna’nın iç durumu ile birlikte, onun Rusya ile ilişkilerinin somutlaşması hususunun da durduğu kanaatindedirler. Joe Biden, Kiev’de her iki hususla ilgili de somut bazı tezler ileri sürdü. Şimdi bir takım ilkesel jeopolitik hususları, bunların ışığında analiz etmek gerekliliği ortaya çıktı.

Övgü ve Eleştiri: Kiev’i Düşündüren Konular

ABD’nin Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın Ukrayna ziyareti dünyada geniş yankı uyandırdı. Evvela, Rusya-Ukrayna ilişkilerindeki sorunlar hala çözüm bulmamıştır. Moskova’nın Suriye’ye askeri müdahalesi, Kiev’le olan sorunları biraz arka plana atsa da, onun güncelliğini kesinlikle etkilenmez. Her durumda, Batılı devletler birkaç defa Ukrayna meselesinin jeopolitik gündemden düşmediğini vurguladılar.

İkincisi, Ortadoğu’da süpergüçlerin nüfuz uğruna mücadelesinin yeni bir seviyeye gelmesi, otomatik olarak Ukrayna faktörünü yeniden ön plana çıkarmalıydı. Nasıl derler, beklenen oldu ve şimdi bu konuyla ilgili siyasetçiler ve uzmanlar harekete geçtiler.

Joe Biden’ın Kiev’e verdiği mesajlar yeterince düşündürücüdür. Çünkü onlarda, Washington’ın Ukrayna’nın bir devlet olarak geleceğini nasıl görmek isteği ile birlikte, onun Rusya ile ne düzeyde ilişkiler kurması düzlemindeki tavsiyeler de yer aldı. Doğru, bazı uzmanlar bunu Biden’in “duygusal mesajları” gibi değerlendirirler (bkz.: örn., Biden Tells Ukrayna to … Do Nothing / “Bloomberg”, 9 Aralık 2015). Fakat ABD Başkan Yardımcısı’nın somut hükümlerle konuşma yaptığını ve Ukrayna ile ilgili yaşanan süreçleri değerlendirdiğini de inkar etmek doğru olmazdı.

Amerikan resmi görevlisinin tezlerini iki gruba ayırabiliriz. Bunlardan biri, Ukrayna’nın devlet olarak kendisini onaylaması ve demokratik gelişme modelini belirlemeleri bağlamında ifade edilen görüşlerden oluşmaktadır. Burada açıkça görülüyor ki; Batı, Ukrayna’dan yönetim mekanizmalarını yenilemesini ve toplumdaki olumsuz durumlara karşı ciddi mücadele etmesini talep ediyor.

Birinci mesele bağlamında, Washington, Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın etkin ortak faaliyetine daha çok önem veriyor. Biden, Yüksek Rada’daki konuşması sırasında heyecanla katılımcılara seslenerek: “Size karşı tarihte yeni özgürlük sütunları yücelten Rada gibi akılda kalmak imkanı duruyor. Ukrayna insanları bunu istiyor ve bekliyor… Ve bu, Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın genel çabaları sonucunda gerçekleşmelidir” dedi (bkz.: Байден произнес в Раде “историческую” речь, но не сказал ничего нового / “РИА Новости”, 8 Aralık 2015).

Uzmanlar vurguluyorlar ki, Başkan Yardımcısı’ndan önce ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Nuland ve Ukrayna’daki Büyükelçi Geoffrey Pyatt da Ukraynalı siyasetçilere bu konuda konuşmalar yaptılar. Washington’ın, Ukrayna siyasi çevrelerindeki görüş ayrılıklarından yararlanılabileceği konusunda endişelenmesi sebepsiz değildir. Batı, 2005 yılındaki trajik olayların tekrarlanabilmesinden endişeleniyor. Aynı dönemde, “Turuncu Devrim”den sonra Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında ciddi fikir ayrılığı kendisini göstermişti.

İşin diğer tarafı, mevcut hassas jeopolitik durumda Kremlin’in Ukrayna’daki çelişkilerden yararlanmaya çalışması ile ilgilidir. Dolayısıyla, Biden, Kiev’i birlik olmaya davet etti; dahası, bunu çok duygusal bir şekilde ifade etti.

Bunların yanında, ABD, Ukrayna’da yönetimde reform yapılmasına mali olarak yardım ayırmaya hazır olduğunu göstermektedir. Öyle ki, kolluk için Amerika 190 milyon dolar ayırmaya karar verdi. Ayrıca Ukrayna’nın güvenlik sistemini iyileştirmek için de 300 milyon dolar kaynak aktarılması öngörülüyor (bkz.: США могут выделить Украине еще $ 300 миллионов на проекты безопасности – Байден / “Unian.net”, 7 Aralık 2015).

