Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 17-22 Eylül 2017 tarihleri arasında Birleşmiş Milletler (BM) 72. Genel Kurulu’na katılmak üzere New York’a gitti. “İnsana Odaklanma: Sürdürülebilir Bir Dünyada Herkes İçin Barış ve İnsanca Bir Yaşam İçin Mücadele” temasının işlendiği 72. Genel Kurul’un ilk günü olan 19 Eylül Salı günü, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Genel Kurul’a hitap etti. Birleşmiş Milletler (BM) 72. Genel Kurulu görüşmeleri, 120’den fazla devlet ya da hükümet başkanının katılımıyla başladı.
Kaynak: Turkish President Recep Tayyip Erdogan addresses the 72nd United Nations General Assembly at U.N. headquarters in New York, U.S., September 19, 2017. REUTERS/Lucas Jackson, http://www.nrttv.com/EN/Details.aspx?Jimare=16622, (Erişim Tarihi: 22.09.2017).
“Uluslararası Kuruluşları Verdikleri Sözleri Tutmaya Davet Ediyorum”
Erdoğan, BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, “Terör, sınırları aşarak bir kanser gibi yayılıyor. Suriye halkını maalesef uluslararası toplum yalnız bıraktı. Bu insanların yaşadıklarına kayıtsız kalamazdık. Şu anda ülkemizde 3 milyonun üstünde Suriyeli ile 200 binin üstünde Iraklı’ya ev sahipliği yapıyoruz. Astana toplantılarını başlattık. Yeni bir planı hayata geçiriyoruz. İstikrarlı ve müreffeh bir Suriye için her adımı destekliyoruz. Mülteci akınını önlemek için her türlü adımı atıyoruz. Çalışmalarımıza uluslararası toplumdan yeterli desteği alamıyoruz. Kamunun, sivil toplum kuruluşlarının harcamaları 30 milyar dolar harcadık. Avrupa söz verdiği yardımı yapmadı. Buradan tüm dünyanın huzurunda, topraklarında barındırdığı 3,2 milyon sığınmacının tüm yükünü Türkiye’nin omuzlarına bırakan ülkeleri ve uluslararası kuruluşları verdikleri sözleri tutmaya davet ediyorum.” dedi.
“IKBY’yi Başlattığı Girişimden Vazgeçmeye Davet Ediyoruz”
Erdoğan, “Irak’ın da toprak bütünlüğü temelinde varılacak uzlaşmalara ve ortak gelecek inşa etme ideallerini hayata geçirmeye ihtiyacı vardır. Bağımsızlık talepleri gibi bölgede yeni krizler, çatışmalar ortaya çıkartabilecek adımlardan uzak durulması gerekiyor.” ifadesini kullandı. “Buradan Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’ni bu doğrultuda başlattığı girişimden vazgeçmeye davet ediyoruz.” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Türkiye’nin bu konudaki çok açık ve kararlı tavrını görmezden gelmek, Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’ni elindeki imkânlardan da edecek bir sürecin önünü açabilir. Yeni çatışmaların fitilini ateşlemek yerine hep birlikte bölgede huzuru, barışı, güvenliği, istikrarı tesis için çalışmalıyız”.[1]
“Suriye Halkını, Maalesef Uluslararası Toplum Yalnız Bırakmıştır”
Erdoğan, Suriye’de çatışmaların başladığı 2011 baharından beri sorunun çözümü için her türlü insani ve siyasi gayreti gösterdiklerini vurgulayarak, Türkiye’nin 3 milyonun üzerinde Suriyeli ile 200 binin üzerinde Iraklı sığınmacıya ev sahipliği yaptığını anlattı. Ülkede kalıcı bir ateşkesin sağlanması ve barışın tesisi için Rusya ve İran ile tüm kesimlerin katılımıyla Astana toplantılarını başlattıklarına dikkati çeken Erdoğan, bu girişimlerin ardından uzun zamandır tıkanmış olan Cenevre Süreci’nin de yeniden canlandığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Astana’da varılan mutabakat çerçevesinde İdlib bölgesinin güvenliğe kavuşturulmasıyla ilgili yeni bir planı hayata geçireceklerini bildirerek, “Ülkenin toprak bütünlüğü esasına dayanan, halkın demokratik taleplerine saygı duyan, istikrarlı ve müreffeh bir Suriye’nin inşası yolunda atılacak her adımın destekçisiyiz.” diye konuştu.
