Giriş
ABD Başkanı Donald Trump’ın beklenmedik bir şekilde 19 Aralık 2018 tarihinde “Suriye’de IŞİD’in mağlup edilmesi”nin ardından bu ülkede görev yapan 2.000 kadar Amerikan askerinin 30 gün içerisinde geri çekileceğini açıklaması[1], Suriye’nin geleceği konusunda bölge ülkelerinde çeşitli tartışmalara neden oldu. Her ne kadar ABD Savunma Bakanlığı Pentagon, “IŞİD’le mücadelemiz sona ermedi” diye Trump’ın görüşlerine ek bir açıklama yapsa da[2], karar, Türkiye dışındaki ABD müttefiklerinde büyük ölçüde hayal kırıklığı yarattı. Nitekim Trump’ın ilk açıklamasında 30 gün olarak belirttiği çekilme süresi[3], tepkiler nedeniyle önce 90-100 gün ve son olarak da 4 aya (120 gün) kadar uzatıldı[4]. Gelişmeler, bu sürenin daha da uzayabileceğini gösteriyor. Ayrıca Trump, ABD’nin Suriye’den çekilmesinin bölgeden çekilmek olmadığını vurguladı ve yılbaşı öncesinde Amerikan askerlerine moral vermek için Irak’taki Amerikan askeri tesislerine sürpriz bir ziyarette bulundu.[5] Bu yazıda, ABD’nin Suriye’den çekilme kararına verilen tepkileri, Suriye’deki son gelişmeleri ve Türkiye’nin bu konuda ne yapabileceğini mercek altına alacağım.
Suriye’de son durumu gösteren BBC haritası[6]
ABD’nin Kararına Tepkiler
Daha önce de belirtildiği gibi, ABD’nin bu kararı, ABD müttefiklerince genelde olumsuz algılandı. Bunun ilk sebebi, kuşkusuz IŞİD’in mağlup edildiği konusunda yaşanan görüş ayrılıkları. Nitekim Trump’ın IŞİD’in mağlup edildiğini açıklamasından henüz 4 ay kadar önce, Ağustos ayında, Pentagon yetkilileri Suriye’de halen 14.500 civarında IŞİD (DEAŞ) teröristinin bulunduğunu öngören bir açıklama yapmışlardı.[7] Bu doğrultuda, Suriye’de kısıtlı askeri varlığını sürdüren Birleşik Krallık’ın (İngiltere) Savunma Bakanı Tobias Ellwood, Trump’ın IŞİD’in yenildiği konusundaki görüşünü reddederek, IŞİD’in “başka aşırılıkçı formlara dönüşerek tehdit olmaya devam ettiği”ni bildiren bir tweet attı.[8] Fransa Savunma Bakanı Florence Parly de, Trump’ın kararının “yanlış” olduğunu iddia ederek, 9 askeri noktada hareket eden[9] 200 civarındaki[10] Fransız özel kuvvetlerine mensup askerin Suriye’de görev yapmaya devam edeceklerini bildirdi.[11]
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’den çekilme konusunda ABD Başkanı Donald Trump’ı telefonda ikna etmeyi başardı.
Türkiye ise, bu kararı olumlu karşılayan belki de tek Amerikan müttefiki oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Amerikan The New York Times gazetesi için “Erdogan: Trump Is Right on Syria. Turkey Can Get the Job Done.” (Trump Suriye’de Haklı. Türkiye Bu İşi Yapabilir.) başlıklı bir makale[12] kaleme aldı ve bu makalede Trump’ın kararını destekleyerek, NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip olan Türkiye’nin ve Türkiye’nin desteklediği Özgür Suriye Ordusu’nun, ABD’nin çekilmesi ardından, bölgede IŞİD ve PYD/YPG gibi diğer terör örgütleriyle kendi başına mücadele edebileceğini ve bölgesel istikrarı sağlayabileceğini iddia etti. Türkiye, zaten bir süredir “Fırat’ın doğusu”ndaki PYD/YPG gruplarına yönelik bir askeri harekâtın sinyallerini veriyordu. ABD’nin çekilme kararı, bu operasyonun hızlı ve sorunsuz bir şekilde yapılabilme ihtimalini arttırdı; ama aynı şekilde Türkiye’nin üstleneceği risk yükünü de bir o kadar yükseltti. Dahası, ABD’nin çekilmesi sonrasında Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığının Beşar Esad rejimi, Rusya ve İran gibi aktörler tarafından ne derece olumlu algılanacağı da tartışmalı bir konu olarak yeniden gündemde ön sıraya çıktı.
