AVRUPA’DA AŞIRI SAĞ EVRİLİYOR MU? 2019 AVRUPA PARLAMENTOSU SEÇİMLERİNİN SONUÇLARI NASIL OKUNMALI?

upa-admin 07 Haziran 2019 2.635 Okunma 0
AVRUPA’DA AŞIRI SAĞ EVRİLİYOR MU? 2019 AVRUPA PARLAMENTOSU SEÇİMLERİNİN SONUÇLARI NASIL OKUNMALI?

Giriş

23-26 Mayıs 2019 tarihlerinde yapılan Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinin sonuçları için genel bir çerçeve çizersek; popülist partilerin Avrupa genelinde toplamda beklenilen dip dalgasını yakalayamadıklarını, ancak kilit bazı noktalarda zafer kazandıklarını görmekteyiz. Aynı zamanda büyük resme bakıldığında; geleneksel merkez sağ ve merkez sol partilerde ciddi bir erimeyle karşı karşıya kalındığı ve iç siyasette hükümetlerin ciddi güven kaybı yaşadığı gözlemlenmekte. Zira AP seçimleri ertesinde Yunanistan’da erken seçim kararı alınırken, Fransa’da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un iç siyasette aşırı sağcı Marine Le Pen karşısında kenara sıkıştığı, Belçika’da ise Flaman milliyetçiliğinin yeniden ağırlığını hissettirmeye başlayarak ‘Konfederalizm’ modelinin yüksek sesle dile getirilmeye başlandığını görmekteyiz. Diğer yandan, merkez partiler güç kayıp etmesine rağmen merkez siyaseti kurtaran gelişme, Liberaller ve Yeşiller’in Avrupa genelinde kayda değer biçimde yükselen oyları olmuştur.

Gerek Avrupa basını, gerekse de Türk basınında AP seçimleri Avrupa Birliği (AB) üye devletlerinin çıkarlarını savunan hükümetlerin bir mücadele alanı olarak gösteriliyor olsa da, aslında “Avrupalı partilerin” parti gruplarının parlamentoyu şekillendirerek kilit bir konumda olduğu görülmektedir. Bu durumda, analizimizi yaparken, AB üye ülkelerinin AP temsilcilerinin ulusal düzeyde olarak değil de parti gruplarının siyasal sistemdeki yerini incelerken, AB’nin giderek etkinliğini arttırdığı AP’deki karar almadaki gücünü de dikkate alarak seçim sonuçlarını nasıl okumamız gerektiğini ve yükselen aşırı sağ karşısında etkisini incelemeye çalışacağız.

Krizlerin Gölgesinde AP Seçimleri

1979 yılından bu yana her 5 yılda bir yapılan ve bu şekilde parlamento üyeleri belirlenen AP seçimlerinin, özellikle son 15 yıllık dönemde krizlerin gölgesinde gerçekleştiğini görmekteyiz. 2005 yılında yapılan AP seçimlerinin gündemini, 2004 yılında Fransa’da ve Hollanda’da yapılan referandumlar sonucu reddedilen “anayasa krizi” belirlemişti.[i] 2009 yılına gelindiğinde ise, 2008 yılında Avrupa’da kendisini hissettiren “euro krizi” seçimlere damgasını vururken, krize rağmen merkez sağ ve merkez sol partiler koltuklarını korumuş, varlıklarını yavaşça hissettiren aşırı sağın ise yükselişi sınırlı kalmıştı.[ii] 2014 yılında, 2008 ekonomik krizi sonrası toparlanmalar başlanmış olsa da, 2010 yılının sonralarında başlayan Arap Baharı’nın neden olduğu göç ve mülteci krizi, AP seçimlerinin ana gündemini oluşturmuş ve aşırı sağ beklenilmeyen çıkışla sandalye sayısını (Tablo 1 ve Tablo 2’de görüldüğü gibi) arttırmıştı. 2019 yılı AP seçimlerine yaklaşırken ise, bu defa ekonomik kriz ve Suriye kaynaklı göçün oluşturduğu ve önceki yıllardan günümüze devreden sorunlara radikalizm, iklim sorunu, Rusya (Moskova’nın kritik seçimlerdeki dezenformasyon etkisi), işsizlik ve en önemlisi Brexit eklenmişti.

