TRUMP, 24 SAAT İÇİNDE RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI’NI BİTİREBİLİR Mİ?

upa-admin 14 Şubat 2025 545 Okunma 0
TRUMP, 24 SAAT İÇİNDE RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI’NI BİTİREBİLİR Mİ?

Giriş

Batılı medya kuruluşlarında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ile ayrı ayrı telefon görüşmeleri gerçekleştirmesi, uluslararası kamuoyunda Ukrayna ile Rusya arasında yaklaşık 3 yıldır devam eden savaşın sonlandırılmasına yönelik yeni bir müzakere sürecinin başlangıcı olduğu değerlendirilirken, Rus güvenlik uzmanları ve siyaset bilimciler, savaşın sonra ermesiyle ilgili daha temkinli açıklamalar yapmaktadırlar. Trump’ın seçim süresi boyunca yürüttüğü “Ukrayna-Rusya Savaşı’nı 24 saatte bitireceğim” kampanyası bugünlerde ciddi bir şekilde ele alınırken, Trump’ın başarısını dört gözle bekleyen Ukrayna ve Rusya askerleri gelişmeleri yakından takip ediyorlar. Bu yazının odağında, Trump’ın müzakere süreci ve Ukrayna-Rusya Savaşı’nın sona erme ihtimaline ilişkin değerlendirmeler olacak.

Trump’ın Telefon Diplomasisi

ABD Başkanı Donald Trump, 2024 başkanlık seçim kampanyası sürecinde Ukrayna-Rusya Savaşı’nı 24 saat içinde bitirebileceğini iddia etmiş; daha önceki açıklamalarında da mevcut yönetimin izlediği politikaları eleştirerek, savaşın uzamasında ABD’nin stratejilerinin etkili olduğunu savunmuştu. Bu iddia hem destekçileri, hem de eleştirmenleri tarafından çeşitli açılardan değerlendirilirken, Trump’ın bu vaadi nasıl gerçekleştirebileceğine dair somut bir plan sunup sunmaması da önemli bir tartışma konusu olmuştu. Trump, diplomasi ve müzakereler yoluyla tarafları masaya oturtabileceğini öne sürerken, Biden yönetimi ve bazı uzmanlar, Rusya’nın mevcut taleplerinden geri adım atmaya yanaşmayacağını ve Ukrayna’nın da toprak tavizi vermek istemeyeceğini belirtmişlerdi. Trump, Başkanlığı döneminde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yakın kişisel ilişkilerine vurgu yaparak, bu faktörün savaşın sona erdirilmesinde etkili olabileceğini iddia etmişti. Göreve gelir gelmez ilk zafer konuşmasında da bu konuyu açarak yeni döneminde “savaşsız bir dünya” ilkesini vurgulamıştı.

Bu siyasi söylemlerin akabinde, Trump, geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, Putin ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini açıkladı. Görüşmenin “uzun ve verimli” geçtiğini ifade eden Trump, tarafların savaşın yol açtığı insan kayıplarının önlenmesi gerektiği konusunda mutabık kaldığını belirterek, müzakere ekiplerinin bir an önce görüşmelere başlaması gerektiğini vurguladı. Benzer şekilde Ukrayna lideri Volodimir Zelenski ile de bir görüşme gerçekleştireceğini duyurup müzakerelerin başlayacağına dair küçük de olsa umut kapısını araladı. Nitekim kısa bir süre sonra, Kiev, Trump ve Zelenski arasındaki verimli bir görüşmenin gerçekleştiğini açıkladı. RBC-Ukrayna tarafından aktarılan bilgilere göre, Trump-Zelenski görüşmesi yaklaşık bir saat sürdü ve taraflar, diplomatik, askeri ve ekonomik boyutları kapsayan geniş bir yelpazede fikir alışverişinde bulundular. Zelenski, Trump’ın Ukrayna’daki savaşın sona erdirilmesine yönelik desteğinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, ABD’nin gücünün ve müttefiklerinin desteğinin Rusya’yı barışa yönlendirebileceğine olan inancını ifade etti.

