Amerika Birleşik Devletleri (ABD) resmi makamlarınca Rusya’nın Ukrayna işgalinin her an başlayabileceği uyarıları yapılırken[1], Ukrayna-Rusya ilişkileri adına en uygun modelin “Finlandiyalaşma” (Finlandisation/Finlandization) olduğu yönünde uluslararası basında ciddi yayınlar yapılıyor.[2] Peki ama Finlandiyalaşma veya Finlandiya modeli ile kastedilen nedir?
Finlandiya haritası
Finlandiyalaşma, Finlandiya’nın İkinci Dünya Savaşı sonrasında dev komşusu Sovyetler Birliği ile kurduğu ilişki modelini anlatmak için kullanılan bir tabirdir. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Ukrayna konusunda Rusya’da yaptığı temaslarla da tekrar gündeme gelen bu kavram, Finlandiya’nın 1948 yılında Moskova ile yaptığı anlaşmadan başlayarak, askeri bloklara (NATO ve Varşova Paktı) üye olmayarak tarafsız kalmaya çalışması ve hem Batı, hem de Doğu ile iyi ilişkiler geliştirmeye çalışmasına dayalı bir modeldir. Bu doğrultuda, Helsinki, 1972 yılında Avrupa Ekonomik Topluluğu’na, 1973 yılında da COMECON’a gözlemci üye olmuştur. Bu sayede, Finlandiya, sosyoekonomik açıdan gelişim göstermiş ve bir demokrasi olarak zaman içerisinde Avrupa Birliği’nin parçası haline gelmiştir.
Bu bağlamda, Ukrayna için günümüzde önerilen de benzer bir formüldür. Ukrayna, NATO’ya üye olmayarak askeri taraf olmaktan kaçınmalı ve hem Batı, hem de Rusya ile yoğun ekonomik ve siyasi ilişkiler kurarak kendi demokrasisini geliştirmeye odaklanmalıdır. Bu sayede, jeopolitik algılamaları nedeniyle NATO ile sınır komşusu olmaktan çekinen Rusya’nın hedefi durumuna düşmeyecek olan Kiev, hem Batı, hem de Rusya’dan yatırım ve destek alabilecektir. Rusya ile iyi ilişkiler kurulması, ülke içerisindeki aşırı milliyetçi grupları da dizginleyecek ve gelişmekte olan Ukrayna demokrasisine katkı sağlayacaktır. Ayrıca demokrasisi gelişen bir Ukrayna’nın AB üyeliğinin günün birinde gerçekleşmesi de daha mümkün hale gelecektir.
Ancak Serhiy Kudelia gibi uzmanlara göre bunu gerçekleştirmek de o kadar kolay değildir.[3] Öncelikle, tarafsızlık politikası Ukrayna’nın yakın zamana kadar zaten uyguladığı bir siyasadır ve 2014 yılında Kırım’ın Rusya tarafından ilhak edilmesine engel olmamıştır. Ancak kabul etmek gerekir ki, Moskova, o dönemde Viktor Yanukoviç’in iktidardan devrilmesi ve Batı yanlısı protesto gösterileri ve şiddet eylemleri nedeniyle Kırım ilhakına yönelmiş ve Doğu Ukrayna’da Rusya yanlısı milisleri desteklemeye başlamıştır. Ancak Ukrayna yeniden denge politikasına yönelirse, Moskova da buna karşılık ortamı yumuşatacak bazı adımlar atacaktır.
İkinci olarak, tarafsızlığın Rusya yörüngesine girmek anlamına geleceği yönünde çeşitli ön kabul ve endişeler mevcuttur. Elbette, Rusya gibi büyük bir ülkeyle komşuluk etmek kolay değildir; ancak AB ile yoğun ekonomik, siyasal ve kültür ilişkiler ve ABD ile kurulan müttefiklik ilişkisi devam ettiği sürece, Kiev’in hassas bir denge üzerinden dış politikasını yeniden kurgulaması bence mümkündür.
Üçüncü olarak, Rusya’ya ne kadar güvenilebileceği konusunda çeşitli endişeler mevcuttur. Zira Moskova’nın ulusal çıkarları söz konusu olduğunda ve jeopolitik tehdit algılaması arttığında istediği şekilde politikalar uygulayabildiği 2008 Gürcistan ve 2014 Kırım örneklerinde iki defa somut olarak ispatlanmıştır. Nitekim 1994 yılında Budapeşte Memorandumu (Budapeşte Protokolü) ile nükleer silahlarını Rusya’ya teslim eden Ukrayna, toprak bütünlüğünü garanti altına aldığını düşünse de[4], Rusya, Kırım hamlesiyle anlaşmaya ve hukuka uygun hareket etmeyebileceğini göstermiştir. Ancak bu noktada Rus siyasal zihninde NATO olgusunun etkisinden ve NATO ile komşu olunmaması konusunda var olan kararlılıktan söz etmek yerinde olacaktır. Bu nedenle, Ukrayna’nın NATO üyeliği gündemden düşerse, Moskova’nın yatıştırılması mümkün olabilecektir.