Suriye’de son durumu gösteren The Guardian haritası[13]
Trump’ın kararı, Ortadoğu’daki en önemli ABD müttefiki kabul edilen İsrail’de de pek olumlu karşılanmazken, ABD Başkanı Donald Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’un İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ile yaptığı görüşmede, İsrail’e -ABD’nin çekilmesi sonrasında- güvenlik garantileri verdiği iddia edildi.[14] Bir diğer ilginç gelişme, İsrail istihbarat örgütü MOSSAD’a yakın Debkafile sitesinin ABD’nin Suriye’den çekileceği bölgelere Arap ülkelerinin askerlerini konuşlandırmak istediği ve bu amaçla Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ordularına mensup bazı subaylarının Menbiç’te incelemelerde bulunduğunu yazması oldu.[15] Bölgedeki bir diğer önemli ABD müttefiki Suudi Arabistan’ın Veliaht Prensi Muhammed bin Salman ise, ABD’nin Suriye’den çekilmesinin bölgede İran etkisini arttırması tehlikesine dikkat çekti ve uzun vadede değilse bile, kısa ve orta vadede ABD’nin Suriye’deki askeri mevcudiyetini korumasının gerekli olduğunu vurguladı.[16] Riyad yönetimi, ayrıca Suriye’nin yeniden inşası için gereken parayı ABD’nin yerine kendilerinin ödeyeceğine dair iddiaları da reddetti ve bu konuda bir söz vermediklerini açıkladı.[17] Dolayısıyla, ABD Başkanı Donald Trump’ın kararının Türkiye dışındaki ABD müttefiklerinden destek almadığı görüldü. Suriye’deki en etkili devlet görünümündeki Rusya Federasyonu ise, bu kararı destekleyen bir tavır aldı[18] ve ABD’nin çekilmesinin Suriye’de siyasi çözüm için olanak yarattığını açıkladı.[19] İran da ABD’nin kararını olumlu karşılarken, İran İslami Şura Meclisi Milli Güvenlik ve Dış Siyaset Komisyonu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Murtaza Saffari Netenzi, Amerika’nın Suriye’den geri çekilmek mecburiyetinde kaldığını iddia etti.[20]
IŞİD Bitti Mi?
ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye’den çekilme kararına yönelik tepkilerin özünü oluşturan IŞİD’in tamamen temizlenmediği görüşü, halen bir muamma olarak karşımızda duruyor. Aslında Suriye’de IŞİD’in kontrol edebildiği toprak parçaları anlamında bakıldığında, Trump’ın iddiası ve kararının o kadar da haksız olmadığı görülüyor. Ancak IŞİD’e karşı mücadelede ABD’nin stratejik destek verdiği Suriye Kürtlerinin durumu konusunda, ABD’nin kararına yönelik ciddi tepkiler ve endişeler mevcut. Nitekim Türkiye’nin terör örgütü olarak tanımladığı PYD/YPG gibi gruplar, Avrupa ülkeleri ve ABD nezdinde radikal İslamcı tehditler karşısında şimdiye kadar makbul kabul edilen oluşumlardı. Oysa ABD’nin bölgeden çekilmesinin ardından, ABD’nin silahlandırdığı bu grupların geleceği hakkında belirsiz bir durum var ve bu konuda büyük insani trajediler ortaya çıkma ihtimali mevcut.