AP 2009 ve AP 2014 Seçimleri Karşılaştırmalı Tablosu

Siyasi Parti/Siyasi Grup

2014 2009 2009-2014 Fark
Sandalye Sayısı  Oy Oranı (%) Sandalye Sayısı Oy Oranı  (%)

Sandalye Sayısı (+/-)

EPP

214 28,5 265 36

-51

S&D

191

25,43 184 25

7

ALDE

64

8,52 84 11,4

-20

YEŞİLLER/EFA

52

6,92 55 7,4

-3

ECR

46

6,13 54 7,3

-8

GUE/NGL

45

5,99 35 4,7

10

BAĞIMSIZLAR

41

5,46 27 3,6

14

EFD

38

5,06 32 4,3

6

DİĞER

60

7,99

Toplam

751

100 736

100

Tablo 1: AP 2009 ve AP 2014 Seçimleri Karşılaştırılması

Kaynakça: https://www.ikv.org.tr/images/files/2014AP%20secim%20yazi.pdf

2014 AP Seçimlerinde Aşırı Sağ̆ Partiler

Aşırı Sağ Partiler

2014 2009 2009-2014
Oy Oranı (%) Sandalye Sayısı Oy Oranı (%) Sandalye Sayısı

Sandalye Sayısı Değişimi

Avusturya – BZÖ & FPÖ

20,2 4 17,3 2

2

Belçika – FNB & PP & VB

6,4 1 11,2 2 -1

Bulgaristan – Ataka

3 0 12 2

-2

Danimarka – DF

26,6 4 14,8 2

2

Fransa – RN (FN)

25 24 6,3 3

21

Almanya – NPD & REP

1 1 1,3 0

1

Yunanistan – LAOS
& XA

12,1 3 7,7 3

1

Macaristan – Jobbik

14,7 3 14,8 3

0

İtalya – LN

6,2 5 10,2 9

-4

Hollanda – PVV

13,2 4 17 5

-1

Romanya – PRM

2,7 0 8,7 3

-3

Slovakya – L’SNS & SNS

5,3 0 5,6 1

-1

İsveç – SD

9,7 2 3,3 0

2

İngiltere – BNP 1,1 0 6 2

-2

Tablo 2: 2014 AP Seçimlerinde Aşırı Sağ Partilerin Yükselen Oy ve Sandalye Dağılımı

Kaynakça: https://www.ikv.org.tr/images/files/2014AP%20secim%20yazi.pdf

 

2019 AP SEÇİM SONUÇLARINA GÖRE TEMSİL EDİLEN PARTİ GRUPLARI

SANDALYE SAYILARI

Avrupa Halk Partisi (EPP)

173

Sosyal Demokratlar (S&D)

147

Avrupa İçin Liberal ve Demokrat İttifakı (ALDE)

102
Avrupa Yeşiller Partisi (EFA)

71

Avrupa Muhafazakarları ve Reformistleri (ECR)

58

Uluslar ve Özgürlükler Avrupası (ENF)

57

Özgürlükler Avrupası ve Doğrudan Demokrasi (EFDD) 

56

Avrupa Birleşik Solu/İskandinav Yeşil Solu (GUE/NGL)

42

Bağımsızlar

45

Tablo 3: 2019 AP Seçimlerinde Parti Gruplarının Sandalye Dağılımı

Kaynakça: https://www.cnnturk.com/dunya/avrupa-parlamentosu-secimlerine-katilim-orani-51de-kaldi

Grafik 1: 2019 AP Seçim Sonuçları Sonrası Temsi Edilen Partilerin Yüzdelik Oranı

Kaynakça: https://www.cnnturk.com/dunya/avrupa-parlamentosu-secimlerine-katilim-orani-51de-kaldi

Aşırı Sağ Dizginlenebilinir Mi?

