2023 YILINA MERHABA DERKEN MUTLULUK VE PARA İLİŞKİSİ ÜZERİNE BİR İNCELEME: TÜRKİYE’DE PARA SAADET GETİRİYOR MU?

upa-admin 30 Aralık 2022 1.593 Okunma 0
2023 YILINA MERHABA DERKEN MUTLULUK VE PARA İLİŞKİSİ ÜZERİNE BİR İNCELEME: TÜRKİYE’DE PARA SAADET GETİRİYOR MU?

Dünyada en az paranın icadı kadar eski ve Türkiye’de de sık karşılaşılan geleneksel bir soru şudur: Para, insanlara mutluluk (saadet) getiriyor mu? Hiç şüphesiz ki, bu soru, günümüzde birçok birey tarafından yaşam koşulları, tercihler ve görüşler bağlamında, öznel değer yargılarıyla yanıtlanabilir. Bu bağlamda, yanıtlar da, mutlaka bireyden bireye, kişiden kişiye farklılık ve değişkenlik gösterecektir. Ancak, bu soruya çeşitli araştırmalardan yola çıkarak yanıt aramak, sosyo-bilimsel minvalde bizleri aydınlatıcı bir perspektif sunacaktır. Bu makale çalışmasında, bütün bu olgulardan hareketle; 2023 yılına girilirken, mutluluk ve para ilişkisi ele alınacak ve “Türkiye’de para, mutluluk (saadet) getiriyor mu?” sorusu üzerinde durulacaktır.

Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Ekonomi Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Zeynep Burcu Uğur, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Yaşam Memnuniyet Araştırmaları’nın 2003 ve 2017 yılları arasındaki verilerini kullanarak yürüttüğü çalışmada, Türkiye’de hanehalkının geliriyle mutluluk düzeyinin doğru orantılı bir biçimde arttığını tespit etmiştir. Uğur’un çalışmasına göre, Türkiye’de yüksek gelir grubunda bulunan bireylerin % 56’sı kendisini mutlu olarak tanımlamıştır. Bu oran orta gelir grubunda % 51 seviyesine inerken, düşük gelir grubunda ise % 49’a düşmüştür.

Ayrıca, bu çalışma doğrultusunda, Türkiye’de kendisini mutsuz olarak tanımlayan bireylerin % 12’lik oranla en yoğun şekilde düşük gelir grubunda bulunduğu gözlenmiştir. Orta gelir grubu içerisinde bulunan ülke bireylerinin % 7’lik kısmı kendisini mutsuz olarak tarif ederken, Türkiye’de yüksek gelir grubunda yer alan bireylerin mutsuzluk oranının ise yalnızca % 4 olduğu görülmüştür.

Bu çalışmaya göre, Türkiye’de bireylerin mutluluğuyla gelir düzeyleri kıyaslandığında, istatistiksel açıdan doğru orantılı bir ilişki olduğu ifade edilebilir. Bu minvalde, geçim sıkıntısı yaşayan bireylerin öncelikli sorunlarının bağlı bulundukları hanelerin ekonomik durumlarının iyileşmesi veya kişisel yönden kendi gelir düzeylerinin yükselmesi olduğu ifade edilebilir. Bu bağlamda, “Türkiye’de düşük gelir grubunda bulunan bireyler, genellikle ekonomik koşullardan ve gelir düzeylerinden dolayı mutsuzdurlar” denilebilir. Ancak oranların arasında yüksek düzeyde bir farklılığın söz konusu olmadığını da istatistiksel yönden belirtmek gerekmektedir.

Dolayısıyla, bu sayısal verilerden yola çıkarak, Türkiye’de “Para bireylere saadet getiriyor” gibi kesin ve net bir mantıksal çıkarsama yapılması asla doğru olmayacaktır. Ancak gelişmekte olan ülkeler sınıfında yer alan Türkiye’de ekonominin son dönemi göz önünde bulundurulduğunda, ülkede “Para bireylere saadet getirmiyor” çıkarsamasının daha zayıf bir istatistiksel ve mantıksal temele oturduğu da açıktır. Sonuç itibarıyla, “Türkiye’de kazanılan para miktarı arttığında, insanların mutluluk (saadet) düzeylerinin de belirli oranlarda arttığı” ifade edilebilir.