Putin ile gerçekleştirilen telefon görüşmesine dair ise Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov tarafından yapılan açıklamada, liderlerin iki ülke arasındaki ilişkileri ve Ukrayna’daki çatışmayı ele aldığı belirtti. Görüşmenin 1,5 saat sürdüğü ve tarafların çeşitli uluslararası meseleleri tartıştıkları aktaran Peskov, Putin’in Trump’ı Moskova’ya davet ettiğini ve ABD’li yetkililerle doğrudan müzakereler gerçekleştirmeye hazır olduğunu vurguladı. Ayrıca, iki liderin hüküm giymiş vatandaşların karşılıklı değişimi konusunda da görüşmelerde bulunduğu ifade etti.

Öte yandan, Trump, Beyaz Saray’da yaptığı açıklamada, Ukrayna’nın NATO üyeliğinin kabul edilmemesi gerektiği yönündeki görüşünü dile getirdi. ABD yeni Savunma Bakanı Pete Hegseth’in Ukrayna’nın NATO’ya katılımının olasılıklar dahilinde olmadığına yönelik açıklamalarına atıfta bulunan Trump, Rusya’nın bu konuda geçmişten beri net bir tutum sergilediğini ve bu üyeliğe sıcak bakmadığının sinyalini yeniden verdi.

Putin ile Temas

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD Başkanı Donald Trump arasındaki son telefon görüşmesi, iki ülke arasındaki diplomatik temasların hızlanabileceğine dair önemli işaretler verirken, bu görüşmenin ardından, özellikle Ukrayna meselesine dair müzakere süreçlerinin ivme kazanması beklenmektedir. Fakat tarafların beklentileri arasındaki belirgin farklar sürecin zorlu olacağını gösteriyor. Bu temasın yüzeysel bir diplomatik jestten öteye geçebileceğini, ancak somut adımlar atılabilmesi için derinlemesine müzakerelerin gerekli olduğunu vurgulamak gerekiyor. Politik analist Georgiy Bovt’a göre, müzakerelerin hızlı ilerlemesi beklenmese de, Trump yönetimi süreci hızlandırmak adına diplomatik baskıyı arttırma eğiliminde olabilir. Trump’ın Ukrayna krizine yönelik müzakere ekibini yeniden şekillendirmesi bu bağlamda dikkat çekici bir gelişme olarak değerlendirilirken, eski Ortadoğu özel temsilcisi Steve Witkoff’un baş müzakereci olarak atanması, Washington’ın Ukrayna meselesine yalnızca askeri değil, ekonomik ve diplomatik perspektiften de yaklaştığını gösteriyor.

Öte yandan, Moskova’nın Amerikan müzakere ekibine karşı duyduğu güvensizlik de sürecin önündeki en büyük engellerden biri olarak öne çıkmakta. Bovt’a göre, Moskova’nın eski askeri yetkili Kit Kellogg’a mesafeli yaklaşması, Trump’ı Witkoff gibi daha farklı bir diplomatik profile sahip bir ismi sürece dahil etmeye yöneltmiş olabilir. Bununla birlikte, Rusya’nın Witkoff’un müzakere tarzına nasıl yaklaşacağı ise belirsizliğini koruyor.

Rus uluslararası ilişkiler uzmanı Dmitri Trenin, bu görüşmenin diplomatik sürecin başlangıcı olarak önem arz ettiğini, ancak Ukrayna meselesinin çok katmanlı ve uzun vadeli müzakereler gerektiren bir kriz olduğunu ifade ediyor. Tarafların sahadaki gelişmelere göre stratejilerini esnetmeleri gerekebileceği gibi, Avrupa’nın da sürecin dışında kalmamak adına aktif diplomatik girişimlerde bulunması bekleniyor.