IŞİD’in Suriye’de kontrol ettiği toprakların zaman içerisinde neredeyse tamamen yok olduğunu ispatlayan bir harita[21]
Bölge hakkında kapsamlı bir araştırma yapan Türk gazeteci Doğu Eroğlu ise, IŞİD’in tamamen yok edilemediğini, Deyrizor’daki Hacin (Hajin) kasabasında halen 2.000-2.500 civarında militanının olduğunu ve ABD’nin çekilmesi ardından örgütün yeniden güçlenebileceğini iddia ediyor.[22] Nitekim ABD’nin çekilme kararının açıklanmasının hemen ardından IŞİD’in Rakka’da bir Kürt militanı öldürmesi, bu konuda yaşanabilecek olumsuz gelişmelere dair somut bir örnek. Ayrıca Washington’daki Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi’nden (Center for Strategic and International Studies) araştırmacı Maxwell B. Markusen, IŞİD’in hala günde ortalama 75 saldırı girişimi düzenlediğini iddia ediyor.[23] Kısa süre önce istifa eden ABD’nin IŞİD’le Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk de, daha birkaç hafta önce verdiği bir brifingde, IŞİD’le süren savaşın sona ermekten uzak olduğuna dair sözler sarf etmişti.[24] Dolayısıyla, ABD’nin çekilmesi ardından bölgede istikrar sağlayıcı bir gücün olmaması halinde, IŞİD’in yeniden güçlenme ihtimali o kadar da hayali ve fantastik bir senaryo olmayabilir. Bunun sebebi ise, Suriye iç savaşı süresince yapılan kimyasal saldırılar nedeniyle Suriye’de Esad rejimi ve Baas Partisi’ne yönelik tepkilerin halen Sünni tabanda oldukça yaygın ve güçlü olması ve iç savaş ortamında bu tepkilerin kolaylıkla IŞİD gibi radikal terör örgütleri için eleman devşirme olanağı sağlayabilmesidir.
Trump, ABD’yi Suriye bataklığından kurtardı. Ama Amerikan küresel liderliğini de zora soktu…
ABD’nin Kararını Nasıl Yorumlamalı?
ABD’deki Cumhuriyetçi Donald Trump yönetimi, benim görüşüme göre, Suriye’den geri çekilme kararıyla daha çok kendi ulusal çıkarlarını önceleyen bir strateji benimsemektedir. Bunun dayanakları; “Vietnam Sendromu” tehlikesine karşı Amerikan ve dünya kamuoyunda Suriye iç savaşından IŞİD’e karşı bir zaferle çıkıldığı algısının yaratılması, Suriye’de olası Amerikan askeri kayıpları ihtimalinin ortadan kaldırılması ve Suriye’deki askeri harcamaların azaltılması olarak sıralanabilir. Trump, bu şekilde iç politikada da 2020 Başkanlık seçimleri öncesinde konumunu sağlamlaştırmayı ummaktadır. Trump yönetiminin bu noktadaki en güçlü argümanları ise; Suriye Kürtlerine olası IŞİD saldırılarına karşı silah desteği sağlamış olması (ancak bu desteğin PYD/YPG gibi örgütlere yapılması nedeniyle Türkiye ile ABD’nin arası açılmıştır ve Amerikan silahlarının bu örgütlerden geri alınması da zor gözükmektedir) ve bölgede istikrar sağlayabilecek Türkiye, Birleşik Krallık ve Fransa gibi aktörlere Suriye’de alan açma görüşüne karşı çıkmamasıdır. Bu sayede, Trump, özellikle Türkiye gibi önemli bir müttefiki de yeniden kazanabileceğini düşünmekte ve 2020’de tekrar seçilmesi halinde ağırlık vereceğini düşündüğüm İran stratejisine yönelik olarak Ankara’dan kritik bir destek almak istemektedir. Trump yönetiminin İran konusunda İsrail, Suudi Arabistan ve Türkiye gibi müttefikleri belli ölçülerde hizalamayı başarması, kuşkusuz Amerikan dış politikası açısından önemli bir başarı olacaktır.