Yukarıda sözü edilen krizlerin gölgesinde yapılan 2019 AP seçimlerinin tartışmasız kazananları; Almanya’daki aşırı sağ Almanya için Alternatif partisi (Alternative für Deutschland-AFD), İtalya’da aşırı sağ Kuzey Ligi (Lega Nord) partisi ve lideri Matteo Salvini ve Brexit referandumu sürecinde çok etkili bir ayrılık kampanyası yürüten ama daha sonra oy kaybeden Nigel Farage liderliğindeki UK Independence Party‘nin (Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi) muadili olan ve yine Farage’ın liderliğindeki Brexit Party – Brexit Partisi oldular. Fakat “Avrupa’da liberalizm öldü mü?” soruların sıkça sorulduğu bir dönemde, aşırı sağın dip dalgası şeklindeki yükselişi korkulan ölçüde olmadı.

Aşırı Sağın Panzehiri Liberaller Mi?

Bu sorunun cevabını, yaklaşık 4 ay kadar önce Euro Politika dergisi için yaptığım söyleşide önceki Liberal Demokrat Parti (LDP) Genel Başkanı Cem Toker’le şöyle vermişti: “Şimdi, sağ popülizmin dünyada arttığı dönemler, genellikle ekonomik krizle karşı karşıya kalındığında gelişmiş Avrupa ülkelerinde veya diğer ülkelerde işsizlik arttığı zaman yabancı düşmanlığı ve aşırı sağ popülizm devreye giriyor. Ama şu an için Avrupa’da böyle bir kriz yok. Fakat yine de, bugünlerde sağ popülizmin hakikaten yükseldiğini görüyoruz. Bunun da gerekçesi çok farklı. Ortadoğu’daki bilhassa Suriye’de, Yemen’de ve Libya’daki olaylardan sonra Avrupa’ya akın eden mülteci dalgası ve onların getirdiği ekonomik dengesizlikten çok sosyal dengesizlikler, onların sisteme ve yaşam tarzına entegre olmamaları, suç oranlarının artmalarına neden olmaları, bilhassa Almanya’da muhalefetin bunu Başbakan Merkel’e karşı kullanması ve diğer sosyal etkenleri yan yana koyunca, Avrupa’nın pek çok ülkesinde, Macaristan’da, Almanya’da, Polonya’da ve Hollanda’da İslamofobi denilen İslam karşıtı sağ popülizmin arttığını görüyoruz. Fakat ben bunu ekonomiye bağlamıyorum. Bunu liberalizme ise hiç bağlamıyorum. Avrupa’da liberal demokrasi zaten yüzyıllardan beri süregelen bir kültür. Bazı popülist siyasetçilerin getirdiği politikalardan dolayı ara sıra biraz duraklamalara girmiş olsa da, işin kökünde Kopenhag Kriterleri sapasağlam Avrupa’da duruyor. Ekonomik açıdan da göreceli konuşuyorum tabii.”[iii]

Toker, devam eden tespitlerinde son seçimin galiplerinden olan Liberallerin başarısını da şu şekilde açıklamaktadır: “…Liberalizm gelişmiş Avrupa ekonomilerinde canlı, siyasi ve sosyal açıdan da canlıdır. Hukuk devleti başta olmak üzere, liberalizmin temeli de hukuk devleti zaten, Avrupa’da hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti olma konusunda “Liberalizm öldü mü?”  denilecek kadar ciddi bir sorun yok. Hatta hukuk devletine karşı politikalar üreten Macaristan ve Polonya’ya Avrupa Birliği’nde ve Avrupa genelinde büyük tepkiler var. Bütün bunlar liberal demokrasinin Avrupa’da bir kültür olarak ekonomik anlayışının, hukuk anlayışının ve birey hak ve özgürlükler anlayışının güçlü olduğunu gösteriyor. Zaten Avrupa liberal demokrasi olduğu için, Orta Doğu’nun ve Kuzey Afrika’nın bedbahtları şiddetten sefaletten kaçarken, bu gelişmiş Avrupa Birliği üyesi ülkelere varmayı hedefliyorlar. Onları Yunanistan da kesmiyor; Romanya, Bulgaristan ve Macaristan da kesmiyor. Hatta bazı şartlarda İtalya dahi kesmiyor. Fransa, Hollanda, İskandinav ülkeleri; İsveç, Danimarka ve Almanya gibi ülkeleri hedefliyorlar. Bundan dolayı, liberalizmin öldüğü fikrinde değilim...”[iv]

