PAPA FRANCIS’İN ARDINDAN

upa-admin 24 Nisan 2025 480 Okunma 0
PAPA FRANCIS’İN ARDINDAN

2013-2025 döneminde 1,2 milyarlık Katolik Hıristiyan dünyasının dini lideri olarak önemli bir görev ifa eden Papa Francis veya Papa Franciscus (gerçek ismiyle Jorge Mario Bergoglio), 21 Nisan 2025 tarihinde 88 yaşında ebediyete intikal etti. Katolik Hıristiyanların ruhani lideri olmasının yanında Birleşmiş Milletler’e kayıtlı bir devlet olan (ancak oylamalara katılmamaktadır) Vatikan veya Kutsal Deniz’in de Devlet Başkanı olan Francis’in ardından milyonlarca Katolik Hıristiyan barış ve hoşgörü mesajları ve dinlerarası diyalog vurgularıyla takdir toplayan “solcu” Papa’yı farklı şekillerde anarken, Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan da Papa’nın aziz hatırası için bir taziye mesajı yayınladı. Kasım 2014’te Papa’yı başkent Ankara’da bizzat da ağırlayan Erdoğan, taziye mesajında, Francis’in Filistin Sorunu konusundaki duyarlılığı ve benzer diğer insani trajediler konusundaki çabalarına da atıfta bulundu. Bu şekilde, Cumhurbaşkanı Erdoğan, dini hoşgörü konusundaki duyarlılığını ortaya koyarak ve Türk halkının farklı dinlere saygılı yaklaşımını en güzel şekilde temsil ederek tüm dünyada takdir topladı. Peki, Papa Francis’i nüfusunun neredeyse tamamı Sünni Müslüman olan ve yakın geçmişte Osmanlı İmparatorluğu döneminde Hıristiyan dünyasına karşı İslam dünyasının liderliğini üstlenmiş Türkiye’de bile saygın hale getiren özellikleri nelerdi? Bu yazıda bu soruya cevap vermeye çalışacağım.

Papa Francis ve Cumhurbaşkanı Erdoğan 2014 yılında Ankara’daki görüşmelerinde

1936 Buenos Aires doğumlu bir Arjantinli olan Papa Francis veya gerçek ismiyle Jorge Mario Bergoglio, Katolik Kilisesi’nde bazı ilkleri sembolize etmesi ve post-modern çağda bir Ortaçağ kurumunu başarıyla temsil ederek saygın hale getirmesi bağlamında çok dikkatle incelenmesi gereken başarılı bir siyasi ve dini lider örneği olarak dikkat çekmektedir. Batı yarımküre ve Latin Amerika’dan çıkan ilk Papa olan Francis, aynı zamanda son 1.300 yıldır Avrupalı olmayan ilk Papa olması ve Cizvit tarikatına mensup ilk Papa olması gibi özellikleriyle de tam bir “ilk” ve “istisna” özelliği taşıyordu. Üstelik Francis’in seçimi de farklı olmuş ve 600 yıldır ilk kez kendisinden önceki Papa olan Ratzinger (16. Benedikt) vefat etmeden istifa ederek görevini Francis’e devretmişti.

Son yıllarda cinsel taciz skandallarıyla gündeme gelen ve ultra bireyselleşmenin yaşandığı bir dönemde bu çok zor görevi layıkıyla yerine getiren Francis, ayrıca siyasi mesajlarıyla da hep farklı bir Papa oldu ve medyada sıklıkla yer almayı başardı. Francis, Latin Amerikalı bir din adamı olarak Kurtuluş teolojisinden esinleniyordu ve bazı konularda “solcu” denebilecek duyarlılıklara sahipti. Bunlar; dini çatışmaların sonlandırılması, savaş, göç ve felaket gibi insani trajediler karşısında dayanışma gösterilmesi ve çocuklar ve kadınlar başta olmak üzere tüm canlılar ve insanların korunması şeklinde özetlenebilir. Bu nedenle, Francis, bir aralar “komünist” olmakla bile itham edilmişti.

Ayrıca, Papa Francis, mütevazı bireysel yaşamı ve bireysel özgürlükler konusundaki açılımlarıyla da çok farklı, renkli ve sevilen bir din adamı olmayı başarmıştı. Örneğin, seçildikten sonra “conclave” (Papalık seçim toplantısı) için geldiği Roma’da kaldığı otelin ücretini ödemesiyle dikkat çekmiş ve şimdiye kadar Papaların yerleştiği Papalık Sarayı’nı (Apostolic Palace) değil de, Kardinallerin Roma’ya geldiklerinde kaldıkları Casa Santa Marta misafirhanesini tercih ederek daha mütevazı ve halka yakın bir duruşu olacağını belli etmişti. Bireysel özgürlükler konusundaki ilerici yaklaşımlarını eşcinsel bireyleri yargılayamayacağını söyleyerek ispat eden ve Kilise tarihinde bir anlamda çığır açan Francis, 2013 yılında TIME dergisi tarafından “Halkın Papası” olarak yılın insanı da seçilmişti.