Suriye Rejiminin Diplomatik Atağı
Bunların dışında, son dönemde Suriye’deki Esad rejiminin de diplomatik açıdan atağa kalktığı ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin[25] ve Bahreyn’in[26] 7 yıl aradan sonra Şam Büyükelçiliklerini yeniden açmalarını müteakiben, Suriye’nin 2011 yılında üyelikten atıldığı Arap Ligi’ne (Arap Birliği) geri kabul konusunda da olumlu bir atmosfer yaratmayı başardığı görülüyor.[27] Bu gelişmeler, Beşar Esad yönetiminin elini bir hayli güçlendirirken, savaş sırasında rejim ve IŞİD gibi radikal terör örgütleri tarafından işlenen suçların nasıl cezasız bırakılabileceği ise henüz bir muamma. Esad yönetimi, ayrıca, bu süreçte, ABD’nin çekilmesi sonrasında Türkiye’nin askeri operasyonlarından çekinen PYD/YPG gruplarıyla da pazarlıklarını ve görüşmelerini üst noktaya taşıdı. PYD/YPG, daha önce Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Afrin’e yaklaşmasının öncesinde olduğu gibi, Esad yönetiminden Türkiye’ye karşı destek istedi.[28] Süreç, bu nedenle ilginç bir şekilde Esad yönetimiyle Kürt grupların yakınlaşmasına neden olabilecek bir zemine doğru evrilmeye başladı. Bu durum, Suriye’de federalizm temelinde bir siyasi çözümü kolaylaştırabilecekken, Türkiye’nin etkisi anlamında ciddi bir kırılmaya da neden olabilir. Zira Esad yönetiminin PYD/YPG ile uzlaşması durumunda, Suriye-Türkiye ilişkilerinin Adana Mutabakatı veya Adana Protokolü (1998) öncesindeki statükoya (Suriye’nin Türkiye’ye karşı terör beslemesi) dönme riski artmaktadır. Bu nedenle, Türkiye’nin bölgede askeri ve fiili olarak -diğer ülkeleri endişelendirmeden- yer almaya devam etmesi, bundan sonra da son derece elzem gözükmektedir.
Türkiye Ne Yapabilir?
ABD’nin Suriye’den çekilmesinin ardından, Türkiye’nin önünde bence iki temel yaklaşım modeli bulunmaktadır. Bunlardan ilki, Rusya, İran, Irak ve Suriye gibi bölge ülkeleriyle Mustafa Kemal Atatürk ve tek parti dönemine benzer bir bölgesel statüko oluşturulmasıdır. Bu, kuşkusuz bölgeselci mantığa uygun ve mevcut toprak bütünlüklerinin korunması anlamında da olumlu bir girişim olacaktır. Ancak bu şekilde bir politika takip edilirse, bu, Türkiye’nin ABD ve Batılı müttefikleriyle uyumlu hareket etmesini zorlaştırabilir. Dahası, demokratik ve ekonomik gelişmişlik düzeyleri düşük olan bu ülkelerle beraber hareket eden bir Türkiye, artık yavaş yavaş kaybolmaya yüz tutan “Türkiye mucizesi”nden (ekonomik açıdan gelişmiş, demokratik ve özgürlükçü bir devlet) daha da uzaklaşabilir. ABD’nin Trump döneminde tüm planlarını İran’ı çevrelemek doğrultusunda yaptığı da düşünülürse, Türkiye’nin bölgesel ittifak modeli için uygun zaman olup olmadığını iyi düşünmek gerekmektedir. Dahası, bir NATO üyesi olan Türkiye’nin bölgesel ittifak modeli doğrultusunda bir araya gelmesi beklenen ülkeler, NATO nezdinde “hasım” olarak görülen (Rusya, İran, Suriye) devletlerdir. Dolayısıyla, NATO’dan çıkılmadan böyle bir politikanın sürdürülebilir olması kolay değildir. Ayrıca böyle bir anlayışa yönelmek durumunda kalınsa bile, Ankara, bence mutlaka Suriye’deki askeri varlığını (anayasal çözüm sürecine kadar) muhafaza etmelidir. Zira aksi takdirde, Esad rejimi, İran ve Rusya’nın, ilerleyen süreçte, bölgedeki PYD/YPG unsurlarını Türkiye aleyhine kullanma riski bulunmaktadır. Türkiye’nin Batı desteği almadan girişeceği bir “Fırat’ın doğusu” macerasının ise, ne kadar maliyetli ve başarılı olacağını iyi hesap etmek gerekmektedir.