AP Parlamento Seçimlerinde Görülmeyen Ayrıntılar

Yukarıda da değinildiği üzere, merkez sağ ve merkez sol partilerin hızlı bir şekilde oyları erirken, tabandan gelen gençlik hareketlerinin Yeşiller ve Liberaller yönündeki tercihleri yaptıklarını ve yeni isimleri AP’ye taşındıklarını görmekteyiz. Örneğin, Hollanda’da hayvan haklarının ve hayvan refahının yükselmesini amaçlayan Partij voor de Dieren – PvdD (Hayvanlar için Parti)[v] partisi ile orta yaş ve üzerinin haklarını savunan Politieke Partij 50Plus (50Plus Partisi) Hollanda Ssenatosu’nda 3’er sandalye elde etmişlerdi.[vi] Bu yükselişi AP seçimlerine de yansıtarak, şimdi Avrupa Parlamentosu’nda birer sandalye kazanmayı başardılar.

AP Parlamentosu seçimlerinde görülmeyen ve üzerinde durmayan ayrıntılardan biri belki de en önemlisi de, Avrupalı gençlerin AP seçimlerine kendi partileriyle girmesidir. Örneğin, Macaristan’da Victor Orban’ı ve liderliğindeki Fidesz (Macar Yurttaş Birliği) partisinin politikalarını sert bir dille eleştiren ve işsizlik yüksek emlak fiyatları gibi sorunlara eğilen Momentum 2 sandalye kazanırken, diğer yandan Almanya’da da Momentum gibi AB yanlısı ve aşırı sağ popülist partilere karşı olan Volt hareketinin 1 sandalye kazandığını görmekteyiz.[vii]

Tekrar önceki soru başlığımıza dönecek olursak, “Aşırı sağ dizginlenebilir mi?” sorusuna cevaben, “Kısmen de olsa aşırı sağ popülizm dizginlendi” cevabı verilebilir. Bu bağlamda, bence birkaç önemli etkeni sayabiliriz. En belirgin etkenler arasında şunlar yer almaktadır:

  • Sivil mücadeledeki artışın sonucu olarak AP seçimlerinde katılımın kayda değer oranda yükselmesi,
  • Sosyal medyanın olumlu etkisi,
  • 18-30 yaş arası seçmenlerin yoğun katılım göstererek seçimin kaderini belirlemeleri.

Bu başlıkları kısaca açıklamaya çalışırsak; Sivil mücadele bağlamında, Avrupa’da özellikle Liberaller, Yeşiller, İşçi Partisi ve ilerici sivil toplum kuruluşlarının (STK) topluma mümkün olduğunca ‘aşırı sağ’ yükselişinin tehlikelerine işaret ederek seçim için ciddi hazırlık çalışmaları gerçekleştirmesini örnek gösterebiliriz. Bu çalışmalarda, Avrupa’da yükselen aşırı sağın önünün kesmenin mümkün olduğu ve bunun da AB’nin değerlerinden ayrılmadan gerekli reformların bir an önce yapılması olduğu vurgulanmış ve bu da müspet yönde seçmenleri etkilemiştir. Nitekim bu çabanın seçmende karşılığının oluştuğunu seçimlere katılım oranlarının verildiği Tablo 4’de görmekteyiz. Her ne kadar katılım yüzde 51’de sınırlı kalsa da, son 4 seçimdir yani 20 yıldır devam eden yüzde 40’ların üzerine çıkılması önemli bir başarıdır.