Ancak, Türk milletinin tarihsel süreçten gelen kendine has 3 temel özelliği bulunmaktadır. Bunlar; paranın, Türk milletinin, ahlaki, sosyal ve kültürel değerlerini yozlaştıramaması, Türk milletinin maddiyatçı bir millet olmaması ve Türk milletinin parayla, pulla, makamla-mevkiiyle, şanla, şöhretle kısacası maddiyat unsurlarıyla asla satın alınamamasıdır. Yaklaşık 15.000 yıldır tarih sahnesinde yer alan ve kutlu yürüyüşünü halen devam ettiren Türk milleti, bu kendine has 3 maddi ve manevi özelliğini günümüze kadar sürdüren bir ulus olmuştur.

Doç. Dr. Zeynep Burcu Uğur’un araştırmasına göre de; Türkiye’de bireyler, genellikle, kazandıkları paradan ziyade, kendi ekonomik durumlarına dair başka insanların ne düşündüğünü önemsemektedir. Uğur’un araştırması, Türkiye’deki bireylerin % 50’sinin, diğer bireylerin kendi maddi durumu hakkında ne düşündüğünü önemsediğini ortaya çıkarmıştır. Dolayısıyla, Türkiye’deki bireylerin genellikle; “El âlem benim ekonomik durumum veya yaşamım hakkında ne düşünüyor?” sorusu üzerine yoğunlaştığı anlaşılmaktadır. Bu soru da, elbette, ülkede gelir düzeylerine göre, mutsuzluk oranlarının artmasına sebep olmaktadır. Ayrıca bu soru, sosyoekonomik perspektiften Türkiye’de son dönemde gelir eşitsizliğinin arttığını göstermektedir.

Dünya ekonomisinin son dönemdeki kötü gidişatının ve istikrarsız görünümünün etkisiyle birlikte, paranın, bireylerin mutluluk düzeylerini artırdığını gösteren araştırmalar küresel ölçekte gün geçtikçe artmaktadır. Amerikalı akademisyen Dr Matthew Killingsworth, 2021 yılında yayınladığı makale çalışmasıyla, paranın, bireylerin mutluluk seviyelerini artırdığını ortaya çıkarmıştır. 7 yıl boyunca çeşitli gelir gruplarından yüz binlerce kişinin mutluluk seviyelerini inceleyen Killingsworth, bu konu doğrultusunda birçok farklı sonuca ulaşmıştır.

Killingsworth, yüksek gelir düzeyine sahip olan bireylerin, gelirleri daha çok arttığında, kendilerini daha mutlu hissettiklerini tespit etmiştir. Bu tespitin yanı sıra, araştırmayla, düşük gelir grubunda bulunan bireylerin, yüksek gelir grubundaki bireylere oranla, para kazandıklarında daha fazla mutlu oldukları sonucuna da, ulaşmıştır. Ayrıca bir başka yönden Killingsworth’un çalışmalarına göre, hangi ekonomik gelir grubu veya gelir düzeyinde olursa olsun, parayı önemsemediğini belirten bireylerin mutluluk seviyeleri, kazandıkları para miktarına bağlı herhangi bir değişim göstermemektedir. Dolayısıyla “Gelir seviyesine veya kazandığı paraya bağlı kalmaksızın mutlu olabilen” bireyler de, bulunmaktadır. Killingsworth, en mutsuz kişilerin ise, kişisel başarılarını parayla ilişkilendirenler olduğunu belirtmektedir.