“Dünyanın Yeni DEAŞ’ların Tehdidi Altına Girmesi Kaçınılmazdır”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, Suriye ve Irak’taki istikrarsızlıktan beslenen DEAŞ ve PKK gibi bölgenin en eli kanlı terör örgütleriyle kıyasıya bir mücadele içinde olduğunu vurguladı. Erdoğan, bunun yanında, ülkenin meşru, demokratik rejimini kanlı bir darbeyle değiştirmeye teşebbüs eden FETÖ terör örgütüyle de mücadelesinin devam ettiğini belirtti. Bu operasyon sırasında 3 bine yakın DEAŞ militanının etkisiz hale getirildiğini bildiren Erdoğan, teröristlerden temizlenilen bölgeye 100 bine yakın Suriyelinin geri dönerek yerleştiğini söyledi. Erdoğan, Fırat Kalkanı Operasyonu’nun, bölgenin işgalinden bu yana DEAŞ’a karşı elde edilen en büyük başarı olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti: “Şu gerçeği huzurlarınızda ifade etmek durumundayım, Bölgede, ‘DEAŞ’a karşı mücadele verdiğini’ söyleyen grupların ve güçlerin büyük bir bölümünün kesinlikle böyle bir amacı yoktur. Bu gruplar ve güçler, DEAŞ’ı kendi gündemlerini hayata geçirmek için bir araç olarak kullanıyor. PYD-YPG’nin, Suriye’de ele geçirdiği bölgelerde demografik yapıyı değiştirme, halkın mallarına el koyma, kendisine karşı çıkanları öldürme veya sürgün etme yönündeki çabaları insanlık suçudur. DEAŞ’la mücadele meşru bir zeminde yürütülmediği takdirde, dünyanın yeni DEAŞ’ların tehdidi altına girmesi kaçınılmazdır. Benzer yaklaşımlar, Irak’ta da söz konusudur. Irak’ın da toprak bütünlüğü temelinde varılacak uzlaşmalara ve ortak gelecek inşa etme ideallerini hayata geçirmeye ihtiyacı vardır. Bağımsızlık talepleri gibi, bölgede yeni krizler, yeni çatışmalar ortaya çıkartabilecek adımlardan uzak durulması gerekiyor. Buradan, Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’ni, bu doğrultuda başlattığı girişimden vazgeçmeye davet ediyoruz. Türkiye’nin bu konudaki çok açık ve kararlı tavrını görmezden gelmek, Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’ni elindeki imkânlardan da edecek bir sürecin önünü açabilir. Yeni çatışmaların fitilini ateşlemek yerine, hep birlikte bölgede huzuru, barışı, güvenliği, istikrarı tesis için çalışmalıyız.”[2]
“Nükleer Silahların Her Çeşidine Karşıyız”
Bugün görmezden gelinen her krizin, yarın bölgesel ve hatta küresel bir çatışmanın fitilini ateşleme potansiyeline sahip olduğunun asla unutulmaması gerektiğini dile getiren Erdoğan, “Bu çerçevede son günlerde dünya gündemini giderek daha yoğun şekilde meşgul eden nükleer silahların her çeşidine karşı olduğumuzu da özellikle belirtmek istiyorum. Dünyayı nükleer silah belasından tümüyle temizlemeden bu tür sorunların üstesinden gelemeyeceğimiz açıktır.” ifadelerine yer verdi. Kıbrıs’ta 2008’de başlayan kapsamlı müzakere sürecinin, Rum tarafının anlaşılmaz tutumu sebebiyle sonuçsuz kalmasından üzüntü duyduklarını belirten Erdoğan, “Doğu Akdeniz’de son yıllarda keşfedilen doğal kaynakların bölgenin barışına, istikrarına ve refahına hizmet etmesi için elimizden geleni yapıyoruz, yapacağız. Kıbrıs Türklerinin haklarına saygı gösteren çözüm tekliflerini değerlendirmeye hazırız.” diye konuştu.[3]
“İnsani Dram Konusunda da İyi Bir Sınav Verememiştir”
Erdoğan, dünyanın, tüm bu küresel ve bölgesel sorunlarla mücadele ederken, birkaç hafta önce Myanmar’dan aldığı acı haberlerle bir kez daha irkildiğini vurguladı. Myanmar’ın Arakan bölgesindeki Müslüman toplumun, provokatif terör eylemleri bahane edilerek, adeta bir etnik temizlik yapıldığına dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti: “Zaten çok büyük bir yoksulluk ve sefalet içinde yaşayan, vatandaşlık hakları dahi ellerinden alınmış olan Arakan Müslümanlarının köyleri yakılmakta, yüz binlerce insan bölgeden ve ülkeden göçe zorlanmaktadır. Bölgeden göç eden insanların yönlendirildiği Bangladeş’teki kamplar, asgari insani ihtiyaçları dahi karşılayabilecek durumda değildir. Uluslararası toplum, tıpkı Suriye’de olduğu gibi, Arakan Müslümanlarının maruz kaldığı insani dram konusunda da iyi bir sınav verememiştir. Şayet, Myanmar’da yaşanan bu trajedinin önüne geçilmezse, insanlık tarihi yeni bir kara lekenin utancıyla baş başa kalacaktır. Asıl olan, Bangladeş başta olmak üzere, ülke dışına sığınan Arakan halkının asırlardır yaşadıkları kendi topraklarında güven, huzur ve refah içinde hayatlarını sürdürebilmelerini temin etmektir. Türkiye olarak bu krizin çözümü için de gayret ediyoruz.”