İnternet ve yeni teknolojileri övmesi, İsrail-Filistin sorununda daima barışı savunması, yüce İslam dininin bazı fanatik ve radikal gruplar nedeniyle şiddetle özdeşleştirilmesine karşı çıkması, zenginlerin dünyayı yönettiği Amerikan tipi plütokratik modele itiraz etmesi, idam cezasının tüm dünyada kaldırılmasını savunması, iki yüzlü bir Hıristiyan olmak yerine ateist olmanın daha dürüst olacağını söylemesi, boşanıp yeniden evlenenleri de kilisede kutsaması, iklim değişikliği ve göçmenlere sert muamele gibi konularda ABD Başkanı Donald Trump’a samimiyetle karşı çıkması ve baştan çıkarıcı şekilde giyinen kadınlara kötü gözle bakılmaması gibi çok ilginç söylemlerde bulunan ve tarihi denebilecek açılımlar yapan Francis, ABD Kongresi’ne hitap eden ilk Papa olarak da tarihe geçmiştir. Farklı düzeylerde 7 farklı dil bilen Papa, kültürü ve görgüsüyle de çok üstün  vasıflı bir birey özelliği göstermiştir.

Papa’nın Suriyeli sığınmacılar konusunda daima övdüğü Türkiye ile tek sorunu ise, 1915 Ermeni Tehcirini “soykırımolarak değerlendirmesi nedeniyle olmuş; ama bu sorun da iki tarafın çabasıyla kısa sürede çözümlenmiştir. Papa, kürtaj konusunda ise Kilise’nin katı tutumuna sahip çıkmış ve bunun bir cinayetten farksız olduğu görüşünü işlemeye devam etmiştir. Papa Francis’in seçilmesi sürecinde yaşananlar, Netflix üzerinden izlenebilen “The Two Popes” (İki Papa) (2019) filminde de işlenmiş ve bu filmde Papa Francis’i ünlü aktör Jonathan Pryce canlandırmıştır. Şu sıralar Aziz Petrus Meydanı’nda yüz binlerce kişinin anısına toplandığı Papa Francis’i daima akıllarda tutacak bir söz ise şöyle belirtilebilir: “En büyük günahlar bedenin günahları değildir. En büyük günahlar ruhun günahlarıdır: gurur, nefret gibi“…

Kardinal Peter Kodwo Appiah Turkson, Kardinal Pietro Parolin, Kardinal Luis Antonio Gokim Tagle ve Kardinal Fridolin Ambongo Besungu

Siyasal-jeopolitik anlamda değerlendirildiğinde ise, Papa Francis’in, dünyanın yeni krizlere ve savaşlara sürüklenmemesi için son derece sorumlu davranan iyi bir ruhani lider olarak birçok benzeri Hıristiyan, Yahudi, Müslüman ve Budist din adamından ayrışan çok başarılı bir barış elçisi ve siyasetçi olduğu ve davranışlarıyla daima barışçıl yöntemleri ve diyaloğu teşvik ettiği belirtilebilir. Ek olarak, Latin Amerika’da halen oldukça kuvvetli olan Katolikleri temsil etmesi bağlamında da, Papa Francis, jeopolitik açıdan önemli bir figürdü. Şimdilerde ise yerine Katoliklerin hızla yayıldığı Afrika kökenli bir Papa’nın seçilmesi bizce olasıdır. Francis’in yerine aday olan 4 adaydan (Kardinal Peter Kodwo Appiah Turkson, Kardinal Pietro Parolin, Kardinal Luis Antonio Gokim Tagle ve Kardinal Fridolin Ambongo Besungu) ikisinin (Turkson ve Besungu) Afrika kökenli olması bu anlamda şaşırtıcı bir gelişme değildir. Kuşkusuz, Papa’nın kıymeti, yerine daha şahin ve çatışmacı bir ruhani lider seçilmesi durumunda daha da iyi anlaşılacaktır. Sonsöz, bir Ortaçağ kurumunu internet ve yapay zekâ çağında popüler ve itibarlı halde konumlandırabilmesi ve barışçıl mesajlarından asla vazgeçmemesi bağlamında da, Papa Francis, kuşkusuz tarihe geçecek kadar önemli ve başarılı bir liderdir.

Prof. Dr. Ozan ÖRMECİ

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.