İkinci yaklaşım ise, Türkiye’nin PYD/YPG ve Esad rejimiyle ilişkiler konusunda ABD, Fransa ve Birleşik Krallık gibi Batılı müttefikleriyle ortak çizgide hareket etmesi ve çıkarlarını örtüştürmeye çalışmasıdır. Örneğin, ABD’nin siyasi ve askeri boşluğu yeni süreçte Fransa-Birleşik Krallık-Türkiye üçlüsü tarafından doldurulabilirse, bu, Suriye Kürtlerinin “düşman” perspektifinden çıkarılarak Türkiye ve Batı çizgisine yakınlaştırılmalarını sağlayabilir. Suriye’de Kürtlerin anayasal güvence altına alındığı yeni bir anayasal düzende, Türkiye’nin Batı ülkeleriyle birlikte Kürtlerle iyi ilişkilerinin olması, Türkiye’nin toprak bütünlüğünün aleyhine bir unsur olmadığı gibi, tam tersine Türkiye’nin Suriye üzerindeki etkisinin artmasına neden olabilir. Bu yaklaşıma göre de, Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığını terörle mücadele etmek ve kendisine yönelik tehditleri ön alarak bertaraf etmek adına sürdürmesi (anayasal çözüm sürecine kadar) doğrudur.
Sonuç
ABD’nin Suriye’den çekilme kararı, bu ülkenin ulusal çıkarları adına o kadar da yanlış bir karar gibi algılanmasa da, bölgesel istikrar adına olumsuz bir gelişme olacak gibi gözükmektedir. ABD’nin yokluğunda, Türkiye, bölgesel nüfuzu, ya bölge ülkeleri, Rusya ve Esad rejimiyle birlikte, ya da Batılı müttefikleriyle koordineli olarak sağlamak durumunda kalacak ve bu da her şekilde Ankara’yı ekonomik ve siyasal maliyetlerle yüzleşmek zorunda bırakacaktır. Zamanı geri sarmak ve savaşın başladığı döneme geri dönmek mümkün olmadığına göre, Türkiye, bundan sonrasına dair kendi ulusal çıkarları açısından en doğru kararı vermelidir. Bu noktada, askeri bir operasyon öncesinde, Kürt halkı ile PYD/YPG’nin ayrıştırılması için Türkiye’ye yakın Kürt çatı örgütlerinin oluşturulması fikri denenebilir. Ancak milliyetçi Türkiye kamuoyu ve yerel seçimler öncesindeki siyasal konjonktür (MHP desteğiyle ayakta kalan bir Erdoğan ve AK Parti) düşünüldüğünde, bu, kolay değildir. Zira Batı kamuoyunda, Ankara, genelde Kürtlere karşı savaş yürüten bir devlet gibi algılanmakta ve bu da Türkiye’nin Batı ile olan ilişkilerini daha da germektedir. Dahası, Suriye’deki gidişat ve diğer sorunlu meseleler de (FETÖ konusu, S-400’ler vs.), Türkiye’nin Batı ile çıkarlarının giderek ayrıştığını ve Türkiye’nin yeni dönemde İran-Rusya-Irak-Esad rejimi dörtlüsüyle bölgesel bir ittifaka doğru yöneleceğini işaret etmektedir.