BM binasında bugün de İslam İşbirliği Teşkilatı Rohingya Temas Grubu toplantısının yapılacağını kaydeden Erdoğan, “Ülkemizin resmi kalkınma yardım kuruluşu olan TİKA Myanmar’da yardım faaliyeti yürütebilen tek organizasyon durumundadır. Ayrıca AFAD, Kızılay, Diyanet Vakfı ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarımız, Bangladeş ve diğer ülkelerde mağdur durumda bulunan Arakanlı Müslümanlara insani yardım ulaştırma faaliyetlerini sürdürüyor.” şeklinde konuştu. Erdoğan, ilgili ülkelerin gereken imkanları sağlaması halinde, yardım faaliyetlerini daha kapsamlı şekilde sürdürmek istediklerini anlattı. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile de bu konuları görüştüklerini bildiren Erdoğan, “Şimdi ise bu adımları süratle atmanın hazırlığı içindeyiz.” şeklindeki görüşünü paylaştı.[4]
“Artık 2. Dünya Savaşı Sonrası Dünya Yok, Dünya Çok Değişti”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Tüm bu gelişmeler ve yaşanan insani trajediler, Türkiye olarak ‘Dünya 5’ten büyüktür.’ diyerek sembolleştirdiğimiz Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin yeniden yapılandırılması çağrımızın haklılığını teyit ediyor. Aynı zamanda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin reforme edilmesinde ne kadar geç kaldığımızın da bu ifadesidir. Tüm dünyanın temsilcileri sıfatıyla bu çatı altında bir araya gelen bizler, terör örgütlerinin cinayetlerine, insani krizlere ve mağduriyetlere engel olacak bir irade ortaya koyamazsak, o zaman herkes başının çaresine bakmanın yollarını arar. Bu anlayışın yaygınlaşması durumunda dünyamız yeni bir kaos ve zulüm fırtınasının içine sürüklenir. Batı ülkeleri yabancı düşmanlığı, ırkçılık, İslam karşıtlığı gibi eğilimleri engellemezse, kriz bölgelerindeki ülkeler, terör örgütleriyle ve yoksullukla kararlı bir şekilde mücadele etme iradesi ortaya koymazsa ve hep birlikte bunların tamamı için iş birliği yapmazsak sürdürülebilir bir dünyada herkes için barış ve insanca yaşama ideallerimize nasıl ulaşabiliriz? Mülteciler Yüksek Komiserliği döneminde yakın iş birliği içinde olduğumuz Sayın Genel Sekreterin, bu doğrultuda yürüttüğü çalışmaları destekliyoruz. Mevcut yapısıyla insanlığın hayrına somut adım atma kapasitesi kalmamış olan bu çarpık sistemin devamında ısrar etmek, kimsenin faydasına değildir.”
Güvenlik Konseyi’nin demokratik, şeffaf, adil ve etkin yapıya kavuşmasını istediklerini ifade eden Erdoğan, Konsey’in, tamamı aynı hak ve yetkilere sahip, her yıl 10’u yenilenmek suretiyle hepsi de 2 yıl görev yapan 20 üyeden oluşan bir yapıya kavuşturulması teklifinde bulunduklarını söyledi. Böylece dünyadaki ülkelerin tamamının, sıraları geldikçe bu önemli kurumda söz sahibi olacağına işaret eden Erdoğan, “Artık 2. Dünya Savaşı sonrası dünya yok, dünya çok değişti. Öyleyse sadece 5 daimi üyeyle idare edilen bir dünya değil, tüm dünya ülkelerinin görev aldığı dünya ülkeleriyle idare edilen bir Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin insanlığın vicdanı olacağına inanıyoruz.” ifadelerini kullandı.