Fakat Amerika’nın ciddi memnun kalmadığı bir mesele vardır ki, bu da yolsuzluğun Ukrayna’da kanser gibi yayılmasıdır. Doğru, Biden genel olarak Kiev’in yaptığı reformları olumlu olarak değerlendirdi. Bunun yanı sıra, yolsuzlukla mücadelede hala tehlikeli eksiklikler kalmaktadır ve Washington bu sorunun çözümü için Ukrayna yönetimine yardım etmeye hazırdır (bkz.: Джозеф Байден положительно оценил продвижение реформ в Украине / “Сегодня.ua”, 7 Aralık 2015).

Komşunun Hatası: Ondan Farklı Ol

Joe Biden’ın Kiev’de ifade ettiği ikinci grup tezler, ülkenin dış politikası ile ilgilidir. Amerikalı devlet adamı Kiev’e tavsiye verdi ki, “Rusya’nın yaptığı hataları tekrarlamasın” (bkz.: Байден призвал Украину не вести себя, как Россия / “Hезависимая газета”, 8 Aralık 2015). Başbakan Arseni Yatsenyuk’la yaptığı görüşmede Joe Biden belirtti ki; Moskova, Minsk Anlaşması ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmiyor, ancak Ukrayna ona “benzememelidir”. “Çünkü Avrupa’da düşünürler ki, onlar arasında fark yoktur” (bkz.: önceki kaynağa).

Çeşitli uzmanların görüşlerine göre; ABD’nin Başkan Yardımcısı, Kiev’in dikkatine Ukrayna’nın bölünmesini önlemenin mümkün olmadığını sunmuştur. Fakat burada söz konusu olanın, Ukrayna’nın yenilenerek dış politikadaki yükümlülüklerini yerine getirmesi olduğunu söylemek daha doğru olurdu. ABD, Donbass’ta yaşayan insanların haklarına gerçekte saygı duyulması gerekliliğini vurgulamaktadır. Kiev için bunun ciddi öneminin olduğunu düşünmek mümkündür.

Bu bağlamda, Rusya konusunda Joe Biden’ın söyledikleri ilginçtir. Ukrayna basınının yazdığına göre, Başkan Yardımcısı Rusya’ya karşı yaptırımların güçlendirilmesi ihtimalini vurguladı. Bunun nedeni ise, Moskova’nın Kırım’ı işgal etmesinden sonra Ukrayna’nın doğusunda agresif davranmasıdır (bkz.: Байден призвал Украину продолжать придерживаться Минских договоренностей / “Zn.ua”, 8 Aralık 2015). Hatta France Press Ajansı, Washington’ın Moskova’ya Ukrayna konusunda baskı yaptığından yazıyor. Ajansın yaydığı habere göre; Amerika hem Kırım’ın Ukrayna’ya iadesinde, hem de ülkenin doğusundaki ayrılıkçıların imhasında kararlıdır (bkz.: Biden presses Russia on Ukrayna peace deal, return of Crimea / AFR, 7 Aralık 2015).

Buradan şu sonuç çıkıyor ki; Joe Biden, Ukrayna’da ciddi fikirler belirtti. O, hem Kiev’i mümkün tehlikelerden sigortalamaya seslendi, hem de Rusya’yı uyardı. Görünür ki, Washington, Ukrayna yönetiminin yeterince esnek ve etkin iç ve dış politika yürütmediği kanısında. Özellikle yolsuzlukla mücadelede Ukraynalılar kararlı değillerdir. Bu yüzden de, Kiev, yönetimde reformları yeni seviyeye kaldırmalıdır. Aksi takdirde, elde edilen tüm başarıları boşuna olacaktır.

Öte yandan, Ukrayna yönetimindeki bazı insanların kişisel çıkarlarına uygun çalışması ülkeyi zor duruma düşürüyor. Bu yüzden de, Joe Biden Cumhurbaşkanı ve Başbakan’a 2005 deneyimini hatırlattı. Fakat Biden’ın seferinden sonra Yüksek Rada’da yaşananlar, bu meselenin kolay çözüm bulamayacağının habercisi. Başbakan’ı tribünden zorla indirme girişimi, Washington’ın tavsiyelerine uymamak demektir. Aslında, burada herhangi bir yabancı devletin Ukrayna’daki gerçek amacının ne olduğunu söylemek zordur. Politikacılar bir söz söyleyerek, başka amaç da güdebilirler. En iyisi, bağımsız siyaset yürütmek ve dış destekçiye ihtiyaç duymamaktır.

Son olarak, ABD Başkan Yardımcısı’nın Ukrayna ziyareti gösterdi ki, büyük güçlerin jeopolitik mücadelesi dinmek bilmiyor. Batı, her yöne aktif siyaset yürütmekte ve çıkarlarını sağlamaya çalışmaktadır. Kiev’in Rusya’ya yönelik mesajları gösteriyor ki, taraflar bundan sonra da gergin mücadeleyi sürdürecektir. Bu bağlamda, Moskova’nın Washington’a nasıl cevap vereceğini beklemek gerekir.

Newtimes.az

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.