AP SEÇİM YILLARI

SEÇİMLERE KATILIM ORANI

1979

63

1984

61

1989

58,5

1994

56,8

1999

49,4

2004

45,5

2009

43

2014

42,4

2019

51

Tablo 4: Yıllara göre AP seçimlerine katılım oranları

Kaynakça: https://www.haberturk.com/ap-secimleri-2477170

Sosyal medyanın (dezenformasyonla mücadele bağlamında) etkin kullanımına gelirsek; sosyal medya sayesinde gençler bu seçim öncesinde bilgilendirilmiş ve net bir şekilde faşizme doğru bir gidiş olduğu ve bunun Avrupa değerlerine yakışmadığı vurgulanmıştır. En önemlisi, sahte haberlerle mücadele edilerek, tekelleşen medyaya karşın alternatif dijital medya kanallarının kullanılması yaygınlaştırılmıştır.[viii]

18-30 yaş arası seçmenin etkisine bakacak olursak; geleneksel merkez sağ ve merkez sol partilerin güdümündeki medyanın dışında kendilerine mecra bulamayan merkez dışı hareket ve partiler, bu seçim öncesinde sosyal medyada oluşturulan kanalları aktif şekilde kullanarak, mesajlarını 18-30 yaş grubuna iletmeyi başarmıştır. Bu durum, interaktif bir ortam oluşmasını sağlamış ve özellikle Almanya’daki Yeşiller’in yükselişinde bence olumlu rol oynamıştır.[ix]

Sonuç Yerine

AP seçimleri, 40. yıldönümünde, Brexit kararı, giderek artan Avrupa Şüpheciliği ve aşırı sağa karşı mücadelelerin yoğunlaştığı bir zeminde gerçekleşti.  Çıkan sonuç itibariyle, AP meclis aritmetiğinde (Grafik 2’de görüldüğü gibi) daha öncesinde olduğu gibi iki ana parti grubunun yerine daha bölünmüş bir parlamentonun ortaya çıktığını görmekteyiz. Aşırı sağ kanat, parlamento içerisinde oylarını koruyarak ve hatta bazı ülkelerde kısmi artışlar gösterse de, artık daha birbirinden kopuk gruplarla temsil edilmekte. Bu, diğer toplumsal grupları temsil eden Yeşiller, Liberaller, Muhafazakârlar, İşçi Partisi ve sol hareketler ve diğer 1 veya 2 sandalye ile temsil edilmeyi başaran partiler açısından olumlu bir durum. Zira aşırı sağın bu bölünmüş ve kopukluğu karşısında, bu tarz partiler büyük partilerle uzlaşmak zorunda kalacağı gibi, daha müzakereci bir siyaset izlemek zorunda kalacaklarından aşırı sağı AP’de dizginlemek daha kolay olabilecektir.

Grafik 2: 2019 AP’deki Parti Grupların Sandalye Dağılımı

Kaynakça: https://www.strasbourg-europe.eu/fr/les-resultats-des-elections-europeennes

Diğer yandan, AP seçimleri, AB üye devletlerinin uzun zamandan bu yana iç siyasetlerinde yaşanan bunalımı gün yüze çıkarmış durumdadır. Zira analizimizin başında da değindiğimiz üzere, seçimin hemen ertesinde Aleksis Çipras Başbakanlığındaki SYRIZA hükümeti Yunanistan’da erken seçim kararı alırken, diğer yandan Haziran ayı başında Almanya’da Yeşiller’in yükselişi ile gerileyen Almanya Sosyal Demokrat Partisi (Sozialdemokratische Partei Deutschlands-SPD) lideri Andrea Nahles istifasını açıklamıştır.[x] Almanya’daki Sosyal Demokratların düşüşünün kendi iç dinamikleriyle ilgili olduğunu belirtmek gerekmektedir. Zira Batı Avrupa’nın aksine, İskandinav ülkelerinde yani Danimarka, İsveç ve Finlandiya’da Sosyal Demokrat hükümetlerin çoğunluğa geldiğini gözlemlemekteyiz.[xi]  Diğer yandan, Avrupa Sosyalistler Partisi’nin Hollanda ve Malta ayağında İşçi Partisi’nin kayda değer başarısı da görülmektedir.