Dolayısıyla, mutluluğun sırrı, bireylerin kazandıkları paraları, kişisel veya manevi başarılarıyla özdeşleştirmemelerinden geçmektedir. Bu noktada, mutlu bir birey olarak yaşamın sürdürülebilmesi için, insanların mutlaka maddi unsurları geri planda bırakarak, hayatlarında yalnızca manevi ve öz başarılarını değerlendirmeleri gerekmektedir. Bilim insanı Killingsworth, mutluluk ve paranın karmaşık ilişkisini şöyle tanımlamaktadır; “Para gerçekten de, mutluluğu satın alabiliyor, ancak gerçek mutluluğun sırrı para değil.

Son dönemde küresel ekonomide olduğu gibi, Türkiye ekonomisinde de, yaşanan sıkıntılar, ülke bireylerinin, para olgusuna bakış açılarını, her anlamda değişime zorlamaktadır. Değişim ve değer biriktirme aracı olmasının yanı sıra, günümüzde birçok fonksiyonu bünyesinde barındıran paranın, gelecek yıllarda Türkiye sosyolojisini nasıl etkileyeceği merak konusudur.

Sonuç itibarıyla, bireylerin bağlı bulunduğu ağır iktisadi koşullar ve yaşadığı eşitsizlikler, toplumların, paraya olan sosyolojik bakış açısını büyük ölçüde etkilemektedir. Günümüz iktisadi konjonktüründe de, büyük ölçüde iktisadi eşitsizliklerin ve fırsat eşitsizliklerinin yaşandığı görülmektedir. Bu bağlamda, paranın, insanları mutlu etmesi veya etmemesinden ziyade, iktisadi koşulların iyileştirilmesi ve eşitsizliklerin önlenmesi sosyoekonomik açıdan hayati derecede öneme sahiptir. Dolayısıyla, dünya genelinde bireylerin mutluluğunun ve paranın, bir soru etrafında buluşmasını sağlayan etkenlerin yok edilmesi gerekmektedir.

İktisadi terminolojide “Tercihler bilimi” olarak görülen ekonomi, günümüz küresel iktisadi konjonktüründe, süratle “Koşullar bilimi” yönüne doğru evirilmektedir. Bu iktisadi saptama da, dünyada ekonomik koşulların ağırlaştığının ve eşitsizliklerin arttığının soyut bir göstergesi niteliğindedir. Dolayısıyla, iktisat bilimi ve politika yapıcılar, hem küresel, hem de ulusal ölçeklerde, bu tür makroekonomik problemlerin çözümüne odaklanmalıdır.

Diğer bir yönden, dünya bireylerinin de, parayı asla amaçsallaştırmamaları gerekmektedir. Bu minvalde, paranın, mutluluğa ulaşma yönünde yalnızca bir araç olduğu değerlendirilmelidir. Parayı amaçsallaştıran bireyler; genellikle sağlıklı yatırım kararları da alamamaktadırlar. Dolayısıyla, paranın bireyleri yönetmesinden ziyade, bireylerin parayı yönetmesi, rasyonel bir sosyoekonomik yaklaşım sunacaktır. Ayrıca bu tür soru ve konulara yönelik olarak, daha fazla deneysel çalışmaların yürütülmesi gerekmektedir. Bu bağlamda “Mutluluk ve Para” ilişkisi gibi konular, İktisat bilimi çatısı altında yer alan “Davranışsal iktisat” ve “Nöro-iktisat” gibi yeni heteredoks ekollere büyük bir sosyo-bilimsel çalışma alanı yaratmaktadır.

Ekonomi, bir tercihler bilimidir. 2023 yılının milletimizin ve tüm bireylerin doğru iktisadi tercihler yaptığı bir yıl olması dileğiyle. Sağlık, huzur başarı ve mutluluk dolu nice senelere…

Cumhur Kartal YILDIZ

 

KAYNAKÇA

– Özge Özdemir (2022), “Türkiye’de Para Mutluluğu Satın Alıyor mu?”, BBC Türkçe, 06.12.2022, Erişim Tarihi: 27.12.2022, Erişim Adresi: https://www.bbc.com/turkce/articles/c97q92d9dypo.

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.