Beyaz Saray’dan yapılan açıklamalar, Trump yönetiminin Ukrayna krizine Avrupa’dan daha farklı bir perspektifle yaklaştığını gösteriyor. ABD Savunma Bakanı Pete Hegset’in Ukrayna’nın 2014 öncesi sınırlarına dönmesinin gerçekçi olmadığını belirtmesi, Avrupa’daki müttefikler için endişe verici bir sinyal olabilir. Washington’ın bu meseleye daha geniş bir jeopolitik çerçevede yaklaştığı görülürken, Avrupa’nın güvenliğinin artık daha çok Avrupalı ülkeler tarafından üstlenilmesi gerektiği yönündeki mesajlar, Transatlantik ilişkilerde yeni gerilim alanları da yaratabilir.

Trump yönetiminin belirlediği müzakere ekibi de sürecin seyrini doğrudan etkileyecek unsurlar arasında yer alıyor. Trump’ın özel elçisi olarak Ortadoğu’daki diplomatik süreçlerde görev almış Steve Witkoff’un Ukrayna müzakerelerinde de ön planda yer alacak olması şu an için çok ciddi bir ihtimal olarak değerlendirilebilir. Fakat Ruslar bu konuda Washington’ın hamlelerini görüyor gibiler. Rusya’daki Uluslararası Güvenlik Analiz Merkezi’nden Andrey Volkov’a göre, Trump’ın Witkoff’u sürece dahil etmesi, ABD’nin Ukrayna meselesinde kendi çıkarlarına yönelik bir hamle. Rus uzmanlar, ABD devlet nizamının temel hedefinde Rusya’nın olmadığını, Çin’in yakın gelecekte büyük bir tehdit olduğu gerçeğiyle Trump yönetiminin Ukrayna krizinde ABD’nin çıkarlarına en yüksek ihtimallerin masaya getirileceğinin farkındalar. Önümüzdeki süreçte müzakerelerin hangi zeminde ilerleyeceği, tarafların ne tür tavizler vermeye istekli olacağı ve Avrupa’nın sürece nasıl müdahil olacağı gibi sorular, küresel diplomasinin en önemli başlıkları arasında yer almaya devam edecek. Washington ve Moskova arasındaki diplomatik temasların hız kazanması ihtimali bulunsa da, bu sürecin karmaşıklığı ve tarafların stratejik hesapları göz önüne alındığında, nihai bir çözümün kısa vadede sağlanması pek olası görünmemektedir.

Sonuç Olarak Trump Savaşı Durdurabilir Mi?

Donald Trump’ın yeniden ABD Başkanı olması durumunda en kritik dış politika sınavlarından biri, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın sona erdirilmesine yönelik atacağı adımlar olacak. Ancak bu savaşı kısa vadede sona erdirmenin gerçekçi ve uygulanabilir bir ihtimal olmadığı şu anki konjonktür açısından pek de mümkün görünmemekte. Bunun temel sebeplerinden biri, tarafların taleplerinin birbiriyle uzlaşmaz nitelikte olmasıdır. Rusya’nın de facto olarak işgal ettiği topraklardan taviz vermeyeceği ve Ukrayna’nın da NATO üyeliliğine alınmayacağına ilişkin garanti taleplerinden vazgeçmeyeceği aşikâr. Benzer şekilde, Ukrayna da Rusya’nın işgal ettiği toprakları geri alma politikasından vazgeçecek gibi görünmemekte. Ayrıca kendi ulusal güvenliğini koruma adına NATO’ya dahil olma politikasını da sürdürecektir.

Sonuç olarak, Trump’ın gerçekçi ve pragmatik politikalar izleme ihtimali bulunsa da, Rusya ve Ukrayna’nın birbirleriyle taban tabana zıt talepler ileri sürmesi nedeniyle kısa vadede savaşı sona erdirme ihtimali oldukça düşüktür. ABD’nin bu konuda yürüteceği diplomatik girişimler, ancak uzun vadeli ve kademeli bir çözüm planı getirebilir.

Kapak fotoğrafı: https://www.telegraph.co.uk/business/2025/01/05/war-ukraine-must-end-trump-cannot-cave-to-putin/

Sadık ARPACI

Uluslararası İlişkiler, Rusya Uzmanı

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.