Kapak Resmi: Courrier International.
Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ
[1] Bakınız; https://twitter.com/realDonaldTrump/status/1075528854402256896.
[2] Bakınız; https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46628698.
[3] Bakınız; https://www.nytimes.com/2018/12/19/us/politics/trump-syria-turkey-troop-withdrawal.html.
[4] Bakınız; https://www.washingtonpost.com/world/2019/01/07/what-happened-trumps-syria-withdrawal/.
[5] Bakınız; https://www.bbc.com/turkce/46687995.
[6] Kaynak: https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46628698.
[7] Bakınız; https://www.theguardian.com/us-news/2018/dec/19/us-troops-syria-withdrawal-trump.
[8] Bakınız; https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya/2018/12/19/ingiltereden-trumpa-itiraz-isid-yenilmedi/.
[9] Bakınız; https://www.yenisafak.com/dunya/fransanin-suriyede-9-ussu-var-3417498.
[10] Bakınız; https://www.sabah.com.tr/avrupa/2018/12/26/suriyedeki-fransiz-askeri-varligi.
[11] Bakınız; https://www.haberler.com/son-dakika-abd-nin-suriye-den-cekilme-kararinin-11557215-haberi/.
[12] Buradan okunabilir; https://www.nytimes.com/2019/01/07/opinion/erdogan-turkey-syria.html.
[13] Kaynak: https://www.theguardian.com/us-news/2018/dec/19/us-troops-syria-withdrawal-trump.
[14] Bakınız; https://tr.sputniknews.com/ortadogu/201901071036956906-abd-suriye-cekilme-karari-israil-guvence/.
[15] Bakınız; https://www.debka.com/trump-phases-arab-forces-into-syria-vs-iran-ahead-of-us-pullout-egyptian-uae-officers-on-the-scene/. Aktaran: https://tr.sputniknews.com/abd/201901021036897480-trump-in-suriye-de-iran-a-karsi-arap-gucu-planinin-ilk-asamasi-misir-bae-askeri-yetkilileri-menbic-e-gidip-konuslanmak-icin-incelemelerde-bulundu/.
[16] Bakınız; http://www.haber7.com/siyaset/haber/2589447-suudilerden-abdnin-cekilme-mesajina-ilk-yorum.
[17] Bakınız; https://www.timeturk.com/suudi-arabistan-dan-abd-ve-suriye-aciklamasi/haber-1015264.
[18] Bakınız; https://www.dw.com/tr/abdnin-suriyeden-%C3%A7ekilme-karar%C4%B1na-tepki/a-46808935.
[19] Bakınız; https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46628698.
[20] Bakınız; http://parstoday.com/tr/news/iran-i123521-%C4%B0ran’l%C4%B1_parlamenter_abd_suriye’den_%C3%A7ekilmek_zorunda_kald%C4%B1.
[21] Kaynak: https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46628698.
[22] Buradan izleyebilirsiniz; https://www.youtube.com/watch?v=0_Eip4x27sI.
[23] Bakınız; https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46634392.
[24] Bakınız; https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46634392.
[25] Bakınız; https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46689334.
[26] Bakınız; https://tr.sputniknews.com/ortadogu/201812281036843364-bae-ardindan-bahreyn-sam-yeniden-buyukelcilik-acti/.
[27] Bakınız; https://www.theguardian.com/world/2018/dec/26/arab-league-set-to-readmit-syria-eight-years-after-expulsion.
[28] Bakınız; https://www.haberturk.com/teror-orgutu-ypgpkk-turkiye-ye-karsi-esed-den-destek-istedi-2259559.