Sonuç olarak, tüm bu gelişmeler göz önüne alındığında denilebilir ki; Avrupa Birliği üye ülkelerinde istisnasız şekilde iktidar güç kaybetmekte, muhalif hareketler kendilerine zemin bulmakta ve Avrupa siyasetinde yavaş yavaş eriyen merkez partilerin oluşturduğu boşluk parçalı hale gelmektedir. Bu durum, AB üye ülkelerinin iktidar partilerinin biriken sorunlara cevap verememesinden dolayı oluşmuş ve son AP seçimlerine de yansımıştır. Fakat bu parçalanmış ve bölünmüş duruma karşın, yükselen aşırı sağ popülizmin de artık bir şekilde dizginlendiği göz ardı edilmemelidir. Bu oluşan iyimser rüzgârı en iyi şekilde merkez sağ ve merkez sol partiler kullanır ve reformlarla bu süreçleri desteklerlerse, aşırı sağı etkisiz hale getirebilirler. Ancak başarısız olmaları durumunda, aşırı sağ çıkış devam edebilir.

 

Yusuf ERTUĞRAL

 

KAYNAKÇA

[i] Oana Lungescu (2006), “Anayasa krizi 2009’a kadar çözülmeli”, BBC, Erişim Tarihi: 01.06.2019, Erişim Adresi, http://www.bbc.co.uk/turkish/europe/story/2006/05/060529_eu_constitution.shtml.

[ii] “2009-06-08 Avrupa Parlamentosu Seçimleri” (2009), Avrupa Birliği Başkanlığı, Erişim Tarihi: 01.06.2019, Erişim Adresi: https://www.ab.gov.tr/p.php?e=43381.

[iii] “Avrupa’da Liberalizm Üzerine Cem TOKER ile Söyleşi” (2019), Euro Politika Dergisi, Erişim Tarihi: 04.06.2018, Erişim Adresi: http://www.europolitika.com/?p=1787.

[iv] A.g.e.

[v] “Parties for Animals on the rise across Europe” (2019), European Interest, Erişim Tarihi: 04.06.2019, Erişim Adresi: https://www.europeaninterest.eu/article/parties-animals-rise-across-europe/.

[vi] Sertaç Aktan (2019), “Utrecht saldırısı gölgesinde seçime giden Hollanda’da aşırı sağ FvD oylarını artırdı”, Euronews, Erişim Tarihi: 04.06.2019, Erişim Adresi: https://tr.euronews.com/2019/03/21/uttrecht-saldirisi-golgesinde-secime-giden-hollanda-da-asiri-sag-fvd-oylarini-artirdi .

[vii] Kerem Congar (2019), “Yaşlı politikacılara tepki gösteren Avrupalı gençler AP seçimlerine kendi partileriyle giriyor”, Euronews, Erişim Tarihi: 04.06.2019, Erişim Adresi: https://tr.euronews.com/2019/05/18/avrupali-gencler-ap-secimlerine-kendi-partileriyle-giriyor-volt-momentum.

[viii] David Ehl (2019), “AP seçimleri öncesinde Facebook yalan haberlerle nasıl mücadele ediliyor?”, Deutsche Welle, Erişim Tarihi: 06.06.2019, Erişim Adresi: https://www.dw.com/tr/ap-seçimleri-öncesinde-facebook-yalan-haberle-nasıl-mücadele-ediyor/a-48549937.

[ix] “Avrupa Parlamentosu seçimleri sona erdi: Yeşiller ve aşırı sağ yükselişte” (2019), NTV, Erişim Tarihi: 06.06.2019, Erişim Adresi: https://www.ntv.com.tr/dunya/avrupa-parlamentosu-secimleri-sona-erdi-yesiller-ve-asiri-sag-yukseliste,UYx6rEtQWEOiVhlOZJZkCg.

[x] Zehra Yıldız (2019), “SPD lideri Nahles’ten istifa açıklaması: Alman Yeşiller siyasetin dengesini değiştiriyor’ (2019) Euronews, Erişim Tarihi: 06.06.2019, Erişim Adresi: https://tr.euronews.com/2019/06/02/spd-lideri-nahles-ten-istifa-aciklamasi-alman-yesiller-siyasetin-dengesini-degistiriyor.

[xi] “Danimarka’da seçimi Sosyal Demokratlar kazandı” (2019), Tele1, Erişim Tarihi: 06.06.2019, Erişim Adresi: https://tele1.com.tr/danimarkada-secimi-sosyal-demokratlar-kazandi-59300/.

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.