‘Gözyaşlarımızın Aynı Olduğunu Hatırlatmak İstiyorum’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı: “Sözlerime son verirken, yüzümüzün ve gözlerimizin rengi ne olursa olsun, gözyaşlarımızın aynı olduğunu hatırlatmak istiyorum. Sizleri, dünyanın farklı köşelerinde akan gözyaşlarını dindirmek amacıyla bir an evvel harekete geçmeye çağırıyorum. 72’nci Genel Kurul çalışmalarının, bu doğrultuda yapacağımız çalışmalara katkıda bulunacağını ümit ediyorum. Bu duygularla, insanlığın ortak parlamentosu olan bu çatı altında özellikle tüm ülkeleri ve halkları, şahsım ve ülkem adına sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.”[5]
Erdoğan-Trump Görüşmesi: “Ülkelerimiz Hiç Olmadığı Kadar Yakın”
Mayıs ayında Erdoğan’ın korumalarının Washington’daki Türkiye Büyükelçiliği önündeki göstericilere müdahalesinin ardından yaşanan gerginlikten 4 ay sonra ilk kez New York’taki Birleşmiş Milletler toplantısında bir araya gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump’ın görüşmesi, yaklaşık 50 dakika sürdü.
Kaynak: http://www.turkishny.com/english-news/5-english-news/253423-erdogan-trump-hold-talks-in-new-york, (Erişim Tarihi: 22.09.2017).
Görüşme, dün Türkiye saati ile 22.15’te başladı. Lotte New York Palace Otel’de yapılan görüşme öncesi liderler basın mensuplarında açıklamalarda bulundu. Trump, “Erdoğan dünyanın çok zorlu bir bölgesinde görev yapıyor. Çok çok güçlü bir şekilde ilgili ve açıkçası yüksek not alıyor.” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan için “Benim dostum haline geldi” diyen Trump, Türkiye ve ABD’nin şu anda hiç olmadığı kadar birbirine yakın olduğunu belirtti.
“Bölgesel Konuları Ele Alacağız”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına “Birleşmiş Milletler Genel Kurulu vesilesiyle bulunduğumuz Amerika’da değerli dostum Donald ile bugün heyetlerarası ve ikili görüşmeyi gerçekleştireceğiz.” sözleriyle başladı. “İnanıyorum ki gerek Amerika-Türkiye ilişkileri gerekse bölgesel gelişmeler, dünyadaki diğer konuları ele alma fırsatını bulacağız.” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ben de bu fırsatı yakaladığımız için kendilerine özellikle çok çok teşekkür ediyorum.” dedi.
Kaynak: “Erdogan, Trump Hold Talks in New York”, http://www.turkishny.com/english-news/5-english-news/253423-erdogan-trump-hold-talks-in-new-york, (Erişim Tarihi: 22.09.2017).
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump’ın New York’ta bir araya geldiği belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi: “Görüşmede, bölgesel meselelerin çözümü için iş birliğinin geliştirilmesi ve tüm terör örgütleriyle mücadelenin kararlılıkla sürdürülmesi hususlarında mutabık kalınmıştır. İki lider, 25 Eylül 2017 tarihinde Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin gerçekleştirmeyi planlanladığı referanduma karşı olduklarını ifade ederek, bu tür bir adımın ciddi sonuçları olacağını vurgulamışlardır.”[6]
Şeniz DENİZELLİ
[1] http://aa.com.tr/tr/dunya/cumhurbaskani-erdogan-bm-genel-kuruluna-hitap-etti/914394, (Erişim Tarihi: 22.09.2017).
[2] http://www.hurriyet.com.tr/erdogandan-bm-genel-kurulunda-kritik-mesajlar-40584272, (Erişim Tarihi: 22.09.2017).
[3] http://www.nrttv.com/EN/Details.aspx?Jimare=16622, (Erişim Tarihi: 22.09.2017).
[4] https://sg.news.yahoo.com/erdogan-demands-iraqi-kurds-call-off-referendum-204129471.html, (Erişim Tarihi: 22.09.2017).
[5] http://www.dw.com/tr/erdo%C4%9Fan-referandumdan-vazge%C3%A7in/a-40593634, (Erişim Tarihi: 22.09.2017).
[6] http://t24.com.tr/haber/trumpla-gorusen-erdogandan-ilk-aciklama-iyi-gecti,446478, (Erişim Tarihi: 22.09.2017).