Dördüncü olarak, tarafsızlığın Rusya’nın saldırganlığını arttıracağını düşünenler vardır. Ancak Azerbaycan’ın son dönemde uluslararası hukuka saygı ve Moskova ile düzeyli ilişkiler temelinde geliştirdiği politikanın sonuç verdiği de düşünülürse, Rusya ile arasını düzeltmiş bir Ukrayna’nın Rusya’nın saldırgan politikalarına kurban olmayacağı düşünülebilir. Zira Ukrayna, Rusya için tarihsel ve duygusal açıdan önemli ve her zaman “Rus dünyası”nda (Russkiy Mir) merkezde yer almış bir ülkedir.
Beşinci ve son olarak, Ukrayna halkı 2021 Kasım ayındaki güncel bir referanduma göre yüzde 54 oranında NATO üyeliğine destek vermektedir.[5] Buna karşılık, üyeliğe karşı çıkanlar ancak yüzde 28 oranında kalmaktadır. Elbette halk tercihlerine uygun kurgulanmış bir dış politikanın başarılı şekilde icra edilmesi şansı artar. Ancak bu noktada Kiev’i zor bir ikilem beklemektedir. ABD ve Batı dünyası, ABD Başkanı Joe Biden’ın çok açık şekilde ifade ettiği üzere, Ukrayna-Rusya savaşında ekonomik yaptırımlarla yetinecek ve askeri yöntemlere başvurmayacaktır.[6] Bu önlemler Rusya ekonomisine ağır darbe vuracak olsa bile, mevcut kısmen izole edilmiş haline rağmen Çin ve diğer devletlerle geliştirdiği güçlü ilişkilerle, Moskova’nın senelerce dayanabilmesi mümkün gözükmektedir. Bu nedenle, Ukrayna yönetimi, halkı ve askerlerinin can güvenliğini riske atmak yerine, daha makul ve orta yolcu bir politika izlemeye yönelebilir. Bu konuda Fransa, Almanya ve Türkiye gibi ülkelerin gayretle yardımcı olmaya çalışacakları da ortadadır
Sonuç olarak, savaş tamtamlarının çaldığı ve askeri tatbikatların devam ettiği bir ortamda karamsar olmak kolaysa bile, barış ve diplomasiye inananlar için her zaman bir çıkış yolu olduğunu belirtmek gerekir. Son olarak, önümüzdeki birkaç gün kritik olacak ve iki ülke lideri Vladimir Putin ve Volodimir Zelenskiy adına oldukça gergin geçecektir. Dileğimiz barışın kazanmasıdır…
Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ
[1] BBC Türkçe (2022), “ABD, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik işgal hareketinin ‘her an başlayabileceğini’ duyurdu”, 11.02.2022, Erişim Tarihi: 14.02.2022, Erişim Adresi: https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-60343618.
[2] The Economist (2022), “What is “Finlandisation”?”, 11.02.2022, Erişim Tarihi: 14.02.2022, Erişim Adresi: https://www.economist.com/the-economist-explains/2022/02/11/what-is-finlandisation.
[3] Bakınız; Serhiy Kudelia (2022), “NATO or Bust: Why Do Ukraine’s Leaders Dismiss Neutrality as a Security Strategy?”, Russia Matters, 09.02.2022, Erişim Tarihi: 14.02.2022, Erişim Adresi: https://russiamatters.org/analysis/nato-or-bust-why-do-ukraines-leaders-dismiss-neutrality-security-strategy.
[4] Nihal Bengisu Karaca (2021), “Budapeşte Memorandumu’nu anmadan Ukrayna konuşmak”, Habertürk, 17.04.2021, Erişim Tarihi: 14.02.2022, Erişim Adresi: https://www.haberturk.com/yazarlar/nihal-bengisu-karaca/3042775-budapeste-memorandumu-nu-anmadan-ukrayna-konusmak.
[5] “Public Opinion Survey of Residents of Ukraine: 6-15 November, 2021”, IRI, Erişim Tarihi: 14.02.2022, Erişim Adresi: https://www.iri.org/wp-content/uploads/2022/02/FOR-RELEASE-2021-November-Survey-of-Residents-of-Ukraine_ENG.pdf, s. 54.
[6] Amerika’nın Sesi (2022), ‘‘ABD Ukrayna’ya Asker Gönderirse Dünya Savaşı Çıkar’’, 11.02.2022, Erişim Tarihi: 14.02.2022, Erişim Adresi: https://www.amerikaninsesi.com/a/abd-ukraynaya-asker-gonderirse-dunya-savasi-cikar/6436781.html.